Erken İslam döneminde, Müslümanlar namazlarında Kâbe'yi kıble olarak kabul etmeden önce, genel olarak Kudüs yönüne dönerek namaz kılıyorlardı. Müslümanlara göre Kâbe'ye yönelmeleri, Muhammed'e gelen bir Kur'an ayetiyle gerçekleşti.[5][6]
İslam'a göre, Kâbe tarih boyunca birkaç kez yeniden inşa edildi. Bunların en ünlüsü İbrahim ve oğlu İsmail tarafından, karısı Hacer ve İsmail'den ayrıldıktan birkaç yıl sonra Mekke vadisine döndüğünde orada Allah'ın emriyle birlikte yaptıklarıydı. Kâbe'nin etrafında saat yönünün tersine yedi kez dönülerek yapılan ibadete "tavaf" (Arapça: طواف) denir ve Hac ve Umre ziyaretlerinin tamamlanabilmesi için farz (zorunlu) bir ritüeldir.[4] Kâbe'nin etrafında, hacıların yürüdüğü alan ise "mataf" olarak adlandırılır.
Kâbe ve mataf, İslam takvimine göre yıl boyunca her gün hacılar tarafından çevrelenir, ancak Zilhicce ayının 9. günü, Arife Günü olarak bilinen günde, yapıyı örten örtü olan kisve (Arapça: كسوة) değiştirilir. Ancak sayılarındaki en önemli artış, milyonlarca hacının tavaf için bir araya geldiği Ramazan ve Hac dönemlerindedir.[7] Suudi Hac ve Umre Bakanlığı'na göre, 2017 ile 2018 yılları arasında Umre için toplam 6.791.100 kişi, hac için toplam 2.489.406 kişi bölgeyi ziyaret etti.[8]
Sözlükte “dört köşeli veya küp şeklinde olmak” anlamındaki ka‘b (كعب) kökünden gelen ka‘be “küp şeklinde nesne” demektir.[9]Kâbe sözünün gerçek anlamı küptür.[10] Kuran'da Muhammed'in yaşadığı dönemden sonra Kabe'den şu adlarla bahsedilir:
Beyt el-Muharrem; Kutsal veya korunmuş ev, İbrahim'in sözü olarak [Kur'an14:37]
El-Beyt el- Harām; Kutsal ev, Allah tarafından [Kur'an5:97]
El-Beyt el-'Atik; Eski ev, Allah tarafından [Kur'an22:29]
Tarihçi Edvard Glazer'e göre, "Kabe" adı, güney Arap veya Etiyopya dilinde bir tapınak anlamına gelen "mikrab " sözcüğüyle ilişkili olabilirdi.[15] Yazar Patricia Crone ise bu sava karşı çıkar.[16]
Kâbe ve kıble kelimesinin bağlantılı olabileceği sözcükler İslâm öncesi Arap inanışlarında bulunmaktadır. Ad, Kâbe'nin mimari yapısı ile ilgili olabileceği gibi içerisinde barındırdığı ve yapı ile özdeşleşen benzer ad veya söyleyişlerle anılan tanrıçalar da yapıya verilen adın kaynağı olarak düşünülebilir. Sözlükte “yön, yönelinen cihet veya şey” anlamına gelen kıble terim olarak müslümanların namazda yönelmeleri gereken istikameti, Kâbe'yi ifade eder.[17] Bunlardan birisi Hacerü'l Esved ile simgelenen edilen ve Kaab olarak da anılan tanrıça El-Lât’tır.[11] Kıble kelimesi ise bazı araştırmacılara göre, Frig tanrıçası Kibele'den gelmektedir.[18][19][20] Prof. Dr. İsmail Güleç’e göre bu iddaalar yanlıştır.[21]
Nişanyan Sözlük'e göre kâbe ; Arapça kˁb kökünden gelen (كَعْبَة) kaˁba(t) sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük kaˁb (كِعْب ) “topuk veya aşık kemiği, oyun zarı” sözcüğünün faˁla(t) vezninde ism-i merresidir. Sözcük “şişti, top oldu” anlamına gelir.[22]
Arka plan
Birçok Müslüman ve akademik tarihçi, İslam öncesi Mekke'nin gücünü ve önemini vurgulamış olsa da, Kent İslam'ın yükselişinden önceki üç yüzyılda yazılmış, bilinen hiçbir coğrafi veya tarihsel kaynakta yer almıyor. Patricia Crone, Mekke'nin Baharat ticaretinden elde edilen gelirle zenginleşmiş bir şehir olarak tasvir edilmesinin abartı olduğuna ve Mekke'nin sadece göçebelerlederi, kumaş ve deve yağı ticareti için bir ileri merkez olabileceğine inanıyor. Crone, iyi bilinen bir ticaret merkezi olsaydı, Procopius, Nonnosus gibi daha sonraki yazarlar veya Süryanice yazan Suriye kilise vakanüvisleri tarafından Mekke'den bahsedileceğini savunuyor.[16]Encyclopædia Britannica'ya göre, "İslam'ın yükselişinden önce, Mekke kutsal bir tapınak olarak saygı gören bir hac yeriydi."[23]
Imoti, Arabistan'da bir zamanlar çok sayıda Kabe mabedinin bulunduğunu, ancak bunun taştan yapılmış tek yer olduğunu iddia ediyor.[24] Diğerlerinde de Kara Taş'ın benzerleri olduğu iddia ediliyor. Örneğin Güney Arabistan'ın Hayman kentinin Kabe'sinde bir "Kızıl Taş", Abalat'ın Kabe'sinde ise bir "Beyaz Taş" bulunurdu. Grunebaum Klasik İslam'da, o dönemin tanrısallık deneyiminin genellikle taşların, dağların, özel kaya oluşumlarının veya "tuhaf büyüyen ağaçların" fetişizmiyle ilişkilendirildiğine işaret eder.[25] Armstrong ayrıca, Kâbe'nin, Cennetin Kapısı'nın tam üzerinde ve dünyanın merkezinde olduğunun düşünüldüğünü söylüyor. Kabe, kutsal dünyanın kutsal olmayanla kesiştiği yeri işaret ediyordu; gömülü Kara Taş, gökten düşen ve göğü ve yeri birbirine bağlayan bir göktaşı olarak bunun bir başka sembolüydü.[26]
