Hermann Hesse

Hermann Hesse
DoğumHermann Karl Hesse
2 Temmuz 1877
Calw, Almanya
Ölüm9 Ağustos 1962 (85 yaşında)
İsviçre
MeslekYazar,Ressam
Önemli ödülleriNobel Edebiyat Ödülü (1946)

İmza

Hermann Karl Hesse (d. 2 Temmuz 1877, Calw, Almanya - ö. 9 Ağustos 1962, Montagnola, İsviçre), Alman doğumlu İsviçreli yazar ve ressamdır. 20. yüzyılın en önemli yazarlarından biridir. Avrupalı olmasına rağmen başta Hindistan, Sri Lanka ve Endonezya olmak üzere birçok asya ülkesine giderek Doğu felsefelerini inceledi. Bu incelemeleri Batı ile karşılaştırdı. 63 yıllık kariyerinde 11 roman, 6 novella ve 50'ye yakın şiir yazdı. 1946 yılında nobel edebiyat ödülünü kazanmıştır.[1]

İlk şiirini yirmi beş yaşında yazmıştır. 1904'te serbest yazarlığa başlamış olup romanları, öyküleri, denemeleri, şiirleri, politik makaleleri ve kültür alanındaki eleştirel yazılarıyla tüm dünyada 100 milyonu aşkın okura ulaşmıştır. Kendini kanıtlama, kendi olma, yazarın kendini yansıtması, bireyin kendini aşması gibi temaları içeren Bozkırkurdu, Siddharta, Peter Camenzind, Demian, Narziss ve Goldmund, Çarklar Arasında ve Boncuk Oyunu romanları yazarın en tanınan edebi eserleridir.

1946'da Nobel Edebiyat Ödülü ve 1954'te de bilim ve sanat alanında Pour le Mérite Ödülü'nü almıştır.

Hayatı

Çocukluğu ve gençliği

2 Temmuz 1877'de Almanya'nın Württemberg eyaletine bağlı Calw şehrinde doğmuştur. Hristiyan bir misyoner aileden gelmekle beraber tutucu ve entelektüel bir aile ortamı içinde büyümüştür. Annesi ve babası annesi Maria Gundert'in (1842–1902) doğduğu Hindistan'daki Basel Misyonu'nda görevliydi. Bir Baltık doktorun oğlu olan babası Johannes Hesse (1840 – 1916) Estonya'daki Weißenstein şehrinden gelmiştir. Babası Rus İmparatorluğu'nun bir Baltık Alman vatandaşı olduğu için (Estonya o zamanlar Rusya’ya bağlıydı.) Hermann Hesse de köken olarak Rus uyrukludur. Johannes Hesse, 1873'ten beri Calw şehrindeki “Calw Yayınevi” cemiyetinin bir üyesiydi. Yayınevinin başkanı Hesse'nin kayınpederi Hermann Gundert'ten (1814–1892) sonra Hesse 1893 yılından 1905 yılına kadar yayınevi başkanlığı ve müdürlüğü yapmıştır.

Hesse'nin beş kardeşinden ikisi çok erken yaşta ölmüştür. Hesse, çok yaratıcı bir çocuk olduğu gibi güçlü bir ifade mizacına da sahipti. Yeteneği daha erken yaşlarda fark edilmiştir. Şiire ilişkin herhangi bir fikir eksikliği olmayıp harika resimler yapardı. Annesini ve babasını yetersiz görüp annesine 2 Ağustos 1881'de, babası Johannes Hesse'ye bir mektup yazmıştır.

Hermann Hesse'nin yaşamının ilk yıllarını sürdürdüğü dünyasında, bir taraftan Suabiya'daki (Suabiya Almanya'nın güneydoğusunda bulunur, dili Suabiya dilidir.) aşırı dindarlık ruhundan etkilenmiştir. Diğer bir yandan da, çocukluğu ve gençliği babasının Baltık kültürünün etkisiyle geliştirilmiş, Hermann Hesse'nin “önemli ve etkili bir gerçektir” diye nitelendirdiği gibi. Böylelikle babası Swabia ya da İsviçre'deki gibi, “her zaman çok kibar, garip ve yalnız, az konuksever olarak anlaşıldığı”, aslına ve toplum kurallarına uymayan bir yabancıydı. Bunun yanı sıra, annesinin ailesi de misyonerlerin büyük ölçüde uluslararası topluma ait olduğu gibi ve büyükannesi Julie Gundert'in de bu asil kökene dayandığı gerçeğiydi. Dubois (1809 – 1885) yaşamı boyunca Fransızca-İsveççe konuşan Svabyalı orta sınıf tabakasında bir yabancı olarak kalmıştır.

Çocukluk dönemindeki deneyimleri ve olayları ve Calw'deki gençliği, nehirde geçen maceraları, köprü, küçük kilise, birbirine yakın olan evler, ayrıca takdire değer insanları ve köşeleri gizliyordu, ancak Hesse önceki Gerbersau hikâyesinde farklılıkları ve özellikleri de tasvir etti ve hayata uyarladı. Hesse gençlik zamanında, eski dönemdeki Gerber'in locasından oldukça etkilenmiştir. Hesse'nin Calw şehrinde en sevdiği yer Nikolaus köprüsüydü ve sık sık oraya gider ve orada otururdu.

Hermann Hesse'nin birçok dile hâkim olan büyükbabası Hermann Gundert'in mükemmel ve dünya edebiyatını barındıran kütüphanesi onun hizmetindeydi. ”Benim hayatımda koruma ve Nasyonalizme karşı bir tutumu oluşturan nedenler bu dünya vatandaşlığının birimleridir.’’

