Soğutma etkisi, ifade özgürlüğünün bir kişi ya da öbeğin çıkarı uyarınca kısıtlanmasını ifade eden bir hukuk ve iletişim terimidir. Otosansürü tetiklemektedir.
Soğutma etkisi, Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada hukukunda belirsiz ve geniş kapsamlı yasaların ifade özgürlüğü üzerindeki boğucu etkisi olarak tanımlanmaktadır. Siyasi hakaret gibi durumlara yol açan yasal boşlukların fark edilmesi ve bu tür yasalar üzerinde gerekli değişikliklere gidilmesi ifade özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırırken sansürü de törpülemektedir.
Soğutma etkisi Birleşik Devletler'de 1950 yılından bu yana kullanılmaktadır.[1] Terimin hukuk diline girmesi ise, ABD Yüksek Mahkemesi yargıçlarından William J. Brennan'ın Lamont - Postmaster General davasındaki karar metniyle gerçekleşmiştir.[2][3]
Öte yandan; Lamont davasında alınan karar, ifade özgürlüğünü kısıtlayan bir yasaya karşı alınmamıştır. Soğutma etkisinin o zamanki yorumu ifade özgürlüğünün bir yasayla kısıtlanmasa bile söz konusu olabileceği biçimindeydi. Terimin bugünkü kullanımı ise meşru ifade hakkının açıkça engellendiği durumlarla sınırlıdır.[3]
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği(OHCHR), Ömer Faruk Gergerlioğlu'ya açılan davalar ve milletvekilliğinin düşürülmesini "soğutma etkisi" olarak tanımlamıştır.[4]