Modern hukuk sistemleri dünyada genel olarak üç temel sistem veya bu sistemlerin kombinasyonları üzerine oturmaktadır: Anglo-Sakson Hukuku (Ortak Hukuk), Kıta Avrupası Hukuk Sistemi ve dinsel hukuk. Bununla birlikte her ülkenin hukuk sistemi kendi tarihi ile şekillendiğinden kendisine özgü farklılıklar içermektedir.
Dünyada kullanımı bakımından uygulandığı kara parçasına göre ayrım yaparsak Kıta Avrupası Hukuk Sistemi en yaygın kullanılan sistemdir. Nüfusa göre yapılan ayrımda ise en yaygın kullanılan sistem Anglo-Sakson Hukuku’dur.[1][2][3]
Ortak hukuk ve hakkaniyet kavramları kaynağını mahkemelerin davalarda verdiği kararlardan alan hukuk sistemleridir. Bununla birlikte her sistemde yeni kanun ve kurallar çıkaran bir yasama organı da vardır. Söz konusu kurallar ile mahkeme kararları arasındaki ilişki karmaşık olabilir. Bazı yargı çevrelerinde yasama organının kuralları mahkeme kararını geçersiz kılabilir veya aynı konuda verilen çelişkili ya da muğlak kararları bir kurala bağlayabilir. Bazı yargı çevrelerinde mahkeme, yargı çevresinin anayasasının belirli bir yasa ya da yasa hükmünün hazırlanmasına izin verip vermediği veya yasa hükmü ile yasama organının ne amaçladığı konusunda kararlar verebilir. Kanunların hazırlanmasına hükûmet tarafından izin verilir. İngiltere’de gelişen ortak hukuk, Anglo-Sakson hukukundan ve daha az ölçüde olmak üzere İngiltere’nin Normanlar tarafından fethi sebebiyle kökeni Salyan hukukuna dayanan Norman hukukunun hukuki kavramlarından etkilenmiştir. Ortak hukuk daha sonra İngiliz Milletler Topluluğu ülkeleri ve -Malta hariç olmak üzere- İngiltere’nin tüm eski kolonileri tarafından benimsenmiştir. İçtihat birliği doktrini veya diğer adlarıyla içtihat hukuku ya da mahkeme teamülleri, Ortak Hukuk ile yazılı Kıta Avrupası Hukuk Sistemleri ile arasındaki en önemli farktır.
Ortak hukuk günümüzde İrlanda, Birleşik Krallık’ın büyük bölümü (İngiltere, Galler ve Kuzey İrlanda), Avustralya, Yeni Zelanda, Bangladeş, Hindistan (Goa hariç),[kaynak belirtilmeli] Pakistan, Güney Afrika, Kanada (Quebec hariç), Hong Kong, eyalet düzeyinde ABD, (Louisiana hariç) ve diğer pek çok bölgede uygulanmaktadır. Bu ülkeler dışında karma sistemlerine ortak hukuku dahil eden ülkeler de vardır. Örneğin Nijerya büyük ölçüde ortak hukuku kullanırken dini hukuku da bu sisteme dahil etmiştir. Avrupa Birliği’nde Avrupa Adalet Divanı, antlaşmalara dayanan Kıta Avrupası Hukuk Sistemi ile Ortak hukuku birbirine ekleyen bir yaklaşım içerisindedir. Ortak hukuku şekillendiren temel belgelerin başında Kralın hükümdarlık gücüne sınırlamalar getiren Magna Carta gelir.[4] Magna Carta, onu meydana getiren yargı organı ve aristokrasi için ortaçağ haklar bildirgesi niteliğini taşımaktadır.
