Bu madde, önemli konular hakkında en yaygın bilinen yanlış anlamaları ve bilgileri içermektedir.
Bilim
Bilim tarihi
Ünlü Türk bilgini Hezârfen Ahmed Çelebi, Evliyâ Çelebi'nin Seyahatnâme isimli ünlü eserinde yer alır ve 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda yaşamış olduğu rivayet edilir. Hezârfen Ahmed, 1632 yılında lodoslu bir havada Galata Kulesi'nden kuş kanatlarına benzer bir araç ile kendini boşluğa bırakması ve İstanbul Boğazı'ndan süzülerek Üsküdar'daki Doğancılar Meydanı'na inmesi hikâyesi ile tanınır. Ancak bazı tarihçiler ve mühendisler tarafından hikâyenin bilimsel olarak tutarsız olması ve başka herhangi bir tarihsel kaynakta geçmemesi neden gösterilerek bir "efsane" olarak savunulur.[1] Modern Osmanlı tarihçilerinin çoğunluğu ise uçuşun büyük olasılıkla "gerçek" olduğunu, ancak bu olayı Evliyâ Çelebi'nin muhtemelen biraz "abartarak" aktardığını belirtmektedirler.[2] Yine de Ahmed Çelebi'nin uçuş yaptığına veya yapmadığına dair kesin ve net kanıt, tarihçiler tarafından henüz bulunmamıştır.[3]
İtalyan bilim insanı ve astronomGalileo Galilei'nin 1633'te Katolik Kilisesi tarafından Güneş merkezli teorisini terk etmeye zorlandıktan sonra "Ama yine de hareket ediyor!" sözünü dile getirmiş olduğunu destekleyecek çok az kanıt vardır.
Ünlü İngiliz bilim insanı Isaac Newton'ın, kafasına bir elma düştükten sonra bundan ilham alıp yerçekiminin doğasını araştırmaya başladığı hikâyesi biraz uydurmadır. Newton'ın yaşıtı olan İngiliz doktor William Stukeley tarafından kaleme alınan notlardaki bilgilere göre bu elma olayı, 1660'ların ortalarında, vebasalgını sırasında Newton'ın kalmış olduğu Kuzey İngiltere'deki malikânesinin bahçesinde gerçekleşmiş. Olayı Stukeley'e 1726'da anlatan Newton, sadece "elma ağaçlarının gölgesinde oturduğunu ve yere düşen elmaları izlediğini" söylemektedir. Ancak notlarda, elmanın Newton'ın kafasına düştüğüne ilişkin bir bilgi bulunmamaktadır.[4][5]
Alexander Graham Bell, telefonun mucidi değil patentini alan ilk kişidir. Tarihçilerin ulaştığı verilere göre Bell, o dönem telefon üzerinde çalışan pek çok kişiden biriydi. Bu kişilerden biri olan İtalyan mucit Antonio Meucci ise aslında telefonu ilk icat eden kişi olmuştu.[6] 1854'te telefonun ilk örneğini icat eden Meucci, 1871'de geçici patent başvurusunda bulundu. İlerleyen yıllarda işsiz kalan Meucci, 1872 ve 1873'te geçici patent süresini uzatmak için gerekli olan 10 doları gönderebildi, ama 1874'te gönderemedi. İcadının krokilerini yolladığı ABD merkezli Western Union adlı bir şirketteki laboratuvarda Graham Bell bunları buldu ve icadın patentini aldı. Meucci bunun üzerine Graham Bell'e dava açtı. 1886'da mahkeme, Meucci'nin icadın sahibi olduğuna ikna olmuş görünse de, üç yıl sonra Meucci öldü. Bu nedenle de telefonun mucidinin Graham Bell olduğu anılmaya başlandı. Ancak 2002 yılında ABD Kongresi, bir kararla telefonun mucidi olarak Meucci'yi tanımaya başladı.[7]
Ampulün mucidi olarak bilinen Thomas Edison, aslında ampulü ilk keşfeden kişi değildir. Ampulü ilk icat eden bilim insanı, Humphry Davy isimli İngiliz mucittir. Edison, sadece patentini almıştır.[8]
Uçak, motor, uçuş gibi kelimeler bir araya geldiğinde akla ilk olarak Wright Kardeşler geliyor; ancak bu kardeşlerin 17 Aralık 1903'te Kitty Hawk'ta yaptıkları ünlü uçuştan dokuz ay kadar önce Yeni ZelandalıRichard Pearse, 31 Mart 1903'te Wright Kardeşler'in tasarımından çok daha öte bir tasarımla, çift motor yerine tek motor kullanarak oldukça hafif bir uçağı havalandırmayı başarmıştı.[9]
Albert Einstein, sanılanın aksine okulda matematikten hiç kalmamıştır. Konuyla ilgili Einstein, şunları söylemiştir: "Ben hiçbir zaman matematikten kalmadım. 15 yaşımdan önce diferansiyele ve integrale hakimdim.". Einstein, o zamanki öğrenci akranlarından 2 yaş daha genç olmasına rağmen matematik ve bilim bölümlerinden gayet iyi puanlar almıştı.[10]
Albert Einstein, sanılanın aksine okulda matematikten hiç kalmamıştı.
