Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz.
1917 Ekim Devrimi'nden sonra ABD federal hükûmeti, Sovyetler Birliği'ne düşman oldu. Birleşik Devletler, Almanya'ya uygulamakta olduğu ambargoyu Sovyetler'i de kapsayacak biçimde genişletti.[4][5]
Henüz 1918 yılında iken Birleşik Devletler, çıkarlarını Kazaklar'dan korumak için Sibirya'ya birlikler göndermişti. Ayrıca Vladivostok'a ve Arhangelsk'e de binlerce asker çıkartmıştı.[6][7]
II. Dünya Savaşı dönemi (1939–45)
Sovyet ve ABD birlikleri Nisan 1945'te Elbe Nehri'nin doğusunda buluştular. Bu buluşma Elbe Günü olarak anılmaya başladı.
Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz.
Bir yandan 23 Ağustos 1942 ile 2 Şubat 1943 tarihinleri arasındaki Stalingrad Muharebesi'nin SSCB tarafından kazanılması,[9][10][11][12] bir yandan ABD'nin Britanya kuvvetleriyle birlikte Kuzey Afrika Cephesi'nde Alman mareşal Erwin Rommel yönetimindeki Mihver ordularını mağlup etmesi ve 1943 yılının Ocak ayı sonunda Mihver birliklerinin Kuzey Afrika'dan tamamen çekilmek zorunda kalmasıyla[13][14] birlikte, savaş Avrupa kıtasında Mihver devletlerinin aleyhine gelişmeye başlamıştır.
4 – 11 Şubat 1945 tarihleri arasında SSCB'nin önde gelen tatil yeri Yalta'nın 3 kilometre güneyinde bulunan Livadia Sarayı'nda düzenlenen Yalta Konferansı'nda üç büyük Müttefik devlet (Birleşik Krallık, SSCB ve ABD) toplandı. Konferansın başlıca konuları, Polonya topraklarının değişimi, Almanya'nın bölünmesi ve SSCB'nin Japon İmparatorluğu'na savaş ilan etmesi idi. Polonya'nın SSCB ile sınırını batıya doğru, yaklaşık Curzon Hattı'na kadar çekmeyi kararlaştırıldı. Bu düzenlemenin Polonya için yol açtığı toprak kaybı ise batıdaki sınırın Almanya'nın zararına olarak batı yönünde kaydırılmasıyla karşılandı. Josef Stalin Yalta'da, Baltık DenizindekiŚwinoujście'den güneye doğru uzanarak Szczecin'in batısından geçen, daha sonra Frankfurt (Oder)'ın güneyinde Neisse Nehri (Nysa Łużycka) ile birleştiği noktaya kadar Oder Nehrini (Odra) izleyen, ardından Neisse Nehri boyunca Zittau yakınındaki Çekoslovakya sınırına kadar uzanan Oder-Neisse Hattı'nın sınır kabul edilmesini istedi. Stalin böylece 1939'da (Alman-Sovyet Antlaşması ile) işgal ettiği ve geri vermek istemediği Curzon Hattının doğusundaki topraklarını yitiren Polonya'nın bu kaybına karşılık bir ödün vermeyi tasarlamıştı.
Toplantıda ayrıca Birleşmiş Milletler'in kuruluşundaki veto yetkisi gibi unsurlar da bu konferansta kararlaştırıldı.[15] Bunların dışında, düzenlenen gizli oturumlarla özellikle İsrail yanlısı toprak paylaşımlarının yapıldığı, yeni bir dünya düzeninin temellerinin atıldığı iddia edilmektedir.
