Dedegöl Dağı, Isparta'nın doğusunda Yenişarbademli ilçesi sınırı içerisinde 2.992 m. yüksekliğiyle Isparta ilinin en yüksek dağıdır. Anamas Dağı olarak da bilinmektedir. Bilinen 15 km uzunluğuyla Türkiye'nin en uzun mağarası olan Pınargözü Mağarası da bu dağ içerisinde yer alır. Dedegöl Dağı, Batı Toroslar orojenik kuşağı içinde yer alan ana hatlarıyla güneyden kuzeye ve kuzeybatıya doğru uzanış gösteren en yüksek noktası 2992 m olan bir dağdır. Kuzey güney doğrultusunda yaklaşık 12 km uzunluğa, doğu-batı doğrultusunda ise 5–6 km genişliğe sahiptir.[2] Doğa Derneği'nin yayınladığı Önemli Doğa Alanları araştırmasına göre Dedegöl Dağları'nın sınırları doğuda Beyşehir Gölü, kuzeyde Belceğiz köyü ve Sarıidris beldesi, batıda Aksu ilçesi ve güneyde Emerdin Dağı ile Köprüçay Vadisi'nden oluşmaktadır.[3] Dedegöl Dağı, tektonik olarak Türkiye'nin en aktif alanlarından biri olan “Isparta Açısı” içinde, bu alanının doğu kesiminde yer almaktadır. Dağın en yüksek noktası Dedegöl Tepe (2992 m) zirvesidir. Kartal Tepe (2983 m), Karçukur Tepe (2932 m) dağın diğer yüksek tepeleri arasındadır.[2]
Batı Toroslarda tek buzul bulunan dağıdır. Dipoyraz tepesinin kuzeye bakan yamacında birkaç küçük buzul yer almaktadır.
Dedegöl Dağları'nın alçak kesimlerinde tarım alanları, makilikler, bozkır bölgeleri ve kızılçam ormanları bulunur. İrtifa kazandıkça Toros göknarı, sedir ve karaçam karışık ormanları görülür. Ağaç sınırının üzerine çıkıldığında ise alpin bozkır vejetasyonu ile boylu ardıç ve kokulu ardıç topluluklarına rastlanır.[3] Bazı bölgelerde kaderotu ismi ile de bilinen ve bir sukulent türü olan Sempervivum ispartae bölgeye endemik bir türdür ve sadece bu bölgede yetişir.[5] Başka bir endemik bitki ise Silene ispartensis bitkisidir ve Sempervivum ispartae gibi onun da dünyadaki tek yayılım bölgesi Dedegöl Dağı'dır.[3] Kasnak meşesi de bölgede yayılımı olan başka bir türdür.[6]
Fauna
Bölgede pek çok sayıda hayvan çeşitliliği de bulunmaktadır. Yaban domuzu, tilki, sansar gibi memelilerin yanı sıra önemli bir kuş üreme alanıdır. Kaya kartalı ve sakallı akbaba bölgede yaşayan önemli yırtıcı türlerdendir. Mağara oluşumlarının fazlalığıyla çeşitli yarasa türlerine de ev sahipliği yapar. Bunlardan uzunayaklı yarasanın nesli küresel ölçekte tehlike altındadır.
Bunların yanında Toros kertenkelesi, Türkiye'ye endemik kelebek türlerinden Anadolu çokgözlüsü ve Sertavul çokgözlüsü ile nesli küresel ölçekte tehlike altında olan içsu balıkları da bölgede yaşamaktadır.[3]
Genel Jeolojik ve Jeomorfolojik Özellikler
Dedegöl Dağı'nın lito-stratigrafik yapısını Prekambriyen'den Kuvaterner'e uzanan aralıkta yer alan kaya birimleri oluşmaktadır. Ancak dağ kütlesinde yüzeylenen kayaçlar büyük ölçüde Mesozoyik'de çökelen kalın karbonat istifleridir. Dedegöl Dağı'nda yüksek kesimlere denk gelen buzul birikim sahası ağırlıklı olarak Dipoyraz Formasyonu olmak üzere tamamen masif kireçtaşlarından oluşmaktadır. Toroslardaki neotektonik gelişim, Türkiye'nin genelinde olduğu gibi Üst Miyosen'de başlamış ve bölge kuzey-güney doğrultulu bir sıkışmadan etkilenmiştir. Pliyosen'de ise Anadolu levhası doğu-batı yönünde olmak üzere yön değiştirmeye başlamış, Orta Torosların ucu güneye bakan bir bükülmeye uğramıştır. Dedegöl Dağı'nın günümüzdeki topoğrafyasını temsil eden yer şekilleri çeşitli olup, oluşumunda geçmişten günümüze değişik etken ve süreçlerin rol aldığı bir gelişim aşamasından geçerek günümüze ulaşmışlardır. Tektonik etkinlikle birlikte, çalışma alanında morfojenetik morfoklimatik süreçler de etkili olmuşlardır. Bu süreçler klimatik değişikliklere bağlı olarak flüvyal, glasiyal, periglasiyal, karstik ve kütle hareketleri şeklinde kendini göstermişlerdir. Dedegöl Dağı'nda, adı geçen etken ve süreçlere ait yer şekilleri dağın muhtelif bölümlerinde rastlanılmakta olup, bu etken ve süreçlere ait şekillerin günümüzde iç içe geçtikleri polijenik topoğrafya meydana getirdikleri görülmektedir. Akarsu etkinliği ile oluşan vadilerin, Pleyistosen buzullaşmaları ile şekilsel özelliklerinin değişmesi ve vadi tabanlarında eğim düzensizliklerinin bulunması, karstik etkinlik sonucu oluşan dolinlerin, sirk buzullarının birikim alanı haline geçmesi ve bu dolinlerin sirk şeklini almaları, sirklerin günümüzde karstik süreçlerin etkisinde bulunmaları bunlara örnek olarak verilebilir.[7]