Emredici kabul edilen hukuk kurallarının ana kaynağı Anayasadaki kanunlar veya yasama organının kabul ettiği kurallardır. Kodifikasyon kavramı Babil’de Hammurabi Kanunları ile takriben M.Ö. 1790 yılına dayansa da Kıta Avrupası Hukuk Sistemi Roma İmparatorluğu’nda İmparator I. Justinianus'un takriben M.S. 529 yılında çıkardığı Corpus Juris Civilise dayanmaktadır. Söz konusu külliyat yazılı olarak kuralları bir araya toplaması sebebiyle Bizans İmparatorluğu’nda geniş çaplı bir hukuk reformu niteliğindeydi. Kıta Avrupası Hukuk Sistemi, kilise hukuku ve Şer’i hukuk gibi dini hukukların kısmen etkisi altındaydı.[8][9] Günümüzde Kıta Avrupası Hukuk Sistemi, teoride, hakimler tarafından geliştirilmek veya yapılmak yerine sadece yorumlanmaktadır. Sadece yasama organının yasama işlemleri (ortak hukuktaki hukuki teamüllerden ziyade) hukuken bağlayıcı kabul edilmektedir. Temellerini Roma İmparatorluğu hukukundan alır. Bu hukuk düzeni, derlenmiş yazılı kurallara dayanmaktadır (yazılı olma esastır). Kodeks (Codex) [Derleme] adı verilen arşiv belgelerine hukuk metinlerini kaydetmişlerdir. Kamu Hukuku - Özel Hukuk ayrımı ile Adli Yargı ve İdari Yargı ayrılığı vardır. Dinsel kökenli değildir; zannedilenin aksine Hristiyan hukuku niteliği taşımaz. Ancak yine de Avrupa Birliği hukuku, kilise hukukundan gelen bazı esaslardan da etkilenmiştir. Pandekt: Özel hukukun baskınlaştığı Cermen / Alman hukuku.
Karşılaştırmalı hukuk alanında çalışan akademisyenler ve hukuk kökeni teorisini destekleyen ekonomistler genellikle Kıta Avrupası Hukuk Sistemi’ni dört ayrı gruba ayırmaktadır:
Bununla birlikte bu sistemlerden bazıları “hibrid” karaktere sahiptirler:
Dönemin jeopolitik işbirliği sebebiyle 1865 tarihli İtalyan Medeni Kanunu 1942 yılında Alman etkisini taşıyan yeni bir kanunla değiştirilmiştir.[10] İtalya’nın bu yaklaşımı Hollanda (1992), Arjantin (2014), Brezilya (2002) ve Portekiz (1966) tarafından da tekrarlanmıştır. Bunların birçoğu medeni kanun ile ticaret kanununun birleştirilmesi gibi İtalyan mevzuatının getirdiği yenilikleri barındırmaktadır.[11]
İsviçre Medeni Kanunu büyük oranda Alman kanunlarından etkilenmekle birlikte Fransız kanunlarının da etkisi bulunmaktadır. 1926 yılında Mustafa Kemal Atatürk döneminde kabul edilen Türkiye Cumhuriyeti Medeni Kanunu İsviçre Medeni Kanunu’nun üzerinde bir takım değişikler yapılmış halidir.
Arjantin Medeni Kanunu, 1880 tarihli kanun uyarınca, Paraguay’da da 1987 yılında yeni kanun yürürlüğe girene kadar uygulanmıştır.
1871 tarihli medeni kanun, yeni kanun Código Civil y Comercial de la Nación yürürlüğe girene dek 2015 yılının Ağustos ayına dek yürürlükte kalmıştır.[12][13]
20. Yüzyılın ikinci yarısında Alman hukuk teorileri Arjantin’de giderek artan oranda etkisini göstermeye başlamıştır
Kanun 1 Ocak 1857’de yürürlüğe girmiştir. Kanunda Kod Napolyon’un ve İspanyol koloni döneminden (özellikle Siete Partidas) Kastilya hukukunun etkisi büyüktür. Ancak mülkiyet ve sözleşme hukuku alanında pek çok hükümde Roma hukuku veya Kastilya hukuku yerine Fransız Medeni Kanunu’ndakine benzer hükümlerin bulunduğu görülebilir.
