Muaviye bin Ebu Süfyan (Arapça: معاوية بن أبي سفيان Mu'āviyye ibn Ebu-Sufyān) (603-606 yılları arası - 6 Mayıs 680), İslam Devleti'nin Hasan'dan sonraki halifesi ve Emevi Hanedanı'nın kurucusudur.
Ali ile savaştı, Mısır'ı ele geçirdi ve Ali'nin 661 yılında suikaste uğrayarak öldürülmesinden sonra halifeliği Hasan'dan devralarak halifeliğini ilan etti. 661'den 680'e kadar Emevi Hanedanı'nını yönetti.
Son dönem tarihçileri Muaviye ve diğer çoğu Emevi devlet yöneticisini dini bir unvan olan halife sıfatı ile değil, seküler bir yönetim ifade eden Melik (Sahip, Kral) ünvanı ile anmayı tercih etmektedirler.[2]
İlk yılları
Muaviye bin Ebu Sufyan 602 yılında Mekke'de Kureyş üyelerinden Beni Abd Şems ailesinin bir ferdi olarak dünyaya geldi. Mekke Kureyş'in yönetimindeydi. Abd-Şems ailesi yönetici zümrenin en nüfuzlu üyelerindendi. Muaviye'nin babası Ebu Sufyan bin Harb annesi ise Hind bint Utbedir.
Muhammed, Mekke'de yeni dini duyurmaya başladığında Abd-Şems ailesinin çoğu ona karşı çıkarak Hicret etmesine neden oldular ve ardından Müslümanlara karşı açılan tüm savaşlara katıldılar. 630 yılında Müslümanlar Mekke'yi fethedince, Mekkelilerle birlikte Abd-Şems ailesi de Müslüman oldu.
Bazı tarihçilere göre Muaviye akrabalarının şiddetli itirazlarına rağmen Müslüman oldu. Şiiler ise, Mekke'nin fethi bunu zorunlu kılana dek İslam'ı kabul etmediğini söylerler.
Muhammed karşıtlarına merhametli davrandı. Ordusuna katılıp önemli görevlere gelmelerine müsaade etti.[3] 632 yılında peygamberin ölümünden sonra Suriye'deki Bizans ordusuna sefere giden orduya katıldı. Orduda yükselerek büyük nüfuz sahibi oldu. İkinci halife Ömer bin Hattab tarafından Şam valisi olarak atandı. Üçüncü halife Osman bin Affan döneminde de halife tarafından Suriye eyalet valiliğine getirildi.
Kendisinden 130 hadis rivayet edilmiştir. Bunlardan sadece dördünün rivayetinde Buharî ve Müslim ittifâk etmişlerdir. Ebu Zer-el Gıfârî, İbn-i Abbâs gibi sahabilerin kendisinden rivayetleri vardır. Tâbiî'nden de Cübeyr İbn-i Nüfeyr, Saîd İbn-i Müseyyeb ve daha başkaları rivayet etmişlerdir.[4]
Suriye valiliği
Muaviye, kardeşi Yezid'in 638'de vefatı üzerine Ömer bin Hattab tarafından Şam valiliğine atandı. Osman bin Affan zamanında valiliği sırasında Suriye'nin tamamını yönetimi altına aldı. Yöre ahalisi ve asker üstünde dikkate değer şekilde etki sahibi oldu. Yavaş–yavaş dahilden kendi devletinin alt yapısını atmaya başladı. 647 yılına gelindiğinde Bizans'ın saldırılarına dayanabilecek güçte bir ordu oluşturmuştu. Ardından 649'da Kıbrıs'ı ve 654'te Rodos'u aldı. 655 yılında Likya açıklarında Bizans donanmasını ağır bir yenilgiye uğrattı. Aynı süre içinde Anadolu'ya defalarca sefere çıkıldı. Bu askeri girişimlerinin tamamını Ali'nin halife olmasının ardından durdurdu.
