Bu madde, İngilizce Vikipedi'de yer alan aynı konulu maddeden Türkçeye çeviri yapılarak genişletilebilir.
Başlıca çeviri yönergeleri için [genişlet] düğmesine tıklayınız.
İngilizce maddenin makine çeviri sürümünü görüntüleyin.
Google Çeviri gibi makine çevirileri, yapacağınız çeviriler için iyi bir başlangıç noktasıdır ancak çevirmenler, sadece makine tarafından çevrilen metni kopyala yapıştır yapmak yerine, hataları gerektiği gibi gözden geçirmeli ve çevirinin tutarlı olduğunu onaylamalıdır.
Güvenilmeyen ya da düşük kaliteli görünen içerikleri eklemeyiniz. Mümkünse yabancı dil maddesinde verilen referanslar ile çevireceğiniz metni doğrulayın.
Çevirinize eşlik edecek bir şekilde dillerarası bağlantı ekleyerek değişiklik özetinizde bir telif hakkı atfısağlamalısınız. Değişiklik özeti için örnek bir atıf : Bu değişiklikteki içerik İngilizce Vikipedi'de yer alan [[:en:Gender and sexual minorities in the Ottoman Empire]] sayfasından çevrilmiştir, atıf için sayfanın tarihine bakınız.
Ayrıca tartışma sayfasına{{Çevrilmiş sayfa|en|Gender and sexual minorities in the Ottoman Empire}} şablonunu eklemelisiniz.
Osmanlı İmparatorluğu'nda eşcinsellik veya dönem şartlarında diğer anlamıyla Osmanlı İmparatorluğu'nda oğlancılık,[1]Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde yaşamış eşcinsellerin yaşam biçimidir. Osmanlı'da cinsel yönelim ve ilginin erkek erkeğe ilişki ya da erkek erkeğe sekstir. Eski adlandırmada (lûtîlik), pasif gey erkekler (lûtî) olarak tanımlanmış, yine bireyler arasındaki ilişkiden gulâmperestlik[2] olarak bahsedilmiştir.[3] Yine Osmanlı İmparatorluğu'nda seks işçisi erkeklere "hîz oğlanı" denir ve "hîz"ler devlet tarafından kayıt altına alınırlardı. Hayatını bu işten kazanan erkekler "defter-i hîzán" adlı kütüğe yazılırlardı.[4]
Tarih
İlk dönemler: Orhan Gazi dönemi
Osmanlı'da oğlancılığın Orhan Gazi döneminde başladığı sanılmaktadır.[5] Osmanlılara esir düşen Bizans İmparatorluğu'nun Selanik Başpiskoposu Gregory Palamas Osmanlı'da eşcinsel ilişkinin çok yaygın olduğunu, özellikle Hristiyan esirlere yönelik tacizlerin çok olduğunu söylemiştir.[6]
Askerlik
Osmanlı sadrazamlarından Sinan Paşa'nın oğlu ve Osmanlı ordusuna başkomutanlık ve vezirlik[7] yapmış olan Mehmet Paşa'dan kadınsı davranışlar sergilediği için Muhannes Mehmet Paşa şeklinde bahsedilmektedir.[8]
Yeniçeri Ocakları
Osmanlı ordusunda eşcinseller Yeniçerilere hizmet eden "civelek" olarak tanımlanmış, savaşlarda ihtiyacı karşılamak üzere civelekler taburu oluşturulmuştu. Civelek taburunda yer alan askerlerin her birini bir yeniçeri sahiplenmiştir.[9][10][11] Böyle bir iddiaya karşılık TDK Tarih Terimleri Sözlüğü'ne göre yeniçeri ocağına yeni girmiş veya girmeye aday yakışıklı delikanlılardan seçilen ve aşçıbaşının yanında çalışan gençlere civelek denilmekteydi.[12][13] Yeniçeri oğlu oldukları ve mutfak hizmetlerinde kullanılmak için babalarının bölüklerinde görev yaptıkları ve acemiliklerini oralarda geçirdikleri ifade edilir.[14]
Kültür
Edebiyat
Nev'îzâde Atâyî'nin yazdığı Hamse-i Atâyî, eşcinselliği konu olarak ele alan erken Osmanlı eserlerindendir. Hamse'nin barındırdığı birçok minyatür, hemcins cinsel ilişkilerini açık şekilde betimlemektedir.[15]
Osmanlı'da kadınlardan hoşlanmadığını devamlı tekrarlamış,[16] eserlerinde hep konusunu işlemiş eşcinsel şairlerden biri Enderûnlu Fâzıl olmuştur.[17]Eşcinsel temalı "Güzel Oğlanlar Kitabı" (Hûbannâme)[18] ve köçeklerin hikâyelerini anlatan Çengi-nâme vardır. "Hançerli Hanım Hikâye-i Garibesi" de iki eşcinsel erkek arasındaki aşkı anlatan Osmanlı dönemli bir hikâyedir.[19]
Hukuk
Eşcinsel ilişkiyi yasaklayan kanun maddeleri
Osmanlı Devleti'nde Tanzimat öncesinde yürürlüğe girmiş olan şu kanunlar, o dönemlerde livata (erkekler arasındaki eşcinsel ilişkinin) yaygınlık kazanması dolayısıyla, eşcinsellliğe yönelik cezaları içermekteydi: Dulkadir Vilayetinde (Maraş ve dolayları) uygulanmakta olan Alaüddevle Bey Kannunamesi, Bozok Türkmen bölgesinde (Yozgat)) uygulanmakta olan Bozok Kanunlarının 15. maddesi, I. Selim Kanunnamesinin 6. maddesi, Kanuni Kanunnamesinin 27., 32.-35. maddeleri.
Tanzimat Devri'nde yürürlüğe konan ve önceki ilgili hukuki kaideleri hükümsüz kılan, Osmanlı tebaasının tümünün uymakla yükümlü olduğu 1858 tarihli Ceza Kanunname-i Hümayunu'nda ise livata ile ilgili bir düzenleme bulunmaz.[20] Tanzimat reformları arasında sayılan Kanunname, 1810 tarihli Fransız Ceza Kanunu'nu esas almaktadır ve Fransa'da, belirli bir cinsel eylemi suç olarak addeden yasalar 1791'den itibaren yürürlükten kaldırılmıştır.[21]Ceza Kanunname-i Hümayunu'nda livata ile ilgili düzenleme olmamasına dayanarak livatanın bu tarihte suç olmaktan çıkarıldığını kabul edenler[20] olduğu gibi; bunu kabul etmeyenler de vardır. Bazı araştırmacılar, İslam ceza hukukunda suçlara verilen cezaların had, tâ'zir, kısas ve diyet cezaları olarak dört ayrı başlıkta değerlendirildiğini,[22] ve 1858 tarihli Kanunname'nin birinci maddesinde tâ'zir suçlarını düzenlendiğine[23] dikkat çekerek; livatanın, İslam Hukuku'nda zina suçuna kıyas edilerek had suçları bağlamında ele alındığını ve bu nedenle pek çok kanunnamede ayrıca hükme bağlanmasına ihtiyaç duyulmadığı görüşünü ifade etmişlerdir.[kaynak belirtilmeli]
^Mehmet Zeki Pakalın'ın Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü'ndeki tanım bu açıklamayla uyumludur. Pakalın, bu gençlerin tecavüzden sakınmak için peçeyle dolaştıklarını da belirtir.
^"KULOĞLU". islamansiklopedisi.org.tr. 28 Aralık 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Nisan 2022.