Sarvar'a göre, Muhammed'in doğumundan yaklaşık 400 yıl önce, Kahtan soyundan gelen ve Hicaz kralı olan Amr bin Luhay, Kâbe'nin çatısına, hakim Kureyş kabilesinin başlıca ilahlarından birisi olan Hubal putunu yerleştirir. Tanrı kırmızı akikten yapılmış, insan şeklinde bir heykel idi, ancak sağ eli kırılmış ve yerine altın bir el konmuştu. Put Kabe'nin içine taşındı ve önünde kehanet için kullanılan yedi ok konuldu.[27] Sürekli savaşan kabileler arasında barışı korumak için Mekke 30 km çapında kutsal bölge ilan edildi. Bu savaşsız bölge, Mekke'nin yalnızca bir hac yeri olarak değil, aynı zamanda bir ticaret merkezi olarak da gelişmesini sağladı.[28]
Samiri literatüründe, Samiriyeli Musa'nın Sırları Kitabı (Asatir), İsmail ve en büyük oğlu Nebaioth'un Kabe'yi ve Mekkeyi inşa ettiğini belirtir."[29]Asatir kitabı muhtemelen MS 10. yüzyılda [30] derlenmiştir, ancak Moses Gaster 1927'de kitabın MÖ 3. yüzyılın ikinci yarısından daha geç olmamak üzere yazıldığını öne sürmüştür.[31]İslam: Kısa Bir Tarih adlı kitabında Karen Armstrong, Kabe'nin resmi olarak bir Nebati tanrısı olan Hubal'a adandığını ve muhtemelen yılın günlerini temsil eden 360 adet put içerdiğini iddia ediyor.[32]
İslam'dan önce Kabe, Arap Yarımadası'ndaki çeşitli Bedevi kabileleri için kutsal bir yerdi. Her kameri yılda bir, Bedevi halkı Mekke'ye hacca giderdi. Aşiret kavgalarını bir kenara bırakarak Kabe'de tanrılarına tapar, şehirde birbirleriyle ticaret yaparlardı.[33] Kabe'nin içinde çeşitli heykeller ve resimler bulunurdu. Mekke'nin baş tanrısı olan Hubal heykeliyle birlikte diğer tanrı heykellerinin Kabe'nin içine veya çevresine yerleştirildiği bilinmektedir.[34] Duvarları süsleyen tanrı resimleri, Meleklerin, ilahi okları tutan' İbrahim ve 'İsa ve annesi Meryem 'in resimleri[35] de Kabe'nin içindeydi ve Muhammed'in emriyle Mekke'nin fethi sonrasında yok edildiler.[34] Tanımlanamayan süslemeler, para ve bir çift koç boynuzunun Kabe'nin içinde olduğu kaydedilmişti.[34] İslam geleneğinde bunun, oğlu İsmail'in yerine İbrahim tarafından kurban edilen koça ait olduğu söylenir.[34]
Muhammed Arap Yarımadası'nın dört bir yanından kabilelerle birlikte Müslümanlar da Kabeyi ziyaret eder, ancak Muhammed'in talimatına göre, namazı Kudüs'e dönük olarak kılarlar ve Kabe'ye sırtlarını dönerlerdi.[32]Alfred Guillaume, İbn İshak'ınsiyerinin tercümesinde, Kabe'nin kendisine dişil formda atıfta bulunulabileceğini söylüyor.[36] Tavaf erkekler tarafından genellikle çıplak, kadınlar tarafından yarı çıplak yapılırdı.[37] Allah ve Hubel'in aynı ilah mı, yoksa farklı ilahlar mı oldukları tartışmalıdır. Uri Rubin ve Christian Robin'in tezine göre, Hubel'e sadece Kureyşliler tarafından saygı duyulurdu, Kabe farklı kabilelerin de tanrısı olan Allah'a adanmışken sonradan Muhammed'in zamanından bir asır önce Mekke'yi fetheden Kureyş panteonu Kabe'ye yerleştirilmişti.[38]
Yabancı kaynaklarda
Batlamyus ve Diodorus Siculus
İslam Ansiklopedisi'nde yazan Wensinck, Mekke'yi Batlamyus'un bahsettiği Macoraba adlı bir yer ile özdeşleştirir.[15][39] GE von Grunebaum "Batlamyus Mekke'den söz ediyor. Verdiği isim, onu bir mabet etrafında kurulmuş bir Güney Arabistan vakfı olarak tanımlamamızı sağlıyor" diyor.[40]Meccan Trade and the Rise of Islam'da Patricia Crone, Macoraba'nın Mekke ile özdeşleştirilmesinin yanlış olduğunu ve Macoraba'nın o zamanlar Arabia Felix olarak bilinen güney Arabistan'da bir kasaba olduğunu savunuyor.[41] Yakın bir çalışma, Macoraba argümanlarını gözden geçirdi ve onları yetersiz buldu.[42]
Diodorus Siculus, Knidoslu Agatharchides'in önceki bir raporuna dayanarak, Kızıldeniz kıyısında "tüm Araplar tarafından çok kutsal ve fazlasıyla saygı duyulan" bir tapınaktan bahseder.[43]Edward Gibbon, bunun Kabe olduğuna inandı.[44] Ancak Ian D. Morris, Gibbon'un kaynağı yanlış anladığını iddia ediyor: Ona göre Diodorus, tapınağı Mekke olamayacak kadar kuzeye koyuyordu.[45]
MS 660'lardan daha geç olmayan bu kısa Nasturi kronik, Arap fethine kadar olan tarihi kapsar ve ayrıca Arap coğrafyası hakkında ilginç bir not verir. Bölüm, Arabistan'daki Müslüman mabedinin kökeni hakkında bir spekülasyonla başlıyor:
"İbrahim'in Kâbe'sine gelince, onun ne olduğunu bulamadık, çünkü mübarek İbrahim mal zengini olduğu ve Kenânlıların kıskançlığından kurtulmak istediği için, çölün uzak ve geniş yerlerinde, Kabe'de yaşamayı tercih etti. Çadırlarda yaşadığından, burayı Tanrı'ya ibadet etmek ve kurban sunmak için inşa etti. Bugünkü adını, nesillerce hafızada tutulan yerden aldı. Gerçekten de, Arapların orada ibadet etmeleri yeni bir şey değil, antik çağa, ilk günlerine kadar uzanıyor, çünkü halklarının başının babasına saygı gösteriyorlar."[46]
Bu, Kabe'den açıkça bahseden Hristiyan kökenli, erken bir kayıttır ve sadece Arapların değil, aynı zamanda bazı Hristiyanların da bölgeyi yedinci yüzyılda İbrahim ile ilişkilendirdiği fikrini doğrular. Bu, Kuran dışında, Kabe'den bahseden, tarihlenebilir en erken ikinci metindir.
