antik Likya'daki kent için Pygela (Likya) sayfasına bakınız.
Pygela ya da Phygela (Grekçe: Πύγελα, Φύγελα;Hititçe: Piggaya), Efes'in güneyinde Kuşadası Körfezi kıyısında, küçük bir antik İyonya kasabasıydı. Tarihte sağlık şehri olarak kurulan ilk yerleşim yerlerinden biri olan kentin kuruluşu Yunan mitolojisindeMiken Kralı Agamemnon'a atfedilir.[1] Kuruluş mitinde ilk yerlilerini Troya Savaşı sonrasında Aka ordusunun bir bölümünün oluşturduğundan bahsedilir ancak arkeolojik buluntular kentteki ilk yerleşimin tarih öncesi dönemlere tarihlendiğine işaret etmektedir. Erken Tunç Çağı'ndan (MÖ 3000-2500) Orta Bizans Dönemi'ne (MS 717–1204) kadar kesintisiz yerleşimin olduğu düşünülen kent, MÖ 5. yüzyıldaAttika-Delos Deniz Birliği'nin üyeleri arasında yer almıştır. Bir polis (şehir devleti) olan kentte Artemis Munychia tapınağı bulunmaktaydı.[2][3][4][5][6]
Konum
18. yüzyılda kente dair izlenimlerini kaleme alan Richard Chandler gibi farklı tarihlerde Avrupa'dan Batı Anadolu'ya ziyaretlerde bulunan gezginler Efes ve Scala Nova arasında kalan bir tepede kente ait kalıntılardan bahsetmişlerdir.[7] Ancak kentin konumunun belirli akademik çevrelerde Yılancı Burnu olarak görülmesi 1975 yılındaki kazı çalışmalarına dek devam etmiştir. Selçuk-Kuşadası yolu üzerinde 6–7 km uzaklıkta, dönemin Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürü Hikmet Gürçay ve Ekrem Akurgal tarafından yapılan kazılar sonrasında kentin konumu kesin olarak saptanmış ve kentin büyük bir bölümünün imara açılarak üzerine çeşitli turizm tesislerinin inşa edilmiş olduğu resmiyete geçmiştir.
Kentin Roma ve Bizans dönemlerindeki yerleşim yeri olarak kullanılan Helenistik Dönem'deki agorası bugün üzerinde Kuştur tatil köyünün bulunduğu düzlükte yer almaktadır. Kentin limanı ise Kuştur plajı olarak bilinen plajın kuzey ucunda Tusan oteli ve yerel belediye tarafından piknik alanı olarak işletilen Adagöl'ün üzerinde konumlanmaktadır. Efes'e su gönderen ve kenti de beslediği düşünülen dört büyük su kemerlerinden biri olan Değirmendere Su Kemeri kentin doğusundaki dağın eteğinden geçmektedir.
Günümüz perspektifinden bakıldığında Kuşadası'nın ilk yerleşim yerlerinden biri olan kentin ve limanının üzerine Tusan oteli ve Kuştur tatil köylerinin inşa edilmesi turizmin ihtiyaç duyduğu alanlarda dahi mekânsallaşarak rant üretebilmesine örnek olarak verilebilmektedir.[8]
Delian Birliği'nin üyesi olan kent ligin İyon bölgesine aitti. Atina Akropolisi'nde yer alan mermer yazıtlardaki yıllık haraç listelerinde Pygela'nın MÖ 446/5[13] ve 415/14[14] arasında toplam on bir kez birliğe bir talent değerinde phoros verdiği kaydedilmiştir.
Milet 4. yüzyılda birçok kentin yanında Pygela ile de şehir devletler arası karşılıklı denk vatandaşlık hakları antlaşması olan isopoliteia [en] imzalamıştır.
Klasik Çağ'da İyonya sahil şeridindeki şehir devletler arasında yalnızca Pygela'nın kenti 12 İyon kentinden ayrı konumlandıran bir kuruluş mitine sahip olduğu bilinmektedir. Theopompus [en]'un da bahsettiği üzere Agamemnon'un birliklerinden rahatsızlıkları seyahat etmelerine olanak tanımayan bir kısmı tarafından kurulan kentteki vatandaşlık alt bölümlerinden biri olan phyle Agamemnonis[Not 2] da büyük olasılıkla kuruluş mitinin bir yansımasıdır.[15]
Pygela, birlikteki diğer şehir devletlerin siyası nüfuzunda olmadığı MS 4. yüzyılda dahi kent İyon Birliği'nin merkezi Panionion'da temsil edilmemiş, kentin toplantı ve festivallere kendi adına katılımına rastlanmamıştır.
