Abdülmelik

Abdülmelik
Arapça Hüsn-ü Hatt ile "Abdülmelik" yazısı
Emevî Halifesi
Hüküm süresiNisan 685 – 8 Ekim 705
Önce gelenI. Mervan
Sonra gelenI. Velid
DoğumTemmuz/Ağustos 646 veya Haziran/Temmuz 647
Medine
Ölüm8 Ekim 705
Şam
Tam adı
Abdülmelik bin Mervan
HanedanEmevî Hanedanı
BabasıI. Mervan
AnnesiAyşe Bint Mvauyia İbni El-Mughira
DiniSünnî İslâm

Abdülmelik (Arapçaعبد الملك بن مروان; Abdülmelik bin Mervan, Temmuz/Ağustos 646 veya Haziran/Temmuz 647, Medine - 8 Ekim 705, Şam), Nisan 685'ten ölümüne kadar Emeviler'in beşinci halifesi.

Gençliği

Abdülmelik 646'da Medine'de doğmuştur. Gençliğini babası olan ve sonradan halife olan Mervan bin Hakem'in yanında Medine'de geçirmiştir. Gayet iyi bir dini eğitim almıştır ve Medine'de dini alimlerle ve ulema ile yakın bağlantılar kurmuştur. 16 yaşına geldiğinde halife II. Muaviye tarafından bazı sınırlı devlet görevleri verilmiştir. 685'te Abdullah bin Zübeyr taraftarlarının Hicaz ve Medine'de Şam'daki Emevilere karşı ayaklanması sırasında babası ile birlikte Medine'den ayrılmak zorunda kalmıştır. Şam'a gitmekte iken yolda isyanı bastırmak görevi ile Şam'dan Hicaz'a gönderilen Emevi Suriye ordusuna danışman olarak katılmış ve bu görevde iken ayaklanmanın ortaya çıkarttığı sorunların çözümlenip sulh ve sükunun sağlanması için önemli katkıları olmuştur.

684'te II. Muaviye Şam'da halifelikten feragat ettiğinde babası I. Mervan Emeviler halifesi olunca, babasının yakın danışmanı olmuştur. Mervan'ın dokuz ay süren halifeliği önce diğer Emevilere karşı iç savaşla ve sonra da Hicaz'da isyan etmiş olan ve kendi halifeliğini ilan eden Abdullah bin Zubeyr ayaklanması ile uğraşmakla geçmiştir. 683'te babası I. Mervan'ın ölümüyle Abdülmelik Şam'da Emeviler halifesi ilan edilmiştir. Fakat bu sırada Abdullah bin Zübeyr Irak ve Hicaz'da halife olarak kabul edilmekteydi.

Irak ve Hicaz seferleri

Abdülmelik Emeviler halifeliğini eline geçirdikten sonra Hicaz ve Irak'ta hala önemli olan Abdullah bin Zübeyir sorunun halletmeye karar verdi. Bu sorunu halleden unsur Abdülmelik'in önce Hicaz'a gönderdiği ordu komutanı ve sonra Irak valisi yaptığı Haccac bin Yusuf adlı Arap komutan oldu.

Haccac Şam'da Abdülmelik'in veziri olan Ravh bin Zenba'nın hizmetinde iken temayüz etmişti. Abdülmelik'in Musab bin Zübeyr üzerine Irak'a göndereceği askerler arasındaki isyanı hemen bastırmış ve bu ordunun Irak seferinde ordunun artçılarına komuta etmişti.

