Temmuz 2009 Urumçi başkaldırıları (Çince: 乌鲁木齐“7·5”骚乱; pinyin: Wūlǔmùqí 7·5 Sāoluàn; Uygurca: بەشىنچى ئىيۇل ۋەقەسى Beshinchi iyul weqesi), Çin'e bağlı, Doğu Türkistan adıyla da bilinen, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nin başkenti Urumçi'de 5 Temmuz 2009 günü başlayan olaylardır. Başkaldırının ilk gününde en az 1.000 Uygur'un katıldığı protesto olayları şiddetlenerek Çin'in en büyük etnik grubu olan Han halkına karşı bir şiddet eylemi haline gelmiştir. Polisin devreye girmesine rağmen yüzlerce Han Uygur'ların yanı sıra polisle de çatışmıştır. Başkaldırılar sonucunda resmi kaynaklara göre en az 197 kişi ölmüş,[1] 1.721 kişi yaralanmış,[2] birçok araç ve bina hasar görmüş olmakla birlikte Uygurlar tarafından ölü sayısının çok daha fazla olduğu ifade edilmiştir. Başkaldırıların arkasından polis tarafından yapılan operasyonlar sonucunda birçok kişi kaybolmuştur. İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından 43 kayıp kayda geçirilmiş, gerçek kayıp sayısının ise çok daha fazla olduğu belirtilmiştir.
Şiddet olayları Çin'deki en kalabalık etnik grubu oluşturan Hanlar ile Çin'deki etnik gruplardan biri olup köken olarak Türk halklarından biri olan ve çoğunluğu Müslüman olan Uygurlar arasında etnik çatışmaya dönüşmüştür.[3]
Başkaldırının başlangıcı, 25 Haziran'ı 26'sına bağlayan gece Guangdong eyaletinin Shaoguan şehrinde bir oyuncak fabrikasında meydana gelen şiddet olaylarından birkaç gün sonrasına denk gelir. Oyuncak fabrikasındaki olayda, 2 Han kadın fabrika işçisinin 6 Uygurlu işçi tarafından tecavüze uğradığı[4] dedikodusunun yayılmasının ardından Hanlar ve Uygurlar arasında etnik kökenli gerilim tırmanmaya başlamış ve iki Uygurlu işçinin ölümü ile sonuçlanmıştır.[5] Uygurlu liderlerin iddiasına göre ölü sayısı çok daha fazladır.[6] Yerel medyaya göre tecavüz dedikodusu işinden memnun olmayan bir Hanlı işçi tarafından uydurulmuş olup[7] olaylar sonrasında resmi kaynaklar tarafından tecavüz olayı ile ilgili herhangi bir kanıta rastlanmadığı belirtilmiştir.[8] Her ne kadar Resmi Çin Haber Ajansı dedikoduyu yayan kişinin tutuklandığını bildirse de Uygurlu liderler yetkililerin öldürülen Uygurları korumakta aciz kaldığı gibi katillerin yakalanması için yeterli çabayı göstermediğini iddia etmişlerdir. Buna dayanarak detaylı bir soruşturma açılması talebiyle Urumçi kentinde bir protesto gösterisi organize edilmiştir.