Sovyetler Birliği ve Polonya kuvvetlerinin Berlin Muharebesi ile Berlin’i ele geçirmeleri sonrasında Almanya'nın 8 Mayıs 1945 gecesi koşulsuz teslim olması[16][17] ile birlikte Avrupa’da savaş sona ermiş, bu tarih de her iki ülke tarafından Zafer Günü olarak anılmaya ve birçok ülkede kutlanmaya başlamıştır.[18]
Savaşın ardından çıkabilecek çatışmaların önüne geçmek ve uluslararası dayanışmayı sağlayabilmek amacıyla Birleşmiş Milletler'in kurulmasında, Birleşik Krallık ile birlikte yine ABD ve SSCB liderlik etmişlerdir.[19] İki ülke, savaş sonrasında iki süper güç olarak öne çıkmış ve kısa sürede bu durum süper güçler arasında 1991 yılına kadar sürecek olan Soğuk Savaş dönemine yol açmıştır.
Soğuk Savaş dönemi (1945–91)
1950 ve 1953 yılları arasındaki Kore Savaşı cephelerinin değişimi.
II. Dünya Savaşı sonrasının iki süper gücü olan ABD önderliğindeki Batı Bloku ile Sovyetler Birliği'nin önderliğindeki Doğu Bloku ülkeleri arasında temelleri savaşın hemen ardından atılan ve 1947'den 1991'e kadar devam etmiş olan uluslararası siyasi ve askeri gerginlik "Soğuk Savaş" olarak terimleştirilmiştir.[21] Batı Bloku, NATO (Kuzey Atlantik Paktı) üyesi olan ve olmayan diğer ABD ile müttefik olan kapitalist ve antikomünist ülkelerden, Doğu Bloku ise, Varşova Paktı'na üye olan ve bu pakta üye olmayan diğer komünist ülkelerden oluşuyordu.
1947 yılının Mayıs ayında İtalya ve Fransa hükûmetlerinde yer alan komünist partisi üyesi bakanlar görevlerinden ayrıldı. Aynı ay içinde Marshall Planı açıklandı. Çin'de Çan Kay Şek'in durumunun geri dönülmez hale gelişinin ardından ABD, Truman Doktrini'yle öngörülen yardımı, Almanya'nın da içlerinde bulunduğu Avrupa ülkelerine yöneltmeyi, böylece ekonomik yardım sağlama umuduyla Doğu Avrupa'daki halk demokrasisi bulunan ülkeleri de kendine çekmeyi hedefliyordu. Ama Doğu Avrupa ülkeleri Temmuz 1947'de Marshall Planı'nı reddetti. Aynı yılın Ekim ayında SSCB ve sosyalist ülkelerin dış siyasetini eşgüdümlü kılmaya yönelik olarak Kominform kuruldu.
1948 Şubatında Çekoslovakya'da halk demokrasisinin yerleşmesi karşısında, Batılı ülkeler Almanya'nın kendi işgalleri altında tuttukları kesiminde bir oldubitti yaratmaya yöneldiler. Bu gelişme üzerine ilan edilen Berlin Ablukası (Haziran 1948- Mayıs 1949) Soğuk Savaş'ın tırmanışında önemli bir dönemeç oldu. 1949 Nisanı'nda NATO'nun kuruluşunun ABD ve müttefikleri tarafından ilan edilmesinin ardından Mayıs-Kasım arasında Almanya'da iki ayrı devlet kuruldu. Bu süreçte Eylül 1949'da SSCB'nin de ilk atom bombasını yaptığını açıklaması ABD'nin bu alandaki tekel durumuna son verdi. Soğuk Savaşın en yoğunaştığı dönemlerden biri, 1950-1953 yılları arasındaki Kore Savaşı oldu. Birleşmiş Milletler'in Güney Kore'yi desteklemesi üzerine, bir dünya savaşının patlak vermesi tehlikesi bile doğdu.[22][23]
