Rıfat Ilgaz tam adıyla Mehmet Rıfat Ilgaz (8 Mayıs 1911;[1]Cide, Kastamonu - 7 Temmuz 1993, İstanbul), Türk şair,[2], öğretmen romancı ve öykü yazarı. Baba tarafı Kırım'dan göç etmiş ve Bartın'a yerleşmiştir. Ailesinin soyadı Öztekin'dir. Annesi Bartın'ın yerlisidir. Rıfat Ilgaz, Bartın Orta Mahalle nüfusuna kayıtlıdır.[3]
Özellikle Hababam Sınıfı romanıyla tanındı. Hem yazılarında hem de kişisel hayatında toplumcu bir çizgi devam ettirdi. Türkiye'nin en çalkantılı siyasi dönemlerinde devam ettiği dergiciliği, aynı dönemdeki birçok yazar gibi, onun da adliye koridorlarında ve hapishanede zaman geçirmesine neden oldu.[4] Oldukça üretken olan yazın hayatına şiirden mizah öykülerine, romandan çocuk kitaplarına birçok farklı alanda eser sığdırdı. Bir zamanlar toplatılan Karartma Geceleri eseri 2004 yılında 100 Temel Eser listesine girdi.[5]
8 Mayıs 1911 tarihinde Kastamonu'nun Cide ilçesinde doğdu. Yedi kardeşin sonuncusu olan Ilgaz'ın doğum tarihi kesin olarak belli değildi. Nüfusa göre 8 Mayıs 1911 olan doğum tarihi, annesinin söylemesiyle "derin kar"dadır. Bu da, Ilgaz'ın demesiyle, 1910'un Şubat'ına rastlamaktadır.[7] Ortaokuldayken liseye devam edip üniversite okumak istemesine ve öğretmenlerinin bu konuda onu desteklemesine rağmen babasının vefatı nedeniyle Kastamonu Muallim Mektebine (öğretmen okulu) girdi.[8] Mezun olduktan sonra Gerede ve Akçakoca'da ilkokul öğretmenliği yaptı. 1932'de kızı Gönül doğdu. Daha sonra Gümüşova'ya başöğretmen olarak atandı. 1933 yılında askere alındı. 1936'da AnkaraGazi Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü'ne girdi ve 1938'de mezun oldu. Mezuniyetinden sonra Adapazarı'na atanan Ilgaz, vereme yakalandığı için öğretmenlik yapamadan buradan ayrıldı ve İstanbulYakacık Sanatoryumuna yattı.[9][10]
İstanbul'dayken hem Karagümrük Ortaokulu'nda Türkçe öğretmenliği yapıyor hem de fakültede felsefe okuyordu. II. Dünya Savaşı'na denk gelen bu dönemler daha sonra edebiyatında da çok etkili oldu. Örneğin savaş Karartma Geceleri romanının arka planında yoğun olarak hissedilmektedir. 1943 yılında Karagümrük Ortaokulu'nda bir öğretmenle kavga ettiği için Nişantaşı'na sürüldü. Aynı yıl ağabeyinin de bulunduğu Tosya'da deprem olunca oraya gitti ve daha sonra izlenimlerini gazetede yazdı. Ayrıca bir de bu deneyimi yansıtan Tosya Zelzelesi şiirini yazdı.
1944'ün Ocak ayında yayımladığı Sınıf kitabıyla adliyeler ve hapishaneyle tanıştı. Bir süre saklanan Ilgaz, 24 Mayıs 1944'te Birinci Şubeye teslim oldu.[11] 6 aya çarptırılan yazar, hapishaneden çıktığında hem öğrenciliğini hem de öğretmenliğini kaybetmişti. Sağlığı da bozulan Ilgaz, Heybeliada Sanatoryumuna yattı. 1946 yılında öğretmenliğe kısa bir süreliğine dönse de, sonunda 1947'de temelli olarak bu şansı kaybetti. Bununla birlikte sanatoryuma yatabilme hakkını da kaybetmiş oluyordu.