Protesto gösterileri bir noktadan sonra Han halkına karşı bir şiddet eylemine dönüşmeye başlamış, hükûmet tarafından protestonun barışçı olmadığı açıklanmış[9] ve şiddet olaylarının Dünya Uygur Kongresi tarafından internet üzerinden koordine edilerek yapıldığı iddia edilmiştir.[10] Çin güvenlik güçleri gösterilere sert karşılık vermiştir.[11]
Çin medyasına göre çıkan çatışmalarda 137'si Han, 46'sı Uygur, 1'i Hui olmak üzere 184 kişi hayatını kaybetmiş,[12][13] 1.680 kişi[14][15] yaralanmış, 1.434 kişi tutuklanmıştır.[16][17] Dünya Uygur Kongresi lideri Rabiye Kadir ise; Washington'da yaptığı açıklamada "Edindiğimiz bilgilere göre ölü sayısı 1000'in üzerinde, kimileri de 3 bin rakamını telaffuz ediyor" demiştir.[18]
Çin Haber Ajansı tarafından Uygur göstericilerin yüzlerce aracı ateşe verdiği ve 14 ev ve 200'ü aşkın dükkânı tahrip ettiği ileri sürüldü. Şincan yönetiminin yaptığı açıklamada, olayların Rabiye Kadir'in önderliğindeki, Dünya Uygur Kongresi tarafından düzenlendiği iddia edildi.[19][20] Rabiye Kadir bu iddiaları yalanladı.[21] Olayların 1989'daki Tiananmen Katliamı'ndan sonra Çin'de görülen en büyük çatışmalardan biri olduğu yorumları yapılmaktadır.[22] Bazı uzmanlar Urumçi olaylarının büyümesinde Çin'in 1949'dan bu yana Uygurlara uyguladığı kötü muamele ve asimilasyon politikalarının[23][24][25][26] etkisi olduğunu ifade etmiştir.[27]
Olaylardan sonra Çinli yetkililer bölgedeki internet erişimini kapattı ve telefon servislerini sınırlandırdı.[28][29][30] Bölge hükûmeti tarafından Sincan'da gece sokağa çıkma yasağı ilan edildi.[20][31] Polis Han Çinlileri ve Uygurların yaşadığı mahalleler arasında güvenlik koridoru oluşturdu. Hanların geceleri bu koridoru geçerek kendilerine saldırdığını ifade eden Uygurlar, ertesi gün protesto gösterisi düzenledi.[32] Bu arada Han Çinlileri de Hanların tutuklanması nedeniyle polise tepki göstermek amacı ile kalabalık gruplar oluşturdu.[33] Olayların sakinleşmemesi üzerine Urumçi'ye 20 bin takviye asker gönderildi.[33][34] Hükûmet yetkilileri olaylarda ölümlerin arkasındaki kişilerin idam edileceğini açıkladı.[16][32][35] Çin Devlet Başkanı Hu Jintao, G8 zirvesi için bulunduğu Roma ziyaretini kısa keserek zirveye katılmadan 8 Temmuz'da Pekin'e döndü.[16][34][35]
Ayrıca olaylar kısa sürede Kaşgar'a da sıçramış,[36][37] Çinli yetkililer 10 Temmuz'da yabancı habercilerin şehri terk etmelerini istemiştir.[38][39]
Tursun Gül isimli bir Uygur kadınının 7 Temmuz'da zırhlı araçların önünde tek başına dikilerek yaptığı eylem, Tiananmen Meydanı’nda tankların önüne çıkan Çinlinin hareketine benzetildi ve Urumçi başkaldırısının sembolü haline geldi.[40][41]
10 Temmuz'da Urumçi'de Cuma namazı kılınmasını yasaklanmasına karşın tepkiler üzerine bazı camilerde ibadete izin verildi. Namaz sonunda olayları protesto etmek isteyen Uygurlara ise polis müdahale ederek bazı göstericileri gözaltına aldı.[42][43][44]
13 Temmuz'da Urumçi polisi 2 Uyguru vurarak öldürdü, birini ise yaraladı. Bu üç kişinin sopa ve bıçaklarla başka bir Uygura saldırmakta olduğu ifade edildi.[14][45][46][47]
Kanal D, olaylardan sorumlu tutulan 196 Uygur'un 18 Temmuz'da Çin yönetimi tarafından kurşuna dizildiği şeklinde bir haber yayımladı.[48][49] Haberin Azerbaycan Basın Ajansı'nda yayımlanmasının ardından[50] Çin elçisi bu kurumu ziyaret ederek Kanal D'nin haberini yalanladı.[51]
6 Temmuz'da, Reuters önceki gün meydana gelen olaylar ile ilgili olarak sunduğu, çok sayıda insanın silahlı güvenlik güçleri ile çevrelendiğini gösteren fotoğraf 2009 Shishou olaylarına ait olduğu ortaya çıktı. Bu fotoğraf ilk olarak 26 Haziran'da Southern Metropolis Weekly dergisinde kullanılmıştı.[72] 7 Temmuz'da Rabiye Kadir katıldığı El Cezire televizyonundaki haberlerde, aynı fotoğrafı Urumçi olaylarında Çin polisinin aşırı güç kullandığını savunmak için kullandı.[73] Daha sonra bir WUC temsilcisi hata için özür dileyerek resmin uzaktan çekilmiş olması gerekçesi ile yanlışlığın hemen fark edilemediğini açıkladı.[74]
7 Temmuz'da Hürriyet, Milliyet, Posta, Radikal ve Sözcü gazetelerinin ilk sayfalarında çıkan 'katliam' fotoğrafının Çin'in Hangcou şehrinde Mayıs ayında gerçekleşen bir trafik kazasına ait olduğu ifade edildi.[75] Fotoğrafı kullanan gazeteler henüz bir düzeltme yayımlamadı.[76]