Bursa'nın işgali, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'ndan yenik çıkmasının ardından İzmir'i işgal eden ve Anadolu içlerine ilerleyen İngiliz denetimi altındaki Yunan askerlerinin Bursa kentine 8 Temmuz 1920'de girişi ile başlamış ve 11 Eylül 1922'de Türk ordusunun kente girmesiyle sona ermiştir.[1]
Arka plan
Yunanistan, I. Dünya Savaşı'nın ardından Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında imzalanan Mondros Mütarekesi hükümlerine göre Türkiye'de bulunan müttefik kuvvetlerinin güvenliğini sağlamak iddiasıyla 15 Mayıs 1919'da İzmir'i işgal etmiş ve ardından İzmir'in doğusuna ve kuzeyine doğru üç koldan ilerlemesini sürdürmüştü. Britanya İşgal Kuvvetleri Komutanı olarak görevlendirilen General Sir George Milne, Türkler ile Yunanlar arasında çatışmaları önlemek için Anadolu'nun batısında Milne Hattı adı verilen sınırı belirledi. Ancak Yunan birlikleri, 22 Haziran 1920'de Milne Hattı'nı aşarak ilerleyişlerini sürdürdü.
56. Tümen komutanı olarak Bursa'da bulunan Albay Bekir Sami Bey, 24 Haziran 1920'de merkezi Eskişehir'de bulunan 20. Kolordu Komutanlığı'na atanmıştı. Yunan ilerleyişi üzerine Bursa'nın savunulması için gerekli önlemleri almak üzere Bursa'da kaldı.[2] 30 Haziran 1920'de Balıkesir'i işgal eden Yunan güçleri, bir süre sonra Bursa üzerine yürüdü.
İşgal
Yunan askerlerinin Balıkesir'den Karacabey ve Kirmasti yönünde ilerleyişi devam ettiği sırada İngiltere, 25 Haziran'da Mudanya'ya, 30 Haziran'da Gemlik'e kuvvet çıkartarak Yunanistan'a destek verdiğini gösterdi.[3][not 1]
Yunanlılar 2 Temmuz'da Kirmasti ve Karacabey'i işgal ettiler. Bursa'daki 56. Tümenin yeni komutanı olan Yarbay Nazmi Bey 2 Temmuz günü görevine başlayabildi. Albay Bekir Sami Bey, içinde bulundukları kritik durumu göz önüne alarak onunla birlikte Bursa'da kaldı.[6]
Gerek tümen komutanı, gerek cephe kumandanı, gerekse Ankara'daki üst komuta kademesi, zayıf kadrolu 56. Tümenin, İngiliz destekli Yunan ordusuna karşı Bursa'yı koruyamayacağını bilmekte idi. Ancak savaşmadan Bursa'yı terk etmenin halk üzerinde olumsuz etki yaratacağının bilinci ile Mustafa Kemal Paşa ve Albay İsmet Bey, Bekir Sami Bey'e Bursa'yı terk anının iyi hesaplanmasını tavsiye ettiler.
Tümen Komutanı ve subayları işgale karşı son ana kadar ciddi bir mukavemet göstermiş olsa da Türk birliklerinin Bursa'dan planlı bir şekilde çekilmesi mümkün olmadı. Tümenin erleri ve Bursalılar, hilafetçi din adamlarının propagandası sonucu, Yunanlıların Halife adına geldiklerine inandırılmıştı.[7] 56. Tümen eratı ve takviye birlikleri uzun süredir yapılmakta olan yoğun olumsuz propagandanın etkisi ile panik içinde savaşmadan dağıldı.[6] Bursa, 8 Temmuz 1920 günü düşman eline geçti.
Bursa'nın işgal sürecinde Yunan kuvvetleri, işgal ettikleri yerlerde sivillere karşı saldırılarda bulundu; halkın elindeki hayvanlar, değerli eşya, paralar yağmalandı ve Kuva-yı Milliye'ye destek verdiği bilinen bazı ileri gelenler de tutuklandı.[2]
Yaşanan yağma ve katliamlardan başlıcaları: Gedelek Baskını, Karacaali Baskını, Sultaniye Baskını, İhsaniye, Armutlu, Mecidiye, Aldere Baskınları, Hamidiye ve Katırlı Baskınları, Kapaklı Baskını, Narlı Baskını, Elmalık Toplukırımı, Küçükkumla Baskını, Muratoba Baskını'dır.[8]
İşgalden hemen sonra Bursa'da bir askerî işgal komutanlığı kurup şehrin yönetimini üstlendi. Sevr Antlaşması ile kurulmuş olan Boğazlar Yönetimi'ne Armutlu'dan başlayarak Gemlik, Mudanya da dahil edildi.[8]
İşgal döneminde Bursa'da Türkçe kitap, dergi ve gazetelere yasaklama getirildi; yasağa uymayanlar için beş yıla kadar savaş mahkemesinde yargılama yolu açıldı. Emekli Türk subaylarına her sabah yoklama için Yunan askerî idaresine gelme zorunluluğu getirildi. Yunan askeri ya da Rum ve Ermeni çetelerinden zarar gördükleri için şikâyetçi olanlar; tutuklama, dayak veya Atina’ya esir olarak gönderilmeye maruz kaldı.[8]
Tepkiler
Bursa'nın işgal edildiği haberinin Ankara'daki Büyük Millet Meclisi'ne ulaşmasından sonraki ilk meclis oturumunda Bursa mebusu Muhittin Baha Pars Bey kürsüde işgali anlattı. Osmanlı Devleti'nin ilk başkenti olan Bursa'nın Yunanlılar tarafından kolayca işgali, TBMM’de sert tartışmalara sebep oldu. Meclisin 8 Temmuz 1920 tarihli oturumunda İsmet Paşa cephelerin durumu ve Yunanlıların ilerleyişi hakkında detaylı bilgi verdi. Mustafa Kemal Paşa, şu sözlerle moral aşıladı:[9]
“
Efendiler, bazı yerler işgal edilmiştir ve bunun üç misli daha işgal olunabilir. Fakat bu işgal, hiçbir vakit bizim imanımızı sarsmayacaktır.
