Muhsinzade Abdullah Paşa (d. 1661 (?) - ö. 1749, Travnik) I. Mahmud saltanatında, 6 Ağustos 1737 - 19 Aralık 1737 tarihleri arasında dört ay on dört gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.
Daha sonra kendi gibi Osmanlı Devleti'ne sadrazamlık yapan Muhsinzade Mehmed Paşa'nın babasıdır.
Hayatı
Babası Arap asıllı ama İstanbul'a yerleşmiş olan, 1670'te ölmüş olan, Halepli tüccar Muhsin Çelebi'dir.[1] Büyük kardeşi Mehmed Efendi Darphane eminliği ve başdefterdarlık yapmıştı ve onun tavsiyesi ile Abdullah Efendi Darphane'de çalışmaya başladı. Edirne Vakası sırasında İstanbul'dan harekete geçen isyancılar grubunda 23 Ağustos 1703'ten itibaren birinci defterdarlık görevini yapmaya başladı.[2][3]
Bu arada Damat Çorlulu Ali Paşa'nın kızı ile evlendi ve kayınpederi 1706'da sadrazam olunca onun sadrazam kethüdalığı görevini üstlendi. Fakat 1710'da Çorlulu Ali Paşa sdrazamlıktan azledilince onun yakını olarak bu görevden azledilerek kendi tecrübe ve yetenekleri ile bağdaşmayacak başbakikulu oldu ve hemen yeniden darphane emini görevine getirildi. 1713'te birden defterdar-ı sıkk-i evvel, az sonra darbhane emini, beş ay sonra başmuhasebeci; sonra küçük ruznâmeci; ardından üçüncü kez darbhane emini görevlerini yaptı.[1]
1714'te Silahdar Damat Ali Paşa sadrazam olduğu zaman Mısır'da yolsuzluğu görülen kölemenlerden Kaytaş Bey'i tenkil edip idam ettirmek göreviyle Mısır'a gönderildi. Bu görevi başarı ile tamamladı. Sonra Hicaz'da kendine verilen görevleri de başarı ile tamamlayarak; iyi bir idareci olarak isim yaptı.[2]
Yeniden Osmanlılar eline geçen Mora Yarımadası'nda yeniden kurulmakta olan Mora Defterdarlığı'na Ekim 1715'te atandı. Mart 1716'da Mora seraskeri oklan Kara Mustafa Paşa Korfu adası muhasarası için serasker tayin edilince, Abdullah Paşa'ya vezirlikle Niş'te Rumeli Beylerbeyliği görevi verildi ve bu görevle birlikte Mora seraskerliğe de ona verildi. Bir müddet sonra Rumeli Eyaleti ile birlikte İnebahtı muhafızlığı görevi verilmek istendi. Fakat Abdullah Paşa bu görevi kabul etmeği istemediği için Şubat 1717'de kendinden vezirlik ve paşalık unvanları alındı. İstanbul'a davet edildi ve orada Nisan 1717'de Kapıcılar Kethüdası tayin edildi.[1]
1716'da Osmanlı ordusunun mağlup düştüğü ve serdar-ı ekrem ve sadrazam Silahdar Damat Ali Paşa'nın öldüğü Petrovaradın Muharebesi'nden sonra kimin sadrazam olacağı sorun olmuştu. Ordu erkanı kıdemli komutan olan Rumeli Beylerbeyi Sarı Ahmet Paşa'yı komutan vekili seçmişlerdi; ama bu durumdan haberdar olmayan başkentte Sultan III. Ahmet, mühr-ü humayunu önce sadrazam kethüdası olan Sarı İbrahim Ağa'ya vermek istedi ve sonra bundan caydırılarak bostancıbaşılıkla saraydan çıkartılmış olan Elbasan'lı Halil Paşa'ya sadrazamlık verildi. Avusturya seferine hareket eden yeni sadrâzam ve serdar-ı ekrem Halil Paşa'nın yanında işbilir değerli bir kethüdanın bulunması gerektiğinden, Muhsinzâde Abdullah Paşa Nisan 1717'de ikinci kez sadrâzam kethüdası tayin edildi.[3]
