Bu maddenin Vikipedi'nin kalite standartlarına uyabilmesi için tamamen yeniden yazılması gerekmektedir. Sayfayı düzenleyerek bu konuda yardımcı olabilirsiniz. Görüşlerinizi lütfen tartışma sayfasında belirtiniz.(Şubat 2022)
Ebû Müslim Abdurrahman bin Müslim El-Horasanî (Farsça: ابومسلم خراسانی ، بهزادان پور ونداد هرمزد), asıl adı Abdurrahman'dır. Ebû Müslim künyesi ile tanınmış bir Müslüman siyasetçidir. İbnul Esîr, Ebû Müslim'in nazik, cesur, ileri görüşlü, akıllı, tedbirli, mahir kişilikli biri olduğunu belirtmiştir.[1] Ebû Müslim'e, Emevî Devleti’nin devrilmesinde ve Abbasîlerin hilafetinin başlanmasında oynadığı rol nedeniyle “Nâkilü’d-devle (devlet aktaran), Sâhibü’d-devle (devlet sahibi) ve Nafizü’d-devle, (devletin nüfuzlusu)” unvanları verilmiştir.[2]
Ebû Müslim'in etnik menşei kesin olarak bilinmemektedir. Arap olmamakla birlikte Türk veya Fars asıllı olduğuna dair de bilgi bulunmamaktadır.[3]İbn el-Esir ve İbni Kesir, Ebû Müslim'in etnik kökeni hakkında herhangi bir bilgi vermemektedir. Bunun yanında çeşitli halklar tarafından benimsenmiş ve bir kahraman olarak anılmıştır. Muharrem Zeki Korgunal'ın iki ciltlik Ebu Müslim Horasani adlı eserinde kendisinden Türk olarak bahsedilir. Yüksek savaşçı kültürü ve Horasan doğumlu olması hasebiyle bu iddianın doğru olma ihtimali yüksektir.[4]
Emevî Devleti'nin yıkılışı ve Abbasî Devleti'nin kurulması aşamalarında önemli roller üstlenmiştir. Horasan'da bulunduğu sıralarda Emevîler'e karşı faaliyetler yürütmüş ve isyan hazırlıklarını organize etmiştir. Abbasî Devleti'nin kuruluşundan sonra nüfuzunun giderek artması, devlet yönetiminde etkisinin güçlü hâle gelmesi yönetimi rahatsız etmiş ve ortadan kaldırılmasına karar verilerek bir görüşme sırasında öldürülmüştür.
Hayat hikâyesi
Abdurrahman, 718 yılında Merv'de doğdu. Çocukluğu ve gençliği Kûfe'de geçti. Bu dönemde Kûfe, Emevî hanedanına karşı siyasi faaliyetlerin yoğun şekilde yaşandığı bir yer durumunda idi. Bu sebeple, kendisi Emevî aleyhtarı olarak yetişti. Abbasî soyuna mensup ileri gelenler tarafından yakın ilgi gördü. Kendisiyle Kûfe'de karşılaşan bu şahıslar zekâsına hayran kaldıklarından yakın ilgi gösterip Mekke'de bulunan İmam Muhammed'e ondan söz ettiler.
Ebû Müslim Horasanî, İmam Muhammed'in yerine geçen kardeşi İmam İbrahim'in huzuruna çıkarılarak kendisine takdim edildi. İmam İbrahim, kendisine yakın ilgi gösterdi. Bu sıralarda Emevî hanedanına karşı siyasi faaliyetler giderek hız kazanmaktaydı. Bu yakın temastan sonra Ebû Müslim Horasanî, Horasan'daki Emevî karşıtı faaliyetleri idare etmekle görevlendirilip bu amaçla Horasan'a gönderildi. Horasan'ın hilâfet merkezine uzak ve yönetimin buradaki etkisinin oldukça zayıf olması, muhalefetin gelişip güçlenmesi için verimli bir zemin oluşturmaktaydı. Ayrıca burada cereyan eden kavimlerarası mücadelelerde Emevîlerin taraf tutması da kendilerine karşı olan hoşnutsuzluğun artmasına sebep olmaktaydı. Abbasiler de burayı siyasi faaliyetlerinin merkezi olarak kullandılar.