Yazar Afet Muhteremoğlu ile olan evliliğinden, 22 Eylül 1971'de kızı Fatma Defne Ilgaz[12] doğdu. Aynı yıl Basın Şeref Kartı aldı. Bu yıl ayrıca Sınıf Yayınları'nı kuran yazar kendi kitaplarını yayımlamaya başladı. İlk denendiğinde sansüre takılan Hababam Sınıfı, Umur Bugay'ın senaryosuyla sansürden geçti ve Ertem Eğilmez'in yönetmenliğinde çekildi. Fakat yazar bu durumdan hoşnut değildi, çünkü sansürden geçmeyi başaran senaryo eserin bütün toplumsal eleştirilerinden arıtılmış ve sadece eğlencelik bir komedi hâline getirilmişti.[13]
“
Onlar, Hababam Sınıfı'nın özüne saygı gösterilerek çevrilmiş filmler değildi. İçeriği bakımından, tezi bakımından aykırı. Ben eğitimi eleştiririm. Kopyacılığı, ezberciliği... Senaryoyu yazanlar öğrenci velilerine başlıyorlar çıkışmaya. [...] Hemen dava açtım.
„
Filmin başarısından sonra 6 film daha yapıldı. 1974'te emekli olan Ilgaz, Cide'ye yerleşti. 12 Eylül (1980) döneminde Cide'de bulunan Rıfat Ilgaz sürekli tehdit ya da rahatsız ediliyordu. Örneğin, bir gün oturduğu evin karşısındaki binaya Rıfat Ilgaz evden atılmadığı takdirde evin taranacağına dair not asılır.
28 Mayıs 1981 gecesi Rıfat Ilgaz Yıldız Karayel romanını yazmaktayken gözaltına alındı.[14] Gözleri bağlanarak ve zincirlenerek merkeze kadar yürütülen yazar, Kastamonu, Et Balık Kurumu mezbahasından bozma hapishaneye kondu.[15] Doktor muayenesi isteyerek hastalığını kanıtlayınca jandarma tarafından Ballıdağ Sanatoryumuna yatırıldı. Gözaltına alınmasının belirli bir nedeni zaten bulunmamaktaydı ve genel sorgudan sonra serbest bırakıldı. Oğlu Aydın Ilgaz ile yaşamak üzere İstanbul'a döndü.
Öncelikli olarak şiir ve öykü olmak üzere yazmaya devam etti. Adına etkinlikler ve festivaller düzenlendi. Fikri Sağlar'ın Kültür Bakanlığı döneminde devlet tarafından bir çeşit itibar iadesi olacak şekilde Kültür Bakanlığı plaketi verildi.
2 Temmuz Sivas Madımak Olayı'nda başta yakın dostu Asım Bezirci olmak üzere birçok kişinin katledildiği haberine çok üzülen Ilgaz, bundan 5 gün sonra, 7 Temmuz 1993'te evinde öldü ve Zincirlikuyu Mezarlığı'na, Asım Bezirci'nin yanına defnedildi.
Edebiyatı
Rıfat Ilgaz, edebiyat hayatına 1926 yılında KastamonuNazikter gazetesinde yayınlanan "Sevgilimin Mezarında" şiiriyle başladı. Bu şiiri yazdığında henüz on beş yaşında olan şair, o dönemlerde Mehmet Rıfat imzası ile yazıyordu. Hatta Kastamonu'dan geçmekte olan Faruk Nafiz'in ilgisini çekmeyi başardı. Bir süre tarz olarak kişisel şiirler yazsa da -ki bunlar Varlık, Oluş gibi dergilerde yayınlandı- daha sonra hiçbirini kitaplarına almadı. Ona göre bu şiirler gözü kapalı yaşadığı yılların ifadesiydi.[16] Bir süre şiir tekniğine yeni bir soluk getirdiğine inandığı Nâzım Hikmet ile çalıştı. Onun Bursa Hapishanesinden gönderdiği şiirleri İbrahim Sabri mahlasıyla yayınlıyordu. Nazım da Ilgaz'dan umutla söz ediyordu:
“
Gençlerin içinde çok beğendiğim şairler var, hepsinin ismini aklımda tutamıyorum, isimleri henüz yer etmedi, ama şiirlerini pek beğeniyorum. Şöyle aklımda kalanları, sıra tefriki yapmadan sayayım: Dinamo, Suat Taşer, Rıfat Ilgaz, A. Kadir, Orhan Kemal, Saffet Irgat vesaire...[17]
„
Ayrıca Nazım, başka bir zamanda "kendi sesini bulması" için Orhan Kemal'e Ilgaz'ı örnek göstermiştir. Rıfat Ilgaz, II. Dünya Savaşı döneminde öğretmenlik yaparken hayatında ve çevresinde gördükleriyle toplumcu bir anlayışa yöneldi. Halktan biri olması ve halkın çektiklerini kendisinin de çekiyor olması bunu ifade etme isteği ve ihtiyacı yarattı. Bu amaçla çıkardığı ilk şiir kitabı Yarenlik'te (1943) çevresindeki insan hayatını anlattı. Mesela bu eserindeki "Alişim" şiirinde onun edebiyatta durduğu noktanın izleri oldukça güçlüdür.