Sadrazam Halil Paşa Avusturya ile savaşta pek başarılı olamadı ve Temeşvar, Belgrad gibi çok önemli kaleler Avusturyalılar eline geçti. Avusturyalılar, Belgrad kalesini de ele geçirdikten sonra üç koldan Osmanlı topraklarına hücuma devam ettiler. Osmanlı ordusu ise bozuk düzen halde Niş'e çekildi. Niş'e kadar olan bölgenin Türk ve müslüman olan halkı aç perişan Edirne ve İstanbul'a doğru göç etmeye başladılar. Sultan III. Ahmet'in Sofya'ya geçmesine rağmen bu hezimetin önüne geçilemedi. Bu mağlubiyetin büyük yükü orduda hiç nüfuzu olmayan Sadrazam ve serdar-ı ekrem Halil Paşa'ya isnad oldu. Halil Paşa Ekim 1717'de azedildi, yerine üzerine sadrâzam olarak Nişancı Mehmet Paşa getirildi. Böylece Muhsinzade Abdullah Paşa'nın sadrazam kethudalığı görevi sona erdi ve sadrazam olan Nişancı Mehmet Paşa yerine nişancıliga getirildi.[4]
Fakat bu savaş döneminde yüksek idare ve komut yetenekleri olan Osmanlı askeri komutan ve bürokratları nadirleşmişti. Muhsinzade Abdullah Paşa'nın sadrazam kethüdalığı görevi sırasında faaliyet ve cesareti göze çarpmıştı. Özellikle III. Ahmed'in en yakın danışmanı olan ve İstanbul'da sedaret kaymakamlığı yapan Damat İbrahim Paşa onun yüksek yeteneklerini III. Ahmed'e arzetmişti. Bu gaileli günlerde yetenekli bir kişinin ikinci safta kalması uygun görülmediği için Muhsinzade Abdullah Paşa'ya Vıdın muhafızlığı verildi. Aralık 1717'de ise Muhsinzade Abdullah Paşa III. Ahmed'in başkent olarak kullandığı Edirne'ye davet edildi. Ocak 1718'de Yeniçeri Ağası olarak görev verildi. Yirmi bir gün sonra da, bütün Rumeli eyalet güçlerini kullanarak Niş kalesini ciddi surette tamiri ve muhafazası şartiyle, Rumeli valiliği verildi.[3]
Bu sırada Niş'teki yeniçerilerden birisi, yerli eyalet sipahisi ağasının eşine el uzatmasından dolayı yeniçeriler ile yerli eyalet sipahilerinin arası açılmıştı. Muhsinzâde Abdullah Paşa yerli eyalet sipahileri tarafını tuttuğunu düşünen yeniçeriler valinin sarayına hücum edip aynı zamanda orayı topa tuttular. Abdullah Paşa maiyyetini alarak gizlice geceleyin Niş'in Belgrat kapısından çıkarak Aleksinac kaçtı ve durumu İstanbul'a bildirdi. Bunun üzerine Mayıs 1721'de Bosna valisi olan Topal Osman Paşa Rumeli valiliği ile Niş'e tayin edildi. Abdullah Paşa'ya da Bosna Valiliği verildi. Abdullah Paşa 24 Ağustos 1727'ye kadar Bosna valiliğinde kaldı. Fakat bu sefer Rumeli valisi ve Nis muhafızı olan Topal Osman Paşa hakkında şikâyetler İstanbul'a erişti. Bu nedenle Eylül'de tekrar becayış yapılarak Abdullah Paşa tekrar Rumeli valiliği ile Niş'e, Topal Osman Paşa da Bosna valiliğine getirildi. Aynı yıl Bucak (Besarabya) Nogaylarının ayaklanması üzerine Kırım hani Mengli Giray devletten askeri destek istedi. Muhsinzâde Abdullah Paşa, Rumeli eyalet kuvvetleriyle bu desteği sağlamaya memur edildi ve Nogay ayaklanması başarı ile bastırdıktan sonra tekrar Niş'e döndü.[3]
28 Eylül 1730'da başlayan Patrona Halil isyanını takip eden dönemde yeni padişah olan I. Mahmut tarafından Muhsinzade Abdullah Paşa, İstanbul'a davet edilerek 25 Kasım 1730'da ikinci defa yeniçeri ağası tayin edildi. Patrona ve yandaşlarının elimine edilmesine büyük destek sağladı.