Okul hayatı (1885 – 1894)

1881’de aile beş yıllığına Basel’e taşınmıştır. Burada Hesse’nin okuduğu keşiş okulu vardı. Baba Johannes, 1882’de vatandaşlık hakkını elde etmesiyle bütün aile İsviçre vatandaşlığına geçebilmiştir. Aile Temmuz 1886’da yine Calw’e geri dönmüştür. Hesse burada Calw Latin Okulu’nda 2. sınıfa başlamıştır. Bu okuldaki başarısından sonra Hesse 1891 yılında evangelik ve teolojik seminere Maulbronn’da katılmıştır. Öğrenci olarak İsviçre vatandaşlık hakkından vazgeçmek durumunda kalmıştır ve 1890 Kasımında babası onun Würrtemberg vatandaşlığı hakkını elde etmesi için başvurmuştur. 1892 Mart ayında isyankâr karakteri ortaya çıkmış ve bu seminerden kaçmış, ama 1 gün sonra yakalanmıştır.

Çeşitli kurumlar ve okullar arasındaki macera yolculuğunun başlamasıyla, anne ve babasıyla şiddetli tartışmalar içerisine girmiştir. Hermann Hesse kötü bir dönem geçirmiş ve 20 Mart 1892 tarihli mektubunda da intihar düşüncesini dile getirmiştir. İntihar girişiminde bulunduktan sonra, Christoph Friedrich Blumhardt kontrolünde bulundurmak üzere Mayıs 1892’ta Bad Boll isimli enstitüye yatırılmıştır.[1] Carl Jung’un öğrencisi Lang’ın tedavi ettiği Hesse’nin ruhbilime ve Jung’a duyduğu ilgi bu durum sonrasında körüklenerek iç dünyasının zenginleşmesine neden olmuştur. Hesse on beş yaşında bir gençken, davranışları sebebiyle anne ve babası tarafından Stuttgart yakınlarındaki Remstal Stetten’de sinir hastalıkları hastanesine getirilmiş, burada bahçede çalışmış ve zihinsel engelli çocukların eğitimi konusunda yardımcı olmuştur. Burada buluğ çağına girmesiyle beraber, ailesinin kendisini pek anlamadığı duygusu ve yalnızlığıyla, 14 Eylül 1892 tarihinde babasına bilindik ve suçlayıcı bir mektup yazmıştır, ona yazmış olduğu mektupta öncekinin aksine artık kendisinin, oldukça açık yüreklikle kendini ifade ettiği ve bundan böyle daha mesafeli duracağı söz konusuydu. Dipnot olarak da şunu eklemiştir: “Bu olayda artık kimin aklının eksik olduğu konusunda endişelenmeye başladım”. Anne babasını ve dünyayı geride bırakıp gitmek için Tanrıya yalvarıyordu ve ailesinin tutucu dini gelenekleri arkasında sadece ikiyüzlülüğü görmüştür.

1892 yılının sonunda eğitimine devam etmek üzere Cannstatt'taki liseye başvurmuştur. 1893 yılında girmiş olduğu sınavı geçmesine rağmen, okula devam etmemiştir.

Deneyimleri (1894 – 1895)

Eğitim sistemindeki kısıtlamalar ve misyoner babasının dinsel baskıları Hesse'yi çok rahatsız ediyordu. Bu yüzden kendi yolunu bulmak için uzun süre mücadele etmek zorunda kalan Hesse, bir kitapçıda çalışmaya başladı. Neckar Esslingen şehrinde üç gün süren kısa kitapçılık işinden sonra, Hesse 1894 yılının yaz başlarında Calw şehrindeki saat kulesi fabrikasında 14 ay kadar makinist çıraklığına başlamıştır. Lehim yapan Hermann Hesse, işin mekanik yapısından bunalmış ruhunda çıkış noktaları aradığı bir dönemde edebiyata ve entelektüel bir tartışmaya yönelmiştir.1895 yılının ekim ayında Tübingen’de yeni bir kitapçıda ciddi olarak çalışmaya başlamıştır. Daha sonra gençlik döneminde yaşadığı deneyimlerini “Çarklar Arasında” isimli romanında işlemiştir.

Tübingen (1895 – 1899)

Tübingen'deki Heckenhauer isimli kitapçı, Hesse'nin 1895 ve 1899 yılları arasında çalıştığı yerdi. Hesse burada çırak olarak üç yıl çalışmıştır, sonra bir yıl da asistan olarak kalmıştır.

Hesse, 17 Ekim 1895 tarihinden itibaren Tübingen'de Heckenhauer isimli kitapçıda çalışmıştır. Burada filoloji, teoloji ve hukuk üzerine uzmanlaşmaya başlamıştır. Hesse, kitapların arşivlenmesi, sıralanması, paketlenmesi ve incelenmesiyle ilgilenirdi. On iki saatlik günlük çalışma temposu onu yıldırmadığı gibi, aksine daha çok bilgi edinmesini sağlıyordu. Boş olan pazar günlerini arkadaşlarından çok kitaplarla geçirmeyi tercih ederdi. Hesse teolojik yazıların dışında, Goethe, Lessing, Schiller gibi yazarlarla özellikle ilgilenir ve Yunan mitolojisi üzerinde çalışırdı. 1896 yılında Madonna isimli şiiri, Alman şairlerin daha sonraki baskılarında (şiir ve eleştiri gazetesi) fazlasıyla takip edeceği,Viyana’da yayımlanan bir dergide yayımlanmıştır.