“
Kasnağından fırlayan kayışa
kaptırdın mı kolunu Alişim!
...
Gidenler gitti Alişim,
Boş kaldı ceketin sağ kolu...
...
Varsın duvarda asılı kalsın bağlaman
beklesin mızrabını.[18]
„
Bu şiirde toplumu birçok açıdan anlatmaktadır şair. Köyden kente göçten, işçinin durumuna kadar toplumsal gerçekleri irdelerken bir yandan da bu toplumsal gerçeklik içinde sıkışıp kalan bireyin durumunu da verir. Ne de olsa, Kızlar da emektar saz gibi iki kol ister saracak! Şiirin de kullandığı dil ise anlattığı konuların tarzına uygun bir şekilde sadedir.
Benzer bir anlayışla yazdığı ve şiirlerin bir kısmı okuldaki öğrencileriyle ilgili olan ikinci kitabı Sınıf (1944) toplatıldı ve Ilgaz hakkında soruşturma başlatıldı. O dönemde sağlık nedeniyle okuldan izinli olan şair bir süre saklandıktan sonra teslim oldu ve 6 ay hapiste yattı. Bu dönemde yaşadıklarını bir çeşit anı-roman olan Karartma Geceleri'nde, karakteri Mustafa Ural aracılığıyla anlattı.
Ilgaz, 1940'lı ve 50'li yıllarda yoğun bir şekilde dergicilikle uğraştı. Zaten zamanın ekonomik -ve biraz da siyasi- şartları daha hacimli eserlere (kitaplara) pek izin vermiyordu. Bu dönemde hükûmete ve İran Şah'ına hakaretten tekrar hapse girdi. 1950 Af Kanunuyla çıktı. Daha sonradan "Fedailer Mangası" adını alacak bir grup aydın, bir çıkan bir kapanan dergilerde yazmaya devam etmeye çalışıyorlardı. Özellikle Rıfat Ilgaz'ın takdir ettiği Nâzım Hikmet'in ana hatlarını ortaya koyduğu toplumcu bir edebiyat anlayışı gelişmişti. Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Ömer Faruk Toprak, Hasan İzzettin Dinamo gibi yazarların başı çektiği bir akımdı bu.
Bu dönemde özellikle Sabahattin Ali ve Aziz Nesin ile birlikte çıkardıkları Markopaşa, Türk siyasi edebiyat tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. Mizah yoluyla ülkedeki gidişatı eleştiren yazılara yer veren yayın kısa sürede büyük ilgi topladı ve iyi bir satış seviyesine ulaştı. Kapatıldıkça Hür Markopaşa, Yedi-Sekiz Paşa gibi başka isimlerle tekrar çıkan derginin benzer isimlerle sahteleri dahi türedi.[19] Bu dönem Türk yazınında dergicilik dönemiydi ve benzer kadrolar sürekli olarak farklı dergilerde yazıyorlardı.
1956 yılında İlhan Selçuk'un çıkardığı Dolmuş dergisinde bir hikâye serisi yayınlamaya başladı. Daha sonra bu yazılar Hababam Sınıfı romanı oldu. Çizimlerini Turhan Selçuk'un yaptığı bu dizi çok tuttu. Yazar "Stepne" takma adıyla yazdığı için bu hikâyelerin kime ait olduğu da ilginç tartışmalar yaratıyordu. Bir süre sonra kendi adıyla bu yazıları topladığında birçok insan ona inanmadı.[20] Daha sonra Ilgaz, diğer Hababam Sınıfı oyunlarını da yayınladı.
Rıfat Ilgaz romanlarının çoğunu 1970'li yıllarda yazdı. Zaten bu yıllar Türk romanında, özellikle politik içerikli eserlerde, oldukça üretken bir dönemdi. Sevgi Soysal ve Adalet Ağaoğlu gibi yazarlar 12 Mart romanı diye tabir edilen türde eserler yazarken Ilgaz daha önceki dönemleri de kapsayan eserlere imza attı. Özellikle Kastamonu hayatını kaleme aldığı romanlarında "yerel" edebiyata eğilim gösteriyor gibi görünse de, bu eserlerinde anlattığı hayatlarla halkın tarihsel süreç içerisindeki durumunu işlediği için halkçı edebiyat çizgisini sürdürdüğünü söylemek mümkündür. Tarz olarak da yine bu dönemde, Adalet Ağaoğlu, Füruzan ve Oğuz Atay gibi yazarlarda görüldüğü üzere, modernist edebiyatın ortaya çıkmaya başlamasına rağmen, o Toplumcu Gerçekçi anlayışını devam ettirdi.