Kaya yazıtları
Suudi arkeolog Muhammed Almahtavi, Mescid-i Haram ve Kabe'den bahseden ve İslam'ın birinci ve ikinci yüzyıllarına kadar uzanan bazı kaya yazıtları keşfetti. İçlerinden biri şöyle okuyor:
"Allah yeter ve Kâbe'nin Kulu Maysara bin İbrahim'i (Hadim el-Kabe) yazdı."[47]
Juan Cole, yazıtın muhtemelen MS 718 – 815 ait olduğu görüşündedir.[kaynak belirtilmeli]
İslami görüşe göre
Mitolojik anlatımlara göre yeryüzü yaratılmadan bin sene önce Kâbe suyun üzerinde Allah'ı tespih eden iki meleğin üzerinde durduğu beyaz bir öz idi. Yeryüzü bu özün altında yayılıp genişletilmiş, Kâbe yeryüzünün merkezi kılınmıştır. Bir başka anlatıma göre yeryüzü yaratılmadan önce Arş suyun üzerinde bulunmaktaydı. Allah rüzgârı göndererek bununla Kâbe'nin yerinde bir kubbe yaratmış, bu kubbenin altında yeryüzü yaratılmış, yeryüzü dağlarla sağlamlaştırılmıştır. Yeryüzüne ilk konulan dağ Ebu Kubeys Dağı olmuş, diğer dağlar Ebu Kubeys'ten yeryüzüne dağılmışlardır.[48]
Kuran'daki Kabe'yle ilgili çok sayıda ayete göre, Kabe insanlığın ilk İbadethanesiydi ve Allah'ın emriyle İbrahim ve İsmail tarafından inşa edildiği ifade edilmişti.[49][50][51]
Muhakkak ki insanlar için tayin olunan ilk Ev, insanlar için bir hidâyet ve nimetlerle dolu olan Bekke idi. Al-i İmran; 96.[52][53][54]
İbrahim'e Beyt'in yerini verdik: "Bana hiçbir şeyi ortak koşmayın; Evimi, onu çevreleyeni, ayağa kalkan, rüku ve secde edenler için kutsal kıl." Hacc;26 [55][56][57]
İbrahim ve İsmail'i de hatırlayın, Kabe'nin temellerini yükselttiler: "Rabbimiz! Bizden kabul et. Çünkü Sen, her şeyi işiten, her şeyi bilensin." Bakara Suresi;127[58][59][60]
Sahih-i Buhari'deki bir hadis, Kâbe'nin yeryüzündeki ilk mescit, ikincisinin ise Kudüs'teki Mescid-i Aksa olduğunu belirtir.[61]Ebu Zer anlatıyor: "Ey Allah'ın Resulü! Yeryüzünde ilk olarak hangi mescid yapıldı?" dedim. "Mescid-i Haram" dedi. "Sırada hangisi inşa edildi?" dedim. "Kudüs'teki Mescid-i Aksa" cevabını verdi. "İkisi arasındaki inşaat dönemi ne kadardı?" dedim. "Kırk yıl" dedi. "Namazın vaktinin geldiği her yerde, namazı orada kıl, çünkü en hayırlısı" dedi.[62][63][64]
İbn Kesir, ünlü Tefsir'inde, Müslümanlar arasında Kabe'nin kökeni hakkında iki yorumdan bahseder. Birincisi, tapınak, insan yaratılmadan önce meleklerin ibadet yeriydi. Sonra yere bir ibadethane inşa edilmiş, bu yapı Nuh tufanı sırasında kaybolmuş ve sonunda Kuran'da da bahsedildiği gibi İbrahim ve İsmail tarafından yeniden inşa edilmiştir. İbn Kesir bu rivayeti zayıf görür ve onun yerine Kuran 22:26-29'da ifade edilen, Ali bin Ebu Talib'in Kabe'den önce birkaç başka mabedin bulunmasına rağmen, bunun yalnızca Allah'a adanan ve O'nun tarafından inşa ettirilen ve kutsanan ilk Beytullah olduğu şeklindeki rivayeti tercih eder.[65]
İbrahim Kabe'yi inşa ederken, bir melek ona yapının doğu köşesine yerleştirdiği Kara Taş'ı getirdi. Bir diğeri İbrahim'in Makamı olarak kabul edilen taştır. Kara Taş ve Makam-ı İbrahim'in, İbrahim tarafından yapılan yapının orijinal kalıntısı olduğuna inanılıyor. Yapının bakım için tarih boyunca birkaç kez yıkılıp yeniden inşa edilmesi gerekti. İnşaat tamamlandıktan sonra, Tanrı İsmail'in soyundan gelenlere yıllık hac yapmalarını ve sığır Kurban, etmelerini söyler. Çevresi de kan dökülmesinin ve savaşın yasak olduğu bir kutsal alan haline getirilir. [Kur'an22:26–33]
Rivayetlere göre, İsmail'in ölümünden binlerce yıl sonra, nesli ve Zemzem çevresine yerleşen yerel kabileler yavaş yavaş şirk ve putperestliğe yönelirler. Kabe'nin içine, doğayı ve farklı kabilelerin tanrılarını temsil eden putlar yerleştirilir ve Hac sırasında çıplak tavaf yapmak da dahil olmak üzere çeşitli ritüeller benimsenir.[37] Al-Azraqi'nin Ahbar Makka adlı eserinde kaydedilen rivayetlere göre, Kabe'ye kapı yaptıran ilk kişi Tubba' adlı bir kraldı.[66]
Muhammed dönemi
Muhammed'in yaşamı boyunca, Kabe yerel Araplar tarafından kutsal bir yer olarak kabul edildi. Rivayete göre Muhammed, 600 civarında sel nedeniyle yapısı hasar gördükten sonra Kabe'nin yeniden inşasında yer alır. Guillaume tarafından yeniden yapılandırılan İbn-i İshak'ın biyografilerinden biri olan Siret Resulullah'ı, Muhammed'in Mekke klanları arasında Kara Taş'ı hangi klanın yerine koyması gerektiği konusunda bir anlaşmazlığı çözmesini anlatır. İshak'ın biyografisine göre, Muhammed'in çözümü, tüm klan büyüklerinin bir kumaş üzerindeki taşı kaldırmasını sağlamaktı, ardından Muhammed taşı kendi elleriyle son yerine yerleştirir.[68][69] İbn İshak, inşaat için kullanılan keresteninKızıldeniz kıyısında, Şuaybe'de batan bir Yunan gemisinden geldiğini ve işin Bakum adlı bir Kıpti marangoz tarafından üstlenildiğini söyler.[70] Muhammed Miraç gecesi Kabe'den Mescid-i Aksa'ya, oradan da semaya uçar.