Ebû Müslim, Emevî saltanatını yıkan ayaklanmanın başkomutanıdır. Geniş halk yığınları büyük baskılar altındaydı. Bu durum da Şiilerin ileri gelenlerinin kendisine şüphe ile bakmalarına ve hemen kabullenmemelerine sebep oldu. Fakat Ebû Müslim Horasanî, kısa sürede Mezopotamya'da sevilen ve sayılan bir kişi oldu. Bu durum ile bağlantılı olarak iki defa Merv'den ayrılmak zorunda kaldı. Ancak daha sonra tekrar buraya dönerek faaliyetlerini sürdürdü. Ayrıca İmam İbrahim'in de ondan yana tavır koyması ve Horasan'da lider durumunda olmasını istemesi, karşı tarafı kendisini kabul etmek zorunda bıraktırdı. Böylece devam eden ihtilâl hazırlıklarında giderek ön plâna çıkmaya başladı.
İsyanın plânlanması
Ebû Müslim Horasanî, özellikle 747 yılından itibaren yoğun propaganda faaliyetlerine girişti. Birçok kimse ile görüştü. Bir taraftan Abbasilerin propagandasını yürütürken diğer taraftan da isyancıları teşkilatlandırdı. Civarda bulunan yerleşim yerlerini dolaşarak insanlar arasındaki faaliyetlerini sürdürdü. Belli bir aşamadan sonra isyanın ne zaman gerçekleştirileceği ve ne zaman harekete geçileceği yavaş yavaş netleşmeye başladı. Arap olmayan unsurlar, Araplara karşı isyan hazırlıklarına girişirken tehlikeyi fark eden Araplar da hareketlenmeye başladılar. Ancak aralarındaki çekişmeler ve mücadeleler fazla olduğundan bir araya gelmeleri mümkün olmadı. Bu durumun farkında olan Ebû Müslim, bir araya gelmelerini engellediği gibi birlik olma girişmelerini de etkisiz hâle getirdi. Kabileler arasındaki ihtilafı körükleyerek birbirleriyle vuruşturdu.
Horasan'daki gelişmelerden haberdar olan Emevîler harekete geçip en azından Araplar arasında ittifakı ve birlikte hareket etmelerini sağlamaya çalıştılar. Ancak bir netice alamadılar. Çünkü harekete geçen Ebû Müslim, şehirleri art arda zapt etmeye ve bölgeye hâkim olmaya başladı. Kendileri üzerine gönderilen Emevî birliklerini bozguna uğrattı. Bu yenilgi üzerine Horasan'daki Emevî hâkimiyeti hemen hemen tamamen ortadan kalktı. Emevî hâkimiyeti burada son bulurken Abbasî hâkimiyeti kuruldu ve Ebû Abbâs 'Abd Allâh "es-Seffah"halife unvanını aldı. Horasan'a vali olarak tayin edilen Ebû Müslim ise bozulan düzenin yeniden kurulmasıyla görevlendirildi. Bu arada yakın bölgelerde meydana gelen ayaklanma ve isyan hareketleri Ebû Müslim'in de desteğiyle bastırıldı.
Emevî hanedanının ortadan kalkmasında önemli katkısı olan ve Abbasî Devleti'nin kurulmasında ön saflarda yer alan Ebû Müslim, giderek güç kazandı. Bölgedeki etkisi ve gücünün giderek artması, Abbasî yönetimini rahatsız etmeye ve kendisinden şüphelenmelerine sebep oldu. Horasan'da bazı vali ve idareciler vasıtasıyla Ebû Müslim'in gücünü kırma ve isyan çıkarma teşebbüsleri akim kaldı. Ebû Müslim, bu tür girişimleri etkisiz hâle getirerek isyan teşebbüslerinin önüne geçti. Devlet içindeki itibar ve nüfuzu daha da arttı. Halifenin kardeşi olan Ebu Cafer Mansur, bu durumdan büyük rahatsızlık duymaya başladı. Bu şahsın ortadan kalkması gerektiğini, kendisine karşı harekete girişilmesini istediyse de halifeyi ikna edemedi.