Suikaste uğrayan Halife Osman bin Affan'ın öcünü almak, aynı kabileden olduklarından Muaviye'ye düşmekteydi. Muaviye, Osman'ın katillerinin kovuşturmasını yapmadığından onların işbirlikçisi olduğunu iddia ettiği Ali'nin hilafetini reddetti. Bununla birlikte, öncülüğünü Ayşe, Talha ve Zübeyr bin Avvam'ın yaptığı isyana da katılmadı.
Ali, Cemel Savaşı'nın ardından valisinin önderliğinde isyan eden Suriye'ye yöneldi. Fırat Nehri tarafına yönelen Ali, 657 yılında Muaviye'nin güçleriyle çarpıştı. Muaviye, neredeyse mağlup olacağı Sıffin Savaşı'ndan hile yaparak kurtulmayı başardı. Muaviye'nin, Ali'nin safında çarpışanların dindarlığını istismar etmek için askerlerinin mızraklarına Kur'an'dan sayfalar astırdığı söylenir. Düşmanlarını görüşmeye ikna eden Muaviye, Ali'nin yandaşlarını bölerek hilafetinin geçerliliğine gölge düşürdü. Ali'nin eski yandaşları haricilerin isyanından doğan zayıflıktan yararlanan Muaviye Mısır'ı ele geçirmek üzere harekete geçti. Muaviye, Amr bin As komutasında Mısır'a bir ordu gönderdi. Amr bin As, Halife Ali'ye bağlı şekilde Mısır'ı idare eden ve birinci halifenin oğlu olan Muhammed bin Ebubekir'i çıkan bir savaşta yenerek öldürdü. Amr bin As yaklaşık 2 yıl burayı Muaviye'ye bağlı bir şekilde idare etti.
Ali Kufe'de öldürüldükten sonra bazı Müslümanlar, Ali'nin oğlu Hasan'a biat ettiler.[1] Bu biat'ı, Ali ile halifelik için çatışan ve savaşan Muaviye kendi otoritesine bir tehdit olarak algıladı. Muaviye derhal Suriye, Filistin ve Lübnan'daki ordu komutanlarına savaş hazırlıklarına başlamaları için talimat verirken diğer yandan da genç varis Hasan ile anlaşmayı denedi. Bu amaçla Hasan'a halifelik iddiasından vazgeçmesini bildiren bir mektup gönderdi ve eğer vazgeçmezse istemediği sonuçların doğacağını ve Müslümanların öleceğini bildirdi. Aslında Muaviye için en iyisi Hasan'ın halifelik hakkından vazgeçmesi olacaktı, çünkü Muaviye orduları Hasan'ı savaş meydanında öldürüp tüm güç Muaviye'nin elinde toplansa bile Muaviye'nin halife olabilirliği tartışılmaya devam edecekti. Muaviye için bu hiç de istenilen bir durum değildi.
Hasan hakkından vazgeçmedi ve anlaşma sağlanamadı. Kimi kaynaklara göre 60 bin kişi olduğu iddia edilen Muaviye'nin ordusu Hasan'ı mağlup edip öldürmek için yürüyüşe geçti. Diğer yandan Hasan da 40 bin kişilik ordusunu kurmuş ve savaşmaya hazırdı, iki ordu Medain yakınlarında karşılaştılar.
Hasan, savaş başlamadan önce Muaviye askerlerine konuşma yaparak onlara yanlış yönde olduklarını ve Muaviye'yi haksız görüyorlarsa onun tarafında bulunmamaları gerektiğini hadis ve Kuran'dan örnekler vererek bildirdi. Hasan'ın kendi ordusundan teslim olacağını sanan bir kısım birlikler, Hasan'a isyan ettiler ve ona saldırdılar. Hasan yaralandıysa da, yakın korumaları bu saldırıyı püskürtmeyi başardı. Fakat Hasan'ın komutanlarından Ubeydullah, para ve altın karşılığında Hasan'a ihanet ederek Muaviye'nin tarafına geçti.