Guatemala hukuk sistemindeki 'hukukun kaynağı' teorisine göre 'Ley del Organismo Judicial' 'kanunu' hukukun ana kaynağı kabul etmektedir. (Yasama metinleri açısından) Bununla birlikte 'içtihatı' da tamamlayıcı öge olarak görmektedir. İçtihat genellikle mahkeme kararları demek olsa da pratikte karışıklığa sebebiyet vermekte ve yüksek mahkemelerin (Anayasa Mahkemesi ya da onlardaki adıyla 'Tribunal de Amparo', Yargıtay ya da onlardaki adıyla 'Tribunal de Casación') benzer davalarda benzer kararlar vermesi olarak tanımlanan ve alt mahkemeler için bağlayıcı olan 'hukuk doktrini' kavramı ile açıklanmaktadır.
Dini hukuk, hukukun kaynağı olarak dini sistem veya kaynakların kullanılmasını savunmakla birlikte uygulanan metodoloji değişkenlik göstermektedir. Örneğin kamu hukukunda Yahudi ve Halakha’nın uygulanmasında söz konusu kurallar sabit ve değişmez nitelikte olup yasama işlemi veya teamüller ile değişiklik yapılması mümkün değildir. Hristiyan Kilise hukuku, Medeni Kanun uygulamasında Kıta Avrupası Hukuk Sistemi’ne daha yakın iken Şer’i hukuk (ve Fıkıh içtihat bilimi), emsal kararlara dayanması ve kıyas yöntemi nedeniyle ortak hukuk sistemine daha yakın niteliktedir.[20]
Dini hukukun ana türü İslam’da Şeriat, Musevilikde Halakha ve bazı Hristiyan gruplarında Kilise hukukudur. Bazı durumlarda söz konusu sistemler bireyin ahlaki kılavuzluğuna ilişkin olabileceği gibi ülkenin hukuk sisteminin temelini de oluşturabilir. İkinci durum Orta Çağ’da özellikle yaygındı.
Şeriat ve Fıkıh en çok kullanılan dini hukuktur. Ayrıca Ortak Hukuk ve Kıta Avrupası Hukuk Sistemi’nden sonra dünyada en yaygın olarak kullanılan üçüncü hukuk sistemidir.[21] Kur’an ve Sünnet’ten kaynağını alan ilahi hukuk ve Ulema’nın fetva çıkarırken kullandığı İcma, Kıyas, İctihad ve Örf metotları bu hukukun temelini oluşturmaktadır. Ulemaların fetva çıkarma yetkisine sahip olabilmeleri için Medreseden İcazet alması şarttır.[9] İslam’ın Altın Çağı boyunca İslam hukuku ortak hukukun ve çeşitli hukuk müesseselerinin gelişmesinde etkili olmuştur.[22][23] Suudi Arabistan ve İran başta olmak üzere çeşitli İslam ülkeleri Şeriat ile yönetilmektedir. Bunun yanında düğer bazı ülkeler şeriat’ı ulusal hukuka yardımcı bir araç olarak uygulamaktadır. Şeriat hukuku; kamu hukuku, sözleşmeler, taşınmaz hakları da dahil olmak üzere pek çok alanda uygulanabilir.
Halakha, Ortodoks ve Muhafazakâr Museviler tarafından hem dini hem de günlük alanda kabul görmüştür. Tamamen Halakha ile yönetilen bir ülke bulunmamakla birlikte iki Musevi kişi kişisel inançları nedeniyle uyuşmazlığın Musevi mahkemelerinde karara bağlanmasını talep edebilir.
Kilise hukuku vahiy ile kurulmadığından ilahi hukuk değildir. Bunun yerine kilise hukuku Tanrının sözü çerçevesinde insanlar tarafından oluşturulmuş ve vahyin içeriğinin uygulanmasını talep eden bir hukuk olarak görülmüştür. Kilise hukuku, Katolik Kilisesi, Doğu Ortodoks Kilisesi ve Anglikan Topluluğu’nun iç işleyişini de düzenlemektedir. Kilise hukuku; piskoposlar konseyi, bazı durumlarda tek bir piskopos, Katolik Kilisesi için Papa ve İngiltere Kilisesi için Britanya Parlamento gibi kilisenin yasama yetkisine sahip olan bölümü tarafından kabul edilip değişikliklere uğramıştır.
<ref>
El-Gamal 2006 16
Badr 187–198
J-Makdisi
autogenerated1
Şablon:Ülkeler hukuku listesi