691'de Abdülmelik tarafından bu Suriyeli ordudan 12.000 kişilik bir güce komutan tayin edilmiş ve Hicaz'da halifeliğini ilan edip yıllardır orada hüküm süren Abdullah bin Zübeyr üzerine gitme ve bu isyanı bastırma görevi verilmişti. Haccac önce kendi doğum yeri olan Taifi eline geçirdi ve burayı kendine üs yaptı. Burada, Abdülmelik'in isteğine göre, Abdullah bin Zübeyr ile müzakerelere geçti ve Hicaz'da ve Abdullah bin Zübeyr'in merkezi olan Mekke'de savaş çıkıp kan dökülmesini önlemeye çalıştı. Müzakereler sürüncemeye girince Haccac Abdülmelik'ten Abdullah bin Zübeyr'e hücum için izin ve ordusuna Suriye'den takviye asker istedi ve Abdülmelik bunları kabul etti. Haccac o yılki hac görevini yapmak için Abdullah bin Zübeyr'den Mekke'ye gitme izini istedi ama bunu Abdullah bin Zübeyr kabul etmedi. Bunun üzerine Haccac yeni takviyeli ordusuyla Hac mevsimi Mekke'ye hücuma geçti. Abdullah bin Zübeyr'in ordusu Arafat'ta mağlup edilerek Mekke'yi kuşatmaya aldı. Yedi ay süreyle Mekke kuşatılıp, şehir etrafında bulunan tepelerden mancınıklarla bombardımana tutuldu. Şehir halkından birçok kişi öldü ve Kabe bu bombardımanda yıkıldı. Aralarında Abdullah bin Zübeyr'in iki oğlu da bulunan 10.000 kişi taraf değiştirip Abdülmelik'i halife olarak kabul etti. Ekim 692'de küçük oğlu ile birlikte Abdullah bin Zübeyr Kabe civarında savaşmakta iken öldürüldüler ve böylece Hicaz yeniden Emevilerin eline geçti.[1]

Sonra Hicaz valiliğini üstlenen Haccac, çok şiddetli ve zalim idaresi ile oranın halkı tarafından devamlı şikâyete konu oldu.

Haccac'ın Hicaz'da başarılarını gören Halife Abdülmelik bu sefer onu Irak yöresine vali olarak atadı ve idare ettiği bölgede Haccac'a her türlü şahsi idare yetkisini verdi. Haccac bu yeni görevine başladığı zaman birçok kişi Basra ve Kufe'yi terk etmeyi tercih ettiler. Fakat Haccac buna izin vermeyeceğini ilan etti ve hemen zor kullanarak bu yöreleri terk edenleri geri döndürdü. Yeni göçleri de yasak etti. Bundan sonra epeyce uzun bir müddet Haccac devamlı ve ciddi askeri mücadelelere girişerek idare ettiği bölgedeki dinsel isyanları bastırdı. Bu dinsel isyanlar arasında Salih bin Musarrih'in isyanı ve Salih'in öldürülmesinden sonra Sabib tarafından devam ettirilen isyan da bulunmaktaydı. Bu isyancılar arka arkaya kendi üzerlerine Haccac tarafından gönderilen askerî güçleri yenik düşürdüler ve hatta Kufe'yi bile ellerine geçirdiler. Fakat Haccac'ın bitmez tükenmez baskısı ve Abdülmelik'in Haccac'a devamlı Suriye'den ordu takviyesi sağlaması sonunda Haccac'ın galip gelip isyanları bastırmasıyla sonuç buldu.

699 ve 701 arasında "Abdurrahman bin Muhammed bin Astat"'ın Irak'ta çıkardığı isyan da Haccac tarafından bastırıldı. Bu dönemde Haccac'ın eyalet orduları Türkistan'a girdiler ve bu yöreleri de Emevi devletine kattılar.

Abdurrahman bin Muhammed bin Astat, bu sefer Haccac'ın ona kendi ordusuyla doğu Türkistan'da Zundil'in topraklarına ganimet elde etmek amacıyla akın ve hücumlarda bulunması hakkındaki emirlerini fazla bularak yeni bir isyana geçti. Fakat Abdurrahman Irak'ta bulunan ve Suriye'den takviye alan Haccac güçlerine karşı yenik düştü. Doğuya Türkistan'a kaçmak zorunda kaldı. Haccac'ın orduları onu takip ettiler. Doğu Türkistan'da bulunan bir şehir kapılarını o şehre sığınmak istiyen Abdurrahman'a kapattı. Gittiği diğer bir şehir idarecileri ise Abdurrahman'ı yakalayıp hapse attı. Zundil bu şehrin üzerine yürüyüp Abdurrahman'ı hapisten kurtardı. Fakat çok geçmeden Zundil ile Abdurrahman'ın arası açıldı. Kısa bir zaman geçmeden de Abdurrahman öldü. Zundil ölen Abdurrahman'ın kafasını kestirerek bu kesik başı Haccac'a gönderdi ve Haccac da bu kesik başı Şam'da bulunan halife Abdülmelik'e gönderdi.