23 Ekim 1956'da Budapeşte'de öğrencilerin yetkililere bir dilekçe sunmak üzere düzenlediği yürüyüş sonunda, Macar lider Ernő Gerő'nün sert demeci üzerine polisin kalabalığa ateş açmasıyla barışçı gösteriler ayaklanmaya dönüştü. Ordu birliklerinin de ayaklanmacılara katılmasıyla halk silahlanmaya başladı. Yeniden iktidara gelen İmre Nagy'nin üst üste verdiği ödünler, geçmişteki siyasi partilerin canlanarak neredeyse iktidara ortak olmasına yol açtı. Sovyet birliklerinin Macaristan'dan çekildiği sırada, Nagy 1 Kasım günü Varşova Paktı'ndan ayrılma kararını açıklayarak Birleşmiş Milletler aracılığıyla büyük devletlerden korunma istedi. Bu gelişme üzerine takviye edilerek geri döndürülen Sovyet birlikleri Budapeşte'yi işgal etti. Nagy Yugoslavya'nın Budapeşte'deki büyükelçiliğine sığınırken, reformcu önderlerin çoğu tutuklandı. Bu sırada Nagy hükûmetinde görev almış János Kádár, ayaklanmanın bastırılmasından sonra reformlara gidilmesini öngören bir programla yeni bir hükûmet kurulduğunu açıkladı. Sovyet birliklerine karşı silahlı direniş bir gecede kırıldı. İşçilerin başlattığı genel grevin sona erdirilmesi de birkaç haftayı buldu. Düzenin sağlanmasından sonra geniş çaplı tutuklamalar gerçekleştirildi.[24] Bu süreçte 150 bin kadar Macar ülkeden kaçtı.[25][26] Olaylar 1956 Macar Devrimi olarak anılır.
Aynı yılın sonunda, ABD dergisi Time, Macar halkını, "Macar Özgürlük Savaşçıları" olarak 1956 yılının Yılın Adamı seçti.[27]
Bazı ülkelerde ve bölgelerde, özellikle de Guatemala, Endonezya ve Hindistan'da milliyetçi hareketler sıklıkla komünist gruplarla ittifak kurdular veya ABD tarafından komünistlerle ittifak kurmakla suçlandılar.[28] Bu ortamda, ABD ve SSCB, 1950 ve 1960'lı yıllarda eski sömürgelerden geri çekilmelerin ivme kazanmasıyla birlikte, Üçüncü Dünya ülkelerinde bazen vekâleten yapılan mücadelelerle gittikçe artan bir şekilde rekabet etti.[29] Buna ek olarak Sovyetler Birliği, emperyal güçlerin kayıplarını, dolayısıyla kendi ideolojilerinin zaferinin daha olanaklı duruma geldiğini görmeye başladı.[30] Her iki taraf da bu ülkeler üzerindeki etkinliklerini arttırmak için silah satıyorlardı. Bu satış faaliyetleri de iki ülke arasındaki silahlanma yarışının bir parçası haline geldi.[31]
ABD, kendisi için hasım görünen Üçüncü Dünya hükûmetlerini dizginlemek ve bu ülkelerdeki kendi müttefik unsurlarını desteklemek için CIA'den (Central Intelligence Agency; Merkezî İstihbarat Teşkilatı) yararlandı.[28] 1953 yılında Başkan Eisenhower'ın emriyle CIA'in İran Başbakanı Muhammed Musaddık'ın darbe yoluyla devrilmesine yol açan Ajax adlı gizli operasyonu, ABD'nin bu kapsamdaki sayısız girişimlerinin ilk örneklerinden biriydi.[32][33]
26 Temmuz 1953 tarihindeki Moncada Kışlası isyanıyla başlayan ve Fidel Castro liderliğindeki 26 Temmuz Hareketi adlı sosyalist devrimci örgütün 1 Ocak 1959 tarihindeki galibiyetiyle sonuçlanan Küba Devrimi ile birlikte ABD-SSCB ilişkileri daha da gerginleşti. 1961 yılında Başkan Kennedy'nin emriyle gerçekleştirilen başarısız Domuzlar Körfezi Çıkarması ve ardından başlatılan Mongoose Operasyonu'nu, Ekim 1962'de Küba füze krizinin patlak vermesi izler. İki süper güç bir kez daha sıcak savaşın eşiğine gelmiştir. Krizin çözümü için varılan uzlaşmada ABD devlet başkanı Kennedy Küba’yı işgal etmeyeceğine dair söz verecek ancak yazılı bir anlaşma imzalamayacaktır. Krizi sonlandıran görüşmelere dahil edilmeyen Küba yönetimi ile Sovyetler Birliği arasında füzelerin sökülmesini izleyen dönemde, ilişkilerde bir soğuma yaşanacaktır. ABD ve Sovyetler Birliği arasındaki görüşmelerde adeta piyon olarak öne sürülerek fikri sorulmadan hakkında karar alınan sadece Küba değil, Sovyetlere karşı nükleer füze yerleştirilen Türkiye de bulunmaktadır.[20][34]
