Yunanistan'ın 1912-1913 yıllarındaki Balkan Savaşları'na katılımı, Yunan devletinin büyüklüğünü neredeyse iki katına çıkarmasını ve bugünkü toprak büyüklüğünün çoğuna ulaşmasını sağladığı için modern Yunan tarihinin en önemli bölümlerinden biridir. Aynı zamanda, ilişkilerin sonraki on yıla hükmedeceği ve Yunanistan için uzun süren yankı uyandıran iki kişiliğin ön plana çıkmasıyla birlikte siyasi gelişmelerin bir katalizörü olarak da hizmet etti: Başbakan Elefterios Venizelos ve ordu komutanı, prens ve daha sonra kral olan I. Konstantin.
Birinci Balkan Savaşı'nda Yunanistan, Osmanlı İmparatorluğu'na karşı "Balkan Birliği"nde Bulgaristan, Sırbistan ve Karadağ ile müttefik oldu. Savaş 8 Ekim [EU 25 Eylül] 1912'de Karadağ'ın savaş ilanıyla birlikte başladı ve Yunanistan, Bulgaristan ve Sırbistan 17 Ekim [EU 4 Ekim] 1912'de savaşa katıldı. Bu savaş sırasında Yunanistan, karada iki cephede savaşırken aynı zamanda Balkan müttefiklerinin ana deniz harekâtını da omuzladı. Karadaki ilk ana saldırı, Teselya Ordusu tarafından yapıldı ve bu saldırı sonucu ordu, Selanik'in stratejik olarak önemli limanı dahil Makedonya'nın çoğunu işgal edildi. Bu da Bulgaristan ile Yunanistan arasında gerginliğe yol açtı ve İkinci Balkan Savaşı'nın nedenlerinden biri oldu. Makedonya'daki harekâtın başarılı bir şekilde sonuçlanmasını takiben Yunan Ordusu ağırlığını Epir cephesine kaydırdı. Uzun süren bir kuşatma sonrasında Yanya kenti düştü ve Yunanlar Kuzey Epir'e (günümüzde Güney Arnavutluk) ilerlediler. Ege Denizi'nde, Yunan Donanması, İtalyan işgali altındaki On İki Adalar hariç tüm Ege adalarına sahip olmuş ve Çanakkale Boğazı'ndan ilerlemeye yönelik yapılan iki girişim de Osmanlı Donanması tarafından püskürtüldü.
Aralık 1912'de Londra'da müzakereler başlamış olmasına rağmen savaş, Londra Antlaşması'nın nihayet imzalandığı 30 Mayıs [EU 17 Mayıs] 1913'e kadar devam etti. Antlaşma, taraflardan kimseyi memnun etmedi ve en önemli nokta Makedonya'nın bölünmesiydi. Bulgar iddiaları karşısında Sırbistan ve Yunanistan bir ittifak oluşturdu ve 29 Haziran [EU 16 Haziran] 1913 akşamı, Bulgar kuvvetleri eski müttefiklerine karşı sürpriz bir saldırı başlattı. Bulgar saldırıları kısa sürede kontrol altına alındı ve geri püskürtüldü. Özellikle Yunanistan için, Yunan Ordusu Bulgaristan'a doğru ilerlerken İkinci Balkan Savaşı muharebeleri oldukça maliyetliydi. Romanya ile Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşa girmesinin ardından, Bulgar tarafı 30 Temmuz'da bir ateşkes ilan etti. Savaş, 10 Ağustos 1913'te Bükreş Antlaşması ile sonuçlandı ve Yunanistan bu antlaşmayla Makedonya, Epir (Kuzey Epir hariç) ve Girit'i elde etti.