1898 yılının Ekim ayında çıraklık dönemi bittikten sonra, Hesse kendi ayakları üzerinde durmak adına ve ailesinden herhangi bir maddi yardım almamak için Heckenhauer isimli kitapçıda asistan olarak kalmıştır. O sıralar Alman romantikleri Clemens Brentano, Joseph Freiherr von Eichendorff, Friedrich Holderlin, Ludwig Tieck ve Novalis’ten ilham almıştır. Ailesine yazdığı mektuplarda “Estetiğin sanatçıların ahlakını değiştirdiğine inandığını” dile getirmiştir. Hesse, 1898 yılının sonbaharında şiirlerini bir araya getirdiği Romantik Şarkılar (Romantische Lieder) isimli eserini yayınlamıştır, 1899 yılının yazında da “Eine Stunde hinter Mitternacht “ (Gece yarısının bir saat ardında) adlı düzyazılardan oluşan eserini çıkarmıştır. Eserlerin her ikisi de ilgi görmemiştir. “Romantischen Lieder” adlı eser, 600 adet basılmış, iki yıl içinde 600 kitaptan yalnızca 54 tanesi satılmış, Eine Stunde hinter Mitternacht adlı eser de, bir baskıda 600 adet basılmış ve çok yavaş bir şekilde satılmıştır. Ancak Leipzig’li yayıncı Eugen Diederichs eserin edebi kalitesinden emin olarak eserin yayımlanmasını başından beri ticari bir kazanç sağlanmaktansa, genç yazarın desteklenmesini istemiştir.

Basel

Hesse, 1899 yılının Sonbaharından itibaren Basel’de antik kitaplar satan Reich’schen adlı bir kitabevinde çalışmıştır. Ailesinin Basler'in önde gelen bilgin aileleriyle olan yakın ilişkisi sonucunda, hayali sanata karşı büyük bir ihtirasın kapıları kendisine açılmıştır. Aynı zamanda Basel, yalnız olan Hesse’ne kendi köşesine çekilme olanağı veren gezilerde ve yolculuklarda iyi bir yaşam sunmuştur, böylelikle burada zihinsel yaşadıklarını yazıya dökme fırsatı bulmuştur. 1900 yılında, Hesse gözlerindeki rahatsızlık yüzünden askerlik görevinden muaf tutulmuştur. Gözlerindeki rahatsızlık hayatı boyunca devam etmiştir ve bunun yanı sıra bitmek bilmeyen ve yakasını bırakmayan baş ağrıları o dönem başlamıştır. Aynı yıl, başlangıçta bir takma ad altında, Hermann Lauscher adlı kitabı yayınlanmıştır.

Hesse, 1901 yılının Ocak ayının sonunda R.Reich adlı kitabevindeki işinden ayrıldıktan sonra, görmeyi çok istediği İtalya’ya seyahat etmiştir, Mart ayından Mayıs ayına kadar İtalya’nın Milano, Cenova, Floransa, Bologna, Ravenna, Padova ve Venedik şehirlerinde kalmıştır. Aynı yılın Ağustos ayında Basel’de Wattenwyl adlı kitabevinde yeni bir işe başlamıştır. Gittikçe ona daha fazla şanslar doğmuştur, dergilerde hikâyeleri ve küçük edebi metinleri yayımlanmıştır. Tabii ki bu yayınlarının sonucunda gelen ödüller de onun gelirine katkıda bulunmuştur. Richard von Schaukal 1902’de Hesse’yi “Lauscher” eserinin yazarı yapmıştır. 1903'te Hesse ikinci İtalya gezisini, aynı zamanda Mia diye anılan karısı Maria Bernoulli ile yapmıştır. Çok geçmeden yayıncı Samuel Fischer, Hesse'yi fark etmiştir, 1903 yılında ilk baskı olarak cıkmış olan Peter Camenzind adlı eserini okuması üzerine Hesse'nin yazarlık kariyeri için bir dönüm noktası olmuştur ve 1904'te Fischer'de düzenli olarak yayımlanmış olması büyük bir atılım anlamına gelmekteydi. Artık sadece kitap yazmaya odaklanabilecek özgür bir yazar olmayı başarmıştır.

Bodensee, Hindistan ve Bern Arasında ( 1904 – 1914 )

1904 yılında Hesse'nin edebi şöhreti kendinden 9 yaş büyük Basler'li fotoğrafçı Maria Bernoulli ile evlenmesine ve Konstanz gölünde olan Gaienhofen'e yerleşmesine imkân sağlamıştır. Karısı Bernoulli'nin tanınmış ailelerinden gelmekteydi. Bu evliliğinden Bruno, Hans Heinrich ve Martin olmak üzere üç oğlu doğmuştur. Hesse Gaienhofen'de, 1906 yılında yayımlanan, “Çarklar Arasında” adlı ikinci romanını yazmıştır, okul ve eğitim dönemindeki deneyimlerini bu eserinde edebi olarak işlemiştir.

Sivil hayatına geri döndüğünde şiirler ve hikâyeler oluşturmuştur. 1910 yılında sonraki romanı “Gertrud”, Hesse'yi bir başarı krizine sürüklemiştir. Bu eserle işi zordu, kitap beklenen ilgiyi görmemiştir ve yazıyla başının dertte olduğunu açıklamış bunu başarısızlık olarak nitelendirmiştir. Hesse, Budizm’le ilgilenmekteydi. O dönem Arthur Schopenhauer’la birlikte yapıtları en çok ilgi çeken yazarlardan biriydi ve Teosofi'yi keşfetmiştir. Hindistan’a olan ilgisi Schopenhauer’un eserleriyle daha da canlanmıştır. Evliliğinde de uyumsuzluklar artmıştır, bundan uzak durabilmek için Hesse, Hans Sturzenegger ile 1911 yılında Sri Lanka ve Endonezya’ya büyük bir tatil gerçekleştirmiştir. Umduğu ruhi dini burada bulamamıştır. Yine de bu tatil onun edebi eserini etkilemiştir. 1913 yılında “Aus Indien” eseriyle aşağı çekmiştir kendini. Hesse’nin Asya’dan geri dönüşünde aile 1912 yılında Bern’e taşınmıştır.1914 yılında “Rosshalde” romanında da anlattığı gibi bu değişiklik de evlilik sorunlarını çözmemiştir.