Müslümanlar önceleri Kabeyi kutsal bilmelerine rağmen, Kudüs'ü kıble olarak görmüşler ve namaz kılarken yüzlerini ona çevirmişler. Muhammed Mekke'deyken, o ve takipçileri şiddetli bir şekilde zulme uğrar ve bu 622'de Medine'ye göç etmelerine yol açar. Müslümanlar Kıblenin göç sırasında veya 624'te Bakara 144. ayetin vahyi ile değiştirildiğine inanırlar. [Kur'an2:144][71] MS 628'de Muhammed, bir grup Müslüman'ı umre yapmak niyetiyle Mekke'ye doğru yönlendirdi, ancak bunu yapması Kureyş tarafından engellendi. Ancak onlarla, Müslümanların ertesi yıldan itibaren Kabe'de özgürce hac yapmalarına izin veren Hudeybiye Antlaşması bir barış anlaşması yaptı.[72]
630'da, Kureyş'in müttefikleri olan Beni Bekir, Hudeybiye Antlaşması'nı ihlal etti ve Muhammed ordusuyla Mekke'ye girdi. İlk işi Kabe'deki heykelleri ve görüntüleri kaldırmak oldu.[73] Abdullah anlatıyor: Peygamber fetih günü Mekke'ye girdiğinde Kabe'nin çevresinde 360 put vardı. Peygamber elindeki sopayla onlara vurmaya başladı ve "Hak geldi, batıl yok oldu..." (Kur'an 17:81)" dedi.[74]
Peygamber fetih günü Kabe'ye girdiğini ve içinde meleklerin (mela'ika) bir resmi olduğunu ve İbrahim'in bir resmini gördüğünü söyledi. dedi ki: "Allah, onu falcılıkla ok atan saygıdeğer bir ihtiyar (şeyhan yastaksim bil-azlam) gibi gösterenleri öldürsün." Sonra Meryem'in resmini görünce elini onun üzerine koydu ve: "Meryem'in resminden başka, onun içindekileri silin" dedi.[73][75][76][77]
Fetihten sonra Muhammed, Mescid-i Haram dahil olmak üzere Mekke'nin kutsallığını ve kutsallığını yeniden ifade etti.[78] Muhammed, bu olayla ilgili yaklaşan ölümünü kehanet ettiğinden, MS 632'de Veda haccı olarak adlandırılan Hac'ı gerçekleştirdi.[79]
Muhammed'den sonra
Kabe birçok kez onarılmış ve yeniden inşa edilmiştir. Mekke Ali'nin ölümü ile Emevi iktidarının pekiştirilmesi arasındaki uzun yıllar boyunca Abdullah bin Zübeyr tarafından yönetildi. Abdullah hatimi içerecek şekilde Kabeyi yeniden inşa etti. Bunu, birkaç hadis koleksiyonunda bulunan hatimin, İbrahimin Kabesinin temellerinin bir kalıntısı olduğu ve Muhammed'in onu içerecek şekilde Kabeyi yeniden inşa etmek istediği yönündeki bir rivayete dayanarak yapmıştı.
Kabe'deki Kara Taş, mancınıktan fırlatılan bir taş ile vurularak parçalanmış,[81] üzerine dışkı bulaşmıştırılmış,[82]Karmatiler tarafından çalınarak kaçırılmış[83] ve birkaç parçaya bölünmüştür.[34][83]
692'de Haccac bin Yusuf'un komuta ettiği ikinci Mekke kuşatmasında Kabe taşlarla vuruldu. Şehrin düşmesi ve Abdullah bin Zübeyr'in ölümü, Abdülmelik bin Mervan'ın komutasındaki Emevilerin nihayet tüm İslami mülkleri yeniden birleştirmelerine ve uzun iç savaşı sona erdirmelerine izin verdi. 693 yılında Abdülmelik, Zübeyr'in Kabe'sinin kalıntılarını yerle bir ettirdi ve onu Kureyş'in koyduğu temeller üzerine yeniden inşa etti. Kabe, küp şekline geri döndü.