Arka planı
Balkanlarda milliyetçiliğin yükselişi
Balkan Savaşları, yerleşmiş Osmanlı din tabanlı millet sistemine ters düşen 19. yüzyılda yükselen Balkan milliyetçiliği bağlamında ele alınmalıdır. Balkan entelektüel seçkinleri, çağdaş Fransa, Almanya ve İtalya'da olduğu gibi milliyetçilik teorilerinden esinlenerek yurttaşlarında ulusal bilincini uyandırmayı ve etnik olarak homojen ulus devletlerin kurulmasını savundular.[1] Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan ilk devletler, her ikisi de uzun süren savaşları takiben Sırbistan (1804-1818'de özerk bir prenslik olarak) ve Yunanistan (1821-1818'de tam bağımsız bir krallık olarak) oldu. Her iki durumda da yeni devletler, ilgili uluslara ait olduğu iddia edilen toprakların sadece bir kısmına sahipti. Yunan örneğinde, tüm Yunanların dörtte üçü hâlâ Osmanlı yönetiminde yaşamaktaydılar[2] ve "geride kalan"ları serbest bırakma çabası, ilk olarak Yunanistan Başbakanı Ioannis Kolettis'in 1844'te meclis önünde dile getirdiği Megali İdea olarak biliniyordu:[3]
“
Yunanistan Krallığı, Yunanistan değildir. Sadece bir parçayı, en küçük ve en zayıf olanı oluşturur. Hellenler ismi sadece bu krallıkta yaşayanları değil aynı zamanda Yanya'da, Selanik'te, Serez'de, Hadrianapolis'de, Konstantinopolis'te, Trebizond'da, Girit'te, Samos'ta ve Helenik tarihi ve Helenik ırkıyla ilişkili herhangi bir bölgede yaşayanları tanımlar. (...) Hellenizmin iki ana temeli vardır: Helenik Krallığın başkenti Atine ile tüm Hellenlerin vizyon ve umudu şehir [Konstantinopolis].
„
Kolettis böylece, yeniden doğmuş bir Yunan devletini, restore edilmiş bir Bizans İmparatorluğu'nun vizyonuyla birleştirdi. Bizans İmparatorluğunu Yunan ulusal bilincinin ayrılmaz bir parçası olarak restore etme ve bunun sonucu olarak kültürel ve bölgesel mirasını talep etme süreci Yunanistan'ın "ulusal tarihçisi" Konstantinos Paparrigopulos tarafından uygulandı.[4]
Aynı şekilde Sırbistan, Stefan Dusan'ın imparatorluğunu ve Balkan ulus-inşasında geç kalan Bulgarlar, Orta Çağ Bulgar İmparatorluğu'nu yeniden canlandırmaya çalıştı. 1877'de Ayastefanos Antlaşması'nı takiben, bu "Büyük Bulgaristan"ın gerçekleşmesi gerekiyordu ancak Berlin Antlaşması'yla Teselya Sancağı'nın Yunanistan'a (1881) bırakılmasıyla bu fikir büyük oranda çöktü. Bu durum, Balkan milliyetçiliğinin karşılıklı rekabete dayandığını gösterdi ve üç devlet arasında kalan Makedonya bölgesinin durumu belirsizdi.[5]
Makedonya
Makedonya'da Yunanlar, Bulgarlar, Sırplar, Ulahlar, Türkler ve diğer Balkan müslümanları ile Arnavutlar da dahil olmak üzere yoğun bir milliyetler karışımı mevcuttu ve hatta bölgenin önemli kenti Selanik'teki egemen unsur olan büyük bir Sefarad Yahudisi topluluğu bile vardı. Bölgedeki azınlıklara sahip tüm ülkeler, diğerlerinin pahasına ilerleme kaydetmeye, okulları finanse etmeye ve etnografik istatistiklerle iddialarını destekleyen haritalarla yayın yapmaya çalıştılar.