Böylece yeniden Araplar, ellerine geçirdikleri Doğu Türkistan bölgelerini bir üs olarak kullanarak Halife Abdülmelik ölümünden sonra daha doğuya ilerlemeyi başardılar. 705'te halife olan I. Velid döneminde Merv merkezli Horasan eyaleti, bu eyalet valiliğine tayin edilen Kuteybe bin Müslim'in Orta Asya'da yaptığı fetihlere merkez oldu.

Bizans ile antlaşma ve savaş

Bizans İmparatoru II. Justinianos Abdülmelik ile aynı zamanda 685'te tahta geçmişti. Daha önceki imparator IV. Konstantinos'un galibiyetleri dolayısıyla Emeviler-Bizans sınırları nispeten barışçıl idi. Fakat yeni Bizans imparatoru hemen doğu Anadolu, Ermenistan, Gürcistan ve Kuzey Suriye üzerine hücumlara geçti. Fakat Bizanslıların ilerlemesini Abdülmelik idaresindeki Emevi ordusu önleyebildi.

Bunun üzerine 688'de Emevi Abdülmelik ile Bizanslı II. Justinianos, kendilerinden daha önceki İmparator IV. Konstantinos ve Halife Muaviye zamanında yapılan antlaşmaya atıf yaparak, aralarında bir antlaşma imzaladılar. Bu antlaşma başta Bizans'ın Emevilere verdiği yıllık tazminatı yükseltti. O zaman Emeviler işgali altında olan Kıbrıs adasına atıfla Emevilere bu ada dolayısıyla Bizans, eskisi gibi yılda 1.000 Bizans altını tazminat ödeyecek ve bunun yanında ek tazminat olarak o yıl içinde olan Cuma günü sayısı kadar (yaklaşık 50 küsur) esir ve at verecekti. Kıbrıs adası vergileri iki devlet tarafından birlikte toplanacak ve eşit olarak bölüşülecekti. Bu nedenle adanın askerden arınması ve atanan ortak valiler tarafından ortakça özerk olarak idare edilecekti. Böylece Kıbrıs bir Emevi-Bizans kondominyum idaresi altına girmiş olmaktaydı ve bu kondominyum idaresi Emeviler devleti ortadan kalktıktan sonra ta 868'de sona ermiştir. Bu antlaşmanın diğer bir şartına göre Lübnan Dağlarında yaşayan (günümüz Marunilerinin cedleri olduğu kabul edilen) ve devamlı Emevilere hücum eden Hristiyan Mardaitlerin büyük bir kısmı Bizans'a göç ettirileceklerdi. En son şart olarak Ermenistan ve Gürcistan'in doğu bölgelerinden toplanacak vergiler de iki ülke arasında eşit paylaşılacaktı, ama bu bir kondominyum idaresi önerilmemekteydi.[2]

Ama çok geçmeden Emeviler ve Bizanslılar arasında Gürcistan ve Ermenistan üzerindeki anlaşmazlık ve çarpışmalar yeniden başladı. 691'de büyük bir Emevi ordusu Doğu Anadolu üzerine yürüdü ve (şimdi Sivas ve Amasya arasında bulunan Sulusaray mevkiinde) Sebastopolis Muharebesi yapıldı. Bu savaşta Neboulos komutasındaki 20.000 kadar Slav asıllı Anadolu'ya yeni göç ettirilmiş ahaliden toplanan Bizans askeri, Leontios komutasındaki Bizans ordusunu terk etti ve Emeviler büyük bir askerî zafer kazandılar. Bundan sonra şimdiki Doğu Anadolu, Ermenistan ve Gürcistan Abdülmelik'in eline geçti.