1 Nisan 1731'de ortaya çıkan fakat çabuk bastırılan bir kapıkulu askeri ayaklanması sırasında Agakapısı'nı basan yeniçerilerin tarafından koluna isabet eden bir kurşun yarası aldı. Fakat arka kapıdan kaçarak canını zor kurtarmayı başardı. Bunun üzerine Muhsinzade Abdullah Paşa yeniçeri ağalığından azledildi. Abdullah Paşa'nın yerine yeniçerilere disiplin sağlamak yeniçeri ocağından yetişmiş bir ağanın tâyin edilmesi gerektiği kabul edildi ve yeniçerilikten yetişmiş olup İran taraflarında yeniçeri ağası vekili ve sonra Adana valisi olan Şahin Mehmet Paşa yeniçeri ağası olarak görevlendirildi.[3]
Muhsinzâde Abdullah Paşa ise Adana valiliğine tâyin edildi. Bu görev yanında Anadolu'nun teftişi ve eşkiyaların tenkil edilip temizlenmesi görevi de kendine verildi. Ardından Abdullah Paşa, Halep eyalet valiliğine ve oradan da Sayda eyâleti valiliğine nakil edildi. Sayda Valisi iken 22 Temmuz 1732'de eski sadrazamlardan Kabakulak İbrahim Paşa'nın yerine üçüncü defa Bosna valiliğine gönderildi. Nisan 1736'da Bosna Valiliğine Girit valisi olan eski sadrazam Hekimoğlu Ali Paşa'nın tayini üzerine üçüncü defa Rumeli valisi görevi verildi.
Ocak 1737 ortalarında Bender'de serasker bulunan Şahin Mehmet Paşa vefat ettiğinden, Rumeli eyâleti üzerinde kalmak üzere Muhsinzade Abdullah Paşa Bender seraskeri tâyin edildi. Ağırlığı arkadan gelmek üzere acele o tarafa gönderildi. Bu tarihte Osmanlı devleti aleyhine Rusya-Avusturya gizliden ittifak etmişlerdi. Önce Rusya taarruza geçerek savaş başlatmıştı. Başta Avusturya arabuluculuk yapıp güya Rus taarruzlarını durdurmak için Osmanlı barış heyeti ile "Niemirov"'da konferans tertip ederek müzakerelere girişmişti. Bu müzakereler de Ruslarla barış yapılacağı ümidi verilerek Osmanlı cephelerinin hazırlıksız bırakılmasına sebep oldu. Sadrazam kethüdası olan Osman Halisa Efendi kendine ikazlar yapılmasına rağmen sınır kalelerine asker göndermeyi kabul etmedi. Avusturya elçisi Talman kandırıcı sözlerle Osman Halisa Efendi'yi ve ona dayanan sadrazam ve serdar-ı ekrem Silahdar Seyyid Mehmed Paşa'yı bu müzakerelerin savaşı önleyeceğine inandırmıştı. Fakat Rusya ile savaş bitmedi ve Avusturya'nın aracılığının hileli olduğu ortaya çıktı.[3]
Bunun üzerine 5 Ağustos 1737'de sadrâzam ve serdar-ı ekrem Silahdar Seyyid Mehmed Paşa görevden azledildi ve sinir kalelerine asker göndermeyen sadrazam kethudası Osman Halisa Efendi de idam edildi. Mühr-i hümâyün Bender muhafızı Muhsinzâde Abdullah Paşa'ya verildi. Ordu
Aralık 1737'de sadrazam komutasında İstanbul'a geldi. Davutpaşa ordugahında Sadrâzam Muhsinzade Abdullah Paşa Sancak-ı Şerif'i padişaha teslim ettikten sonra henüz oradan ayrılmadan sadaret mührü kendinden alınarak sedaretten azledildi. Sedaret İstanbul'da sadaret kaymakamı olan Yeğen Mehmet Paşa'ya verildi. Muhsinzade Abdullah Paşa'nın sadaret ve serdar-ı ekremliği dört buçuk ay kadar sürmüş oldu.[2]