Astronomi ve kozmoloji
Yaygın bir şekilde Çin Seddi'nin Ay'dan veya uzaydan çıplak gözle görülebilen tek insan yapımı obje olduğu iddia edilir. Bu yaygın bilgi yanlıştır. Apollo astronotlarından hiçbiri, Ay'dan belirli bir insan yapımı objenin görülebildiğini rapor etmemişler, hatta Dünya'nın yörüngesinde bulunan astronotlar bile Çin Seddi'ni güç bela seçebilmişlerdir. Ancak Dünya'nın gece kısımlarındaki şehir ışıkları, yörüngeden kolaylıkla görülebilmektedir. Amerikalı astronot Jerome Apt, konuyla ilgili şöyle demiştir: "Çin Seddi sadece 290 kilometre. Yukarıdan neredeyse görünmezdir."[11]
Mevsimler, Dünya'nın yazın Güneş'e daha yakın, kışın ise daha uzak olmasından kaynaklanmaz. Hatta Kuzey yarımkürede yaz mevsimi yaşanırken Dünya, Güneş'e en uzak konumdadır. Mevsimlerin gerçek sebebi ise, Dünya'nın 23,4 derecelik eksen eğikliğinden kaynaklanmaktadır. Dünya Güneş'in yörüngesinde iken, Dünya'nın farklı bölgeleri farklı miktarlarda direkt Güneş ışığına maruz kalırlar. Dünya yüzeyinin bir alanı, gelen Güneş ışığına dik olduğu zaman, eğik açıda olduğu zamandan çok daha fazla radyasyon alacaktır. Temmuz ayında Kuzey yarımküre, Güneş'e doğru eğik konumdadır. Sonuç olarak da günler daha uzun sürer ve daha çok direkt Güneş ışığı alır. Ocak ayında ise dışı eğimlidir. Güney yarımkürede ise tam tersi yaşanır ve Ocak ayında Güneş'e doğru eğimli iken, Temmuz ayında dışarı doğru eğimlidir.
Güneş'in rengi aslında beyazdır. Güneş, Dünya atmosferi dışından çıplak gözle beyaz görülür; Dünya'da ise atmosferik saçılmadan dolayı sarı, kırmızı, turuncu ve hatta morumsu görünebilir.[12]
İnsanların, beyinlerinin sadece %10'unu veya daha az bir kısmını kullandıkları söylentisi, tamamen bir efsanedir. 1890'lı yıllardan günümüze kadar yanlış bir şekilde gelen bu bilginin, ileri teknoloji görüntüleme cihazları sayesinde yanlış olduğu kanıtlanmıştır. Beynin günlük enerji miktarımızın %20'sini harcamasıyla bu bilgi imkansız bir hale geliyor. Tabii bu durum insandan insana da değişebilir.[14]
Genellikle uyku saatlerinde insanların esnediği görülmektedir. Dolayısıyla esnemek fiilinin uyku ile alakalı olduğu düşünülmektedir; ancak bu bilgi gerçeği yansıtmıyor. Esnemek, aslında vücudun yeterince oksijen alamaması sebebiyle yapılan bir harekettir. Kısacası esnemek, vücudun daha fazla oksijene ihtiyacı olduğunu gösterir.[14]
Öldükten sonra saçlar ve tırnaklar uzamaya devam etmez. Halk arasında bir efsane olarak dilden dile yayılan bu yanlış bilgi, aslında çürümeye başlayan derilerin çekilmesiyle tırnak köklerinin ortaya çıkması sonucu oluşmuştur. Çekilen deriler, yerini saçların ve tırnakların köklerine bırakınca, insanoğlu bu durumu "ölümden sonra tırnaklar ve saçlar uzar" diye yorumladı.[8][15]
Damarlarımız aslında mavi renk değildir! Kana kırmızı rengini hemoglobin verir. Oksijen taşımayan kan, koyu kırmızı bir renge sahipken; oksijen taşıyan kan vişne kırmızısıdır. Damarlarımız ise, derimizin renginden dolayı maviymiş gibi görünür.[12]
Çok fazla şeker tüketimi yapan kişinin ileride şeker hastası olabileceği kanısı tamamen yanlıştır. Çok fazla şeker yemenin şeker hastalığıyla hiçbir alakası yoktur.[14][16]
Yaygın bir şekilde halk arasında parmak çıtlatmanın zararlı olduğu ve kireçlenme, ülser gibi hastalıklara neden olduğu söylenmektedir. Ancak bu bilgi tamamen yanlıştır. Yapılan hiçbir araştırma, parmak kütletme ile kireçlenme veya diğer rahatsızlıklar arasında herhangi bir bağ olduğunu göstermemektedir. Hatta bir tıp doktoru olan Donald Unger, 50 yıl boyunca sadece sol elindeki parmaklarını kütletmiş, sağ elindekileri ise hiç kütletmemiştir. 50 yıllık çalışmasının sonucunda ellerinde kireçlenme konusunda herhangi bir farklılık olmadığını ortaya koymuş ve 2009 yılında bu çalışması nedeniyle tıp alanında Ig Nobel Ödülü'nü kazanmıştır.[17]
Vejetaryenler asla hayvansal ürün tüketmezler diye bir kural yoktur. Vejetaryenlik, bünyesinde birçok alt grubu barındıran bir tarzdır. Balık ve kümes hayvanları, yumurta ve mandıra ürünleri gibi yiyecekleri tüketen bazı vejetaryenlerin oluşturduğu gruplar vardır.[9]