İki ülke arasındaki bir diğer gerilim dönemi de 1968 yılındaki Prag Baharı ile yaşandı. 5 Ocak 1968 tarihinde başlayan Prag Baharı Çekoslovakya'nın politik olarak liberalleşmeye çalıştğı bir dönemdi. Çekoslovakya Komünist Partisi Genel Sekreteri Antonín Novotný, partinin kontrolünü Alexander Dubček'e kaptırdı, 15 Ocak günü de genel sekreterliği Dubček'e devretti.[35] 22 Mart 1968 tarihinde ise, Novotný cumhurbaşkanlığından istifa edip yerini Ludvík Svoboda'ya bıraktı. Svoboda başlangıçta reformlardan yana bir politika izledi.
ABD ve NATO, Çekoslovakya'daki gelişmekte olan olaylara büyük ölçüde göz yumdular. Sovyetler Birliği bir müttefik kaybedebileceğinden endişe ederken, Amerika Birleşik Devletleri'nin ise kazanmak için yeterli isteği yoktu. Birleşik Devletler başkanı Lyndon B. Johnson, ülkenin zaten Vietnam Savaşı'nda yer aldığını ve Çekoslovakya'da çıkabilecek olan bir çatışma durumunda destek sağlamayacağını belirtti.[36] Ayrıca, Sovyetler Birliği ile silah kontrolü antlaşması (SALT; Stratejik Silahların Sınırlandırılması Görüşmeleri) yapmak istiyordu. Bu anlaşmaya varmak için Moskova'nın istekli olması gerekiyordu ve Çekoslovakya'ya yardım ederek bu imzalanması muhtemel antlaşmayı tehlikeye atmak istemiyordu. Bu nedenlerden dolayı ABD, Prag Baharına müdahale etmeyip SSCB'nin istediğini yapması konusunda izin vermiş oldu.[36][37]
Çatışmalar sırasında 72 Çekoslovakyalı öldü ve yüzlercesi de yaralandı. İşgal sonucunda yaklaşık 300.000 civarında Çekoslovakyalı, Batı ülkelerine göç etmek zorunda kaldı.[40]
İşgalin yaşandığı gece, ABD, Kanada, Danimarka, Fransa, Paraguay ve Birleşik Krallık, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde toplantı yaptı.[41] O gün öğleden sonra, konsey, Çekoslovak Büyükelçisi Jan Muzik'in işgali kınadığını duymak için bir araya geldi. Sovyet Büyükelçisi Jacob Malik, Varşova Paktı eylemlerinin "antisosyal güçlere" karşı "kardeş yardımı" konusundaki kararlarını ısrarla vurguladı.[41] Ertesi gün, birkaç ülke müdahaleyi kınayan bir bildirge yayınladı ve Varşova Paktı'nın derhal geri çekilmesi için çağrıda bulundu. ABD Büyükelçisi George Ball, "Sovyetler Birliği'nin Çekoslovakya'ya sağladığı kardeş yardımları Habil ve Kabil ile aynı türdedir" açıklamasını yaptı.[41]
ABD Birleşmiş Milletler'de Varşova Paktının saldırganlığının haklı olmadığında ısrar etse de, konumu kendi eylemleri tarafından çürütülüyordu. Sadece üç yıl önce, ABD'nin BM temsilcileri, Dominik İç Savaşı sırasındaki Power Pack Operasyonu'nun bir parçası olarak Dominik Cumhuriyeti'nin sol hükûmetinin devrilmesinin, BM müdahalesi olmadan Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) tarafından çözülmesi gereken bir konu olduğunu belirtiyordu. OAS, Marksizm-Leninizm' bağlılık olarak kabul edildi ve ABD'nin kendine karşı savunmasını haklı gösteren silahlı bir saldırı olarak kabul edildi.[41] Amerika'nın Vietnam Savaşı'na katılımı, Birleşmiş Milletler Genel SekreteriU Thant'ın karşılaştırma yapmasına olanak sağladı ve şöyle bir öneri sundu: "Ruslar Çekoslovakya köylerini bombalıyor ve harap ediyorsa ABD bunu daha sesli kınayabilir."[41]
