Libya Soykırımı[3][4][5] yahut II. İtalyan-Senusi Savaşı;[6]İtalya hakimiyetindeki Libya'da, İtalyan askerî birlikleriyle, yerli Senusi direnişçiler arasında, 1923-1932 yılları arasında devam eden,[7][8][9] Libya halkının direniş lideri Ömer Muhtar'ın ele geçirilip öldürülmesine kadar devam eden uzun çatışmalı süreç.[7][9][10]
İtalya'nın Libya'yı kontrol altına alma çabaları sırasında, Sirenayka (Arapça:برقه - Barka) halkı büyük bir katliama maruz kaldı. 225.000 kişilik Sirenayka nüfusunun dörtte biri, işgal sırasında hayatını kaybetti.[3] Çatışmalar sırasında İtalya; kimyasal silah kullanımı, teslim olan savaş esirlerini öldürmek, sivil halkı katletmek gibi, büyük savaş suçlarına imza attı.[2] İtalyalı yetkililer, 100,000 kadar SirenaykalıBedeviyi zorla yerlerinden çıkartarak, etnik temizlik de yapmışlardı. Zira Bedevilerin toprakları, İtalya devleti tarafından İtalyan yerleşimcilere vadedilmişti.[1][11]
İtalyan sömürge yönetiminin yol açtığı hasarları tazmin etmek amacıyla, 2008 yılında İtalya ve Libya arasında bir anlaşma imzalandı. Dönemin Libya lideri Muammer Kaddafi imza törenine, Ömer Muhtar'ın İtalyan güvenlik kuvvetleri tarafından yakalandığı zaman, zincirlenmiş bir şekildeyken çekilmiş fotoğrafında giydiği kıyafetin benzerini giyerek katılmıştı. İtalyan Başbakanı Silvio Berlusconi imza töreninde; "Bu tarihi belgede İtalya, sömürge döneminde Libya halkına yönelik katliam, imha hareketi ve uyguladığı baskılardan dolayı özür dilemektedir. Sömürge döneminde İtalya'nın Libya'ya verdiği hasarın farkındalığının, ahlaki ifadesidir" diyerek, Libya halkından özür dilemişti.[12]
Trablusgarp Savaşı'ndan sonra Libya, Osmanlı İmparatorluğu'nun elinden çıkarak, İtalyan hakimiyeti altına girer girmez, kısa bir süre içinde bir ayaklanma başladı. İtalyanlar bu geniş araziyi kontrol etmekte zorlanıyorlardı.[13] Libya, İtalyan yönetimine geçtiği andan itibaren, Senusilerle İtalyanlar arasında bir silahlı mücadele sürüp gitmekteydi. İtalya'nın Senusilerle çatışması, I. Dünya Savaşı sırasında, Senusilerin, Osmanlı İmparatorluğu'yla İtalya'ya karşı işbirliği yaparak, İngiliz kuvvetlerine karşı Osmanlı Devleti'nin Levant Bölgesinden başlattığı saldırıya yardım amacıyla, Mısır içlerine yaptıkları akınlara kadar dayanmaktaydı.[14] İngilizler ve Senusiler arasındaki savaş, iki tarafın barış anlaşması yaptığı, 1917'ye kadar devam etti.[15]
1917 yılında İtalya, Libya'nın sözde bağımsızlığını tanıdığı Akrama anlaşması'nı imzaladı.[16] 1918 yılında da yerel Libya halkı tarafından Trablusgarp Cumhuriyeti kuruldu.[16] 1920'de İtalyan hükûmeti, Sirenaykalı Senusilerle bir anlaşmaya varmaya çalıştı ve Senusi lideri Seyit İdris'i Sayid Idris'i "Sirenayka Emiri" olarak tanıdı. İtalyan yönetimi altında, özerk Sirenayka devletinin kuruluşuna onay verdi.[16] Trablusgarın önde gelenleri, 1922'de, İdris'e Trablusgarp Cumhuriyeti'nin yönetimini teklif ettiler.[16] İdris'in bu teklifi kabul etmeye vakti kalmadan, İtalya, Libya'yı yeniden fethetmeye karar verdi.[16]Benito Mussolini'nin Ulusal Faşist Partisi'nin başında başbakan olarak güç kazanması, İtalya'nın Libya politikasında değişikliğe yol açtı. Libya tahakküm altına alınacaktı.[17]