Kardeşinin yerine geçip halife olan Ebu Cafer Mansur, halifeliğinin ilk yıllarında büyük sıkıntı yaşadı. Amcasının hilâfete geçme teşebbüsü Ebû Müslim'in de yardımıyla etkisiz hâle getirildi. Halifenin amcasının kuvvetleriyle yapılan savaşın kazanılmasından sonra mevzubahis şahıs kaçmak zorunda kaldı. Hazine ve malları Ebû Müslim'in eline geçti. Bu gelişme, Ebû Müslim'in gücünü daha da arttırırken halifenin de rahatsızlığını arttırdı. Çünkü bir komutanın gereğinden fazla güce ulaşması, idarenin üzerinde büyük baskıların oluşmasına sebep olmakta, ileride meydana gelecek kargaşa için önemli bir zemin teşkil etmekteydi. Eline geçirdiği hazineleri merkeze yollaması istendi. Ebû Müslim, bu teklifi reddetti. Birkaç menfî gelişmeden sonra Ebû Müslim, ikna edilerek Halife'nin huzuruna çıkarıldı. Huzura çıkarılmadan önce Ebu Câfer Mansur ve devletin ileri gelenleri karşılamada hazır bulundu. Daha sonra, Ebu Câfer Mansur ile bir görüşme yaptı. Bu esnada saraya önceden yerleştirilen adamlar üzerine salınarak öldürüldü (755).[5]
Ebu Müslim Horasani serdar ve hakim olup, Horasan'daki dini ve siyasi hareketin başına geçerek, Emevileri deviren ve Abbasileri tahta çıkaran muhteşem bir siyasetçidir. Ebu Müslim Horasani'nin katli, özellikle onun uluhiyetine inanan İran Mecusileri arasında pek fena akisler uyandırmış ve ayaklanma çıkmıştı. Sonraları zuhur eden Ehl-i sünnet dışı fırkalar, Babekiler ile Hürremiler ve Batıniler kendi itikatlarının menşei ve tarikatlerinin kurucusu olarak Ebû Müslim'i göstermişlerdi. Ayrıca Şiiliğin az-çok yayıldığı bölgeler ahalisi arasında da büyük kahraman olarak tanınmış ve onun adına aslı olmayan romanlar ve destanlar yazılmıştır.
İsyanın sonuçları
İsyanı başlatan ve yöneten Ebu Müslim'di. Ebu Müslim isyana katılımları arttırıyor ve sadece Ehlibeyt taraftarlarını değil, Emevi iktidarına karşı rahatsız olanları da örgütlüyordu. İsyan gelişip yayıldıkça ve artık kazanacağı kesinleşince, devreye Muhammed'in amcası Abbas'ın sülalesi de girmeye başladı. Hâlâ neden ve nasıl iktidarın Abbasilere bırakıldığı bilinmemektedir. Bilinenler, Ebu Müslim'in Emevi ordusunu yenip, Emevi saltanatına son verdiğidir. Ayaklanma zafer ile ve Abbasoğulları'nın iktidarı almaları ile noktalanmıştı.
Abbasi Hanedanı'nın kuruluşuna vesile olan Ebû Müslim, kendi şahsi düşmanlarına olduğu kadar, Abbasilerin düşmanlarına karşı da şiddetli hareket etmekten geri durmamıştır. Tarihler kendisini çok soğuk kanlı, ketum, hasud ve kindar, aynı zamanda insafsız ve merhametsiz bir kişi olarak zikretmişlerdir. Aslında Ebu Müslim Horasani yaptığı işlerin neticesini göremediği gibi, cehaletiyle pek çok Müslüman kanının dökülmesine de sebep olmuştur.
Daha sonraki süreçte Abbasoğulları da Emevi zulmünü aratmayacak davranışlarda bulunmuşlardı. Zaferin sorumlusu ve sahibi Ebu Müslim halk tarafından çok seviliyordu. Bu ilgi Abbasi halifesini korkutmuştu. Ebu Müslim'i kendisine rakip görmeye başlamıştı. Bunun sonucunda Ebu Müslim 755 yılında Abbasi halifesi tarafından ortadan kaldırıldı.