Dilimizde acı, ekşi, tuzlu, tatlı ve umami tatları için ayrı ayrı bölümler yoktur.[13]
Spor etkinliği yapılacağı bir gün seks yapmanın spor performansını kötü etkilediğine dair herhangi bir dayanak yoktur. Aksine seks testosteronu arttırır, bu da spor için faydalı olabilir.[12]
Görme, koklama, tat alma, dokunma ve işitme duyularının yanı sıra, insanlar denge, ivme, duruş, acı, sıcaklık, basınç ve susama gibi en az 20 tane daha duyuya sahiptir.[12]
Yutulan sakızın sindirilmesi yıllar sürmez! Sakızın çiğnenen kısmı sindirilemez, olduğu gibi vücuttan atılır. Geri kalan maddeler ise (şeker, nişasta vb.) vücut tarafından emilir.[18]
Uyurgezerleri uyandırmak, bilinenin aksine sorun değildir. Kişiyi belki biraz sersemletir, ama uyandırılmazlarsa kendilerini yaralamaları daha büyük olasıdır.[13]
Antibiyotikler virüsleri öldürmez! Bu söylenti, genellikle her soğuk algınlığı ve grip sezonunda ortaya çıkmaktadır. Antibiyotik denilen maddeler sadece bakterileri öldürür. Oysa nezle (yani soğuk algınlığı) ve grip, antibiyotik kullanımından etkilenmeyen virüsler nedeniyle gerçekleşir. Dolayısıyla antibiyotik kullanımının soğuk algınlığı ve gribe hiçbir faydası yoktur, aksine gereksiz yere kullanıldığı için zararı olabilir.[19]
Yemek yedikten hemen sonra yüzmek, kramp riskini artırmaz. Alkol, bu riski daha çok artırır. Ancak tok bir karın, nefesin daha çabuk tükenmesine neden olur.[13]
Tıraş, kılları kalınlaştırmaz! Yeni çıkan kıllar daha kalın, daha sert veya daha koyu değildir; sadece öyle görünür, çünkü uçları artık sivri değildir.[13]
Herkesin günde 8 bardak ya da en az 2 litre su tüketmesine gerek yoktur. Bir kişinin içmesi gereken su miktarı, o kişinin kilosuna, günlük aktivitesine, giydiği kıyafetlere, ayrıca ortamın sıcaklığına ve neme bağlıdır. Bunun yanı sıra, vücudumuz yiyeceklerden de su alır.[12]
Dört değil, beş tane tat tomurcuğumuz vardır. Tatlı, tuzlu, acı ve ekşi tatların yanı sıra dilimizde umami adı verilen, tuzlu ve ete benzeyen tatları algılayabilen bir tat tomurcuğu da vardır.[12]
Hayvanlar
Boğalar, matadorların pelerinlerinde kullanılan kırmızı renge öfkelenmezler. Aslında uzun süreli kapalı kalan boğalar, doğal olarak öfke ile sahneye çıkarlar ve sürekli hareket eden nesneler, onun saldırgan bir tavır sergilemesine sebep olurlar. Yani boğalar kırmızı renge değil, sürekli hareket eden nesnelere saldırırlar.[8]
Popüler inancın aksine, köpekler salyalarını akıtarak terlemezler. Aslında köpeklerin ter bezleri vardır. Çoğunlukla ayak tabanları ile terlerler. Ancak, öncelikle vücut ısılarını hızlı bir şekilde soluk alıp vererek ayarlarlar.
Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük canlısı mavi balinalar değildir. En büyüğü, armillaria ostoyae isimli bir mantar türüdür. Bu mantar küçük görünse de, yerin altında yayılmakta ve bu da onu hem alan, hem kütle hem de hacim bakımından en büyük canlı kılmaktadır.[20]
Yarasalar kör değildir. Yarasaların %70'e yakını, çoğunlukla küçük yarasalar, ekolokasyon ile yönlerini tayin etmelerine karşın, bütün yarasaların gözleri ve görme kabiliyetleri vardır. Bunun yanında, neredeyse bütün büyük yarasalar ailesi ekolokasyon kullanmazlar ve harika gece görüş yeteneğine sahiptirler.[kaynak belirtilmeli]
Özellikle Arabistan bölgesinde bulunan develer, sıcak çöl şartlarında günlerce hayatta kalabilmek için besin depolaması yaparlar. İnsanlar tarafından bilinen "develerin hörgüçlerinde su depolaması" bilgisi ise kesinlikle yanlıştır. Aslında develer, hörgüçlerinde su değil, yüksek miktarda yağ depolarlar. Bunun sebebi ise yağın suya göre sıcağa daha fazla dayanmasıdır. Böylece develer, uzun süreli çöl yolculuklarında hayatta kalma sıkıntısı çekmezler.[8]
Deve kuşları, düşmanlarından saklanmak için kafalarını kuma gömmezler.[21]
Balıkların hafızasının olmadığı kanısı da yanlış bilinenler arasındadır. Örneğin Japon balıklarının genel olarak 3 aylık bir hafızaya sahip olduğu bilinmektedir.[8]
Karasineklerin ömürleri 24 saat değildir. Bir sineğin ortalama yaşam süresi 20-30 gündür.