Makedonya nüfusu ile ilgili karşılaştırmalı istatistikler[6]
Tahmini Bulgar (1900)
Tahmini Sırp (1900)
Tahmini Yunan (1904)
Tahmini Osmanlı (1905)
Toplam nüfus
2.190.520
2.880.420
1.711.607
1.824.032
Bulgarlar
1.179.036
57.600
332.162
352.788
Yunanlar
225.152
Bilinmiyor
650.709
625.889
Sırplar
700
2.048.320
Bilinmiyor
Bilinmiyor
Türkler (Müslümanlar)
564.158
Bilinmiyor
634.017
745.155
1890'ların sonlarında, şimdiye dek çoğu zaman bir kültür ve propaganda savaşıyla sınırlı olan Makedonya düşmanlığı, 1893'te kurulan Bulgar yanlısı İç Makedon Devrimci Örgütü, Osmanlılara karşı silahlı bir gerilla kampanyası başlatmasıyla yeni bir döneme girdi. İlinden Ayaklanması'nın ardından, Bulgar girişimleri Yunanistan'da "Makedonya Mücadelesi" olarak bilinen ve Sırp ve Yunan silahlı gruplar tarafından karşılandı.[7][8] Bu silahlı gruplar, diğer şeylerin yanı sıra, kırsal nüfusun, okulların ve yetimhanelerin finansmanı için yoğun bir kültürel asimilasyon kampanyası yürüten ulusal komitelerin askeri kanadı olarak işlev gördü. Bulgar komitacıları, Yunan andartes ile Osmanlı jandarmaları arasında aralıklı mücadeleler yaşandı. Her iki taraf da diğer taraftarları korkutmaya çalıştığı için yağmalama, kundaklama ve suikastlar yaygındı.[9] Çatışmalar, yalnızca tüm Osmanlı tebaasına eşitlik sözü veren, 1908'de Jön Türk Devrimi'nin ortaya çıkmasıyla sona erdi.
Osmanlı zayıflığı
Jön Türk Devrimi, bölgede bir istikrarsızlık dönemini başlattı.[10] Fırsatı yakalayan Bulgaristan tek taraflı olarak tam bağımsızlığını ilan etti; Avusturya-Macaristan, Bosna-Hersek'i topraklarına katarak Sırp ve Rusları kızdırdı ve diğer yandan Girit, resmîleştirilmemesine rağmen Yunanistan ile birleştiğini (enosis) duyurdu.[11][12] Başlangıçta, Jön Türklerin liberal vaatleri hem imparatorluk içinde hem de Balkan devletlerinde coşkuya neden oldu fakat Arnavut milliyetçiliğinin paralel yükselişiyle zoraki olarak "Osmanlılaşma" politikasını git gide kabul etmeleriyle diğer Balkan devletlerinin çıkarlarını tehdit etmiş oldular.[13] Bir sömürge imparatorluğu arayışında olan İtalya da Osmanlı İmparatorluğu'ndaki kargaşadan yararlanarak Libya'ya saldırdı ve Trablusgarp Savaşı sırasında On İki Ada'yı ele geçirdi. İtalya, Yunanların yaşadığı Rum adalarını Yunanistan'a vereceğine dair söz verse de sözünde durmayıp adaları kendi himayesinde tuttu. Yunanistan, Selanik'te Makedonya ve Avusturya planlarına yönelik Bulgaristan ile birleşerek[14] Osmanlı ganimetlerinden dışarıda kalmak istemedi ve harekete geçmek zorunda kaldı. Yine de, yeni Yunanistan Başbakanı Eleftherios Venizelos, yalnızca 1897'deki feci savaşın acı anıları ve Osmanlı topraklarındaki büyük Rum nüfusunun misillemelere maruz kalabileceğinden ötürü yalnız başına hareket etmeye tereddüt etmişti.[15]
Balkan Birliği'nin oluşması