Muhammed'in hayatı, kıble ve Kur'an'ın ilk yazım yeri olarak Mekke 1970'li yıllardan bu yana tartışılır olmuştur. Mekke'nin, arkeolojik araştırmalarda İslam öncesine gitmeyen yeni bir şehir olarak ortaya çıkışı, tarihi kaynaklar ve haritalarda adının 8. yüzyıl öncesinde geçmemesi,[84] ticaret yolları üzerinde olmaması yanında toprağının tarıma uygunsuzluğu,[85] ayrıca erken İslam tarihi hakkında ipuçları veren Kur'an ve hadis rivayetlerinde tanımlanan bazı yer isimleri ve özellikleri ile uyuşmazlıklar gibi nedenlerle Revizyonist İslam Araştırmaları Okulu olarak adlandırılan tarihçiler Muhammed'in kurgusal (veya Patricia Crone, Michael Cook gibi diğerleri ise O'nun gerçek ama daha kuzeyde yaşamış) bir kişilik olabileceğine inandılar. Onlara göre Mescid-i Haram Kuzeybatı Arap Yarımadası'nda bulunmaktaydı.(Rivayet kültürüne dayalı klasik eserlerde ifade edildiği gibi günümüz Mekke'sinde değil)[86][87][88][89][90][91]
İslam'ın çıkış yıllarında Arabistan'da çok sayıda bölgesel dil ve alfabe kullanılmaktaydı. Kur'an yazımında kullanılan dil ve alfabenin kuzeyde gelişen, Suriye ve Kufeye kadar uzanan Nebati-Aramaik dil (erken Arapça) olduğu ifade ediliyor.[92][93] Aynı dönemde Hicaz ve Yemen bölgelerini içine alan alanlarda Yemen dili ve alfabesi kullanılmaktaydı. Abdülmelik zamanında Alfabe ve son şekli verilerek resmîleştirilen Kur'anla birlikte ve Arapça resmi dil haline getirilmiş, diğer bölgelere yayılmıştır. (bkn.arap fetihleri; Araplaşma)[94][95][96]
Muaviye'nin sonrasında çıkan karışıklıklarda Yezid askerlerince yıkılan,[97]Kabe'nin aslına uygun olarak yeniden yapılmasının İslam dünyasında uzun süre tartışıldığı ancak bunun gerçekleştirilemediği [48] geleneksel tarih kitaplarında da ifade edilen bir konudur. Kıble üzerinden yapılan bazı araştırmalar İslamın ilk kuruluş yeri olarak Petrayı öne çıkarmıştır.[98]
Kanadalı yazar Dan Gibson "Quranic Geography" ismiyle kitaplaştırdığı araştırmalarında, en eski camilerin mihrap yönlerinin Petra'yı gösterdiklerini,[99] ayet, hadis ve siyer kaynaklarındaki bazı ipuçlarının da Muhammed'in Petra'da yaşadığını ve buradan Medine'ye göç etmiş olduğunun işaretlerini verdiğini ifade etmiştir. Ona göre Kur'an'da bahsedilen “bekke” veya “mekke” sözcükleri de Petra'yı ifade eden kelimelerdi. İlk kıble ise Mescid-i Aksa değil Petra'da Al-Lat tapınağı olarak kullanılan kübik yapı olmalıydı.
Bu yapı Müslümanların İkinci Fitne olarak niteledikleri Abdullah bin Zübeyr ayaklanması sırasında mancınıklarla yıkılmış, İbni Zübeyr karataşı Kabe'de bulunan diğer kutsal eşyalarla birlikte alarak Emevi saldırılarından uzakta, bugünkü Mekke'nin bulunduğu yere taşımış, yeni tapınağı burada inşa etmişti. Emevilere karşı Abbasilerin desteğini kazanan yeni mekan birkaç yüzyıllık bir geçiş dönemi sonunda tamamen benimsenmiş, yeni yapılan camilerin yönü Mekke'ye dönük olarak inşa edilmeye başlanmıştı. Ancak Emevi etkisinde kalan Kuzey Afrika ve Endülüs camileri yönlerini bambaşka bir yöne, Güney Afrika'ya çevirerek yeni kıbleye karşı çıkmaya devam etmişlerdi.[100][101]
Konu ile ilgili ortaya atılan bir diğer iddia ise “bekke”nin bekaa ile bağlantılı olarak ele alınan Kudüs kenti olduğu yönündedir.[102][103]
Batlamyus Arabistan'da aralarında "Macoraba" isimli bir yerleşimi de saydığı 50 yerleşimin listesini yayınlamıştı. Geçmişte Macoraba'nın gerçek Mekke olduğu konusunda genel bir fikir birliği olmasına rağmen, bazı bilim adamları bu sonucu sorguladılar.[2][104][105] Modern veriler kullanarak Mekke ile çağrışım yapan antik yer isimlerini Mekke ile eşleştirme eğiliminde çalışmalar ve bu tutumu yanlışlayan araştırmalar günümüzde de devam etmektedir.[106][107][108]
İslamın erken tarihlerinde yazılan eserler konum belirlemekten uzaktır; Süryani yazar Yuhanna bar Penkaye[109][110][111] ve John Damascene Mekke'den çölde bir yer olarak bahseder.[112] Ayrıca Arapların küp şeklinde yapılan ve İslam öncesi Arabistanda oldukça yaygın olan put evlerine Kabe adını verdikleri biliniyor.[113] Bu yapıların İslamlaşma döneminde tahrip edilmesiyle Müslümanlar arasında başlangıçtan bu yana sadece tek bir tane Kabe'nin, Mekke'de var olduğu algısı da yerleşmiştir. Rivayet kültürüne dayalı eserlerin dışında tarih bilimi açısından İslamın erken tarihi, ne zaman ortaya çıktığı, hangi coğrafyada doğup dünyaya yayıldığı konusu günümüzde belirsizliğini korumakta, bu konuda farklı coğrafyalara işaret eden bulgular ileriye sürülmektedir.[114] Tartışmalarda Petra dışında Kûfe ve Hîre (Güney Irak) bölgeleri öne çıkmaktadır. Bizans kronikleri ve Hristiyan din adamlarının kayıtları, basılı paralar ve Abbasiler döneminde İslam'ın hikâyesinin yazılma sürecine katılan hadisçi ve tarihçilerin yaşam bölgeleri, Hire, Yathrib gibi bazı antik şehirlerin isimleri ve diğer bulgular (Kur'an'ın kültür coğrafyasına işaret eden ayet içerikleri, kullanılan yazı tipi vb.) Muhammed'in ve erken dönem İslam coğrafyasının Güney Irak bölgesi ile ilişkilendirilmesine ve Muhammed'in hayat hikâyesinin birden fazla kişinin hikâyelerinin birleşimi olabileceği kanaatine yol açmıştır.[87][115][116][117][118][119][120][121][122][123][124][125][126][127]
ŞiiKarmatiler 930 yılında Ebu Tahir el-Cennabi komutasında Mekke'ye saldırdılar. Hacıların cesetleriyle Zemzem Kuyusunu kirlettiler ve Kara Taş'ı çalarak Doğu Arabistan'da, el-Ahsāʾ olarak bilinen vahaya götürdüler. Karataş Abbasiler MS 952'de fidye ödeyene kadar burada kaldı. Kabe'nin temel şekli ve yapısı o zamandan beri değişmedi.
