Çveneburi (Gürcüce: ჩვენებური), ataları 93 Harbi sonrasında Artvin ve Batum yöresinden Osmanlı İmparatorluğu'nun iç kısımlarına göç etmiş, Türkiye Gürcüleri içindeki Müslüman muhacir topluluğun kendi aralarında kullandıkları bir öz tanımlamadır. Bu tanım, Türkiye Gürcüleri içerisindeki tarihi Tao-Klarceti bölgesinin yerlisi olarak yaşayan Gürcüleri ve Gürcü Katoliklerini kapsamamaktadır.[4][5]
Terminoloji
Gürcüce bir kelime olarak “çveneburi”, “bizim, bize özgü, bizden” gibi anlamlara gelir.[6] Ancak göç sonrasında Gürcüler tarafından bu kelime kendilerini diğer toplumsal gruplardan ayırmak için kullanılmıştır. Bu bağlamda “çveneburi”, "Kartveli" (Gürcü) ve "Kartuli" (Gürcüce) kelimelerinin yerini almıştır. Oysa göçmen Gürcülerin bir yerli halk olarak yaşadığı tarihsel Mesheti bölgesinde “çveneburi” kelimesini bu anlamda kullanmadığı, söz konusu bölgelerde yapılan araştırmalar ve alan çalışmalarından da bilinmektedir.[7][8][9]
Gürcü araştırmacı Zakaria Çiçinadze Müslüman Gürcüler üzerine çalışmalarından biri olan Müslüman Gürcüler ve Gürcistan’daki Köyleri adlı araştırmasında "çveneburi" kelimesi, "çveneburi katsi" (ჩვენებური კაცი: bizim insanımız), "çvenebur anbani" (ჩვენებური ანბანი: bizim alfabemiz) ve "çveneburi skola" (ჩვენებური სკოლა: bizim okulumuz) gibi anlamlarda geçer.[10] Kültür tarihçisi Nikolay Marr'ın Şavşeti ve Klarceti bölgeleri ve buradaki Gürcüler üzerine 1904 yılındaki gezi gözlemlerine dayanan Şavşeti ve Klarceti Gezi Günlükleri adlı kitapta "çveneburi" kelimesi geçmemektedir.[11] Muvahhid Zeki'nin 1927 yılında yayımlanan Osmanlıca kitabında da, Gürcü dilinden ve kültüründen söz eden bölümlerinde "çveneburi" kelimesine rastlanmaz.[12]
"Kartveli" (Gürcü) ve "Kartuli" (Gürcüce) kelimelerinin yerine kullanılan "çveneburi" kelimesi, göçmen Gürcüler arasında sadece Gürcüce konuşma dilinin bir parçasıydı ve uzun zaman boyunca yazılı literatürde yer almamıştı. Göçmen Gürcüler üzerine Osmanlı döneminde tek gözlem çalışması olan Arif İsmet Bey'e ait ve 1893 yılında basılan Osmanlıca Gürcî Köyleri adlı kitapta da "çveneburi" kelimesi yer almamıştır.[13] Yazarın konuştuğu Gürcüler, Gürcüce okuma yazma bilen göçmenleri "çveneburi" değil, "Çürüksu Gürcüleri" olarak ifade etmişlerdir.[14] 1914 yılında Osmanlı ülkesinde yaşayan Gürcülere Gürcüce okuma-yazma öğretmek amacıyla hazırlanmış olan kitap, Patara Kartuli Anbani adını taşıyordu. Bu kitapta da "çveneburi" tabiri geçmemektedir. “Küçük Gürcü Alfabesi, Osmanlı Kartvelleri için hazırlanmış ve basılmıştır" (პატარა ქართული ანბანი, შედგენილი და გამოცემული ოსმალოს ქართველთათვის) ibaresiyle Türkiye'de yaşayan Gürcüler "Kartveli" olarak adlandırılmıştır.[15] Bu örneklemeler bir topluluğun kendi içinde kullandığı kelimelerin başka alanlara kolay girmediğini göstermesi açısından da önemlidir.
