Modern anestezinin 19. yüzyılda keşfi, ameliyat sırasında ağrının ortadan kaldırılmasında bir dönüm noktasıydı, fakat kabul evrensel düzeyde olmadı. O dönemde bazı tıp doktorları anestezinin vücudun yaralanmaya karşı verdiği doğal yanıta yapay ve zararlı bir müdahale olduğuna inanmaktaydı.[1] Anesteziye olan karşıtlık o zamandan beri ortadan kalksa da, ağrıyı ortadan kaldırma ihtimali, yaşamın doğal işlevlerine müdahale etme konusunda benzer endişeler doğurmaktadır.[2]
Ağrı bozukluğu veya ağrıya karşı doğuştan duyarsızlık gibi nadir durumlar nedeniyle doğal olarak ağrı veya hoş olmayan hisleri hissedemeyen insanlar, ağrısız hayatlarının biyolojik ve genetik nedenlerini keşfetmek için incelenmektedir.[3] FAAH psödogeninde (FAAH-OUT olarak adlandırılan) daha önce bildirilmemiş bir gen mutasyonu olan ve bunun sonucunda yüksek anandamid seviyelerine sahip İskoç bir kadının 2019 yılında anksiyeteye karşı bağışıklığı bulunduğu, korku yaşayamadığı ve acıya karşı duyarsız olduğu bildirilmiştir. Tam hipoaljezi nedeniyle sık sık oluşan yanık ve kesikler ortalamadan daha hızlı bir şekilde iyileşmiştir.[4][5][6]
1990 yılında Medical Hypotheses, L. S. Mancini'nin "acısız bir dünyanın genetik mühendisliği" üzerine bir makalesini yayınlamıştır:[7]
Hem hazzı hem de acıyı farklı derecelerde deneyimleyebilen bir zihinle elde edilebilen uyarlanabilir her şeyin, bildiğimiz şekliyle insanlık durumunun sadece farklı derecelerde hazzı deneyimleyebilen bir zihinle elde edilebileceği yönünde bir hipotez sunulmuştur.
CRISPR gibi gen düzenleme tekniklerinin geliştirilmesi ile "bilim adamlarının bazı olağanüstü insanların fiziksel süper güçlerinin sebeplerini belirleyebileceği ve bunları başkalarına vermek için gen düzenlemeyi kullanabileceği" olasılığını artırmıştır.[8] Genetikçi George Church, ağrısız bir duyu sistemi ile yaşamanın potansiyel geleceği hakkında yorum yapmıştır:[9]
Bunun başka bir gezegende ve gelecekte nasıl olacağını hayal ediyorum ve... bu hayali gelecek göz önüne alındığında, şu anda bulunduğumuz yere geri dönmeye istekli olup olmayacağımızı düşünüyorum. İleriye gitmeye istekli olup olmadığımızı söylemek yerine... geri dönmeye istekli olup olmadığınızı sorgulayın.
Etik ve felsefe
Hedonizm ve yararcılık, özellikle de negatif yararcılık okullarındaki etikçiler ve filozoflar, acıyı ortadan kaldırmanın olası faydaları hakkında görüş alışverişinde bulundular.[10]Transhümanist filozof David Pearce, The Hedonistic Imperative (1995) isimli eserinde, acı çekmenin ortadan kaldırılması ile teknik olarak mümkün ahlaki bir aciliyet meselesi olduğunu ileri sürerek [11] şöyle demektedir: "Dünyanın son tatsız deneyiminin kesin olarak tarihlenebilir bir olay olacağı tahmin edilmektedir." [12]
İnsanlığın Geleceği Enstitüsü müdürü filozof Nick Bostrom, acının bireyleri zarardan koruma işlevi sebebiyle temkinli bir yaklaşım önermektedir. Bununla birlikte Bostrom, "büyük miktarda gereksiz ve hak edilmemiş acıdan" kurtulmak için biyoteknolojiyi kullanmayı desteklemektedir.[10] Biyoteknoloji yoluyla acının ortadan kaldırılmasının istenmeyen sonuçlar doğurabileceği ileri sürülmekte ve transhümanizmin acı sorunuyla ilgili olarak dikkate alınması gereken tek felsefe olmadığı yönünde argümanlar ileri sürülmektedir. Birçok kişi acıyı, onsuz hazzın var olamayacağı düalist bir psikolojik ve fiziksel işlevsellik anlayışının bir yönü olarak görmektedir.[13]
Hayvan refahı
2009 yılında Adam Shriver, fabrika çiftçiliğindeki hayvanların, acı çekme ve acı hissetme kapasitesi azaltılmış veya hiç olmayan genetiği değiştirilmiş hayvanlarla değiştirilmesini teklif etmiştir.[14] Shriver ve McConnachie, hayvan refahını iyileştirmek isteyen insanların , bitki esaslı diyetler ve yapay ete destek olarak gen düzenlemeyi de desteklemesi gereken bir fikir olduğunu savundu.[15]
Katrien Devolder ve Matthias Eggel, acı ve ıstırabı ortadan kaldırmak amacıyla araştırma hayvanlarının genlerinin düzenlenmesini teklif etmiştir. Bu, nihayetinde hayvanlar üzerinde yapılan tüm deneylerin durdurulmasına ve alternatiflerin kabul edilmesine yönelik bir ara adım teşkil edecektir.[16]
Yaban hayvanı ızdırabı ile ilgili olarak, CRISPR tabanlı gen sürücülerinin, cinsel yolla üreyen türlerde iyi huylu alelleri yaymanın uygun maliyetli bir yolu olduğu öne sürülüyor.[17][18][19] MIT Media Lab'deki Sculpting Evolution grubu, gen sürücülerinin sonsuza kadar yayılmasını sınırlamak için (örneğin test programları için) "papatya zinciri sürücüsü" adı verilen CRISPR tabanlı gen sürücüsünün kendini tüketen bir formunu geliştirmiştir.[20][21] Bir gen sürücüsünün potansiyel yan etkileri için, " sentetik direnç, tersine çevirme sürücüleri ve bağışıklık kazandırıcı tersine çevirme sürücüleri dahil olmak üzere gen sürücülerini sınırlandırmak veya ortadan kaldırmak için çeşitli genetik mekanizmalar önerilmiş veya geliştirilmiştir." [22]
^Meyer, Rachel; Desai, Sukumar P. (October 2015). "Accepting pain over comfort: resistance to the use of anesthesia in the mid-19th century". Journal of Anesthesia History. 1 (4): 115-121. doi:10.1016/j.janh.2015.07.027. PMID26828088.
^Mancini, L. S. (1990). "Riley-Day Syndrome, brain stimulation and the genetic engineering of a world without pain". Medical Hypotheses. 31 (3): 201-207. doi:10.1016/0306-9877(90)90093-t. PMID2189064.
^abPower, Katherine (July–August 2006). "The End of Suffering". Philosophy Now (56). 22 Ekim 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 28 Mart 2024.
^Esvelt, Kevin. "Daisy Drive Systems". Sculpting Evolution Group. MIT Media Lab. 27 Haziran 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 2 Haziran 2020.