Kâbe'nin etrafını çeviren ve Kâbe yüksekliğini aşmayan kubbeli yapı (revaklar), eskilerinin etrafına, Osmanlı Padişahı II. Selim zamanında yapılmış, planlarını Mimar Sinan hazırlamıştır.
I. Süleyman tarafından onarılan Kâbe, beşinci onarımını I. Ahmed döneminde görmüş, IV. Murad döneminde yine sel baskını sonucu yıkılmış ve yeniden onarılmıştır. Kâbe'nin içinde dokuz adet oyma, bir adet altın kabartma ayet, işlemeli tahta bir sandık, oymalı ve içinde tütsü yakılan tarihi bir ocak, metal zemzem testileri ve kandiller bulunmaktadır.
1626'daki şiddetli yağmurlar ve selde Kabe'nin duvarları çökmüş ve hasar görmüştür. Aynı yıl Osmanlı İmparatoru IV. Murad döneminde Kâbe, Mekke'den gelen granit taşlarla yeniden inşa edildi ve yenilendi.[128]
20 Kasım 1979 tarihinde Kâbe, Suudi Arabistan yönetiminin etkili muhaliflerinden Cuheyman el Uteybi ve beraberindeki bin civarında destekçisiyle silahlarla baskına uğramıştır.
Kâbe resmî Suudi ve İran banknotlarının arka yüzünde görülebilir.[129]
Mimari ve içi
Kabe, taşlardan yapılmış kübik bir yapıdır. Yaklaşık 13,1 m boyundadır, kenarları 11,03 m × 12,86 m ölçülerindedir. Kabe'nin içinde zemin mermer ve kireçtaşından yapılmıştır. 13 m × 9 m ölçülerindeki iç duvarlar, çatının yarısına kadar beyaz mermerle kaplanmış ve zemin boyunca daha koyu süslemeler yapılmıştır. İç mekanın zemini, tavaf yapılan yerden yaklaşık 2,2 m yüksekliktedir.
Kabe'nin girişine bitişik duvarda altı, diğer duvarlarda birkaç adet tablet vardır. Duvarların üst köşelerinde altın ile Kuran ayetleri işlenmiş siyah bir bez bulunuyor. Bakıcılar, Kara Taş'ı yağlamak için kullanılan aynı kokulu yağla mermer kaplamayı yağlar. Kabe'nin içinde üç sütun duruyor ve bu sütunlardan biri ile diğer ikisi arasında küçük bir sunak veya masa yer alıyor. Lamba benzeri nesneler tavandan sarkar. Tavanın kendisi, alt süslemeye benzer şekilde daha koyu bir renge sahiptir. Girişin sağında bulunan Bab ut-Tevbe, çatıya açılan bir kapıya açılan kapalı bir merdivene açılır. Hem çatı hem de tavan paslanmaz çelik kapaklı tik ağacından yapılmıştır .
Aşağıdaki listedeki her numaralandırılmış öğe, diyagram görüntüsünde belirtilenlere karşılık gelir.
Hacer el-Esved (' Kara Taş '), Kabe'in doğu köşesinde yer almaktadır. Müslümanların tavaf olarak bilinen Kabe'yi tavaf etmeye başladıkları yerdir.
Giriş kapı takımı yerin 2.13 m üstünde, Kabe'nin kuzeydoğu duvarında, Bab ar-Rahmah (' Rahmet Kapısı '), aynı zamanda cephe görevi görür.[130] 1979 yılında 300 kg Sanatçı Ahmed bin İbrahim Bedir tarafından yapılan altın kapılar, 1942'de babası İbrahim Bedir tarafından yapılan eski gümüş kapıların yerini aldı.[131] Genellikle camide Benû Şeybe'nin kemer şeklindeki kapısı ile Zemzem Kuyusu arasında depolanan tekerlekli ahşap bir merdiven vardır. Hayatta kalan en eski kapı, MS 1045'e kadar uzanıyor.[66]
Genellikle Mīzāb veya Meezab olarak kısaltılan Mīzāb al-Rahmah, altından yapılmış bir yağmur musluğudur. Kabe 1627'de yeniden inşa edildiğinde, 1626'da bir selin dört duvardan üçünün çökmesine neden olduktan sonra eklendi.
Kabe'nin üç yanını kaplayan bu eğik yapı, şadırvan olarak bilinir.) ve temeli yağmur suyundan korumak için 1627'de Mīzāb al-Raḥmah ile birlikte eklenmiştir.
Hatīm (hatim olarak da romanlaştırılmıştır) ve aynı zamanda Hicr İsmail olarak da bilinir, orijinal Kabe'nin bir parçası olan alçak bir duvardır . Kabe'nin kuzeybatı duvarının karşısında, ancak onunla bağlantılı olmayan yarım daire şeklinde bir duvardır. Bu 1,31 metre (4 ft 4 in) yüksekliğinde ve 15 metre (49 ft 3 in) genişliğinde ve beyaz mermerden oluşmaktadır. Hatim ile Kabe arasındaki boşluk aslında Kabe'nin bir parçasıydı ve bu nedenle tavaf sırasında girilmez .
el-Multazam, kabaca 2 metre (6,6 ft) Kara Taş ile giriş kapısı arasındaki duvar boyunca boşluk. Bir hacının Kabe'nin bu bölgesine dokunması veya burada dua etmesi bazen dindar veya arzu edilir olarak kabul edilir.