Osmanlıların İtalya, Sırbistan ve Bulgaristan ile karmaşıklık içinde olması, bir ittifak için müzakereleri hızlandırdı. Bununla birlikte sadece Balkanlar'da geri adım atmaya hevesli olan Rus hükûmetinin baskısı 7 Mart [EU 23 Şubat] 1912'de bir ittifak anlaşmasının imzalanmasını sağladı. Birlik göstermelik olarak Avusturya-Macaristan'a karşı oluşturulmuştu fakat Avrupa'daki Türkiye'nin bir kısmını da içermekteydi: Arnavutluk ve Kosova Sırbistan'a, Trakya'ya Bulgaristan'a; Güney Makedonya, Bulgaristan tarafından alınacak, kuzey kısmı ise Rus Çarı'nın tahkim altına girmesiyle ikiye bölünecekti.[16] 1911'in başlarında Venizelos, Bulgaristan ile yakınlaşıp ittifak olmaya çalıştı ancak Sırp-Bulgar paktının sona ermesinden sonra müzakereler ciddi bir şekilde başladı. Bulgaristan, "Balkanların Prusyası", bölgenin en güçlü ordusuna sahipti[17] ve 1897'deki çöküşünün etkisiyle Yunan ordusunun pek itibarı yoktu. Ancak Yunanistan, Osmanlı takviyelerinin Asya'dan doğrudan Avrupa cephelerine taşınmasını engelleyebilecek bir donanma sunabilirdi. Yunanistan'ın Sofya Büyükelçisi olarak belirttiği gibi "Yunanistan, savaş gayreti için 600 bin asker sağlayabilir. Karada 200 bin insan var ve filo, Selanik ile Gelibolu arasında Türkiye'ye 400 bin askerin girmesini durdurabilecek"ti.[18] 29 Mayıs [EU 16 Mayıs] 1912'de Sofya'da bir savunma ittifakı antlaşması imzalandı. Sırbistan ile yapılan anlaşmadan farklı olarak öncelikle bölgenin bölünmesi için herhangi bir hüküm verilmemiştir. Bunun nedeni de Bulgarlar, ordularının Yunanların bölgeye ulaşmasından önce bölgenin çoğunu ele geçireceğini düşünmeleriydi.[19]
Birinci Balkan Savaşı
Karşı güçler
Çeşitli Balkan orduları birçok benzerliği paylaştılar: Batı Avrupa hatları boyunca örgütlenmişlerdi, kurmay subay (Karadağ hariç) ile yurtdışında eğitim görmüş memurlar, bir tümen yapısı ve Avrupalı ya da Alman kökenli Avrupalı silahlarla donatılmıştı. Ordunun omurgası, çoğunlukla askere alınmış köylülerden oluşan piyadelerdi, subaylar ise en başta orta sınıftan geliyordu.[20] Balkan milletleri arasında, sadece Yunanistan önemli bir donanmaya sahipken Bulgaristan Karadeniz kıyısını korumak için birkaç torpido teknesine sahipti.
Yunanistan
Yunanistan'ın 30 Eylül [EU 17 Eylül] 1912'deki seferberlik üzerine toplamda 110 bin askere ulaşabilirken barış zamanında yaklaşık 25 bin askeri vardı. Bu askerler, Makedonya yönünde görev yapacak olan Tahtın Prensi Constantine'in komuta ettiği Teselya Ordusu (Στρατός Θεσσαλίας) ile Epir yönünde görev yapacak olan Teğmen Generali Konstantinos Sapountzakis yönetiminde Epir Ordusu (Στρατός Ηπείρου) olmak üzere iki büyük orduya ayrıldı. Teselya Ordusu, yedi piyade tümeni, dört bağımsız Evzon taburu, bir süvari tugayı ve çeşitli destek ünitelerinin yanı sıra dört Farman uçağı, toplam 100.000 er, 70 makineli tüfek ve 120 topçu parçasından oluşuyordu. Epir Ordusu, bir tümen, 8 piyade ve bir Evzon taburu, bir süvari birliği ve 24 saha silahından ile 10.000 erden oluşuyordu. Daha sonra bir Girit gönüllü alayı ve II. Giuseppe Garibaldi'nin liderliğindeki Garibaldini gönüllüleri tarafından 13.000 kişiye ulaşan bir birlik tarafından takviye edildi.