Savaşın getirdiği değişim

Savaş rehinelerine sosyal yardım (1914 yılından itibaren)

1914 yılında I. Dünya Savaşı başladığında Hesse savaşmak için Almanya Büyükelçiliği’ne gönüllü olarak başvurmuştur. Çünkü savaş esnasında insanlar ölürken onun şöminenin başında oturmaya gönlü razı olmamıştır. Hesse sağlık sorunları nedeniyle bu işe elverişsiz bulunmuştur ancak Bern’deki Alman savaş tutsaklarının bakımı için Alman Büyükelçiliği’ne atanmıştır. Bu bağlamda Hesse Alman savaş tutsakları için kitaplar toplamak ve göndermekle ilgilenmekteydi. Bu zamanlarda “Alman Enternasyon” gazetesinin (1916/17) ortak yayımcısı ve Alman savaş tutsakları için yayımlanan “Sonntagsboten”un ( 1916 – 1919) yayımcısıydı ve aynı zamanda da Alman tutsaklarına hizmet veren kütüphaneden sorumluydu.

Ailevi talihsizlikler (1916)

Hesse’nin peşini talihsizlikler bırakmazken ve kendisi daha derin bir yaşam krizine girerken, Alman kamuoyu ile olan bu çatışmalar henüz yatışmamıştı: Babasının 8 Mart 1916 yılındaki ölümü, 13 yaşındaki oğlu Marti’nin ağır hastalığa (Menenjit) yakalanması ve karısının gittikçe artan şizofreni hastalığı. Hesse savaş tutsaklarının bakımı için üstlendiği görevini bırakmak zorunda kalmış ve psikolojik tedaviye yönelmişti.

Savaş karşıtlığı (1916 – 1919)

Siyasi ve duygusal olarak kaynaşmış, onun eski ve yol arkadaşı olan, askerliği reddeden ve kurşuna dizilmekten son anda kurtulan usta Gusto Graser ile buluşmuştu. O ve onun arkadaşı olan Bayan Elizabeth onu, aradığı güce kavuşturmuştu. Hesse hayatında büyük bir değişim yaşamıştı. Artık bu savaş gönüllüsünden bir savaş karşıtı ve reddedenin sözcüsü olmuştu. Graser’in topluluğunda kendini kabul ettirmiştir. Bu toplum “Çizilmişler” ve Monte Verita'dan çıkanlardı. Gusto Graser bu yoğun çalışmayı kehanet figürü ile analizinde ve şiirinde anlatmıştır: Eylül ayında/Ekim 1917'de, Hesse üç haftalık bir çabayla arkadaşına anıt niteliğinde bir roman olan “Demian”ı yazmıştır. Kitap savaş sonrasında 1919 yılında Emil Sinclair takma adı altında yayımlanmıştır.

Ticino’daki Ana Yurdu (1919 – 1962)

Hesse’nin 40 yıldan fazla zaman geçirdiği, artık ana yurdu gibi olan, romanlarının ve öykülerinin çoğunu yazdığı yer Montagnola köyü, Lugano Gölünden yukarıya doğru tırmanan Monte San Salvatore’nin devamındaki Lago di Muzzano gölünün ilerisinde düz, yeşil tepeleriyle uzanan Collina d’Oro’nun arasında görünmektedir. Hesse’nin Montagnola’da Lugano şehrinin geniş manzarasına sahip, gölü ve karşısındaki Monte Bre’yi panoramik bir şekilde görebilen bir evi vardı

Casa Camuzzi (1919 – 1931)

Hesse 1919 yılında sivil hayata döndüğü zaman evliliği zedelenmiştir. Eşi Mia (Maria) ağır bir psikolojik hastalık geçiriyordu, fakat iyileşse bile artık onunla bir ilişki kurmak istemiyordu. Bern’deki ev satılmış ve 3 küçük erkek çocuğunu başka arkadaşlarının yanına vermişti. En büyük oğlu Bruno’yu ise ressam arkadaşı Cuno Amiet’in yanına yerleştirmişti. Ailesini bırakmasının vermiş olduğu deneyim ve ağır yük, Hesse’yi 1919 yılında yayımlanan “Klein und Wagner” adlı, Klein adındaki orta sınıf insanını konu aldığı eseri yazmaya yönlendirmiştir. Hesse, bu eserinde delirmekten korkan, Wagner adındaki bir öğretmenin tüm ailesini öldürdüğü, İtalya’ya kaçan bir adamı anlatmıştır. Aynı zamanda Klein’nın kendi rüyasında kendi geleceğinin yönetimini ele alabilmek için direksiyondan ittiği Gusto Graser’den ayrıldığını da yansıtmıştır.

Hesse 1919 yılının Nisan ayı ortalarında tek başına Ticino’ya taşınmıştır. İlk olarak Locarno yakınlarındaki Minusio’da küçük bir çiftlik evine yerleşmiş ve daha sonra 25 Nisanda müzisyen arkadaşı Volkmar Andrea’nın kendisine aracılık ettiği, basit bir yerleşim yeri olan Muzzano Gölünün yukarısındaki Sorengo’ya taşınmıştır. Sonradan 11 Mayıs 1919 tarihinde Montagnola’da köyün yüksek bir alanının güneybatısında ve Lugano’dan çok uzak olmayan, dört küçük odalı bir kaleye benzer “Casa Camuzzi”den bir ev kiralamıştır. Bu 18. yüzyılda mimar Palazzo’nun eseriydi. Hesse, bu eğimi düşük yerden (“Klingor’s Balkon”) ve yemyeşil orman arazisinden Lugano Gölü üzerindeki ters tepelere ve İtalyan dağları tarafına bakmaktaydı. Yeni yaşam durumu ve binanın konumu, ona sadece yeni edebiyat etkinliğinde değil, ayrıca diğer yazı çalışmalarında da ilham kaynağı olmuştur. Bu da zaten 1920 yılındaki “Klingsors letzter Sommer” eserinde kendini iyice hissettirmiştir.