Makam-ı İbrahim, İbrahim'in ayaklarının izi olduğu söylenen cam ve metal bir mahfazadır. İbrahim'in Kabe'nin üst kısımlarının inşası sırasında bu taşın üzerinde durduğu ve en üst kısımlar için İsmail'i omuzları üzerinde kaldırdığı söylenir.[132]
Kara Taş'ın köşesi. Kabe'nin merkezinden çok hafif güneydoğuya bakar. Kabe'nin dört köşesi kabaca pusulanın dört ana yönünü gösterir.[130]
Rukn al-Yamani (Arabic ' Yemen Köşes
i ' Rukn-e-Yamani veya Rukn-e-Yemeni olarak da bilinen), Kabe'nin merkezinden biraz güneybatıya bakan Kabe'nin köşesidir.[130][133]
Rukn ush-Shami (Arabic ' Levanten Köşes
i ') , aynı zamanda Rukn-e-Shami olarak da bilinen, Kabe'nin merkezinden çok hafif kuzeybatıya bakan köşesidir.[130][133]
Rukn al-'Iraqi (Arabic ' Irak Köşes
i '), Kabe'nin merkezinden biraz kuzeydoğuya bakan köşedir.
Kabe örtüsü, işlemeli örtü. Kisve, hac ziyareti sırasında her yıl değiştirilen siyah ipek ve altın bir perdedir.[134][135] Yolun üçte ikisi, İslami inanç beyanı olan Şehadet da dahil olmak üzere altın işlemeli Kuran metinlerinden oluşan bir bant olan hizamdır . Kabe'nin kapısının üzerindeki perde özellikle süslüdür ve sitara veya burqu' olarak bilinir.[136]Hizam ve sitara'da altın ve gümüş tel işlemeli [136]Kur'an ayetleri ve Allah'a yapılan dualar yer alır.[137][138]
Her tavafın başlangıcını ve sonunu gösteren mermer şerit.[139]
Not: Kabe'nin ana (uzun) ekseninin, güney duvarının yönlendirildiği Canopus yıldızının yükselişiyle aynı hizada olduğu, küçük ekseninin (doğu-batı cepheleri) yaz gündönümünde gün doğumu ile kabaca aynı hizada olduğu gözlemlenmiştir. ve kış gündönümü gün batımı.[140][141]
İslam'da önemi
Kabe, İslam'ın en kutsal yeridir [142] ve genellikle Beytullah (Allah'ın evi)[143][144] ve Beyt Allah al-Haram (Allah'ın Kutsal Evi) şeklinde anılır.
Tavaf
Tavaf hac ritüellerindendir ve hac umrede zorunludur. Hacılar Kabe' çevresinde saat yönünün tersine istikamette yedi kez dönerler; Bunlardan ilk üçü dış kısımda hızlı bir tempoda, son dördü Kabe'ye daha yakın ve yavaş bir hızda gerçekleştirilir.[145] Dönüşün, Allah'a dua ederken Kabe'nin etrafında uyum içinde hareket ettikleri için, Tek Tanrı'ya ibadet etmedeki müminlerin birliğini gösterdiğine inanılmaktadır.[146][147] Tavaf ibadet kabul edildiği için abdestli olmak zorunludur.
Tavaf, Kabe'nin köşesindeki Kara Taş ile başlar. Mümkünse, Müslümanlar onu öpmeli veya dokunmalıdır, ancak bu, kalabalık nedeniyle çoğu zaman mümkün değildir. Ayrıca her bir devri tamamladıklarında Besmele ve Tekbir söylenir. Hac'da genellikle en az iki kez - bir kez Hac'ın bir parçası olarak ve tekrar Mekke'den ayrılmadan önce - "tavaf yapmaları" tavsiye edilir.[148]
Tavâf-ı Kudûm, Mekke'de ikamet etmeyenlerin Kutsal Şehir'e vardıklarında yaptıkları tavaf.
Umre tavafı, Umre için özel olarak yapılan tavâfı ifade eder.
Veda tavafı, Mekke'den ayrılmadan önce yapılır.
Ziyaret tavâfı, bedel tavafı veya hac tavâfı vs.
Kıble olarak
Kıble, namaz kılarken bakılan yöndür. [Kur'an2:143–144] Müslümanlarda namaz dışında, dua veya Kur'an okurken de kıbleye dönmek geleneğin bir parçasıdır.
Temizlik
Bina iki yılda bir "Kutsal Kabe'nin Temizlenmesi" töreni için açılır. Tören, İslami takvimin sekizinci ayı olan Şaban ayının 1'inde, Ramazan ayının başlamasından yaklaşık otuz gün önce ve ilk ay olan Muharrem'in 15'inde gerçekleşir. Kabe'nin anahtarları Muhammed tarafından onlara bahşedilen bir onur olarak Benî Şeybe'dedir.[149] Kabile üyeleri, temizlik töreni vesilesiyle Kabe'nin içini ziyaret edenleri selamlar.[150]Mekke valisi ve beraberindekiler, Kabe'nin içini, Oud parfümlü Zemzem suyuna batırılmış bezlerle temizlerler. Zemzem suyunun Tayef gülü, ud ve misk gibi çeşitli lüks parfümlerle karıştırılmasıyla yıkama hazırlıkları, kararlaştırılan tarihten bir gün önce başlar. Gül parfümü ile karıştırılmış zemzem suyu yere serpilir ve palmiye yaprakları ile silinir. Süreç genellikle iki saat içinde tamamlanır.[151]
^"Limited to Actual Haj". General Authority for Statistics. Kingdom of Saudi Arabia. 17 Aralık 2015. 24 Mayıs 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 21 Ocak 2020.