Pygela'nın bağımsızlığının, daha güçlü komşularından, özellikle Samos ve Ephesos'un sürekli tehdidi altında olduğu görülmektedir. Helenistik dönemde Pygela sakinlerinin Efesli vatandaşlar olarak anılması kentin açıkça absorbe edildiğini göstermektedir.[16][17]
Geç Antik Çağ ve Erken Orta Çağ
MS 8. yüzyılda kente gelen hacı Aziz Willibald [en], Pygela'yı villam magnam[Not 3] olarak tanımlıyor.[18] Kent MS 10. yüzyılda Bizans İmparatoruVII. Konstantinos'un De Ceremoniis kitabında Efes'in limanı olarak nitelendirilmiştir. Kitapta kentin limanının ağırlıklı olarak Girit'e giden rahipler tarafından kullanıldığından bahsedilmiştir.[19] Kent bu dönemlerde Girit'e ve Girit'ten bir ikmal noktasıydı ve de donanmaya erzak deposu olarak hizmet etmekteydi.[20] Bu özelliklerinin yanında kent bu tarihlerde haraketli bir ticaret merkeziydi. Alexander Kazhdan, kenti “eski şehirlerin” düşüşünden sonra dokuzuncu ve onuncu yüzyılın sonlarında kurulduğunu iddia ettiği “yeni şehirlerden” biri olarak listeliyor. Ancak kentin halihazırda 723-726'da büyük bir kasaba olarak tanımlanmasının yanında klasik zamanlarda da kuşkusuz var olduğu bilinmektedir.[4][21][22]
Kazı ve saha çalışmaları
Avusturya Arkeoloji Enstitüsü'nün İzmir'deki bilimsel sekreterliğini yapmış ve aynı kurumun çatısı altındaki Efes kazılarında başkanlık görevi üstlenen Josef Keil 1905 yılında İyon sahili boyunca yaptığı seyahatinde kentte kayda değer duvar kalıntıları, bir kaya mezarı, dairesel bir yapı ve su kemeri kalıntıları gözlemlemiştir.[23]John Manuel Cook [en], Kuşadası, Pygela yakınlarında protogeometrik çağa tarihlenen seramik parçalarının ele geçtiğinden söz etmektedir.[24]
Yapılan ilk kazılarda kentte yerleşmenin en erken Hellenistik çağa dek uzandığı düşünülse de daha sonraki kazılarda ise prehistorik çanak - çömleğin saptandığı Hikmet Gürçay tarafından duyurulmuştur.
Pygela kentinde 1975 ve 1978 yılları arasında yapılan saha araştırmaları ve kazılarda gün yüzüne çıkan bulgulara göre kentte bulunan tarihi yerleşim alanı plajın güney sınırını kaplayan tepenin üzerindedir. Bu tepe Helenistik Dönem'de Akropol iken, Roma dönemi'nde burada, suru andıran güçlü duvarların koruduğu kale görünümlü bir villa yer almıştır. Kentin limanının Roma ve Bizans dönemlerinde dar ve kısa bir kanalla denize bağlanmakta olduğu tespit edilmiştir. Yapılan kazılarda Gürçay ve Akurgal tarafından kentin surlarının 40 metrelik bir kesiti temizlenmiş ve gün yüzüne çıkarılmıştır.
Günümüzde Kuştur tatil köyünün bulunduğu düzlükte yer alan ve Roma ve Bizans dönemlerinde kentin yerleşim yeri olan alanda Efes Müzesi Müdürlüğü tarafından yürütülen kazı çalışmalarının giderleri daha sonraki yıllarda antik kentin üzerine inşa edilmiş olan Kuştur tatil köyü yönetimince karşılanmıştır. Dönemin kazılardan sorumlu Efes Müzesi Müdürü Selahattin Erdemgil, kazılarda ele geçen mermer ve seramik eserlerin işletmenin yetkilileri tarafından kendi özel ticarethanelerinde toplu olarak sergilenmekte olduğundan bahsetmiştir.[25]
Pygela kalıntılarında kentinin isminin yazılı olduğu bir yazıta ulaşılamamış ve yapılan kazılarda Pygela'da bir antik kentte bulunması gereken tiyatro, stadyum ve büyük cadde kalıntısı bulunamamıştır.
Aydın Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü tarafından 2009 yılında kentte bir kurtarma kazısı yürütülmüştür.[26] Yapılan kurtarma çalışmalarında çıkarılan eserler, taş olanları müzenin bahçesinde olmak üzere, Aydın Arkeoloji Müzesi [en]'nde sergilenmektedirler.[27]
Toponimi
"... daha sonra, Agamemnon tarafından kurulan ve askerlerinin bir kısmının mesken tuttuğu Artemis Munychia (Ἄρτεμις Μουνυχία veya Ἀρτέμιδος τῆς Μουνιχίας) tapınağına sahip küçük bir kasaba olan Pygela gelir. Askerlerinden bazılarının bir kalça hastalığına (πυγαλγία; Romanize pygaglia) yakalandığı ve "ağrılı kalçalar" (pygagleis) olarak adlandırıldıkları ve bu hastalıktan muzdarip oldukları için orada kaldıkları söylenir. Kent bu nedenden ötürü bu uygun adı almıştır." Strabo, Geōgraphika, b.14, chap. 1, sect. 20
Romalı coğrafyacı Pomponius Mela (MS 1. yüzyıl ortaları) ve Yaşlı Plinius'a[Not 4] göre Phygela (Φύγελα) olarak bahsettikleri firariler tarafından kurulduğunu söyledikleri kent adını Grekçe firari ya da kaçış anlamına gelen phyle (φυλὴ) kelimesinden alıyordu.[28][29]
Orada söylenenlere göre kaçaklar tarafından kurulmuş, (ve adı bu görüşü onaylayan) Phygela bulunur. Efes ve Asya'nın hükümdarları Amazonlar'ın tanrıçaya adadığı Diana'nın en ünlü tapınağı oradadır. Pomponius Mela, de Chorographia, Kitap 1, bölüm 87-88