1922 yılında Hesse'nin “Siddharta” adlı Hint romanı piyasaya çıkmıştır. Bu romanında Hint kültürüne olan ilgisini ve ailesinden öğrenmiş olduğu Budist felsefesini konu almıştır. Eski sevgilisi Ruth Wenger (1897 – 1994, ikinci eşi), Hint şiirinde Siddharta'ya aşkı yaşatan Kamela adlı roman karakterini yazması için kendisine ilham kaynağı olmuştur.

Hesse, 1923 yılında, 1890 yılında Göppingen'deki öğrenciliğinden vazgeçmesinden sonra, ikinci kez İsviçre vatandaşlığını almış ve Alman vatandaşlığından çıkmıştır. İlk eşi Maria'dan ayrılan Hesse 1924'te İsviçreli yazar Lisa Wenger'in kızı ve Meret Oppenheim'ın halası Ruth Wenger ile evlenmiştir. Hesse'nin bu ikinci evliliği erotik cazibe ve kültürel benzerliklere rağmen birbirinden apayrı kişileri barındırmaktaydı. Yaşam ihtiyaçları ve hedefleri başarısızlığa mahkûm olmuş ve daha sonra eşinin talebi üzerine 3 yıl sonra, yani 1927'de boşanmışlardır.

Bir sonraki büyük eseri 1925 yılında yayımlanan “Kurgast” ve 1927 yılında yayımlanan “Die Nürnberger Reise” (Nürnberg Seyahati) adlı eseri ironi fikirler ima eden otobiyografik öykülerdi. Bu eserlerde, 1927 yılında yayımlanan "Bozkırkurdu" (Der Steppenwolf) adlı en başarılı Hesse romanının geleceğini haber vermekteydi. Bu roman, ona, yaklaşan dünya savaşından önce endişe dolu bir uyarı gibi gelmiştir ve önceki Alman halkına ders verir ya da onlarla dalga geçer nitelikteydi. 50. doğum gününü kutladığı yıl, arkadaşı Hugo Ball tarafından yazılan ilk Hesse biyografisi de yayımlanmıştır.

Hesse'nin başarı romanından kısa bir süre sonra üçüncü karısı olan Ninon Dolbin (1895 – 1966) ile yaşamını devam ettirmiştir. Bu üçüncü karısının memleketi Czernowitz Bukownina idi. Daha on dört yaşındayken onunla mektuplaşmaya başlamıştır. Bu ilişkinin eseri de 1930'da “Narziss und Goldmund” olmuştur. Hermann Hesse üç eşine de birer peri masalı ayırmıştır: İlk eşi Mia'ya Iris masalı (1916), Ressam dönüşümler (1922) Ruth Wenger'e ve Ninon Dolbin için evliliği sırasında, Mart 1933'te, hazırladığı ve otobiyografi malzemelerle bezenmiş olan son masalı “Kuş” olmuştur, kendisi de kişisel notlarında ve Ninon ile mektuplaşırken sıklıkla “Kuş” kelimesini kullanmaktaydı.

Casa Hesse (Casa Rossa) (1931–1962)

Hesse, Casa Camuzzi'de kiraladığı evinden 1931 yılında ayrılarak aynı yıl üçüncü evliliğini yaptığı yeni hayat arkadaşıyla büyük bir eve, dış cephesindeki kırmızı boya nedeniyle Casa Rossa olarak da anılan Casa Hesse'ye taşınmıştı. Arsa ve bina Montagnolo'nun üst kısmında ve kuzey kıyısında ayrıca Casa Camuzzi'ye manzarası olan bir konumda olup yürüyerek sadece on dakika uzaklıktadır. Bina, Hesse'nin isteği üzerine arkadaşı Hans C. Bodmer tarafından inşa edilmiştir ve o hayattayken, hatta ölümünden sonra Ninon'un hayatta olduğu süre boyunca kullanıma açık kalmıştır.

Boncuk Oyuncusu (1931–1946)

1931 yılında “Boncuk Oyunu” adını taşıyacak son büyük eserinin taslağını yapmaya başladı. 1932'de Gräser'den esinlendiği "Çocuk Haçlılar" eserinde “Yeni Oluşumcuları” model aldığı “Doğuya Yolculuk” anlatısına dair ilk taslağını yayımladı. Doğuya Yolculuk’ta olduğu gibi Boncuk Oyunu’nda da Herrmann Hesse’nin terk ettiği ve ona pişman bir halde “yanaşma” olarak geri dönmek istediği asıl ana tema –Leo ya da müzik ustası, yağmur yağdıran, Yogin ya da günah çıkartan papaz olarak adlandırılan- bir arkadaşın ve bir ustanın müritliğidir. Hesse'nin o dönemki siyasi tutumu medeniyeti eleştiren kültür iyimserliğine dayanmaktaydı.

“…Arkadaşlarım ve düşmanlarım biliyorlar ve çoktandır paylıyorlar: çoğu şeyden haz almıyorum ve bugün insanlığın gururu olan çoğu şeye inanmıyorum: tekniğe inanmıyorum, ilerleme fikrine inanmıyorum, hatta demokrasiye de, ne çağımızın görkemine ve baskın çıkmamasına inanıyorum ne de “doğa” diye anılanın önünde sonsuz saygı duyarken yüksek maaşlı herhangi bir önderlerine inanıyorum.”