Yazarın öykücülüğü özellikle mizah alanında gelişti. Öyküleri Markopaşa dönemlerine gitmektedir. İlk öykü kitapları olan Radarın Anahtarı ve Don Kişot İstanbul'da 1957 yılında yayınlanmışlardır. Toplumsal değişimleri ve çarpıklıkları hicveden bu mizah öykülerine örnek olarak Sosyal Kadınlar Partisi'ndeki kentleşme ve toplumda kadının yeri üzerine eleştiriler verilebilir. Biraz da bu nedenle Ilgaz, Hababam Sınıfı eserlerinin film uyarlamalarından çok da memnun olmadı. Bu uyarlamalar eserlerinin toplumsal hiciv kısımlarını eleyip yerine basit bir gülmece anlayışı getirdiler.
Yaşamını son dönemlerinde yazar özellikle anı ile çocuk edebiyatı türüne ağırlık verdi. Öğretmenlik yıllarından kalma bir idealizmle özellikle yeni nesle yönelik çalışmaları tercih etti. Anıları uzun bir tarihsel geçmişe ışık tutarken (1910'lardan bu yana yazar Türkiye'nin tarihsel geçmişini bizzat yaşamıştır) çocuk romanları yeni bir süreç için hazırlık görevi görüyordu. Zaten Okutmak Üzerine şiirinde şöyle der:[21]
“
Sınıfın ozanıyım mimli
Hababam Sınıfı'nın yazarıyım ünlü
Kim ne derse desin, çocuklar için yazdım hep.
...
İki iş tuttum ömür boyu köklü.
Çocukları okutmaktı ilk işim.
İkincisi,
Yazdıklarımı çocuklara okutmak.
„
1980'li yıllarının çoğunu panellerde ve imza günlerinde geçiren Ilgaz için 1990'li yıllarda "plaketler" dönemi oldu. Son şiirini 19 Kasım 1991'de yazdı:
“
Son Şiirim
Elim eline değsin
Isıtayım üşüdüyse
Boşa gitmesin son sıcaklığım.[22]
„
Uğur Mumcu'nun öldürülmesini takiben Sivas Madımak Olayı'nın olması yazarı duygusal açıdan oldukça yordu. Özellikle bu son dönemlerini Mehmet Saydur oldukça detaylı anlatmaktadır. Bu olaylardan kısa bir süre sonra da Ilgaz öldü, 7 Temmuz 1993.
Kastamonu ve Rıfat Ilgaz
Doğduğu ve yetiştiği kent olan Kastamonu'ya bağlılığını her fırsatta dile getirmiş olan Ilgaz, zaten soyadı devrimiyle kendine bu kentin en büyük simgesi olan Ilgaz Dağları'nın ismini soyadı olarak seçti (1934). Özellikle doğduğu Cide ve kültürüne ve insanına yapıtlarında yer verdi. Sarı Yazma, Yıldız Karayel, Halime Kaptan ve Karadenizin Kıyıcığında gibi romanlarında bu yöreyi tema olarak aldı. Kastamonu ve Cide'de adına etkinlikler düzenlenmektedir.
Rıfat Ilgaz'ın Kastamonu ile ilgili yönlerini en iyi veren kaynaklardan biri, onunla tanışıp birlikte çalışmalar yapmış olan Mehmet Saydur'dur. Ilgaz üzerine birçok araştırması olan yazar, onunla anılarını Rıfat Ilgaz'lı Yıllar adlı eserinde yazmıştır.
Her yıl memleketi olan Cide ilçesinde 7-8-9 Temmuz tarihleri arasında Cide Rıfat Ilgaz Sarı Yazma ve Kültür Sanat Festivali yapılır. Sanatçı her yıl orada konserler, paneller, dinletiler eşliğinde anılır.
Rıfat Ilgaz hayattayken adı Kastamonu Belediyesince Kırkceşme Mahallesi'ndeki bir sokağa, vefatından sonra cezaevinden kültür merkezine dönüştürülen binaya verilmiştir.