1972 ile 1979 yılları arasında Birleşik Devletler ve Sovyet müzakereciler arasındaki stratejik nükleer silahların üretimini azaltmak amacıyla yapılan bir dizi görüşmeler sonucunda SALT II antlaşması imzalandı. SALT I görüşmelerinin bir devamı niteliğindeki SALT II, iki tarafın da stratejik kuvvetlerinin bütün kategorideki teslimat araç sayısını 2250’ye indiren ilk nükleer silah antlaşması olmuştur. Anlaşmanın imzalanmasından altı ay sonra, Sovyetler Birliği'nin Afganistan'a müdahalesi ve aynı yılın Eylül ayında, Amerika Birleşik Devletleri, bir Sovyet muharebe tugayının Küba'da konuşlu olduğunu keşfetti. (Başkan Carter bu tugayın Küba'ya yeni konuşlandığını iddia etse de, 1962'deki Küba füze krizinden beri tugay Küba'daydı.) Bu gelişmeler ışığında, antlaşma Amerika Birleşik Devletleri Senatosu tarafından hiçbir zaman onaylanmadı.
Daha sonraki müzakereler Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması'nın (START) ve Nükleer Denemelerin Kapsamlı Yasaklanması Antlaşması altında gerçekleşti.
Galeri
ABD Soğuk Savaş döneminde, 1945 ile 1992 yılları arasında, 1.054 nükleer deneme gerçekleştirdi. (resmi rakamlara göre)
^Ridder, Willem (25 Eylül 2007). Countdown to Freedom (İngilizce). Bloomington, Indiana: AuthorHouse. s. 347. ISBN9781434312297. 27 Ağustos 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ağustos 2017.
^Limbach, Raymond (2009). "Battle of Stalingrad". Encyclopædia Britannica (İngilizce). Encyclopædia Britannica Online. 29 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ağustos 2017.
^Taylor, A.J.P. (1998). "The Second World War and its Aftermath". Folio Society (İngilizce). Cilt 4. s. 142.
^Zabecki, David T. (2007). "North Africa (1940–1943)" (İngilizce). The War PBS. 16 Aralık 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ağustos 2017.
^"Special Committee on the Problem of Hungary"(PDF). Chapter II. A (Meetings and demonstrations) (İngilizce). UN General Assembly. 1957. ss. 19, 20, 149. 25 Mayıs 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 8 Eylül 2017.
^Casardi, A. (17 Nisan 1957). "Macar Mülteciler Raporu"(PDF) (Fransızca). NATO. 8 Eylül 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 8 Eylül 2017.
^Cseresnyés, Ferenc (Yaz 1999). "The '56 Exodus to Austria". The Hungarian Quarterly (İngilizce). XL (154). Society of the Hungarian Quarterly. ss. 86-101. 27 Kasım 2004 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Ekim 2006.
^Dawisha, Karen; Hanson, Philip (1981). The 1968 Invasion of Czechoslovakia: Causes, Consequences, and Lessons for the Future in Soviet-East European Dilemmas: Coercion, Competition, and Consent (İngilizce). New York: NY: Homs and Meier Publishers Inc. s. 11.