Hesse, Nasyonal Sosyalistlerin Almanya’da iktidarı ele geçirmelerini büyük bir endişeyle izledi. Bertold Brecht ve Thomas Mann’ın 1933 yılındaki sürgünleri her defasında olduğu gibi Herrmann Hesse’nin yanında son buldu. Hesse, Almanya’daki gelişmeyi kendi biçimiyle karşı çıkarak yönlendirmeye çalıştı: on yıllardır Alman basınında kitap eleştirileri yayımladı- o dönemde ise artık Yahudi ve Nasyonal Sosyalistler tarafından takibe alınan diğer yazarları etkili bir şekilde dile getirdi. Otuzlu yılların yarısından itibaren hiçbir Alman gazetesi Hesse’nin makalelerini yayımlamaya cesaret edemedi. Suhrkamp Verlag KG Berlin yayınevi 1943'te Knulp’un sonraki baskısını yapabildi. Hesse’nin siyasi tartışmalardan ve İkinci Dünya Savaşının korku bildirimlerinden zihinsel olarak kaçışı 1943 yılında İsviçre’de basılan “Boncuk Oyunu” romanın malzemesi oldu. 1946'da ona edebiyat dalında Nobel ödülü verilmesi bu geç yazılmış eserinden dolayı değildi: “Daha cesur ve etkili bir biçimde gelişen ve klasik hümanizmin ideallerini biçimin yüksek bir sanatı gibi aynı şekilde ortaya serip derine dalarak oluşturulan eseri için”. (Stockholm'deki İsviçre Akademisinin gerekçesi)

Yazışmaları (1946–1962)

İkinci Dünya Savaşından sonra Hesse'nin üretkenliği yeniden başladı: Anlatılar ve şiirler yazmış, ama roman yazmamıştır. Uğraşısının ağırlıklı noktası gittikçe daha kapsamlı olan yazışmalarının üzerinde toplandı. Aralıksız gelen mektuplardan günlük yararlanması, Montagnola'daki “bilge yaşlıdan” finansal destek, yaşama yardımı ve yönlendirme uman Alman okuyucuların yeni bir neslinde yeniden canlanan ününü yaşaması için bir fırsattı. Oğulları Bruno ve Heiner Hesse'nin ve Offenbach'taki Hesse Basım Arşivlerinin araştırmasına göre Hesse 35.000 civarında mektup aldı. Kendi isteği doğrultusunda sekretersiz çalıştığı için mektupların büyük bir kısmını kendisi bizzat cevapladı: Cevap verdiği mektuplardan 17 000 tanesine ulaşıldı. Belirgin biçimde bireyci olarak bu yaptığını ahlaki yükümlülük olarak gördü. Bunun yanı sıra aynı taleplere, konu oluşturmalara, kendi bulunduğu duruma, günün akışında herkesin ilgisini çeken olay ve gözlemlere dair Genelge olarak gönderdiği daha uzun izlenimlerinin bir çalışmasını bitirdi.

Ölümü (1962)

Uzun zamandır kan kanseri olduğunu bilmeyen Hermann Hesse 9 Ağustos 1962'de beyin sektesinin sebep olduğu uykusundayken öldü ve iki gün sonra arkadaşı Hugo Ball'ın yatmakta olduğu Montagnola yakınlarında yer alan Gentilino'da Sant'Abbondio mezarlığında ailesi ve arkadaşları eşliğinde toprağa verildi. Ball, Hesse'nin yazar ve edebiyat sanatçısı olarak edebi özendirmelerinde ve doğruluğunda en iç ruhsal duygu alanına kadar anlaştığını hissettiği nadir yol arkadaşlarından birisiydi.

Edebi önemi

Hesse'nin ilk eserleri 19 yüzyıl geleneği doğrultusundadır: Şiiri Romantizm akımının etkisi altındadır aynı şekilde “Der Grüne Heinrich“in yazarı Gottfried Keller’in sonrasında gelişim romanı olarak bilinen türde yazdığı “Peter Camenzind“ kitabının dili ve üslubu da Romantizm akımının yansımalarını gösterir.

Hesse, içerik olarak Yaşam Reformları'nın ve Gençlik Hareketleri'nin bir yönelimini benimsediği, büyüyen sanayileşme ve şehirleşmeye karşı hareketlerin içinde bulunmuştur. Özellikle Gusto Gräser'ın yaşadığı civardaki Monte Verita onun için sembol olmuştur. Biçimdeki ve içerikteki yeni romantikçi bu tutumdan Hesse daha sonraları vazgeçmiştir. Şehir ve kırsalın karşılaştırılması ve kadın erkek zıtlığında kendini gösteren “Peter Camenzind”in tezatlı yapısı buna karşılık Hesse’nin sonraki önemli eserlerinde de (örneğin “Demian” ve “Bozkırkurdu” eserlerinde) hala görünmektedir.

Psikolog Carl Gustav Jung'un prototip öğretisiyle tanışıklığı, hatta Jung'un psikoloji çalışmalarına olan bu ilginin Hesse'nin eserleri üzerinde somut etkisi olduğu, ilk olarak “Demian” romanında kendini gösterir. Kendi kendini keşfetme ve ruhsal evrende gizemli olanın ardında öz kimliği yaratma çabaları ile Jung Psikolojisine doğrudan bağlantılar, Hesse'nin arkadaşı Gusto Gräser'in de işaret ettiği bir durumdur. Genç bir insana kendine giden yolu açan eski arkadaşı ya da ustası, kitabın merkezi konusu halindedir. Bu sebepten dolayı sayısız “Hesse nesli” kendilerine en sevdikleri yazarı seçtiler ve hala da seçmektedir. Gelişim romanı geleneği “Demian”da hala görülebilmektedir. Fakat bu eserinde (hatta “Bozkırkurdu’nda” da) tutum gerçek düzeyde değil de, bir iç “ruhlar kırsalında” gerçekleşmektedir.