Cide'de doğduğu ev 2008 yılında Cide Belediyesi'nce aslına uygun restore edilerek Rıfat Ilgaz Müzesi olarak hizmete açılmıştır.
Eserleri
Şiir kitapları
1943: Yarenlik (1946'da ikinci basımı yapıldı)
1944: Sınıf - Kovuşturmaya uğradı. 6 ay hapis yattı
1947: Yaşadıkça - Toplatıldı
1953: Devam - Toplatıldı
1954: Üsküdarda Sabah Oldu
1962: Soluk Soluğa - Yeni şiir çok azdır, genellikle derleme
1969: Karakılçık
1971: Uzak Değil
1974: Güvercinim Uyur mu
1983: Kulağımız Kirişte
1987: Ocak Katırı Alagöz
1995: Çocuk Bahçesi - Çocuklar için şiirler
1983: Bütün Şiirleri - 9 cilt olarak
2004: Bütün Şiirleri: 1927-1991
2021: Çok Küçüğüm Daha Ben (Çocuk Şiirleri, Çınar Yayınları)
Romanları
1957: Hababam Sınıfı - Önce dizi hikâye olarak Dolmuş dergisinde yayınlandı. Sonradan roman olarak toplandı. Film uyarlamalarına esin kaynağı oldu. Ayrıca tiyatroda da sahnelendi.
Başlığın diğer anlamları için Hababam Sınıfı sayfasına bakınız.
1959: Pijamalılar (Bizim Koğuş) - Önce Bizim Koğuş adıyla yayınlandı. Daha sonra 1973'te Pijamalılar olarak çıktı.
Türk Çocukları Türk Çocukları: Çatalzeytin Festivali'nde öğrenciler tarafından sahnelendi.
Çatal Matal Kaç Çatal (1972): Daha sonra Uzun Eşek Oyunu olarak yeniden yazıldı. Çatal Matal 1972'de Ordu Belediyesi Karadeniz Tiyatrosu tarafından, Uzun Eşek ise Cide'de sahnelendi.
Abbas Yola Giden: 1993'te Kartal Rıfat Ilgaz Sahnesi Oyuncuları tarafından sahnelendi.
1984'te Cide Postası gazetesi ve Çınar Yayınları tarafından ortak olarak, Rıfat Ilgaz-Cide Edebiyat Ödülü verildi. Kazanan "Sekizinci Renk" şiiriyle, Seval Esaslı'dır.
1986'da aynı ödül mizah hikâyesi dalında Muzeffer Abayhan'a verildi.
Kastamonu'da, 2 Mayıs 1991'de eskiden oturduğu sokağa adı verildi. Ayrıca adına bir süre oturduğu (Ataköy, İstanbul)'da bir bulvar ve İncirliBakırköy'de bir kütüphane bulunmaktadır. Doğduğu memleket olan Cide'deki bir caddeye de Rıfat Ilgaz Caddesi adı verildi.
Bakırköy Belediyesi'nce adı verilen kültür merkezi, Bahçelievler Belediyesi'nin ayrılmasıyla başına geçen Refah Partisi tarafından Necip Fazıl Kısakürek olarak yeniden adlandırıldı. Siyasi olduğu açık olan bu eylem basında tepki topladı.
12.Cide Rıfat Ilgaz Sarıyazma Kültür ve Sanat Festivalin'de doğduğu ev Rıfat Ilgaz Kültür ve Sanatevi olarak açıldı (6 Temmuz 2007)
T.C. Kastamonu Üniversitesi Cide Rıfat Ilgaz Meslek Yüksekokulu açıldı. (21 Ekim 2008)
Dünya'da Rıfat Ilgaz
2006-2008 yıllarında Bacaksız (Der Dreikäsehoch) serisinin üç kitabı Almanya'da çevrilip Edition Orient tarafından yayımlandı.[23]
Dördüncü Bölük kitabı Damian Croft tarafından İngilizceye çevrildi ve Milet Publishing tarafından Fourth Company başlığıyla yayımlandı (ISBN 978-1-84059-298-6).
Şiirleri birçok akademik dergide çeviri olarak yayımlandı.
Bazı eserleri bölümler halinde yurtdışında hazırlanan Türk edebiyatı antolojilerinde ve araştırmalarında yer aldı.
^Ilgaz, Fatma Defne (30 Nisan 2020). "BARTIN'DAN AMCAM GELDİ!". DEFNE ILGAZ. Erişim tarihi: 18 Aralık 2024.Arşivlenmesi gereken bağlantıya sahip kaynak şablonu içeren maddeler (link)