İtalyan Ordusu, 1923 - 1924 yılları arasında, Gadames-Mizda-Ben-i Velid bölgelerinin kuzeyinde bulunan arazileri tekrar ele geçirdi ki, Trablusgarp ve Fizan halkının 4/5'i bu topraklarda yaşamaktaydı. İki yıllık bu süre zarfında, İtalyan kuvvetleri, Sirenayka'nın kuzeyindeki düzlükleri de ele geçirmişlerdi.[17] Ancak Cebel-i Ahtar'ın ormanlık tepelerini işgal etme girişiminde bulunan İtalyan kuvvetleri, geniş çaplı gerilla direnişiyle karşılandı. Direniş, Senusi lider Ömer Muhtar tarafından yönetiliyordu.[17]
Direnişin bastırılması
İtalyanlar, işgal ve bastırma harekâtına, Sirte çölünü hızla işgal ederek başladılar. Hava ve kara araçlarının etkin şekilde kullanıldığı, iyi organize edilmiş bir lojik desteğiyle, İtalyanlar beş ay içinde 150,000 km2 alanı ele geçirdi.[18] İtalyanlar böylelikle, önceden direnişçilerin elinde olan Sireneyka'yla Trablusgarp arasındaki bağlantının kesilmesini sağladı.[18] 1928 yılının sonlarına doğru, İtalyanlar Ghibla'nın kontrolünü ele geçirerek, buradaki kabileleri silahsızlandırdılar.[18] Ömer Muhtar'la görüşme çabaları sonuçsuz kaldı. Bunun üzerine İtalyanlar Libya'nın tamamını direnişçilerden temizlemeye karar verdi.[19] 1930'a gelindiğinde, İtalyanlar Fizan'ı ele geçirmişti.[18]
1931 yılında 12,000 Sireneykalı katledildi. Sireneyka'nın kuzeyindeki tüm yerli halk, zorla evlerinden çıkartılarak, Sireneyka düzlüklerine kurulan devasa büyüklükteki toplama kamplarına götürüldü.[19] İtalyan askeri yetkilileri, Sireneyka'da bulunan Cebel-i Ahtar'ın tüm nüfusunu evlerinden çıkartırak zorunlu göçe tabi tuttu. Yerlerinden edilen 100.000 Bedevi, nüfusun yarısına tekabül ediyordu.[11] Çoğunluğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan 100,000 kişi, tüm çölü geçerek, Bingazi yakınlarında kurulan, tel örgülerle çevrilmiş toplama kamplarına yürümeye zorlandı. Yürüyüşe ayak uyduramayanlar, düştükleri yerde vurularak öldürülüyordu.[20]
Kamplar, faşist rejim tarafından yapılan propagandalarda, çağdaş uygarlığın tüm nimetlerinden istifade edilen, hijyenik vahalar olarak tanıtılıyordu. Oysa gerçekte hiç de böyle değildi. Kamplar, sağlık koşulları kötü, yaklaşık 20,000 Bedevinin deve ve diğer hayvanlarıyla birlikte yaşadığı, 1 km2 alana sıkıştırılmış yerlerdi.[20] Kamplarda ancak çok basit ve yetersiz tıbbi hizmet sağlanabiliyordu. 33,000 esir barındıran iki kampta, sadece bir doktor bulunmaktaydı.[20] Yetersiz beslenen ve zorla çalıştırılan esirler arasında, Tifüs ve benzeri bulaşıcı diğer hastalıklar hızla yayıldı.[20] Eylül 1933'te kamplar kapatılana kadar, 100,000 esirin 40,000 kadarı kötü koşullar yüzünden hayatını yitirmişti.[20]