Yaygın inanışa göre toprak solucanını ikiye böldüğün zaman iki ayrı solucan olurlar. Fakat çok az sayıda toprak solucanı türü, rejenerasyon yeteneğine sahiptir. Bir solucanı ikiye böldüğünüz zaman sadece ağzı olan, yani beslenebilen tarafı yaşarken diğer tarafı ölür. Fakat yassı solucanlar bu yeteneğe sahiptirler.[kaynak belirtilmeli]
Bal arıları saldırgan bir yapıya sahip olmamalarına rağmen, insanların yaptığı bazı hareketleri tehdit olarak algıladıkları için kendilerini savunmak amacıyla iğnelerini sokabilirler.[22] Bal arısı insanları soktuğunda ölmeyebilir. Çünkü ölmesinin sebebi, iğnesini çıkarırken kendi vücuduna zarar vermesi yüzündendir. Yani iğnesini çıkarmayı başarırsa hayatına devam eder.[23]
Bukalemunlar, tehlike hissettikleri anda kamuflaj amacıyla renk değiştirmezler. Onların renk değiştirmelerinin nedeni, karşı cinsi etkileme veya vücut sıcaklığını ayarlamadır.[9]
Dinozorlar ile insanlar birbirlerini hiç göremedi. Amerikalı yetişkinlerin %41'i bunun aksini düşünmelerine karşın, dinozorlarla insanlar arasında 63 milyon yıllık bir fark vardır.[13]
Kelebeklerin ömrü 1 gün değildir! Sanıldığı gibi kelebekler aslında 1 gün yaşamaz, daha uzun yaşar. Hatta dünyada ömrü 1 gün olan hiçbir kelebek türü keşfedilmemiştir. Yetişkin kelebeklerin ömrü, türüne bağlı olmak üzere 1 hafta ile 1 yıl arasında değişebilir. Hatta bazı kelebeklerin ömrü 1 yılı da geçebilir.[24][25]
Baykuşların sürekli kafalarını oynatmalarının sebebi, gözlerini oynatamamalarıdır.[26]
Bitkiler
Ayçiçekleri, gün boyunca Güneş'i ve Ay'ı takip etmez. Çiçekler gün boyunca zaten doğrudan doğuya bakar. İlk gelişim aşamasında, çiçekler belirene kadar bir takip söz konusudur, ancak bunu neredeyse her bitki yapmaktadır.[kaynak belirtilmeli]
Muzlar, aslında ağaçta yetişmezler; ağaca benzeyen muazzam büyüklükteki otsu bitkilerde yetişirler.[13]
İnsan cinselliği
Cinsel ilişkidepenis boyu önemli değildir. Kadınların yalnızca %1’lik kısmı penis boyunun "çok önemli" olduğunu söylemiştir. Vajina kanalın dış 3’te birlik kısmı, yani ilk 4 cm'i uyarılacak olan sinirlere sahiptir. Yani -büyük veya küçük olsun- her erkek, kadınların uyarılmasını ve zevk almasını sağlayabilmektedir.[27]
Erkeklerin kadınlardan daha çok sekse düşkün olduğu bilgisi yanlıştır. Kadın ve erkek, neredeyse aynı oranda seksi düşünür ve ister.[27]
Bir kadının kızlık zarı sadece seks yaparak değil, jimnastik veya ata binme gibi çeşitli fiziksel aktiviteleri esnasında ya da herhangi bir olay sonucunda da yırtılabilir. Ayrıca bazı kadınların kızlık zarı çok sağlamdır ve cinsel olarak aktif olmalarına rağmen kızlık zarları yırtılmayabilir.[28] Toplumdaki önyargıılara ve atfedilen yanlış değerlere rağmen kızlık zarı (himen), her kadında bulunmamakta ve ayrıca her kadında farklı kalınlıktadır. Cinsel birliktelik yaşamamış birinde kızlık zarı olmayabilir.[29]
Erken boşalmanın genellikle sadece genç erkeklerin sorunu olduğu düşünülür. Ancak erken boşalma, aslında her yaştan kişiyi etkileyebilen kronik bir durumdur.[28]
Ekstradan alınan kiloların sadece doğum kontrol hapına bağlı olduğunu düşünülür, ancak bu bilgi doğru değildir. Doktorlar, doğum kontrol hapının kilo aldırdığına dair çok az bilimsel kanıt olduğunu söylüyor.[28]
Kadınlar sadece klitoris ile orgazm olmazlar. Klitorisin uyarılması sekste çok önemlidir ve birleşme olmaksızın sadece klitorisin uyarılmasıyla da kadınlar orgazma ulaşabilirler. Ancak, bunun yanı sıra vajinal orgazm da yaşayabilirler. Tabii bu, öğrenilmesi gereken ve defalarca ilişkiye girerek kazanılabilecek bir tecrübedir.[30]
Birçok insan sadece erkeklerin uykuda boşaldığını düşünür, ancak gerçek bundan çok daha farklıdır. Yapılan araştırmalar, kadınların %40’ının gördükleri rüyalar nedeniyle orgazm olup uyandıklarını göstermektedir.[28]
Çoğu kadın, vajina ile vulvayı pek karıştırır. Vulva, üreme organının gözle görülebilen ve iki bacak arasında kalan etli kısmına denilmektedir. Vajina ise kaslı bir yapıya sahiptir ve vulvayı rahime bağlayan geçidin adıdır. Aslında vajina gözle görülmez, çünkü deliğin iç kısmında kalmaktadır.[29]
Fizik
Gökkuşağında 7 renk yoktur! Gökkuşağındaki renkler kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit mavisi ve mor olarak bilinir. İşin aslı, gökkuşağında kesintisiz bir renk spektrumu vardır. Ancak insanın renk algısı, ortada bir kuşak serisi olduğu yanılgısını yaratır. Kimi gökkuşaklarında ise insan gözünün görebileceği 7'den fazla kuşak bulunur.[18]
Çok yüksekten düşen bir bozuk paranın bir insanı öldürebileceği iddiası doğru değildir. Bozuk parayı ne kadar yüksekten atmış olursanız olun, ulaşabileceği en son hız 50–80 km'dir. Bu da öldürecek kadar hızlı değildir ama acıtır.[18]
Kimya
Suç romanları ve diziler aracılığıyla yaygınlık kazanan, Kloroform dökülen bezin buruna tutulduğunda "anında bayıltması" inanışının aksine Kloroform'un saniyeler içinde bayıltma etkisi yoktur. 1960'lara kadar anestezik amaçlarla kullanılan Kloroform, etkisini uygulandıktan dakikalar sonra göstermekteydi.[31]
Coğrafya
Dünyanın ilk süper kıtası Pangea değildi. İlk süper kıta, 3.6 milyar yıl önce var olan Vaalbara idi.[12]
Dünyanın en büyük çölü Sahra değildir, Antarktika'dır. Bir yeri çöl yapan özellik, oranın yüksek sıcaklığa değil, kuru bir yüzeye sahip olmasıdır. Antarktika da dünyanın yüzölçümü en büyük kuru bölgesidir ve bir çöl olarak kabul edilir. Hatta buradaki bazı bölgelere 14 milyon yıldan beri yağmur yağmamıştır.[32]
Ülkeler
İtalya'daki Pisa Kulesi aslında yamuk yapılmamıştır. İtalyanların bu ünlü çan kulesi, aslında dik olarak tasarlanmıştır. Fakat yapıldığı tarih olan 1173 yılından itibaren temeldeki yumuşak zemin sebebiyle güneye doğru kaymaya başlamıştır.[18]
Bütün dinler bir Tanrı ya da Tanrılar olduğunu öğretmez. Örneğin Budizm ve Jainizm dinlerinin yaratıcı bir Tanrısı yoktur ve Üniteryen Üniversalizm'in hiçbir inancı yoktur.