Kuzey Afrika'da seferler

Halife Abdülmelik'in hükümdarlığı döneminde Emeviler birkaç başarısız girişimden sonra Kuzey Afrika'daki topraklarını daha emniyet altına alıp genişletmeyi başardılar.

683'da "Kuseyle" adlı bir Müslümanlığa dönmüş ve müslümanlar arasında yetişmiş olan lider altında Berberler ve Bizanslılar Emevileri İfrikiye adı verdikleri Kuzey Afrika'dan ve özellikle Emevi Arap merkezi olan Kayrevan'dan atmayı başarmıştı. Bu şehirde yaşayan Arap asıllıların çoğu da Mısır'a göç etmişlerdi.

686'da halife Abdülmelik Ifrıkiye'yi fetheden ünlü Arap komutan Ukbe bin Nafi'nin ordusunda bulunmuş olan Zuheyr bin Kays el Belevi komutasındaki bir Arap ordusu yine İfrikiye'ye gönderdi. Bu ordu Bizanslı Hristiyan ve Berberlerden kurulu olan Kusayila'nın komutası altında olan mahalli orduyu Keyrevan'in bulunduğu ovada yapılan Mamma Muharebesinde büyük bir yenilgiye uğrattı ve Kuseyle öldürüldü böylece Keyrevan ve Ifrıkiye tekrar Emevi Araplarin eline geçti.

Fakat bu kalıcı olmadı. Bizanslılar özellikle Sicilya'da bulunan donanmaları ve topladıkları güçleri ile İfrikiye'de Berka'ya bir çıkartma yaptılar. Çok geçmeden sahil bölgelerini ellerine geçirdiler. Bu arada Keyrevan'dan güneye çekilmiş olan Berberiler de hücuma geçti. Zübeyr bin Kays Keyrevan'da kalmayı emniyetli bulmayarak Mısır'a yürüyüşle çekilmek üzere sahile gelip Bizanslıların merkez edindikleri Derne üzerine yürüdü. Fakat küçük orduyla kalabalık Bizans birlikleri karşısında tutunamayan Arap ordusu tümüyle imha edildi ve böylece 688'de Emeviler İfrikiye'den ikinci bir defa atılmış oldular.

Abdülmelik buna çok üzülmüş ama Abdullah bin Uzeyr ile meşgul olduğu için İfrikiye valisi tayin ettiği Hasan bin en-Numan'a hiç destek sağlayamamış ve bu ikisi de Mısır'da beklemiştir. İfrikiye'de Bizanslılara Kartaca ve sahillerde hakimiyetlerini devam ettirmişler ve iç kısımlarda Kuseyle olduğu için Berberiler arasında geleceği görme yeteneği olduğu iddia edilen Kahine adıyla bilinen bir Berberi kadın idareyi ele almıştı. Bu durum 5 yıl Abdülmelik Abdullah bin Uzeyr gailesini ortadan kaldırıncaya kadar devam etmiştir.

692'de Abdullah bin Uzeyr elimine edildikten sonra Abdülmelik İfrikiye'yi tekrar eline geçirmesi için Hasan Bin en-Numan emrine 40.000 kişilik bir Arap ordusu vermiştir. 693'te Hasan Bin en-Numan Trablus'u tahkimli us yaparak Keyrevan üzerine yürümüştür. Bu şehri eline geçirdikten sonra Bizanslılara merkezi olan Kartaca üzerine yürümüştür. Kartaca önünde yerleşmiş bulunan büyük bir Bizans ordusuyla yaptığı muharebede Bizanslıları yenik düşürüp Kartaca'ya girip şehri talan edip çok sayıda esir almıştır. Kaçan Bizanslılar "Satrufe" ve "Benzert"de de ordu kurmuşlarsa da Araplar bu orduya da galip gelip bu iki şehri ele geçirmişlerdir. Bundan sonra Hasan bin Numan Keyrevan'a dönmüş ve 694 yılını bu şehirde geçirmiştir.

