Pirlepe Muharebesi, Birinci Balkan Savaşı sırasında 3 Kasım 1912'de başlayıp 5 Kasım 1912'de sona erdi. Sırp ordusu, bugün Makedonya Cumhuriyeti'nde bulunan Pirlepe kasabası yakınlarında Osmanlı ordusuyla karşılaştı. Çatışma üç gün boyunca sürdü. Osmanlı ordusu ezilmiş ve geri çekilmeye devam etmek zorunda kalmıştır.[2]
Kötü hava koşulları ve karışık yollar, ele geçen fırsatın Sırp başkomutanlığıca değerlendirilememesi neticesi Sırp Ordusu Kumanova Muharebesi sonrası geri çekilen Osmanlı 1. Ordusunu takip edemedi.Bu durum Sırp Morova Tümenini, Drina tümeninin önünden ilerlemeye zorladı.Pirlepe (Prilep) şehrine doğru ilerleyen Morava tümeninin öncü kuvvetleri,şehrin kuzeyine mevzilenmiş Kara Sait Paşa komutasındaki Osmanlı 5.kolordusu kuvvetlerinin direnişi ile karşılaştı. Osmanlılar bu şehir yakınında geçicide olsa bir savunma hattı kurmayı başarmışlardı. Böylece 3 gün sürecek Prilep Muharebesi başlamış oldu. O gece Sırp ordusunu durduran Osmanlı kuvvetlerine karşı, bu sefer 4 kasım sabahı Drina Tümeninin cepheye yetişmesi ile Sırplar büyük bir kuvvet üstünlüğü sağlamış oldular. O gün sabahında yenilenen sırp saldırıları ve kuvvet üstünlüğü neticesinde, sayıca az Osmanlı kuvvetleri kentin güneyi çekilmek zorunda bırakıldı böylece Sırplar Osmanlılar karşısında çok büyük bir avantaj elde ettiler.[1]
5 Kasım günü Pirlepe şehrinin hemen güneyinde Pirlepe-Manastır yolu üstündeki Osmanlı mevziilerine ilerleyen Sırplar tekrar saldırıya geçtiler, her ne kadar yerşekilleri sayıca az Osmanlılar açısından savunmada bir avantaj sağlasa da; sayıca üstünlük,süngü ve el bombaları Sırplara göğüs göğüse savaşta büyük avantaj sağlamaktaydı. Bunun yanında Osmanlıların bir diğer dezavantajları da ağır toplarının olmamasıydı. Diğer taraftan Osmanlı ordusunun morali Kumanova ve Balkan savaşında üst üste alınan yenilgilerle bozuk durumdaydı, ancak Sırplar Osmanlı kuvvetlerini mevziilerinden sökmek için günün büyük bir kısmını harcamak zorunda kaldılar. Açık ve hilesiz şekilde Sırp kuvvetlerinin yaptığı piyade saldırıları tarafsız bir Osmanlı gözlemcisini oldukça etkilemiştir. Şöyle demektedir;"Askerlerin kışlalardaki idmanlarının yürütülmesi gibi sırpların piyade saldırılarının gelişimi açık ve net şekilde ortaydı. Büyük ve güçlü kuvvetler bütün meydana yayılmıştı. Subaylar açık ve net biçimde seçiliyordu. Sanki bir resmi geçitteymiş gibi saldırıyorlardı. Manzara çok etkileyiciydi. Bu sırada bazı Osmanlı subayları bu matematiksel düzen ve eğilimin şaşkınlığı ile dona kalmışken, diğer bazıları ağır toplarının olmayışından ötürü kahroluyordu. Sırplar açık yaklaşma ve net şekilde doğrudan cepheden saldırının kibri içindeydiler."[1]
Kumanova Muharebesi ve sonrasında Üsküp'te terk edilen toplar burada olsaydı; Prilep'in güneyini savunan Osmanlı Kuvvetlerine büyük faydalar sağlayabilir ve muharebenin gidişatını değiştirebilirdi. Sırpların piyade saldırılarında ki, kurnazlık eksikliği I.ve II.Balkan savaşlarında savaşan taraflar arasında en ağır kayıplar verenlerden biri olmalarına yol açması yanında I. Dünya Savaşında da aynı taktiği kullanan Sırplar çok ağır kayıplar vermişlerdir. Soğuk ve yağışlı sefer sonrası Üsküp'te yatağında hasta durumda yatan, telefonla ordusu ile haberleşebilen Veliaht prens III.Alexander'ın yokluğunda Sırp 1. Ordusu çarpışmıştır.[1]
Pirlepe çevresindeki kısa ve sert çatışmalar Osmanlı ordusunun hala Makedonya'da ilerleyen Sırplara karşı koyabilme yeteneğinin olduğunu gösterdi. Pirlepe'yi terk eden Osmanlı 5.kolordusu inatla şehrin güneyinde çarpışmaya bir süre daha devam etti. (Bkz.Alinci Muharebesi) Sırpların coşkulu saldırıları yanında büyük askeri üstünlüğü Osmanlılara üstün geldi. Ancak geri çekilen Osmanlılar, Sırplara çekilme sırasında büyük kayıplar verdirdiler.Osmanlı ordusunun 300 ölü,900 yaralı ve 152 esirine karşı Sırplar 2000 ölü ve yaralı verdiler. Ancak muharebenin sonucunda Manastır'a giden güneybatı yönü Sırplara açılmış oldu.[1] Sonrasında yapılan Manastır Muharebesi neticesi bütün Makedonya Osmanlı İmparatorluğu'nun elinden bir daha geri dönmemek üzere çıkmış oldu.[3]