Mısır'dan direnişçilere ulaşan yardımları engellemek amacıyla, İtalyanlar Mısır sınırını; havadan uçaklarla, karadan da zırhlı araçlarla kontrol edilen, 300 km uzunluğunda dikenli telle çevirdi. Senusilere zulmediliyor, cami ve dergahları kapatılıyor, mülklerine el konuluyor, ibadetleri engelleniyordu. Bir yandan da, Senusilerin son kalesi Kufra Vahası'na saldırı hazırlıkları yapılıyordu.[19] 1931'de Kufra'yı kuşatma altına alan İtalyan kuvvetleri, Senusi mültecilere bomba yağdırırken, çöle doğru kaçan sivilleri de, havadan bombalıyordu.[19] 1931'de ele geçirilen Ömer Muhtar, askeri mahkemede yargılandıktan sonra, halka açık bir şekilde, takipçilerinin ve halkının gözü önünde asılarak öldürüldü.[19]
Muhtar'ın katledilmesiyle tüm direniş kırıldı. İtalyan askeri yönetici Pietro Badoglio, 1932'nin Ocak ayında,Libya'nın işgalinin tamamlandığını açıkladı.
İtalyanların işlediği savaş suçları
İtalyan askerlerinin Libyalı sivillere karşı işlediği iddia olunan savaş suçları şunlardı;
Kasıtlı olarak sivilleri bombalamak, silahsız kadın, çocuk ve yaşlıları katletmek, kadınlara tecavüz etmek ve karınlarını deşmek, esirleri uçaktan atmak ya da tankla ezmek, belli bölgelerde sivilleri düzenli olarak her gün infaz etmek, köyleri hardal gazı ile bombalamak.[21]
Sonuç
İkinci İtalya-Libya Savaşı'ndaki ölümlerin kesin sayısının tahminleri büyük ölçüde değişmektedir.[22] Kaddafi rejimi iktidara geldikten sonra rutin olarak toplam Libya nüfusunun yarısının İtalyan sömürgeciliği sırasında yok olduğundan söz etti; Kaddafi bir keresinde 750.000 Libyalının öldürüldüğünden bahsetmişti.[23] Eleştirel tarihçilik bu ifadeleri abartılı bularak reddeder.Dirk Vandevalle (2012) ve Ali Abdullatif Ahmida (2006), 1943'e kadar tüm sömürge dönemi için kurbanların sayısını verir. Vandevalle, 250.000 ila 300.000 Libyalı olduğunu varsayıyor ve bunların çoğunluğu faşist dönemde telef oldu - 800.000 ila 1.000.000 toplam nüfustan. Ahmida öldürülen 750.000 Libyalı olduğunu söylüyor, ancak toplam nüfusu 1,5 milyona önemli ölçüde daha yüksek koyuyor. Resmi raporlara göre, İtalyan birlikleri 2.582 adamını kaybetti.[24]
^Geoff Simons, Tam Dalyell (British Member of Parliament, forward introduction). Libya: the struggle for survival. St. Martin's Press, 1996. 1996 Pp. 129.
^Dirk Vandevalle: A History of Modern Libya. 2. Auflage, New York 2012, S. 30 f.
^Dirk Vandevalle: A History of Modern Libya. 2. Auflage, New York 2012, S. 217.
^Dirk Vandevalle: A History of Modern Libya. 2. Auflage, Cambridge University Press, New York 2012, S. 31; Ali Abdullatif Ahmida: When the Subaltern speak: Memory of Genocide in Colonial Libya 1929 to 1933. In: Italian Studies. Band 61, Numara 2, 2006, S. 175–190, S. 189.