İki ordu arasında birkaç sonuç getirmeyen çarpışma yaşandı. Hasan'ın komutanlarından Kays bin Sa'd'ın 4.000 kişilik küçük ordusu, Muaviye'nin komutanlarından olan Busr bin Ertad'ı Kufe yakınlarında mağlup etti. Sonunda Muaviye üstün gelemeyeceğini, üstün gelse bile birçok adamını kaybedeceğini anladı ve iki Kureyşli adamını Hasan ve takipçileriyle anlaşsınlar diye görevlendirdi. Halifenin 40.000 kişilik ordusu artık dağılmıştı ve kabileler köylerine dağılmaktaydı. Ayrıca halife Hasan yaralanmıştı ve ordusunun içinde meydana gelen başıbozukluk yüzünden ordusuna pek güvenemiyordu. Sonunda Hasan ve Muaviye 661 yılında Meşkin'de[6] bir araya geldiler ve anlaştılar. Hasan; Kuran'a ve sünnete uyması, yandaşlarından intikam almaması şartlarını ve Muaviye'nin ölmesinden sonra halifeliğinin tekrar kendisine, eğer kendisi hayatta değil ise kardeşi Hüseyin’e geçmesi şartını öne sürmüştü. Muaviye sözde kabul etti. Hasan hicretin 41. yılında (m. 661) Rebiulevvel veya Cemazielevvel ayında Muaviye'ye biat etti.[7]
Antlaşmadan sonra biat almak üzere Kufe'ye yola çıkan Muaviye, Nuhayle'de[8] konakladı. Burada cuma namazını kıldırdıktan sonra şöyle bir konuşma yaptı:[9][10]
"Vallahi ben sizinle namaz kılmanız, oruç tutmanız, zekat vermeniz ve haccetmeniz için savaşmadım. Ben sizinle sadece üzerinize emir olmak için savaştım. Siz istemeseniz de Allah bana bunu nasib etti."
Daha sonra Kufe'ye giden Muaviye orada halka hitap ettikten sonra minbere Hasan çıktı ve şöyle dedi;
"Ey Irak halkı! Benim gönlüm sizden soğudu. Babam Ali'nin sağlığında bunca muhalefetler ettiniz, bir gün onu gamsız bırakmadınız. Nihayet babamı öldürdünüz. Bana da bunca zahmet verdiniz; üzerime hücum eylediniz; Malımı yağmaladınız. Beni yaraladınız. Henüz yaram iyileşmedi. Ey Irak halkı! Eğer siz Ehli beyt'i peygambere eza kıldınızsa da Allah kıyamette bizimle sizin aranızda hâkim ve kafidir. Şu halde ben Muaviye'ye biat ettim. Sizin biatınızdan bizar oldum."
Muaviye'nin halifeliği
Muaviye halifeliğini tanımayanları sert bir biçimde bastırdı ve iç karışıklıklara son vererek güçlü bir devlet oluşturdu. Ardından yeni fetihlere girişti. Emevi egemenliğini doğuda Hindistan sınırına, batıda Kuzey Afrika'ya, oradan da Güney İspanya'ya kadar yaydı. Yeni kurulan donanmayla 669-678 arasında Bizans'ın başkenti Konstantinopolis'i (İstanbul) ele geçirmek için seferler düzenlendi ama başaramadı. Muaviye 680’de öldüğünde ardında güçlü bir devlet bıraktı. Halifeliği dinsel önderliğin yanı sıra, tam bir siyasal önderliğe dönüştürdü. Muaviye, ölümünden hemen önce, 679 yılında, Hasan ile yaptığı anlaşmaya ve Hüseyin ve Abdullah bin Zübeyr'in karşı çıkmasına rağmen oğlu Yezid'i halife ilan etti ve kendisine biat edilmesini istedi. Artık halife bir kurul tarafından seçilmiyor, babadan oğula geçiyordu. Nitekim Muaviye'nin yerine oğlu I. Yezid halife oldu.
