Ayaklanmayı bastırmak üzere görevlendirilen Çerkez Ethem ve adamları İstasyon’daki karargâh binası önünde Mustafa Kemal Atatürk’le birlikte, Haziran 1920
Tarih
1. 15 Mayıs 1920 - 27 Ağustos 1920 2. 5 Eylül 1920 - 30 Aralık 1920
Yozgat Ayaklanması veya Çapanoğlu Ayaklanması, Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Hürriyet ve İtilaf reisi Çapanoğlu Edip Bey ve kardeşi Celâl Bey tarafından Yozgat ve yöresinde çıkarılan ayaklanmadır.
İlk ayaklanma Yıldızeli'nde Erzurumlu Hüseyin Nazım ve Kara Mustafa'nın elebaşılığında çıkarılmıştır. Ayaklanma Çerkez Ethem komutasında Kuvâ-yi Seyyâre tarafından bastırılmış ancak diğer iç isyanlar gibi Türk Kurtuluş Savaşı hareketini zayıflatmış, işgal güçlerinin işini kolaylaştırmıştır. Asıl tehlikenin yani Yunan ordusunun ilerleyişini hızlandırarak Balıkesir ve Bursa'nın Yunanlar tarafından işgal edilmesine zemin hazırlamıştır. Yozgat’tan Ankara’ya döndüğü zaman Meclis tarafından kurtarıcı gibi karşılanan Ethem’in gücü daha da arttırmış, Ankara ile ayrışmış ve en sonunda Ethem'in tasfiyesine giden süreç başlamıştır.
Çapanoğlu ailesi
Çapanoğlu ailesinin ilk tanınmış kişisi Yozgat şehrini kuran Ahmet Paşa'dır, 1764 yılında Sivas valisi iken önce azledilmiş ardından da idam ettirilmiştir.[1] Aile, bölgeyi 300 yıl kadar idare etmiş ve mamur hale getirmişlerdir.[a][2] XVIII. asrın ortalarına ait belgelerde Çapar olarak geçmekte olup daha sonra aynı anlama gelen (eski Türk unvanlarından yiğit, akıncı, postacı) Çapanoğulları olarak şöhret bulmuşlardır.[3] Çapanoğulları ailesinden Osmanlı Devleti’nde fiilen görev yapan Abdülfettah Paşa, Celâleddin Paşa, Ahmet Şakir Paşa gibi mutasarrıf, paşa, vali gibi üst düzey çeşitli hizmetlerde bulunmuş şahsiyetler bulunmaktadır.[4]
Arka plan
Yozgat ve civarında Padişahçı hareketin üç temel etkenle yayıldığı söylenebilir. Birincisi Yozgat’ın meşhur âyan ailesi Çapanoğlu ailesidir. Yaklaşık 150 yıldır bölgede nüfuz sahibi olan aile, sarayla yakın ilişkileri ve Osmanlı hanedanına bağlı bulunması nedeniyle padişaha sadık olmaları durumu bir gerçektir. Kuvâ-yi Milliye'nin tam olarak teşkilatlanamadığı günlerde Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başlayan harekete, İttihat ve Terakki deneyiminden sonra milleti yeni bir savaşa sürükleyeceği endişesiyle ilk dönemlerde ihtiyatla yaklaşıldığı hatırlanmalıdır. Bu koşullarda ailenin ileri gelenlerinin otorite boşluğu ve iletişim eksikliği gibi nedenlerle olup bitenleri zamanında ve tam anlamıyla öğrenememeleri ve kişisel düşmanlıklarla yaratılan kasıtlı olayların içine çekildikleri söylenebilir. Ayrıca aile, Hürriyet ve İtilaf yandaşıydı. Yozgat Hürriyet ve İtilaf örgütünün başında bizzat Çapanoğlu Edip Bey bulunuyor, kardeşi Celâl Bey de bu siyaseti benimsiyordu. Büyük Millet Meclisi’ne temsilci gönderilmesi istendiğinde Yozgat'ta belediyede yapılan toplantıda iki kardeş bu hareketin Padişah’a başkaldırmak olacağını belirterek olumsuz yanıt vermişler bunu da Meclis’e bildirmişlerdi.[4] İkincisi bölgede yoğun olarak yaşayan Çerkez nüfusun Saray ile olan yakın ilişkisidir. Ayrıca Çerkez Ethem'in Batı Anadolu'da padişahçı Anzavur Ayaklanması'nı bastırması ile kaçarak Yozgat, Sivas bölgesine gelmeleri bu bölgede yaşayan Çerkezler[b] üzerinde etkili olmuştur. Üçüncüsü de müzmin bir hal alan eşkıyalığın geldiği noktadır. Eşkıyalıktan hem Kuvâ-yi Milliye hem de padişahçılar beslenmekteydi. Yozgat civarındaki Aynacıoğulları, Deli Ömer gibi büyük eşkıya çeteleri ve daha küçükleri padişahçı yapı ile hareket etmiştir.[6]