Gelenekten olarak azledilmiş sadrazamlar sürgüne gönderilmekte iken Muhsinzâde Abdullah Paşa 17 Ocak 1738'da bir çekdiri ile tâyin edildiği Selânik Sancağı'na gönderildi. Ardından 1738 içinde İnebahtı muhafızı ve oradan da 1739'da dördüncü defa Bosna valisi tayin edildi. 19 Mart 1741'de Bosna Valisi olarak yerine eski sadrâzam Hacı İvaz Mehmed Paşa gönderildi ve Muhsinzâde Abdullah Paşa'ya Özi eyâlet valiliği verildi. Daha sonra Abdullah Paşa Karaman valisi tayin edilmekle beraber Karaman'a gitmeyip Balkan sınırlarında görevlendirildi.. Önce Bender muhafızlığı yaptı; ardından 1743 Ocak ayı sonlarında Vıdın muhafızlığı ile Niğbolu sancağına tayin edildi. Mart 1745'te dördüncü defa Rumeli Eyaleti valisi oldu. Ağustos 1746'da Yahya Paşa'ya Rumeli valiliği verilmesi üzerine Muhsinzâde Abdullah Paşa emekliliğini istedi.[1]
Bu emeklilik isteği önce Dimetoka'da oturmak şartıyla kabul edildi ve Eylül 1746'da ise Varna'da oturması da uygun görüldü. "Hâdikatü'l-Vüzera zeyli"'ye göre, 28 Kasım 1746'da müracaatı üzerine vezirliği devam ettirilip, Buğdan haracı vergisinden senede on bin kuruş has verilerek oğlu vezir Muhsinzade Mehmet Paşa'nın yerine Bender muhafızlığına tayin edildi. Fakat oraya varmadan Bender Muhafızlığına Kırım Hanının ricası ile Belgrad muhafızı Numan Paşa tayin edildi. Muhsinzâde Abdullah Paşa'ya da arpalık olarak Tirhala sancağı verildi. Mart 1748'de Muhsinzâde Abdullah Paşa beşinci kez Bosna valisi görevine getirildi.[2]
Bu görevde iken 7 Mayıs 1749'da Bosna Eyaleti merkezi olan Travnik şehrinde ölmüştür. Vefatında yaşı yaklaşık olarak doksanı bulmuştu.[2]
Değerlendirme
Uzunçarşılı'nın değerlendirmesi şöyledir:[3]
e
Muhsinzade Abdullah Paşa Osmanlı vezirlerinin arasında iyi eğitim alıp okuyup yazmaya meraklı bir kişiliği vardı. Askerlik yeteneklerine pek vakıf değildi ama devlet idaresinin ve muamelelerin ayrıntılarını, özellikle devlet maliyesi, üzerinde geniş tecrübesi ve yetenekleri bulunmaktaydı.
Sicill-i Osmani'de şöyle değerlendirilir:[1]
Tedbirli, hesap bilir, muktedirdi.
Eserleri
Vidin ve Bosna kalelerinde camiler yaptırmıştır. Tırhala'da yaptırdığı çeşmeler bulunmaktadır.[2]
Muhsinzade ailesinden pek çok sayıda devlet adamı ve sanatçı yetişmiştir; örneğin oğlu Muhsinzade Mehmet Paşa (1771-1774) döneminde sadrazmn olmuştur.[2]
Kaynakça
- ^ a b c d e Mehmed Süreyya (haz. Nuri Akbayar) (1996), Sicill-i Osmani, İstanbul:Tarih Vakfı Yurt Yayınları ISBN 975-333-0383 C.III s.379 [1]
- ^ a b c d e f g Özen, Şükrü, "Abdullah Paşa (Muhsinzade)" (1999) Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, C.1 s.29, İstanbul:Yapı Kredi Kültür Yayıncılık A.Ş. ISBN 975-08-0071-01.
- ^ a b c d e f g Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (2003) Osmanlı Tarihi IV. Cilt 2. Kısım: XVIII. Yüzyıl, Ankara:Türk Tarih Kurumu (2003 5. Baskı) ISBN 975-16-0016-2
- ^ Sakaoğlu, Necdet (1999), Bu Mülkün Sultanları, İstanbul:Oğlak Yayınları ISBN 975-329-2996
Dış bağlantılar
- Danışmend, İsmail Hâmi, (1961) Osmanlı Devlet Erkâni, İstanbul:Türkiye Yayınevi.
- Buz, Ayhan, (2009) Osmanlı Sadrazamları, İstanbul: Neden Kitap, ISBN 978-975-254-278-5
- Mehmed Süreyya (haz. Nuri Akbayar) (1996), Sicill-i Osmani, İstanbul:Tarih Vakfı Yurt Yayınları ISBN 975-333-0383 C.III s.379 [2]
- Özen, Şükrü, "Abdullah Paşa (Muhsinzade)" (1999) Yaşamları ve Yapıtlarıyla Osmanlılar Ansiklopedisi, C.1 s.29, İstanbul:Yapı Kredi Kültür Yayıncılık A.Ş. ISBN 975-08-0071-01.
- Uzunçarsılı, İsmail Hakkı (2003) Osmanlı Tarihi IV. Cilt 2. Kısım: XVIII. Yüzyıl, Ankara:Türk Tarih Kurumu 2003 (5. Baskı) ISBN 975-16-0016-2