Tiyatro, Hellenistik Dönem sikkeler, Protogeometrik Dönem'den Roma Dönemi'ne uzanan çanak çömlek parçaları, tiyatro, hamam kalıntıları,[1]
Kazı tarihleri
1. kazı (1986-) - 2.kazı (1994)
Durum
Harabe
Apameia Kibotos (Antik Yunanca : Ἀπάμεια) – öncesi Kibotos (Yunanca: κιβωτός), Afyonkarahisar ilinin bugünkü Dinar ilçesinde bulunan bir antik kent. Daha önceki adı Kelainai'dir. Antik Roma döneminde Pameia Kibotos adını almıştır. Şehir MÖ 6. yüzyıldan itibaren önemli bir merkez olmuştur. Efes'ten sonra ikinci büyük kent olduğu bilinmektedir. Anıtsal yapıtlardan olan stadyum ve tiyatro kısmen özelliğini koruyarak kalmıştır. Efes'le birlikte bastırdığı bronzsikkeler de vardır. Yarı özerk olarak imparator adına sikkeler bastırmıştır.
İsim
Neredeyse tüm büyük askeri seferler Kelainai/Apameia Kibotos'tan geçti. Kserkses, MÖ 481 yılında Hellenler üzerine yaptığı sefer ve sefer sonrası dönüş yolunda Kelainai'da konaklamıştı. Onu, burada ikamet eden ve Pers kralından sonra bilinen dünyanın en zengini Atys oğlu Pythios büyük bir misafir perverlikle karşıladı. Kserkses, savaşta yenilip Hellas'tan dönerken, dönüş yolunda tekrar Kelainai'a uğramış burada Kelainai kalesini ve saraylarını yaptırmıştı. Genç Kyros MÖ 401 yılında on bin askeriyle birlikte Kelainai'da otuz gün kalmıştı. O da Maiandros'un kaynakları yakınında bir saray ve avlanmak istediği zaman kullanmak üzere paradeisos denilen vahşi hayvanlarla dolu bir park yaptırdı. Büyük İskender de Perslere karşı yaptığı seferinde askerleriyle birlikte burada on gün kalmış, komutanlarından Philippos oğlu Antigonos'u Phrygia'nın satrabı olarak atayıp Kelainai'dan Gordion'a doğru yola çıkmıştı10. Seleukos Hanedanı'ndan Antiokhos Soter'in (MÖ 281-261) krallığı dönemine kadar kent Kelainai olarak adlandırılıyordu. Antiokhos, kenti bulunduğu yerden çok da uzakta olmayacak bir yere taşıdı ve yeniden tesis ettiği kente annesi Apama'nın ismine izafeten Apameia adını verdi. Kent bu tarihten itibaren Apameia olarak anıldı. Antik Dönem yazarları tarafından Kelainai ismi kullanılmaya devam etse de resmi belgelerde artık kullanılmadı. Kentin bu tarihten itibaren bastırdığı sikkeler üzerinde daima ΑΠΑΜΕΩΝ lejandı görüldü. III. Antiokhos ile oğlu IV. Seleukos, Roma, Pergamon ve Rhodos ittifakına karşı MÖ 190 yılında yaptığı Magnesia savaşı öncesi ve sonrası belgelenebilir bir şekilde krallığını Apameia'dan yönetmiştir.[2]
Tarihçe
Klasik dönem boyunca Efes'ten sonra en önemli şehri daha önceki adı Kelainai olan elbette ki Apameia idi. Pers döneminde Yunanistan akınından giderken, dinlenen Pers kralı Xerxes'in (sonraları Cyrus ve Büyük İskender'in de yaptığı gibi) kullandığı Paradeisos isimli av bahçesi bu topraklarda yer alıyordu. Dr. Hasan T. Uçankuş tarafından Tatarlı yakınlarında Pers dönemine ait bir mezar kazılmıştır. Kral III. Antiochos tarafından bir Helenistik şehri olarak kurulan ve Pers annesi Apama'nın adıyla anılan Apameia'da geç Helenistik dönemde üzerinde Maeander Nehri ya da flüt çalan Marsyas'ı gösteren resimler olan çok sayıda sikke basılmıştır. Basıldıktan hemen sonra gömülen ve hiç kullanılmayan bu madeni paraların binlercesinden oluşan bir hazine, Seyyid Ahmet Çelikdal tarafından bulundu ve Müze Müdürü Ahmet Topbaş tarafından Afyon Müzesi'ne getirildi.
Strabo'ya göre erken Roma İmparatorluğu döneminde Apameia, Efes'ten sonra Asya eyaletinin en büyük ve önemli alışveriş merkezidir. Roma valisi tarafından yönetilen bir idari bölge (conventus) merkezidir. Şehir, önemini, Ankara'dan Attaleia'ya ve Doğu'dan Efes'e giden anayolların kesişmesinden alarak, bir ticari merkez konumuna gelmişti. Bugün Dinar Suçıkan'da, Apameia'dan geçen Marsyas Nehri'nin kaynağı ve efsaneye göre Tanrı Apollo'yu müzik yarışmasına davet ederek meydan okuması yüzünden, Satyr Marsyas'ın önce derisinin yüzülüp sonra asıldığı yer bulunmaktadır.
Bunların yanı sıra Apameia sikkeleri üstünde Orgas, Obrimos ve Therma nehirleri de görülebilmektedir. Eski çağlarda şehirde birçok deprem oldu. Bugün hala görülebilen ama ancak kısmen kazılarak çıkartılmış kalıntıların içinde Mercimek Tepesi yamaçlarındaki Helenistik tiyatro, stadyum, şehrin yanındaki bir tepenin zirvesindeki bir kilise ve Dinar'dan geçen karayolunun hemen kenarında yarım daire şeklinde olan bir yapı yer almaktadır. MS 3. yüzyılda şehirde basılmış bazı sikkeler üzerinde Nuh'un gemisinin resimleri olduğundan bölgede nüfuzlu bir Yahudi topluluğunun bulunduğu sanılmaktadır. Belki de bu yüzden şehre, “sandık” anlamında Kibotos da denilmektedir.