Ayaklanma
Yöredeki ilk ayaklanma Yıldızeli bölgesinde çıkmıştır. Yıldızeli- Sivas posta nakliyatı işini üzerine alıp başaramayınca iflas eden Eski Nahiye Müdürlerinden Erzurumlu Hüseyin Nazım, kendini kanun takibinden kurtarmak amacıyla Yıldızeli civarındaki köylerden birinde saklanmakta idi. Eski Müdafaa-i Hukuk mensuplarından Kara Mustafa ve katil Salih ile beraber Yıldızeli- Akdağmadeni arasındaki köylerde dolaşarak İstanbul Hükûmeti lehine propaganda yapmaya başladı. Bolu ve Düzce bölgesinden kaçıp gelen Çerkezler'i de etrafına alarak Yıldızeli çevresindeki teşkilatını genişletti. 1920 Mayısında Direkli Nahiyesi'nde ilk silahlı toplantılarını gerçekleştirdiler. Yıldızeli Kaymakamı'nın basiretsizliği yüzünden toplantılar diğer köylerde de devam ettirildi. Sivas Kongresi kararıyla ağnam vergisinin arttırıldığı, tekâlif-i harbiye usulünün getirileceği, Kuvâ-yi Milliyeciler'in halkın canına ve malına kastettiği, yapılanların hiçbirinden Padişah'ın haberi ve rızası olmadığı gibi söylemler ile halkı etkilemeye gayret ettiler. Kontrolün elden çıktığını gören Sivas'taki 3. Kolordu Komutanı Albay Selahattin, bir batarya ile takviye ettiği piyade taburunu 25 Mayıs 1920’de Yıldızeli'ne gönderdi. Aynı tarihlerde Sulusaray'da da asiler toplanmıştı. Amasya'dan 5. Kafkas Tümeni’ne bağlı 10. Alay'ın 2. Taburu, 17 Mayıs’ta Zile’ye ve aynı alayın Tokat’ta bulunan 3. Taburu da 21/22 Mayıs gecesi Yıldızeli’ne gönderildi.[7]
Orta Anadolu'daki önemli ayaklanmalardan biri olan Çapanoğulları'nın nüfuz sahasındaki Yıldızeli-Akdağmadeni arasındaki Postacı Nâzım ile Zile-Çekerek arasındaki Ayrancıoğulları İsyanları, başlangıçta birbirinden habersiz ve çete hareketi şeklinde iken, otorite boşluğunun etkisiyle genişlemiştir. Bu ayaklanmaların başlangıçta ve belli bir aşamaya gelinceye kadar Çapanoğulları ile hiçbir ilgisi yoktur. Ancak gelişen olaylara karşı idarecilerin pasif kalması ve Kılıç Ali’nin Çapanoğulları ailesinin önde gelenleri üzerinde uyguladığı baskıcı ve hatta aşağılayıcı tutumu “Çapanoğullarının yaşadıkları bölge merkezi olan Yozgat ve civarına hakim olup asayişi sağlayabilmeleri için isyancılarla birleşmesine sebep teşkil etmiştir. Sorgun ve Yozgat da bu amaçla işgal edilmiştir.”[8]
İsyana katılacaklarından şüphe edildiği için Genelkurmay Başkanlığı tarafından kararlaştırılmış olan tedbir gereği Çapanoğulları Yozgat’taki evlerinde gözetim altına alınmıştı. 7 Haziran'da Albay İsmet Bey ve 3. Kolordu Komutanı Albay Selahattin, Çapanoğlu kardeşlerin tutuklanması için Yozgat Mutasarrıfı'na emir vermişler, bu emri Mutasarrıf Vekili gizlice kardeşlere haber vermişti. Bunun üzerine Celâl, Edip, Salih, enişteleri Mahmut ve onun oğulları Meki, Osman Şekip ve Muhlis, 8 Haziran 1920 gecesi Yozgat'tan kaçmışlardır.[9]
Ayaklanmanın bastırılması
Çerkez Ethem, Genelkurmay Başkanlığı’ndan aldığı emir üzerine 70 subay, 2100 piyade, 1300 hayvan, 4 dağ topu, 1 sahra topu, 8 makinalı tüfek ile isyan bölgesine hareket eder.[10] Çerkez Ethem, bundan sonra Celâl ve Edip Beyler idaresindeki isyancıların Alaca’nın kuzeydoğusundaki Arapseyi Boğazına yakın yerlerde toplanmakta olduklarını anlayınca bölgeye hareket etme kararı alır. Çetin arazi koşullarına sahip olan Arapseyi Boğazındaki çatışmada Ethem güçleri, asileri ikiateş arasında bırakarak 4 saat sonunda top ve makinalı tüfeklerini de bırakarak çekilmek mecburiyetinde bırakırlar. Çatışma sonunda birkaç yüz esir, yaralı ve ölü bırakan Çapanoğulları birkaç maiyetiyle birlikte kaçmayı başarmıştır. Çapanoğlu Edip Bey’in yaralı olduğu, kardeşi Celâl Bey’in ise Uzunyaylalı Çerkez süvarileri ile kaçtığı anlaşılır. Uzunyayla Çerkez beylerinin, kendilerine iltica eden Celâl Bey hakkında aftalebini iletmeleri üzerine Ethem, Celâl Bey’i affederek durumu Ankara’ya da bildirir.[11]