695'te Hasan Bin Numan Kahine ve Berberler üzerine sefere çıkmıştır. Kahine'nin Berber ordusuyla kesin savaş "Meskiye Vadisi Muharebesi"'nde olmuş, bu muharebeyi Berberiler kazanmıştır. Büyük kayıplar veren Hasan Bin Numan sahilde Berka şehrine sığınmıştır. Buradan Abdülmelik'e haber göndererek takviye güç istemiştir. Abdülmelik zamanı gelince bu takviyenin geleceğini bildirmiş, ama bu güçü beş yıl gönderememiştir. Berberiler Keyrevan ve İfrikiye'nin tümünü idareleri altına almışlardır. 697'de de Bizans imparatoru Leontias Kartaca'ya Bizans donanmasını göndererek şehri tekrar Bizanslilar eline geçirmiştir. Böylece üçüncü defa Araplar İfrikiye'yi ve merkezi Keyrevan'ı bırakmak zorunda kalmışlardır.

702'de Abdülmelik İfrikiye'ye çok güçlü bir Arap ordusu göndermiştir. Bu ordunun gelişi üzerine Kahine emri ile Berberler bütün ülkeyi yakıp yıkıp yaşanmayacak hale getirme politikasına girişmişlerdir. Trablusgarp'tan Tanca'ya kadar her taraf harabeye dönmüştür. Bundan sonra bir zamanlar Roma'nın zahire kaynağı olan Kuzey Afrika'da hiçbir şey yetişmez olmuştur. Hristiyanlar Kuzey Afrika'yı büyük bir göçle terk etmişlerdir. Hasan Bin Numan yeni ordusuyla Kahine ve Berberiler ordusunu kovalamaya başlamıştır. Sonunda iki ordu arasında yapılan bir muharebede Araplar galip gelmiştir. Kahine yakalanıp öldürülerek cesedi civardaki kuyuya atılmıştır ve bu muharebenin adı "Bir-Kahine (Kahine Kuyusu) Muharebesi" olarak tarihlere geçmiştir.

Sonra Hasan bin Numan Keyrevan'a çekildi. Keyrevan'da yeni bir camii yaptırdı. Sonra Bizanslılar üzerine sefere çıkarak Kartaca'yı ikinci defa aldı. Fakat Bizanslıların şehri terk etmek için yarışa girdiklerini görünce şehri yakıp yıktırdı ve oturulamaz bir hale getirtti. Yeni yerleşke olarak Kartaca'nın 12 mil güneydoğusunda Bizanslıların "Titis" dedikleri ufak bir köyü seçti ve bu Tunus ismini aldı. Hasan bin Numan çok geçmeden burada Mısır'dan gemi yapım işçileri ve ustaları getirterek Tunus'ta bir tersane yaptırdı.

Fakat Halife Abdülmelik ile Mısır valisi olan kardeşi Abdülaziz bin Mervan arasında kimin İfrikiye'yi idare edeceği üzerinde bir anlaşmazlık çıktı. Mısır valisi tam Hasan bin Numan ganimetler ve halifeye hediyelerle Şam'a gitmeye hazırlanırken onu azletti ve yerine Musa bin Nusayr'i vali yaptığını ilan etti. Bu idareci sorunu iki kardeş arasında büyük bir ihtilaf mevzusu oldu. Sonunda Abdülaziz Bin Mervan ve çok geçmeden Abdülmelik Bin Mervan 705'te öldüler, vali seçme meselesi yeni halife olan I. Velid bin Abdülmelik'in kararına kaldı.