Bizanslılara karşı kış mevsimi akını: Melik bin Ubeydullah.
47
Bizanslılara karşı kış mevsimi akını: Melik bin Ubeydullah). Antakya, Horasan; Gur ve Farvanda uzerine akınlar: Abdurrahman bin Velid
48
Yaz Antakya akını: Abdurrahman bin Velid. Deniz akını: Abdullah bin Kays Madianlar ve Mısır üzerine birleşik akın: birleşik Melik bin Hubayra ve Ukbe bin Naif.
49
Bizanslılara karşı kış mevsimi akını: Melik bin Hubayra. Cabbara'nin fethi: Fadala. Yaz akınları: Abdullah bin Kurz; akın:Yezid bin Şacara; deniz akını: Ukba bin Nakfi; Konstantinopolis üzerine hucum: Yezid bin Sacara.
50
Bizanslılara karşı akın: Busir bin Ebu Artah ve Sufyan bin Avf. Deniz akını; Kuzey Afrika'nın fethi; Keyravan'in kurulması: Fadala Horasan'da Turkler uzzeine akin:Hakem bin Amr .
Musul'da Amr bin Hamih'in Irak valisi Ziyad tarafından öldürülmesi. Ziyad eskiden Ali'nin bir komutanıydı ve Amr bin Hamik Halife Osman'ın rakibiydi.[12]
51
Bizanslılara karşı kış mevsimi akını: Fadala. Yaz akınlar kampanyası: Busir bin Ebi Artah; Balkh Kuhistan fethi:ar-Rabi.
52
Akın:Sufyan bin Avf. Bizanslılara karşı kış ve yaz mevsimleri akınları.
53
Bizanslılara karşı kış mevsimi akını. Rodos'un fethi.
54
Bizanslılara karşı kış mevsimi akını: Muhammed bin Melik). Bizanslılara karşı yaz mevsimi seferi: Ma'n bin Yazid. Arvad Adası fethi. Buhara'da Ranithan ve Baykland'in fethi:Melik bin Ubeydullah Bukharalılar üzerine sefer.
55
Bizanslılara karşı kış mevsimi seferi.
Halife Osman aleyhtarı olan Hücr bin Adiyy öldürüldü.[12]
56
Bizanslılara karşı kış mevsimi kara ve denizden akınlar. Semerkant ve Tirmiz üzerinde seferler.
57
Bizanslılara karşı kış mevsimi akını.
58
Bizanslılara karşı denizden sefer.
Hariciler.
59
Bizanslılara karşı kış mevsimi deniz seferi.
Orta Asya'da seferler: Abdurrahman bin Velid.
60
Savriyye ve Rudas'a karşı akınlar.
Peikund Belh, İndus Nehri.
Amr bin el-Âs'ın yeğeni olan Ukbe bin Nafi komutasında Emevi ordusu Kuzey Afrika'da Güney Akdeniz kıyılarını eline geçirerek Fas'a kadar bu arazileri eline geçirmiştir. Ukbe bin NafiIfrıkiyye'de Emeviler merkezi olarak yeni şehir olarak Keyrevan'ı kurdu ve bu şehri Ifrıkiyye valilik merkezi yaptı. Bu şehirde yaptırdığı Ukbe Camii çok muhteşemdir. Bu fetihten birkaç yıl sonra Tarık bin Ziyad ve Musa bin Nusayr idaresindeki Emevi orduları İspanya ve güney Fransa'yı ellerine geçirmişlerdir.