Cehennemdeşeytan hüküm sürmez. Kutsal kitapların hiçbirinde böyle bir şeyden bahsedilmez. Sadece İslam dininde, cehennemde görevli olan ve adı zebâni olan meleklerin bulunduğu inancı vardır.[13]
Hristiyanlık
İsa, büyük olasılıkla doğumunun geleneksel olarak Noel adında kutlandığı 25 Aralık'a karşılık gelen herhangi bir tarihte doğmamıştır. Onun doğumunun ya ilkbahar ya da yaz mevsiminde olması daha olasıdır. Kuzey Yarımküre'de ise 25 Aralık, kışın başındadır.[33] Bunun yanı sıra, İsa'nın doğum yılı olarak MÖ 6, MÖ 4 ve MÖ 1 gibi farklı tarihler de belirtilir.
Hristiyanlıktateslis (üçlü birlik) inancı vardır ve Hristiyanlar, tek bir Tanrı'ya taparlar ve Hristiyanlık da monoteist bir dindir. Teslis inancı triteizm değildir. Normal bir matematik sınavında 1+1+1=3 yapar; ancak Hristiyanlığın bir teoloji sınavında bu, 1+1+1=1 olarak kabul edilir.[35][36]
Tarsuslu Pavlus, Saul adını Pavlus olarak değiştirmedi. Babasından miras kalan Roma vatandaşlığı ile bir Yahudi olarak doğdu ve bu nedenle, Luka'nın Elçilerin İşleri 13:9'da belirttiği gibi, doğuştan hem bir İbrani adı hem de bir Greko-Romen adı taşıdı: "...Saul, yani Pavlus,...".[37][38]
Roma Katolikdogması, papanıngünahsız ya da her zaman yanılmaz olduğunu söylemez.[39] 1870'ten beri Katolik dogma, papa tarafından ilan edilen (kasıtlı olarak ve belirli çok özel koşullar altında; genellikle ex cathedra olarak adlandırılır) ilahi vahiyde yer alan dogmatik bir öğretinin hatasız olduğunu, ancak papalığın yanılmazlığının resmi olarak duyurulmasının nadir olduğunu belirtir. Çoğu ilahiyatçı, kanonizasyonların gereklilikleri karşıladığını belirtirken,[40] bunun dışında, son zamanlardaki papaların çoğu tek bir yanılmazlık çağrısı olmadan görevlerini tamamladı.
İslam
Çoğu Müslüman, İslampeygamberiMuhammed'in doğum tarihini 571 yılı veya tam olarak 20 Nisan 571 olarak alır. Oysa Muhammed'in doğum tarihi kesin değildir. Bu konuyla ilgili üç yıl arasında daha çok gidip gelinmektedir: 569, 570 ve 571. Hindistanlı Müslüman din bilgini Muhammed Hamidullah, Muhammed'in doğum tarihini miladi takvime göre 17 Haziran 569 (12 Rebiülevvel) olarak hesaplamışken,[41]Mısırlı astronomi bilgini Mahmut Paşa el-Felekî ise 20 Nisan 571 (9 Rebiülevvel) olarak hesaplamıştır. Bu konu hakkında İslam mezheplerinde de görüş ayrılıkları vardır. İslam dünyasının çoğunluğu (Sünniler) 571 yılını kabul ediyor iken,[42]tarih bilimi ise genellikle kabaca 570 olarak alır.