”
10 Temmuz 1920 günü Trabzon milletvekil Hamdi Bey ve otuz milletvekili arkadaşı tarafından meclis başkanlığına sunulan bir önerge ile Bursa'nın işgalinden ve oradaki halkın uğradığı zulümden duyulan üzüntünün bir ifadesi olarak oturuma 20 dakika ara verildi; TBMM kürsüsünün üzeri "puşide-i siyah" (siyah örtü) ile örtüldü ve işgal sona erene kadar bu örtünü orada kalmasına karar verildi.[10][11]
12 Temmuz 1920 günü eski diplomat Fahrettin Hayri Bey, Hacı Bayram Camii’nden çıkan cemaatin önüne geçerek Bursa’nın işgalini protesto eden bir yürüyüş ve miting gerçekleştidi. 12-13 Temmuz 1920'de, Meclis’te Bekir Sami Bey'n Bursa’yı Yunanlılara teslim ettiği iddiaları tartışıldı. Cephe Kumandanı Ali Fuat Paşa’dan, bu iddialar hakkında bir araştırma raporu hazırlanması talep edildi. Raporun görüşülmesi beklenmeden, mebusların baskıları sonucu Bekir Sami Bey 14 Temmuz 1920 günü 20. Kolordu Kumandanlığı görevinden alındı.[6]
İşgalci Yunan güçlerinin komutanı Elefterios Venizelos’un oğlu olan ve Anadolu işgal kuvvetlerinde subay olarak görev alan Sofokles Venizelos’un, Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin ve ikinci padişah Orhan Gazi'nin türbelerinin bulunduğu Gümüşlü Kümbet’te çektirip dünya basını ile paylaştığı fotoğraflar ülkede büyük tepki uyandırdı. Sofokles Venizelos'un, Osman Gazi’nin sandukasına dayanarak verdiği poz saygısızlık addedilmiş; onun "Kalk da torunlarını kurtar ey Osman" diyerek sandukayı tekmelediği, kurşunladığı, sandukanın yanında içki alemi tertip ettiği, naralar attığı gibi iddialar yayılmıştır.[1][12]
Bursa'nın işgali üzerine ülkeyi saran şaşkınlık ve derin üzüntü havası gazetelere, roman, hikâye, tiyatro, deneme, şiir, türündeki edebi eserlere yansıdı.[11]Mehmet Akif, Sebilürreşad mecmuasının 7 Mayıs 1921 tarihli sayısında yayımlanan Bülbül şiirini Bursa'nın işgali üzerine yazdı.[11]
Kurtuluş
30 Ağustos 1922'de gerçekleşen Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde Yunan kuvvetlerinin büyük kısmının yok olmasının ardından Mustafa Kemal Paşa’nın 1 Eylül günü verdiği "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz’dir. İleri!”" emriyle taarruza geçen Türk ordusu, 9 Eylül 1922'de İzmir'e girdi. İzmir'in işgalden kurtarılmasını ardından Birinci Türk Tümeni, 10 Eylül 1922 günü saat sabah yedide Bursa’nın kurtarılması için yürüyüşe geçti.[1] Süvari tümeni, Bursa’ya yaklaştığında topçu ve makineli tüfek ateşleriyle karşılaştı.[13] 3. Kolordu birliklerine Hacivat Köprüsü dolaylarında açılan düşman ateşi sonucunda 14 asker hayatı yitirdi.[14]
Yunan kuvvetleri ile girilen çatışmanın sonucunda, Bursa'daki milis güçlerinin de desteğiyle, işgal güçleri akşam sekizde ateşi kesti ve tüm cephelerden çekilme kararı aldı. Böylece Albay Deli Halit Komutasındaki Kocaeli Grubu ve Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu, 10 Eylül gecesinden itibaren tüm Bursa’yı Yunan işgalinden kurtardı. Şükrü Naili Paşa komutasındaki 3. Kolordu, Bursa'ya 11 Eylül 1922 sabahı girdi.
Yunan birliklerinin geri çekilişi
Bu alt başlığın genişletilmesi gerekiyor. Sayfayı düzenleyerek yardımcı olabilirsiniz.
Geri çekilen Yunan piyade birlikleri, 11 Eylül 1922 Pazartesi öğleden sonra Maskarahasan köyüne (1928'den sonraki adı "Çağlayan") girip köyü ateşe vermiş; köyden topladıkları 14 genci de dere içinde kurşuna dizerek öldürmüştür.[15]
Notlar
^İngilizlerin Mudanya'ya çıkarma yaptığı 25 Haziran 1920 günü, Mudanya Karakolu'nda görev yapan ve kendisi de Mudanyalı olan Şükrü Çavuş birkaç er ile birlikte İngilizlere karşı koyma girişiminde bulundu ve işgal girşimi sonuçsuz kaldı. Aynı şekilde Gemlik'i işgal girişimi Dr. Ziya Kaya, Kaymakam Mehmet Cemil Bey ve Yüzbaşı İbrahim'in girişimleri ile engellendi. İngilizler, bu kasabaları 6 Temmuz günü denizden bombaladılar ve işgal ettiler; 8 Temmuz günü ise Yunan birliklerine bırakarak çekildiler.[4][5]