Yunan piyade birimleri üç piyade alayı, bir ya da iki topçu taburu ve keşif görevleri için süvari birliğiydi. Son zamanlarda bir Fransız askeri misyonu tarafından yeniden düzenlenen ordu, Mannlicher-Schönauer tüfeği ve Fransız topçu silahları, özellikle de Canon de 75 moden 1897 ve Schneider-Danglis dağ tabancası ile donatıldı.
Osmanlı imparatorluğu
Diğer taraftan bir Alman askeri heyeti tarafından yeniden düzenlenen Osmanlılar, 1897'de Yunanistan'a karşı net bir zafer kazandı.[21] Ancak Jön Türk Devrimi'ni takiben, Osmanlı ordusu siyasete karışarak verimine zarar vermiştir.
Hellenic Army General Staff, Army History Directorate (1998), An Index of events in the military history of the Greek nation, Atina, ISBN960-7897-27-7
Clogg, Richard (1992), A Concise History of Greece, Cambridge University Press, ISBN0-521-37830-3
Contogeorgis, Georges (1992), Histoire de la Grèce, Nations d'Europe (Fransızca), Hatier, ISBN2-218-03841-2
Dalègre, Joëlle (2002), Grecs et Ottomans - 1453-1923, de la chute de Constantinople à la disparition de l'Empire ottoman (Fransızca), L'Harmattan, ISBN2-7475-2162-1
Driault, Edouard; Lheritier, Michel (1926), Histoire diplomatique de la Grèce de 1821 à nos jours (Fransızca), IV & V, Paris: PUF
Svoronos, Nicholas (1964), Histoire de la Grèce moderne, Que Sais-Je? (Fransızca), PUF
Terrades, Marc (2005), Le Drame de l'hellénisme. Ion Dragoumis (1878-1920) et la question nationale en Grèce au début du XXe siècle (Fransızca), L'Harmattan, ISBN2-7475-7788-0
Trencsényi, Balázs; Kopecek, Michal (eds.) (2007), Discourses of Collective Identity in Central and Southeast Europe 1770–1945, Vol. II: National Romanticism – The Formation of National Movements, Central European University Press, ISBN978-963-7326-60-8KB1 bakım: Fazladan yazı: yazar listesi (link)
Koliopoulos, J.S.; Veremis, Thanos M. (2002), Greece, The Modern Sequel: From 1831 to the Present, Londra: Hurst & Company, ISBN1-85065-463-8
Vacalopoulos, Apostolos (1975), Histoire de la Grèce moderne (Fransızca), Horvath, ISBN2-7171-0057-1
Ιστορία του Ελληνικού Έθνους, Τόμος ΙΔ': Νεώτερος Ελληνισμός από το 1881 ως το 1913 ("History of the Hellenic Nation, Vol. XIV: Modern Hellenism from 1881 to 1913") (Yunanca), Εκδοτική Αθηνών, 1977, ss. 280-354
Hellenic Army General Staff, Army History Directorate (1998), A Concise History of the Balkan Wars, 1912-1913, Atina, ISBN960-7897-07-2
Erickson, Edward J.; Bush, Brighton C. (2003), Defeat in Detail: The Ottoman Army in the Balkans, 1912-1913, Greenwood Publishing Group, ISBN0-275-97888-5
Hall, Richard C. (2000), The Balkan Wars, 1912-1913: Prelude to the First World War, Routledge, ISBN0-415-22946-4
Schurman, Jacob Gould (2004), The Balkan Wars 1912 To 1913, Kessinger Publishing, ISBN1-4191-5345-5
Kaldis, William Peter (Haziran 1979), "Background for Conflict: Greece, Turkey, and the Aegean Islands, 1912-1914", The Journal of Modern History, 51 (2, Supplement), doi:10.1086/242039
Michalopoulos, Dimitris (2005), Attitudes parallèles : Éleuthérios Vénisélos et Take Ionescu dans la Grande Guerre (Fransızca), Institut de recherches sur Éleutherios Vénisélos et son époque, ISBN960-88457-3-4