Sanılanın aksine çoğu Müslüman kadın; vücudu, başı ve yüzü örten, içini görmek için bir ağ ızgarası olan burka adlı giysiyi ve saçları ile yüzlerini (gözleri hariç) örten peçe adlı giysiyi giymez. Birçok Müslüman kadın sadece saçlarını bir başörtüsü ile örterler. Bununla birlikte, hem yüzlerini hem de başlarını herhangi bir şekilde örtmeyen birçok Müslüman kadın da vardır.[43]
Birçok gayrimüslim, Müslümanların Mekke'deki Kâbe'ye taptıklarını düşünmektedir. Oysa bu, yaygın bir yanılgıdır. Kabe, İslam'da kıble, yani bir yön vazifesi görür ve Müslümanlar ona dönerek namazlarını kılarlar. Ayrıca Müslümanlar, Kabe'nin yeryüzündeki ilk mabet olduğuna inandıkları için ona çok önem verirler ve bunun için de İslam'da hac ibadeti vardır. Hac'da Müslümanlar, Kabe'nin etrafında dönerek ibadetlerini gerçekleştirirler. Ancak İslam dini putperestliği tamamen reddettiği için hiçbir Müslüman, katiyen Kabe'ye tapmaz; ona değer verdiklerinde de Allah'ı hatırlayıp anarlar.[44]
"Cihat" kavramı, İslam'da her zaman "kutsal savaş" anlamına gelmez. Kelime, Arapçada "savaş" değil, "mücadele" anlamına gelir.[45] Birçok gayrimüslim ve hatta bazı köktenci Müslümanlar, cihadın kılıçla veya silahla ilgili bir şey olduğunu sansa da; birçok modern İslam alimi, genellikle bunun manevi türden bir çaba veya İslam uğruna herhangi bir mücadeleyi ima ettiğini söylemektedir.[46]
Kur'an, şehit olmuş Müslümanlara cennette 72 bakire kadın vadetmez. Cennete girecek kişiler için -şehit olsun ya da olmasın- olan bakire kadın yoldaşlardan ve hurilerden söz edilir,[47] ancak herhangi bir sayı belirtilmez. 72 bakirenin kaynağı, İmam Tirmizi'nin Sünen-i Tirmizi eserindeki bir hadistir.[48]Hadisler, başkaları tarafından bildirilen ve Muhammed'in sözleri olduğu iddia edilen eylemleridir.[49] Bu nedenle Kur'an'ın bir parçası değildirler. Müslümanlar, hadislere değer verseler de, tüm hadislere inanmazlar ve bunun gibi zayıf kaynaklı hadislere mesafeli davranırlar. Ayrıca bu hadisin doğru tercümesi de tartışma konusudur.
Muhammed'in ölüm yaşı olan 63, Ay yılı hesabına göre hesaplanmıştır. Günümüzde çoğunlukla kullanılan ve Güneş yılı esasına dayanan miladi takvime göre ise kendisi 61 veya 62 yaşında ölmüştür.[50]
Fetva, "ölüm cezası" demek değildir. "Bağlayıcı olmayan hukuki görüş veya bir işle ilgili yargıda bulunmak, bir işin yapılmasına olur vermek" demektir.[13]
Yahudilik
Yahudilik (ya da Musevilik) dininin günümüzdeki takipçi sayısı sadece 14-15 milyon civarıdır. Bu sayı az olmasına rağmen Yahudilik, en eski monoteist dinlerdendir. Nüfusunun çoğunluğu Yahudi olan tek ülke İsrail'dir. Yahudilerin çoğu İsrail'de, ardından Kuzey Amerika'da yaşarlar.[51]
Budizm
Budizm'in kurucusu olan Gotama Buda'nın şişman olduğu bilinmemektedir. Batı'da "Şişman Buda" veya "Gülen Buda" olarak bilinen tombul keşiş, Budai adındaki, 10. yüzyılda yaşayan bir Çinli Budist halk kahramanıdır.[52]
Edebiyat
Dünyada en çok okunan kitap denilince akla genellikle dünyaca ünlü yazarların yazmış olduğu romanlar ve hikâyeler gelir. Ancak dünyada en çok okunan kitap, yaklaşık 3 milyar okunmayla İslam'ın kutsal metni olan Kur'an'dır.[53][54] Onu, yaklaşık 2,5 milyarlık bir okunmayla Hristiyanlığın kutsal metni olan Kutsal Kitap takip etmektedir.[53]
Polis, kayıp şahıs ihbarını işleme koymadan önce 24 saatlik bir süre geçmesini beklemez; işlemi hemen başlatır.[13]
ABD sivil polisleri, polis olduklarını söylemek zorunda değillerdir. Bu, Hollywood'un çıkarttığı bir uydurmadır.[13]
Sanat ve kültür
Yiyecek ve aşçılık
Suşi yemeği, çiğ balık demek değildir ve suşi'nin tamamı çiğ balıktan oluşmaz. Suşi'nin sözlük anlamı "ekşi pilav" olup, sirkeli pilava bir referanstır. Genelde bu sirkeli pilavın içine balık konur, ama eklenmeyebilir de.[56]
Ispanakta aşırı miktarda demir bulunmaz. İçerisinde oldukça yüksek miktarda demir bulunduğu bilgisi, 1870'li yıllarda bir doktorun yazım yanlışı yapması sebebiyle ortaya çıkmıştır. Ispanak hakkında bir yazı yazan doktor, ondalık işaretini yanlış yere koyunca ıspanağın içerisindeki demir miktarı normalden 10 kat fazla bilinmiştir.[8]
Sanılanın aksine balıkla birlikte yoğurt yenilebilir. Balık tazeyse, yanında yoğurt ile yenilmesinde hiçbir sakınca yoktur. Alerjik durumu olan kişilerde sadece biraz kaşıntıya neden olabilir.[24]