Buzul jeomorfolojisi
Dedegöl Dağı'nda güncel buzul bulunmamaktadır. Buna karşın, Dedegöl Dağı'nda (2992 m) Delannoy ve Maire (1983)'in buzul ve karst jeomorfoloji konulu çalışmasında ve Çiner'in Türkiye'nin güncel buzulları ilgili envanter çalışmasında küçük birkaç sirk buzulunun varlığından bahsedilmektedir. Burada kalın kar birikimine bağlı olarak birkaç sirk içinde 2-3 yıl ömürlü olabilen küçük boyutta neve buzları tespit edilmiştir. 2011 Ağustos ayında yapılan arazi çalışmasında karların ve neve buzlarının büyük ölçüde eridiği görülmüştür. Özellikle, Karagöl alanında dik duvarlı bir sirkte Ağustos 2009 yılında bulunan kalın neve buzunun Ağustos 2011 yılında neredeyse tamamen eridiği tespit edilmiştir.[8]
Buzul aşınım şekilleri
Dedegöl Dağı'nda buzulların oluşturduğu aşınım şekilleri, küçük aşınım şekilleri ve büyük aşınım şekilleri olarak iki grupta ele alınmıştır. Dedegöl Dağı'nda buzulların oluşturduğu yer şekilleri çizikler, çentikler gibi küçük aşınım şekillerinden buzul vadileri gibi büyük aşınım şekillerine kadar boyutları farklı olan yer şekillerini içermektedir.[8]
Küçük aşınım şekilleri
Küçük aşınım şekilleri genellikle 1 metreden daha küçük boyutta olup, kendinden daha büyük şekiller üzerinde yer alırlar. Bu grup içinde, buzul 24 Çılğın çizikleri, buzul cilaları, çentikler, oluklar, kanallar ve çukurlar yer almaktadır. Çalışma alanında rastlanan küçük aşınım şekilleri, ana kaya ve büyük bloklar üzerinde yer alan çizikler ile cilalanmış ve törpülenmiş yüzeylerden oluşmaktadır. Bu yüzeylere buzullaşmaya uğramış hemen tüm alanlarda rastlamak mümkündür.
Buzul birikim şekilleri
Dedegöl Dağı'nda taban morenleri, yan ve cephe morenleri (itilme, çekilme ve nihai morenler) ile tümseksi (hummocky) morenler yer almaktadır.[9]
Glasiyal rekonstrüksiyon
Dedegöl Dağı'nda Kuvaterner'de meydana buzulların yayılış alanları, jeomorfolojik deliller kullanılarak ve fiziksel temelli modelleme aplikasyonu kullanılarak yapılmıştır. Bu yöntemlerden birincisi,buzul vadisi, sirk, törpüleme sınırı, eşik, hörgüç kaya, çizikler ve cilalanmış yüzeyler gibi buzul aşınım şekilleri ile değişik türde morenlerden oluşan buzul birikim şekillerinin jeomorfolojik delillerine dayanmaktadır.
Sonuç
Dedegöl Dağ'ında, Kuvaterner'in soğuk dönemlerinde topografyanın sınırladığı dağ buzullaşmaları meydana gelmiştir. Buzullaşmalardan geriye kalan izler ise, aşınım şekilleri olarak, buzul vadileri, sirkler, aretler, piramidal zirveler, törpülenmiş yüzeyler, hörgüç kayalar, balina sırtları, buzul çizikleri ve cilaları; birikim şekilleri ise değişik türde moren depoları ve sandur olarak günümüze ulaşmıştır.
Alan Kullanımı
Bölge yoğunlukla tarım, hayvancılık ve ormancılık amacıyla kullanılır. Aşırı ormancılık faaliyetleri ve hayvan otlatma bölgenin bitki örtüsü üzerinde baskı oluşturmaktadır.
Melikler Yaylası, Eldere Bölgesi, Kuzukulağı Yaylası özellikle kampçılar, tırmanışçılar ve doğa yürüyüşçüleri tarafından yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Yaz aylarında gerçekleştirilen Kuzukulağı Doğa Sporları Festivali her sene çok sayıda ziyaretçi ağırlamaktadır.
Kuzukulağı Yaylası bölgesinde çok fazla sayıda kaya tırmanış rotası bulunmaktadır.
^abÇılğın, Z. (2012), Dedegöl Dağı (Batı Toroslar) Buzul Jeomorfolojisi Etüdü. Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 287 sayfa, İstanbul