Reformları

Abdülmelik halifeliği sırasında pek çok reform uygulamıştır. Bunlar arasında şunlar önemlidir:

  • Arapça dilini tüm Emeviler ülkesinde devlet ve hükûmet idaresini resmi dili olarak olarak kabul edilmiştir.
  • İlk resmi darphaneyi kurdurtmuş; burada eskiden ülkede kullanılan Bizans ve Sasani baskısı sikkeler yerine bütün Emeviler idaresindeki ülkelerde geçen ve üstünde hiç resim bulunmayan tek örnek Emeviler sikkeleri darpettirmiştir.
  • Ulakla posta sistemini yeniden organize edip Emeviler idaresindeki tüm ülkeleri kapsamasını uygulatmıştır.
  • Abdullah ibni Zübeyr tarafından yıkılıp yeni bir şekilde yaptırılan ve Haccac'ın kuşatmasında 683'te yıkılmış olan bu yeni Kabe'yi 693'te yeniden temeline kadar yıktırmış ve geleneksel küp şeklinde yeniden yaptırmıştır. Kâbe örtüsünün her yıl yeni olarak ipekli kumaştan ve üzeri altın işlemeli olarak Şam'da yapılması geleneğini ortaya çıkarmıştır.

Sanat ve mimarı eserleri

Abdülmelik tarafından Kudüs'te inşa ettirilen Kubbetü's-Sahre

Abdülmelik'in halifelik döneminde Kudüs'teki Tapınak Tepesi'nde bulunan Müslüman ibadet binaları yapılmıştır. Bunlar arasında en önemli yapı İslâm mimârîsinde bilinen ilk kubbeli eserlerden olan Kubbetü's-Sahre'dir. Bu yapı Abdülmelik'in halifelik döneminde 689–691 yılları arasında inşa edilmiştir. Bu bina Kudüs'te Müslümanlar ve Yahudiler tarafından kutsal kabul edilen kaya üzerine olup ortası kubbeli sekizgen bir binadır. Binanın iç yüzeyi ve kubbesi Kur'an sureleri ve çeşitli motiflerle süslenmiştir. Binanın mimarları Kudüslü Yezid Bin Salam ve Baysanlı Raja Bin Hayve'dir. Günün coğrafyacısı olan El-Mukadassi'ye göre, bu kutsal binanın inşası için Mısır eyaletinin gelirlerinin 7 mislinden daha fazla finansal fon sarf edilmiştir.

Mescid-i Aksâ da bu yapının yanında aynı tepededir. Abdülmelik Mecd-i Aksa'yı da renove etme projesini başlatmıştır. Bu proje Abdülmelik'in varisi ve oğlu olan halife I. Velid döneminde bitirilmiştir.

683'te Abdullah bin Zübeyr'in isyanın bastırmak için Suriye Emevi ordusu Hicaz'a girmiş ve Mekke'yi kuşatma altına almıştır. Bu kuşatma sırasında Müslümanlar için kutsal olan Kâbe mancınık atışından isabet alarak yıkılmış ve yanmıştı. Abdullah bin Zübeyr Kabe'yi güya Muhammed'in hadislerinde bulunan isteklerine göre yeniden yeni bir şekilde yaptırmıştı. 692'de Haccâc bin Yûsuf es-Sekafî komutasında diğer bir Emevi Suriyeli ordusu yine Abdullah Bin Zübeyr'in isyanını bastırmak hedefi ile Mekke'yi kuşatmış ve mancınıkların kaya taş bombardımanları dolayısıyla Kabe tekrar büyük zarar görmüştür. Fakat bu savaş sonunda Zübeyr'in öldürülmesi ile Mekke kati olarak Emeviler eline geçmiştir. 693'te Emevi halifesi Abdülmelik, bin Zübeyr'in yenileyip şeklini değiştirdiği Kabe'yi yıktırmış ve bu yıkım ta Kabe'nin temellerine kadar devam edilerek temellerden itibaren eski küp seklinde olan Kâbe binası yine aynı şekilde yeninden yaptırılmıştır.