Yağ, makarnanın yapışmasını engellemez. Ama suyun kabarıp taşmasını engeller.[13]
Diller
Dünyada ana dil olarak en çok konuşulan dil İngilizce değildir. En çok konuşulan dil, yaklaşık 1.4 milyar Çinlinin ana dili olan Çincedir. Onun ardından İspanyolca gelir. İngilizce ise 3. sıradadır.[21][57]
Sinema ve televizyon
Ünlü Türk oyuncu Kemal Sunal'ın doğum gününün 10 Kasım olduğu, ancak Atatürk'ün ölüm günü olduğundan ötürü doğum gününü 11 Kasım'da kutladığına ilişkin söylenen iddia gerçek değildir. Bu konuyla alakalı olarak Kemal Sunal'ın oğlu Ali Sunal, “Tabii ki babamın Atatürk’e karşı büyük bir sevgisi ve saygısı vardı, ama kendisi 11 Kasım’da doğdu.” cevabını vermiştir.[58]
Tarih
Antik Çağ
İlk olarak Sümerler tarafından kullanılan çivi yazısı, çiviyle yazılmazdı. Düz mantıkla bakarak doğru kabul edilen bu bilgi, gerçekten bayağı uzaktır. Çivi yazısı, "stylus" olarak adlandırılan kamıştan yapılma kalemlerle yazılıyordu.[8]
Ünlü Makedonya kralı Büyük İskender, lakabının aksine büyük değildi. Büyük İskender'in boyunun 1.50 ila 1.65 metre arasında olduğu söylenir.[59]
Orta Çağ
Mısır'da Antik Çağ'dan kalma İskenderiye Kütüphanesi, Hâlife Ömer döneminde, 642'de şehrin ele geçirilişi esnasında Müslüman ordusu tarafından yok edilmedi. Yaygın yanlış inanışa göre Hâlife Ömer, "Eğer bu kitaplar Kur'an ile aynı şeyi söylüyor iseler, onlara ihtiyacımız yok. Eğer Kur'an ile zıt söyleme sahip iseler onları yok edin." diye buyurarak kütüphanedeki tüm kitapların yakılmasını emretmiştir. Bu hikâye, olayın yaşandığı tarihten yüzlerce yıl sonra bile yazılı tarihte yer almamış ve çağdaş dönemdeki tarihçiler bu hikâyeyi eserlerinde yazmamıştır. Birçok tarihçi ve oryantalist, ittifakla İskenderiye Kütüphanesi'nin Hâlife Ömer'den önce türlü nedenlerle yıkılmış olduğunu kabul etmektedir.[60] Bu iddia, Ömer'den yaklaşık 600 yıl sonra SüryaniHristiyan bir yazar tarafından aktarılmıştır.[61]
Vikinglerin boynuzlu miğfer giydiklerine dair hiçbir kanıt yoktur. Vikinglerin boynuzlu miğfer giydiklerine dair ilk görüntü, 1876 yılında Richard Wagner'in "Nibelung Yüzüğü" operasında ortaya çıkmıştır.[62]
Ortalama yaşam süresinin Orta Çağ ve öncesinde düşük olduğu doğrudur, fakat o dönem insanlarının genellikle 30 yaş civarında öldüğü, gerçeği yansıtmamaktadır. Yaş ortalamasının düşük olmasının nedeni, yüksek orandaki bebek ölümlerinden kaynaklanmaktaydı.[63] Örneğin Orta Çağ İngiltere'sinde 21 yaşındaki bir bireyin 60 yaşına kadar yaşaması, beklenen bir durumdu.[64]
Moğol hükümdarı Cengiz Han'ın, ölmeden önce mezarının gizli tutulmasını vasiyet ettiği ve o ölünce de yakınları tarafından bilinmeyen bir yere gömüldüğü, daha sonra da cenazeye katılan herkesin mezarının yeri hiçbir şekilde bilinmesin diye kendilerini öldürdüğü hikâyesi, birçok tarihçi tarafından olumsuz karşılanıp uydurma kabul edilir.[65]
Modern tarihçiler, kadının cinsel ilişkiye girmesini engellemek için tasarlanan bekaret kemerinin bilinen yaygın inanışa göre Orta Çağ'da icat edilmediğini söyler. Bugün geçmişten kalan ve bazı müzelerde sergilenen çoğu bekaret kemeri ya sahtedir ya da 19. yüzyıl sonu ile 20. yüzyılın başlarında mastürbasyondan koruma amaçlı icat edilmiş giysilerdir denilir.[66]
Avrupalı ünlü seyyah Marco Polo'nun makarnayıÇin'den ihraç ettiğine dair yaygın yanlış bir inanış vardır.[67] Ulusal Makarna Birliği'ne göre makarna buğdayı, yani bugün bilinen adıyla makarna, ünlü seyyah Marco Polo'dan yaklaşık 6 asır önce ilk kez LibyalıArapların 7. yüzyılın sonunda Sicilya'yı fethetmeleri ile Avrupa'ya gelmiştir.
Yeni Çağ
Orta Çağ Avrupası, dünyanın düz olduğuna inanmazdı. Bilim insanları, MÖ 500'den beri dünyanın küresel bir şeklinin olduğunu biliyorlardı.[68][69]Platon ve Aristoteles'den kalan dünyanın küresel olduğuna dair yaygın bilgi, tüm Avrupa entelektüelleri arasında yaygın bir inanıştı. Bu yüzden Kristof Kolomb'un Asya'ya açılmak için Avrupa'dan çok fazla denizci toplayamaması, dünyanın düz olduğu inanışından değil, Doğu Hint Adaları'nın tahmin edilenden çok daha uzak olması endişesinden dolayı idi.[70] Eğer Amerika kıtası diye bir yer olmasaydı, Kristof Kolomb muhtemelen Asya'ya varmadan bütün yiyecek stokunu tüketmiş olacaktı.