Hesse'nin eserlerindeki başlıca diğer bir yaklaşım her şeyden önce (ama sadece) “Siddharta” romanında bulunan spiritüalizmdir. Hint bilgelik öğretileri, Gusto Gräser'in ona tanıttığı Taoizm ve Hristiyan mistiği onun arka alanını oluşturmuştur. Birey üzerine bilgeliğe giden yolu açan ana eğilim paralelleri daha çok Theravada Budizminde bulunsa da Asya öğretisine hitap etmeyen tipik batı yaklaşımıdır. Bazı eleştirmenler, Hesse'ye, kendi kişisel dünya görüşünü ve ruhsal durumunu aktarmada edebiyatı kullandığına yönelik bir karşı argüman öne sürmüşlerdir. Bu eleştiri ters çevirtilip eleştirmenlerin, onun edebiyatına değil, dünya görüşüne karşı çıktıkları söylenebilmektedir.

Hesse'nin tüm eserleri güçlü bir otobiyografik bileşimi barındırır. Bu bileşim özellikle “Demian”da, “Doğuya Yolculuk”ta, hatta “Klein und Wagner” eserinde ve ”yaşam krizi romanı” için doğru bir örnek olan “Bozkırkurdu”nda açıkça bellidir. Sonraki eserinde bu bileşimler daha açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Hesse birbirine bağlantılı romanlar olan “Doğuya Yolculuk” ve “Boncuk Oyunu”nda ana konusunu çok değişik varyasyonlarda kuvvetlendirmiştir: Bir genç ve onun eski arkadaşı ya da ustası. Ortaya çıkış tarihinin arka alanından, 20. yüzyılın en berbat yıllarında önce Hesse “Boncuk Oyunu”nda insanlığın ve ruhun ütopyasını işaret etmiştir, bunun yanı sıra Hesse tekrar bir klasik gelişim romanı yazmıştır. Her iki unsur diyalektik bir etkileşimde teraziye tutunmaktadır.

Hesse hayatı boyunca o zamanda bilgi aktarma, teşvik ve yapıcı eleştiri alanlarında onunkiler gibisini aratan kalite ölçütleriyle 60 farklı gazete ve dergi için yazdığı yaklaşık 3000 kitap eleştirisi hazırlamıştır. Thomas Mann gibi, Hesse de Goethe’nin çalışmalarıyla yoğun bir şekilde uğraşmıştır.

Hesse’nin kitaplarının eleştirileri o zamana dek tanınmayan yazarların kitaplarından Asya kültür çevrelerindeki felsefi çalışmalara kadar uzanmıştır. Bu çalışmalar bugün dahi varlığını sürdürmekte; özellikle 1970’li yıllarda batının da edebiyat, felsefe ve düşünce ortak mirası olmadan önce Hesse tarafından keşfedilmiş ve gerekli çalışmaları yapılıp kullanılır duruma getirilmiştir.

Eleştirmen gözüyle

Hesse’nin ilk eseri o zamanki edebiyat eleştirmenlerince ağırlıklı olarak olumlu değerlendirilmiştir. Hesse’nin her iki dünya savaşında Almanya’da kabul görüşü savaş karşıtı ve anti nasyonalist görüşlere sahip yazarlara karşı yürütülen basın kampanyaları aracılığıyla yer bulmuştur. 1937’den itibaren Hesse’nin kitapları Almanya’da “el altından” satılmıştır. Hesse her iki dünya savaşından sonra halkın bir kısmının, özellikle genç neslin düşünsel ve kısmen ahlaki bakımdan yeni şeylere odaklanma ihtiyacını karşılamıştır. Halkın geniş kitleleri tarafından tekrar “yeni keşfedilmesi” 1945'ten sonra olmuştur.

Hesse edebiyat dalında Nobel Edebiyat Ödülü’nü aldıktan on yıl sonra Karlheinz Dreschner 1957’de tartışma yazısında sözde sanat eseri, “Gelenek-Görenekler ve Sanat”ı yazdı. “Hesse’nin böylesine yıkıcı bir sürü seviyesiz mısra yazmış olması üzüntü verici bir disiplinsizlik ve edebi bir barbarlıktır.” Bu haliyle onun düzyazısına ilişkin uygun bir yargı ortaya çıkmadı. Sonraki on yıllarda Alman edebiyat eleştirmenlerinin büyük bir kısmı bu yargıda birleştiler. Hesse kimine göre taklitçi ve edebi değeri olmayan edebiyat üreticisi olarak nitelendirildi. Dolayısıyla Hesse'nin kabul görmesi sarkaç hareketine benzemektedir: Bu sarkaç hareketi 1960'ların Almanya'sında bir dip noktada kaldı, ABD'deki gençler arasında benzeri görülmemiş bir “Hesse Patlaması” baş gösterdi, bu sonra Almanya'ya da sıçradı: Özellikle “Bozkırkurdu” (ondan sonra bir rock grubu bu adı –Steppenwolf- almıştır) uluslararası en çok satan kitap oldu ve Hesse kitabı en çok çevrilen ve okunan Alman yazarlardan biri haline geldi. Dünya genelinde 120 milyon kitabı satıldı (durum: 2007'nin başlangıcı). 1970'li yıllarda Suhrkamp-Verlag yayınevi hayatının sonlarında eserlerinden alıntılar okuduğu plakları yayınladı. Kariyerinin henüz başında kendini yazar okumalarına adadı ve bu bağlamda kendine ait yaşantılarını alışılmışın dışında keyif verici “Yazar Gecesi”nde ele aldı.