Abdülmelik'in halifelik döneminde Kâbe Örtüsü (veya Kisve)'nin yeniden yapılıp değiştirilmesi geleneği de ortaya çıkartılmıştır. Kâbe örtüsü altın işlemeli hat yazıları bulunan siyah ipek kumaştan Şam'da dokunmuş; üzerine Kelime-i Şehadet işlenmiş, çatıya yakın kısmında çevresine altın işlemeli bir şerit geçirilmiş; kemer biçiminde olan bu şeritte de Kur'an ayetleri işlenmiş Kabe'nin üzerini kaplayan bir örtüdür. Halife Abdülmelik döneminden beri bu örtü her sene hac mevsiminde yenilenmektedir.

Ölümü

Abdülmelik'in hükümdarlığını son yılları nispeten barış içinde geçmiştir.

Abdülmelik oğlu Velid'in kendine varis olmasını istemekteydi. Fakat babası Mervan'a ölürken verdiği söze göre varisinin kardeşi "Abdülaziz bin Mervan" olması gerekmekteydi. Devlet ricalinden aldığı nasihatlere uyan Abdülmelik kendi isteklerini zorlamadı. Fakat o zaman Mısır valisi olan kardeşi Abdülaziz'le araları açılmaya başladı ve İfrikiyye valisi Hasan bin Numan'ın Abdülaziz tarafından azledilmesi bu açıktan yapılmayan rekabete bir gösterge idi. Fakat sonunda Abdülaziz bin Mervan 12 Mayıs 705'te öldü ve iki kardeş arasını açan veliahtlık sorunu böylece çözüldü. Abdülmelik bundan sonra iki oğlu olan Velid ile Süleyman'ın sırayla kendine varis halife olacaklarını ilan etti. Gerçekten tarihçiler Abdülmelik'e "Halifeler Babası" unvanı vermekte çok doğrudurlar, çünkü dört oğlu da sırayla I. Velid, Süleyman, II. Yezid ve Hişam halife olmuşlardır.

Abdülmelik 9 Ekim 705'te "Sinn-en-Nabra Kasrı"nda ölmüştür.[3]

Ayrıca bakınız

Kaynakça

  1. ^ Ders notları Haccac bin Yusuf 7 Mart 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Ali Delice, Cumhuriyet Üniversitesi. (Erişim tarihi:19.8.2008)
  2. ^ Norwich, John Julius, (1988) Byzantium: Early Centuries, Londra:Penguin (İngilizce) ISBN 0-14-011447-5 say.690
  3. ^ Yıldız, Hakkı Dursun, (1988) "Abdülmelik b. Mervan", TDV İslam Ansiklopedisi Cilt İ, Türkiye Diyanet Vakfı ISBN 975-95480-0-3 say.269

Dış kaynaklar

Dış bağlantılar

  • Muir, William (1924), The Caliphate; Its Rise, Decline and Fall, Edinburgh, Bölüm 49-50. Web sitesi: [1]13 Ekim 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce) (Erişim tarihi: 30.8.2009
  • Özkuyumcu, Nadir (2007) Mısır ve Kuzey Afrikanın Müslümanlar Tarafından Fethi, Manisa:Turizm ve Kültür Bakanlığı, ISBN 978-975-17-3326-9 Websitesi [2][ölü/kırık bağlantı] (Erişme tarihi:31.8.2009)
  • Üçok, Bahriye (1979) İslam Tarihi Emeviler- Abbasiler, Devlet Kitaplari, Ankara: Milli Eğitim Basımevi (1.Basım:1968) [3]23 Ağustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
  • Delice, Ali, (?) Haccac bin Yusuf (Hayati ve Faaliyetleri, Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Tarihi ve Sanatları Bölümü İslam Tarihi Ana Bilim Dalı ders notları, [4] (Erişim tarihi: 30.8.2009)
  • Yıldız, Hakkı Dursun, (1988), "Abdülmelik b. Mervan", TDV İslam Ansiklopedisi Cilt I, Türkiye Diyanet Vakfı ISBN 975-95480-0-3 say.269-270 [5]7 Mayıs 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Abdülmelik
Resmî unvanlar
Önce gelen
I. Mervan
Emevî Halifesi
685 - 705
Sonra gelen
I. Velid

Strategi Solo vs Squad di Free Fire: Cara Menang Mudah!