^"KÂBE". TDV İslâm Ansiklopedisi. 22 Kasım 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Şubat 2023.
^Hans Wehr, Dictionary of Modern Written Arabic, 1994.
^abGönül Tekin. "Arşivlenmiş kopya". www.mutlakbilim.com. 23 Mayıs 2018 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Aralık 2020.
^Morris, Ian D. (2018). "Mecca and Macoraba"(PDF). Al-ʿUṣūr Al-Wusṭā. 26: 1-60. 17 Kasım 2018 tarihinde kaynağından(PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2018.
^Morris, Ian D. (2018). "Mecca and Macoraba"(PDF). Al-ʿUṣūr Al-Wusṭā. 26: 1-60, pp. 42-43, n. 200. 17 Kasım 2018 tarihinde kaynağından(PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2018.
^Robert G., Hoyland (1997). İslam'ı diğerlerinin gördüğü gibi görmek. DARWIN BASIN. s. 187.
^Alternatif bir sürüm Pickthall, Muhammed M. ((Ed.)). [https'de: //www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus%3Atext%3A2002.02.0002%3Asura%3D3%3Averse%3D96 "The Kuran"]|url= değerini kontrol edin (yardım). 31 Mart 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2018. Lo! insanlık için atanan ilk Mabet, kutsanmış bir yer, halklara yol gösteren Becca'dadır;
^Bir başka versiyonu Shakir, M'dedir. . H. ((Ed.)). "Kur'an". 27 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2018. Kesinlikle erkekler için ilk tayin edilen ev Bekka'dakidir, mübarek ve milletler için bir hidayettir.
^Başka bir sürüm Pickthall, Muhammad M. ((Ed.)). edu/hopper/text?doc=Perseus%3Atext%3A2002.02.0002%3Asura%3D22%3Averse%3D26 "The Kuran"|url= değerini kontrol edin (yardım). Erişim tarihi: 10 Ocak 2018. Ve (hatırlayın) İbrahim için (kutsal) yeri hazırladığımızda House, diyor ki: Bana hiçbir şeyi ortak koşma ve (onu) dolananlar, kıyam edenler, rükû ve secde edenler için Evimi temiz tut.
^Bir başka rivayet de şudur. Shakir, M'de. H. ((Ed.)). "Kuran". 22 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2018. Ve biz İbrahim'e Ev'in yerini tayin ettik ve şöyle dedik: Bana hiçbir şeyi ortak koşmayın ve devriye gezenler, namaz kılanlar, rükû ve secde edenler için Evimi arındırın.
^Başka bir versiyon Shakir, M'de. H. ((Ed.)). "Kur'an". 25 Mayıs 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Ocak 2018. Ve İbrahim ve İsmail Ev'in temellerini yükselttiğinde: Rabbimiz! bizden kabul edin; şüphesiz Sen işitensin, bilensin:
^Sahih Bukhari. Book 55, Hadith 585. 17 Şubat 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 9 Mayıs 2022.
^abIdol Anxiety (İngilizce). Stanford University Press. 18 Temmuz 2011. s. 47. ISBN9780804781817. When Muhammad ordered his men to cleanse the Kaaba of the statues and pictures displayed there, he spared the paintings of the Virgin and Child and of Abraham.
^The Life of Muhammad. A translation of Ishaq's "Sirat Rasul Allah". Oxford University Press. 1955. s. 552. ISBN978-0196360331. Erişim tarihi: 8 Aralık 2011. Quraysh had put pictures in the Ka'ba including two of Jesus son of Mary and Mary (on both of whom be peace!). ... The apostle ordered that the pictures should be erased except those of Jesus and Mary.
^The Prophet Muhammad: A Biography (İngilizce). Paulist Press. 2003. s. 190. ISBN9781587680298. Muhammad raised his hand to protect an icon of the Virgin and Child and a painting of Abraham, but otherwise his companions cleared the interior of its clutter of votive treasures, cult implements, statuettes and hanging charms.
^Holland, Tom; In the Shadow of the Sword; Little, Brown; 2012; s. 303: ‘Otherwise, in all the vast corpus of ancient literature, there is not a single reference to Mecca – not one’
^Crone, Patricia; Meccan Trade and the Rise of Islam, 1987, s. 7
^Morris, Ian D. (2018). "Mecca and Macoraba"(PDF). Al-ʿUṣūr Al-Wusṭā. 26: 1-60. 17 Kasım 2018 tarihinde kaynağından(PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 16 Kasım 2018.
^Abshire, C.; Gusev, D.; Stafeyev, S.K.; Wang, M. (2020). "Enhanced Mathematical Method for Visualizing Ptolemy's Arabia". International Web Journal on Sciences and Technologies Affined to History of Cartography and Maps. 15 (1): 1-25.
^S. Brock, A brief outline of Syriac Literature, Moran Etho 9, Kottayam, Kerala: SEERI (1997), pp.56-57, 135
^Hoyland, Robert G. Seeing Islam as Others Saw It: A Survey and Evaluation of Christian, Jewish and Zoroastrian Writings on Early Islam;s. 197. The Darwin Press, Inc. (January 1, 1998).
^According to Muslim tradition: "God made the stone under Ibrahim's feet into something like clay so that his feet sunk into it. That was a miracle. It was transmitted on the authority of Abu Ja'far al-Baqir (may peace be upon him) that he said: Three stones were sent down from the Garden: the Station of Ibrahim, the rock of the children of Israel, and the Black Stone, which God entrusted Ibrahim with as a white stone. It was whiter than paper, but became black from the sins of the children of Adam." (The Hajj, F.E. Peters 1996)
^abHawting, G.R.; Kaʿba. Encyclopaedia of the Qur'an p. 76
^abPorter, Venetia, (Ed.) (2012). "Textiles of Mecca and Medina". Hajj : journey to the heart of Islam. Cambridge, Mass.: The British Museum. ss. 257-258. ISBN978-0-674-06218-4. OCLC709670348.