Uluslararası Hermann Hesse Kolokyumu 1977’den beri düzensiz olarak ve çok yıllı aralıklarla ancak değişen konularla Kara Ormanlar’daki Hesse’nin doğduğu şehir olan Calw’de gerçekleştirilmektedir. Bunun yanı sıra alanlarında uzman olan, Almanya’dan ve Almanya dışından ünlü ve saygın Hesse uzmanları iki üç gün Kolokyuma katılmaktadır. Kayıt olan herkes konferansa katılabilmektedir. Program genellikle değişimli olarak Hesse’nin şiirlerinin seslendirilmesiyle, skeçlerle veya uygun belgesel ya da edebiyat gösterimiyle yürütülür.

Hesse’nin anısına iki edebiyat ödülü, onun ismiyle anılır: Calw Hermann Hesse Ödülü ve Karlsruhe Hermann Hesse Edebiyat ödülü.

20. yüzyılın en önemli Alman yazarlarından biri olan Herman Hesse, yazılarında kişilerin düzenlerinden çıkarak kendi öz hallerini bulmalarını amaçlayan, insanı sürükleyen yazarlardan biridir. Amerika’da Budizm ve Zen akımlarının bulunduğu zamanlarda çok okunan yazarlar arasında yer almış ve bu yazılarıyla 100 milyonu aşkın okur kitlesine sahip olarak Nobel Edebiyat Ödülüne layık gösterilmiştir.

Bazı yayınlar ve politik tartışmalar ( 1914 – 1919 )

3 Kasım1914 tarihinde “Neuen Zürcher” adlı gazetede, Alman entelektüellerine seslendiği, milliyetçi tartışmalara girmeyen “O Freunde, nicht diese Töne” yazısı çıkmıştır. Hesse, bundan sonra olanları, hayatındaki büyük bir dönüm noktası olarak tanımlamıştır. Kendisini yeniden güçlü bir tartışmanın içinde bulmuştur, Alman Basını ona saldırmış, nefret dolu mektuplar kendisine gönderilmiştir ve eski arkadaşları ona ortadan kaybolmasını söylemiştir. Daha sonradan Almanya'nın ilk Cumhurbaşkanı olacak arkadaşı Theodor Heuss’dan ve Ağustos 1915 yılında kendisini ziyaret eden Fransız yazar Romain Rolland’dan izin almıştır.

Ödülleri ve unvanları

  • 1905: Bauernfeld Ödülü
  • 1928: Viyana Schiller Vakfının Mejstrik Ödülü
  • 1936: Gottfried-Keller-Ödülü
  • 1946: Frankfurt Şehrinin Goethe Ödülü
  • 1946: Nobel Edebiyat Ödülü
  • 1947: Bern Üniversitesi Fahri Doktora Unvanı
  • 1947: Kendi memleketi olan Calw’a fahri hemşeri olarak atanması
  • 1950: Wilhelm-Raabe-Ödülü
  • 1954: Bilim ve Sanat Alanındaki Pour le mérite Ödülü
  • 1955: Nazi döneminde, çalışmaları ve eleştirileriyle Alman kitapçıları Barış Ödülünü alması
  • 1962: Hesse’nin yıllarca yaşadığı yer olan Montagnola’yı da kapsayan Collina d’Oro bölgesinde fahri vatandaşlık hakkı, 1 temmuz1962 ölümünden birkaç hafta öncesi.
  • Ayrıca birçok okul da adını almıştır.

Hermann Hesse’nin tüm eserleri

  • 1904 Peter Camenzind
  • 1906 Çarklar Arasında
  • 1910 Gertrud
  • 1912 – 1913 Rosshalde
  • 1915 Knulp
  • 1919 Demian
  • 1922 Siddharta
  • 1927 Bozkırkurdu
  • 1930 Narziss und Goldmund
  • 1932 Doğu Yolculuğu
  • 1943 Boncuk Oyunu
  • İlk Gençlik Yıllarım
  • Klingsor’un Son Yazı
  • Öldürmeyeceksin!
  • Şeftali Ağacı
  • Kaplıcada Bir Konuk Nürnberg Yolculuğu
  • İnanç Da Sevgi De Aklın Yolunu İzlemez
  • Gençlik Güzel Şey
  • Bir Büyücünün Çocukluğu
  • Küçük Dünyalar
  • Hermann Lauscher
  • Masallar
  • Seçilmiş Şiirler 1896-1962

Bozkırkurdu

Bozkırkurdu, Hermann Hesse'nin, toplumun sığ değer yargılarına ve kişiliksiz, yüzeysel yaşamına uyum sağlayamayan bir insanı anlatan bir romanıdır. Hesse bu romanı için, 1961 yılında "(...) okurlarımın çoğu Bozkırkurdu'nun öyküsünün insanı kemiren bir hastalıktan ve bunalımdan söz ettiğini ama tüm bunların ölüme ve yokolmaya değil, tersine iyileşmeye yönelik olduğunu anlarsa kendimi mutlu hissedeceğim." demiştir.

Siddhartha

Siddhartha; Bir Hint Destanı, Hermann Hesse'nin bir anlatısıdır ve Berlin'deki S. Fischer Verlag isimli yayınevi tarafından 1922 yılında ilk defa yayımlanmıştır.

Gertrud

Hermann Hesse'nin 1910 yılında yayımlanmış romanıdır.

Roßhalde

Roßhalde Hermann Hesse'nin 1924 yılında yayımlanmış romanıdır. Roman bir sanat öğretmenin başarısızlığını anlatmaktadır.

Klein und Wagner

Klein und Wagner Hermann Hesse'nin 1919 yılında yayımlanmış öyküsüdür.

Klingsor'un Son Yazı

Klingsors letzter Sommer (Klingsor'un son yazı) Hermann Hesse'nin 1919/20 yıllarında yayımlanan anlatı kitabıdır.

Kaynakça

  1. ^ a b "Arşivlenmiş kopya". 12 Ocak 2010 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 24 Şubat 2010. 

Strategi Solo vs Squad di Free Fire: Cara Menang Mudah!