1977 yılında İsveç'in başkenti Stockholm'de Türkçe basılan Çveneburi dergisinin yayımlanmaya başlamasıyla "çveneburi" kelimesi Gürcülerin göçünden yaklaşık yüz yıl sonra kendi özel alanından çıkıp Türkçe yazılı literatüre girmiş oldu. Bu derginin yayımcılarından Ahmet Özkan Melaşvili dergiyi "Sakartvelo" adıyla yayımlamayı düşünmüş, ancak 1968 yılında, o tarihte KGB'nin denetimindeki "Yurtdışındaki Soydaşlarla Kültürel İlişikiler Derneği"nin Acara şubesi başkanı olan Gürcü şair Pridon Halvaşi'nin ısrarı üzerine "Çveneburi" adını kabul etmiştir.[16] Bununla birlikte ABD'li antropolog J. Paul Magnarella, İnegöl ilçesinde Gürcü göçmenlerin yerleştiği Hayriye köyü üzerine bir monografi olan The Peasant Venture: Tradition, Migration and Change Among Georgian Peasants in Turkey (Bir Köyün Serüveni: Türkiye'deki Gürcüler Arasında Gelenek, Göç ve Değişim, İstanbul, 1997) adlı kitabında köyün halkından "Çveneburi" değil, Gürcü olarak söz etmiştir.[17] Gürcü profesör Şuşana Putkaradze'nin Türkiye'de yaşayan Gürcüler üzerine araştırma ve derleme kitabını Çveneburebis Kartuli (ჩვენებურების ქართული) adıyla yayımlamasıyla da "çveneburi" terimi yazılı literatürde daha geniş kullanım alanı buldu.[18] Ancak Şuşana Putkaradze, "çveneburi" kelimesini etnik kimlik ve anadili anlamında kullanmayan Artvin Gürcülerini de bu başlık altında anlatmıştır. Bu yanlış kullanıma daha sonra başka kaynaklarda da rastlanır. Giorgi Kalandia, Çveneburi dergisinin yayımcılarından biri olan Ahmet Özkan Melaşvili hakkında yazdığı kitaba Çveneburta Beladi ("ჩვენებურთა ბელადი"; 2010) adını vererek Türkiye'de yaşayan bütün Gürcüleri "Çveneburi" olarak tanımlamış, Özkan'ı da bu Gürcülerin önderi ("beladi") olarak göstermiştir.
Tarih
Göç edişleri sonrasında "Çveneburi" olarak tabir edilen Gürcüler, Osmanlıların 16. yüzyılda Gürcistan'dan ele geçirdiği bölgelerde yaşıyordu. Bu bölgelerin bir bölümü 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Rusların eline geçti. Bu savaşın ardından, bugün Samtshe-Cavaheti olarak adlandırılan bölgeden ağırlıklı olarak Türk dilli Müslümanlar ve Katolik Gürcüler göç etti. Ancak bu grup "Çveneburi" tabiri içinde yer almaz. Sadece 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nın (93 Harbi) ardından göç edenler "Çveneburi" olarak adlandırılmıştır. Bu göç de Rusya ve Osmanlı Devleti arasında üç yıllık karşılıklı göçü öngören anlaşma çerçevesinde gerçekleşmiştir. Rusya ve Osmanlı Devleti arasındaki göç anlaşmasıyla başlayan ve bu anlaşmanın yenilenmesiyle süren göç döneminde, Müslüman Gürcüler Artvin, Acara, Ardahan, Samtshe, Aşağı Guria bölgelerinden Osmanlı topraklarına göç ettiler. Göç ettikleri bölgelerin büyük bölümü neredeyse nüfussuz kaldı. Mahaceret veya Muhaciroba (მუჰაჯირობა) olarak da bilinen bu göç sırasında, bugünkü Kobuleti’den göç edenler kendilerini Çürüksulu (Çuruksulebi), Batum’dan göç edenler Batumlu (Batumeli), Yukarı Acara ve Aşağı Acara sancaklarından göç edenler Acaralı (Acareli), Macaheli’den göç edenler Macahelli (Macahleli) olarak adlandırdılar. 93 Harbi göçleri giderek azalıp yıllara yayıldı.
^Muvahhid Zeki, Artvin Vilayeti Hakkında Malumat-ı Umumiye, İstanbul, 2010, s. 91-117, ISBN 978-9944-197-52-6.
^Arif İsmet Bey, Asuman, Amerika'da İslamiyet, Gürcü Köyleri, Yayıma hazırlayan: Mehmet Ilgaz, 2019, İstanbul, 269 sayfa, Latin harfli tıpkı basım, ISBN 9786058026179.