Muaviye ile ilgili bazı hadis rivayetleri
Câbir'den nakledildiğine göre İslam Peygamberi Muhammed şöyle buyurmuştur. ”Allah katında eminler yedi tanedir. Bunlar; Kalem, Cebrâil, Ben, Muâviye, Levh, İsrâfil ve Mikâil’dir.”[13]
Ebû Hüreyre'den ise şöyle nakledilmiştir: “Eminler üç tanedir. Ben, Cebrâil ve Muaviye.”[14]
İslam Peygamberi Muhammed'in şöyle buyurduğu rivâyet edilir. ”Muâviye hilminden ve Allah kelâmı üzerine olan güvenilirliğinden dolayı nerede ise Nebî olarak gönderilecekti.”[15]
Bir başka hadis rivayeti ise şu şekildedir: “Cebrâil, üzerinde Lâ ilâhe illallah, Muâviye sevgisi kullarım üzerine farzdır. yazılı bir sayfa ile geldi.”[14]
Bu tür rivâyetlerin, sened itibarıyla görünüşte sağlam olmalarına rağmen birçok tutarsızlıkları ihtiva ettiği belirtilmektedir.[16] Zehebî de bu haberleri naklederken; İbn Asâkir'in, Muâviye'nin hayat hikâyesini aktarırken birçok zayıf ve batıl haberi karıştırdığını söyleyerek bu haberler hakkındaki endişesini dile getirmiştir.[17]
Zehebi ve diğer İslam tarihçileri, bu rivayetlerin tamamına uydurma demiştir.[18]Ahmet Cevdet Paşa, İslam tarihi kitaplarındaki rivayetler için şöyle demiştir: "İslam tarihi metinleri, uydurma rivayetler ile doludur. Maalesef ki hadis ilmine verilen değer, erken dönem İslam tarihine verilmediği için yeni bir İslam tarihi usulü geliştirmek şart olmuştur. Hz. Ali'nin ilah edinildiği Şia kaynaklı rivayetler ile Ehl-i Beyt'i aşağılayan rivayetlerden kurtulmak gereklidir."[19]
^abHafiz Ibn Katheer (İngilizce çev. Yoosuf Al-Hajj) (2012) Caliphate of Banu Umayyah From Al-Bidayah Wan-Nihayah Ibn Kathir Darusselam ISBN 9786035000802 say.113 (İngilizce) Ibni Kathir Tarihi'nin kısaltılmış İngilizce çevirisi
^Abdi'l Latifi'z Zebidi,Sahih-i Buhari Muhtasarı, Tecrid-i Sarih tercemesi ve şerhi, Ankara, 1984 (Yedinci Baskı) Cilt 8, Sahife 129
^Umayyadischer arabo-byzantinscher Solidus (oben) geprägt unter Muʿāwiya (661–680) nach dem Vorbild eines Solidus des Kaisers Herakleios (610–641). Siehe auch Maronitische Chronik Quote AG 971 [660] ... Mu'awiya prägte auch Gold und Silber, aber es wurde nicht akzeptiert weil kein Kreuz darauf war...
^Kufe yakınlarında bir yer. (e-Berki, II, 1227; Yakut, V, 127-128)
Çağatay, Neşet (1993),Başlangıcından Abbasilere Kadar (Dinî-İçtimaî-İktisadî-Siyasî Açıdan) İslam Tarihi: , Ankara:Türk Tarih Kurumu ISBN 9751605342
Dış bağlantılar
Muir, William (1924), The Caliphate; Its Rise, Decline and Fall, Edinburgh, Bölüm 39-46. [1] 3 Mart 2016 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. (İngilizce) (Erişim tarihi: 30.8.2009)
Üçok, Bahriye (1979 1.Bas.:1968)) İslam Tarihi Emeviler- Abbasiler, Devlet Kitapları, Ankara: Milli Eğitim Basımevi [2]23 Ağustos 2017 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
Aycan, İrfan, (2005), "Muâviye b. Ebü Süfyân", TDV İslam Ansiklopedisi Cilt 30, Türkiye Diyanet Vakfı ISBN 975-95480-0-3 say.332-334 [3] 7 Mayıs 2016[Tarih uyuşmuyor] tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.