İsyanın sorumlusu olduğu anlaşılanlardan 12 asi Yozgat’ın ele geçirildiği gün kurulan Divan-ı Harp kararı ile asıldılar. İdam edilenler arasında Yozgat Şeriye Hâkimi Hoca Şahap, Yürükzade Hüsnü, hapsedilenler arasında da Yozgat Savcısı ile Yozgat Mutasarrıfı da vardı. Ölenler arasında Yahya Paşaoğlu Osman’ın cesedine rastlanmıştı.[12]
Sonuçları
Ayaklanma sırasında ve sonrasında ailenin önemli zorluklarla karşılaştığı açıktır. Celâl Bey ise Ethem tarafından affedilmiş,[c] bu durum Ankara tarafından mesele yapılmamıştır. Fakat isyanın başlarında Çapanoğulları’nın kaçmasını sağlayarak isyanda birinci derecede parmağı olduğu anlaşılan Ankara Vali Vekili Yahya Galip, Ethem tarafından Divan-ı Harp ile yargılanmak istenince iki taraf arasında gerginlik kaynağı oluşturmuş, bu yüzden Çerkez Ethem ve kardeşleri ile Mustafa Kemal Paşa arasındaki ilişkiler sertleşmiştir. Ayaklanmanın elebaşılarından olan Celâl Bey’in Ethem tarafından affedilip bunun Ankara'da meseleye dönüştürülmemesi, buna karşın ayaklanmanın gelişmesinde katkısı olduğu tespit edilen Yahya Galip’in yargılanması konusunda özellikle Ethem'in ağabeyi Tevfik Bey’in ısrarı ve Mustafa Kemal Paşa’nın bu duruma gösterdiği tepki, iki taraf açısından da bir güç gösterisini açıkça ortaya koymaktadır.[4] 5- 10 gün içinde ayaklanmayı bastırıp, Kuvâ-yi Seyyâre ile Yozgat’tan Ankara’ya döndüğü zaman Meclis tarafından kurtarıcı gibi karşılanan Ethem’in gücü daha da arttırmış, Ankara ile ayrışmış ve en sonunda Ethem'in tasfiyesine giden süreç başlamıştır.[4]
Çapanoğulları Ayaklanması, diğer iç isyanlar gibi Türk Kurtuluş Savaşı hareketini zayıflatmış, işgal güçlerinin işini kolaylaştırmıştır. Asıl tehlikenin yani Yunan ordusunun ilerleyişini hızlandırarak Balıkesir ve Bursa'nın Yunanlar tarafından işgal edilmesine zemin hazırlamıştır.[4]
Notlar
^Çapanoğulları tarafından Yozgat ve çevresinde yaptırılan ve tamir ettirilen çok sayıdaki köprü, çeşme,cami, imaret, hamam ve saat kulesi yöredeki etki ve nüfuzlarını açıkça gözler önüne sermektedir. Söz konusu eserler için Bkz., Hakkı Acun, Tüm Yönleri ile Çapanoğulları ve Eserleri, İstanbul 2016
^Tokat Mıntıka Komutanı 11 Mayıs 1920’de Mustafa Kemal Paşa’ya çektiği bir telgraf ile, Serbesti Gazetesi’nde yapılan ve Biga tarafarındaki 18 Çerkez köyünün top ateşiyle yerle bir edildiği haberlerinin Çerkezler üzerindeki olumsuz etkisinin bertaraf edilebilmesi için yalanlanmasını istemiştir, [5]
^Celâl Bey’in, ağabeyi Mustafa Edip Bey Kayseri’de, enişteleri Mahmud Bey Aziziye’de, küçük kardeşi Halid de Amasya’da asılarakidam edilmişler ayrıca bazı akrabaları da aynı son ile karşılaşmışlardır, 5 Ağustos 1920’de Yozgat İsyanı’na katıldığı için idam edilen Kadı Remzi Efendi'nin ailesinin dul ve yetim maaşı için başvurabileceğine karar verilmiştir, 16 Ağustos 1920'de Çapanoğulları ile akraba oldukları için uzaklaştırılan Yozgatlı Hacı Halil Beyzade Ferid, Ömer,Faik ve Şükrü’nün Afyonkarahisar'daki sürgünlerinin devamına karar verilmiştir, Çapanoğulları’na akrabalıktan dolayı bölgeden uzaklaştırılıp Afyonkarahisar’a yerleştirilen Yozgatlı Kadızade Muhlis’in Afyonkarahisar’daki ikametinin devamına karar verilmiştir.[4]