Kristof Kolomb, şimdiki Amerika Birleşik Devletleri'nin anakarasını oluşturan herhangi bir kara parçasına ulaşmamıştı.[71] Bunun yanı sıra, Kristof Kolomb’tan yaklaşık 500 yıl önce Amerika kıtasına ilk gidenler Vikingler olmuştur. Bazı araştırmacılar, Yeni Gine’den yola çıkan bazı Polinezyalı denizcilerin Vikingler’den de önce Amerika’ya ulaşmış olabileceğini düşünüyor.[72]
Fransa Kraliçesi Marie Antoinette, Fransız köylülerinin kıtlıktan dolayı ekmek bulamadığını duyduğunda "Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler!" diye bir söz dememiştir. Kendisine sarf edilen bu söz ilk olarak, Marie Antoinette henüz 9 yaşındayken Jean-Jacques Rousseau tarafından yazılan "Confessions (İtiraflar)" adlı eserde geçmiştir. Marie Antoinette popüler olmayan bir hükümdardı. Onun taş kalpli, halkından kopuk bir birey olduğu imajını devam ettirmek için "pasta yesinler" sözü kendisine atfedilmiştir.
Napolyon Bonapart kısa boylu değildi, aksine kendi döneminin ortalama bir Fransızından biraz daha uzun boyluydu. Öldüğünde ölçülen boyu 1.70 metreydi. Napolyon her zaman yanında korumaları ile birlikte hareket ederdi, bu korumalar da uzun boylu ve iri yapılı askerlerden seçilirdi. Tarihçiler, bu görüntünün bu yaygın inanışa neden olduğuna inanır.[74]
Noel Baba'nın günümüzdeki yaygın görüntüsü, The Coca-Cola Company firması tarafından bir reklam numarası olarak yaratılmamıştır. 1930'larda Coca-Cola, Noel Baba imajını kullanmaya başladığında Noel Baba çoktan popüler kültür içerisinde modern şeklini almıştı ve diğer şirketlerin reklamlarında ve medyada geniş bir şekilde kullanılmaktaydı.[75]
Dünyadaki ilk atom bombasıJaponya'ya düşmemiştir. Aslında ABD, ilk atom bombasını 6 Temmuz 1945 tarihinde, yani Japonya'ya atmadan önce, New Mexico'da, Manhattan Projesi adı verilen programla patlattı. Aynı tipte tasarlanmış olan Fat Man isimli atom bombası, bu denemeden birkaç hafta sonra Japonya'daki Nagasaki'ye atılmıştır.[76]
Suudi Kralı İbn Suud, İslampeygamberiMuhammed'in mezarını yıktırmak isteyince, Mustafa Kemal Atatürk'ün bunun üzerine 1919 yılında İbn Suud'a "Böyle bir şeye teşebbüs ederseniz Kurtuluş Savaşı'nı bırakır, ordumla aşağıya inerim!" diye bir mektup yazdığı iddiası kesinlikle yanlıştır. Bu iddiayı bir iktisat profesörü, arşivde bu mektubu gördüğünü söyleyerek ortaya atmıştır. Esasında böyle bir mektup arşivlerde hiç bulunamamıştır. Ondan ziyade İbn Suud, hiçbir zaman Muhammed'in mezarını yıkmaya da teşebbüs etmemiştir. Buna ek olarak, 1932'de bağımsızlığını ilan eden Suudi Arabistan Krallığı'na 1919'da böyle bir resmî mektup göndermek imkansızdır.[77][78]
Teknoloji
Telefonun şarjı bitmeden yeniden şarj etmeyin, bataryaya zarar verir iddiası gerçek değildir. Bu durum bugün pek çok telefonda bulunan lityum-iyon pilleri için geçerli değildir. Bu piller, eski tür piller ile aynı ham maddeyi içermezler. Bu nedenle tamamen bitmeden, yani içinde şarj varken yeniden doldurulabilir; bataryaya bir zararı olmaz.[18]
Akıllı telefonları gece şarjda bırakmak piline zarar vermez! Akıllı telefonlar pil dolduğunda elektrik akımını keserler. Yani %100 şarj dolumu olduğunda telefonu fişten çekmezseniz hiçbir şey olmaz; ne telefon patlar ne de batarya ömrü kısalır.[18]
Bir arabanın benzin deposuna gelebilecek bir kurşun arabayı patlatamaz! Filmlerden aşina olduğumuz bu sahneler gerçeği yansıtmazlar. Gerçekte kurşun ya kapakta takılır ya da patlama olmadan deler geçer.[18]
^Alpha, Yankee Sierra (18 Mayıs 2022). "Hezarfen Ahmed Çelebi". havatarafi.com. 5 Şubat 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 13 Şubat 2024.
^
a. Rafe, Simon. "Infallibility versus Impeccability". Saint Michael's Basic Training: Apologetics. 27 Nisan 2014 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2011. b. MacDonald, David; Bonocore, Mark. "Is the Pope Sinless?". The Pope, Bishop of Rome Catholic and Orthodox relations. CatholicBridge.com. 15 Haziran 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 17 Haziran 2011.
^Warraq, Ibn (12 Ocak 2002). "Virgins? What virgins?". the Guardian (İngilizce). 25 Ağustos 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Şubat 2022.
^Marr, Andrew, Büyük Dünya Tarihi (A History of the World), Yakamoz Yayınları, 2018. (sayfa: 244)
^Keyser, Linda Migl (2008). "The Medieval Chastity Belt Unbuckled". In Harris, Stephen J.; Grigsby, Bryon L. (eds.). Misconceptions About the Middle Ages. Routledge.
^Louise M. Bishop (2010). "The Myth of the Flat Earth". In Stephen Harris; Bryon L. Grigsby (eds.). Misconceptions about the Middle Ages. Routledge. ISBN 978-1135986667. Retrieved January 26, 2014.