Bulgaristan'daki Yahudilerin tarihi MÖ 2. yüzyıla kadar uzanır. Bu zamandan beri her zaman bir Yahudi nüfusu olan Bulgaristan'da Yahudilerin Bulgaristan tarihinde antik çağlardan Orta Çağa ve bugüne kadar önemli rolleri bulunur.
Tarih öncesi
Bulgaristan'daki Yahudi cemaatiyle ilgili en eski yazı MÖ 2. yüzyıla aittir. Ulpia Oescus'da (günümüzde Plevne iline bağlı Gigen'de) Latince yazılmış bir bulguda menora ve arksinagog Joseph'in şehirdeki Yahudi nüfusuyla ilgili bildirdiği veriler bulunur. Ayrıca, Roma İmparatoruI. Theodosius'un 379'da Yahudilere karşı verdiği fermanla İllirya ve Trakya'daki sinagogları yıkması bölgede Yahudi nüfusunun bulunduğunu belirten kanıtlardan biridir.
Yahudiler, İtalya'nın Ragusa Cumhuriyeti'nden gelenlerle birlikte 967'de İkinci Bulgar İmparatorluğu'nun serbest ticaret politikalarıyla Niğbolu'ya yerleşti. Ardından, Bulgar Çarı Ivan Alexander, Hristiyanlığa geçip Teodora adını alan Yahudi kökenli Sarah isimli bir kadınla evlendi. 1352 kilise konseyinde kafirlerle Yahudilerin aforoz edilme ve üç Yahudinin idam kararı çıktı, karar Çar tarafından geri çevrilmesine rağmen bu Yahudiler halk tarafından linç edilerek öldürüldü.
İlk Sefarad göç dalgası Selanik, Makedonya, İtalya, Ragusa ve Bosna üzerinden 1494'te gerçekleşti; bu Yahudiler halihazırda yerleşik olan Yahudilerin bulunduğu Osmanlı'nın ticaret merkezi olan şehirlere yerleşti. Sofya'da Romanyot, Aşkenaz ve Sefaradların 1640'a kadar kendilerine ait cemaatleri bulunmaktaydı fakat bu tarihte cemaatler tek haham altında toplandı.
17. yüzyılda Sabetay Sevi'nin görüşleri Bulgaristan'da popülarite kazanınca Sevi'nin destekçileri Gazze'li Nathan ve Samuel Primo Sofya'da aktif rol aldı. Döneminin yeni ticaret merkezi Pazarcık şehri gibi ülkenin değişik yerlerine yerleştiler. 1688'deki Çiprovtsi ayaklanması sebebiyle Ragusa tüccarlarının ticaret yapma hakları ellerinden alınınca Yahudilere yeni haklar tanınındı ve böylece Yahudiler ticaret alanlarını genişlettiler.
Bağımsız Bulgaristan
93 Harbiyle bağımsızlıklarını kazanan Bulgaristan'da savaş sırasında Yahudilerin Osmanlı'yı desteklemeleri gerekçesiyle malları yağmalandı fakat sonunda Yahudilere Berlin Antlaşmasıyla eşit haklar tanındı. Sofya hahamı Gabriel Mercado Almosnino yanında üç Yahudiyle birlikte Rus kuvvetlerini sıcak karşıladı ve Bulgaristan Millet Meclisi'ne girdi. Fakat antisemitik ve Yahudilere karşı ayrımcılık hareketleri baş gösterdi.
II. Dünya Savaşı'ndan önce Yahudilerin diğer halklara kıyasla yüzde oranı sabit bir şekilde inmesine rağmen nüfuslarındaki artış devam etti. 1920'de 16.000 kişilik nüfuslarıyla toplam nüfusun %0,9'unu oluşturan Yahudiler 1934'te yarısından fazlasının Sofya'da yaşadığı 48,565 kişilik nüfusla halkın %0,8'ini oluşturuyordu. Ladino cemaatin dominant dili olmasına rağmen genç nesiller Bulgarcayı tercih etti. Hovevei Zion'un kurulmasıyla yerel nüfusta Siyonist ideoloji güçlendi.
II.Dünya Savaşı'nda Bulgar Yahudileri
II.Dünya Savaşı sırasında Bulgaristan Millet Meclisi ve Çar III. BorisYahudilerin haklarını sınırlayan Milleti Koruma Kanunu'nu yürürlüğe soktu. Bu kanunla Yahudilerin oy kullanma, hükûmette görev alma, devlet işlerinde çalışma, orduya katılma, bir Bulgar'la evlenme veya birlikte yaşama, Bulgar isimleri kullanma ve toprak sahibi olma hakları ellerinden alındı.[1][2][3][4] Ayrıca üniversiteye gidebilecek Yahudi sayısına da kota getirildi.[4][5] Bu kanunlara Yahudi liderlerin yanı sıra Bulgar Ortodoks Kilisesi, Bulgar Komünist Partisi yetkilileri, yirmi bir yazar ve profesyonel örgütler karşı çıktı.[4][6]
Diğer Nazi Almanyası işgali altındaki ülkelerin aksine (Danimarka hariç) Bulgaristan, Bulgaristan Millet Meclisi Sözcüsü Dimitar Peşev, Bulgar Kilisesi yetkilileri ve Bulgar halkının yardımlarıyla Bulgar vatandaşı tüm 48,000 Yahudi Nazi toplama kamplarına gönderilmekten kurtarıldı. Bu konuyla ilgili, Bulgar Yahudisi İsrail tarihçisi, politikacı ve eski Knesset üyesi Michael Bar-Zohar tarafından "Beyond Hitler's Grasp: The Heroic Rescue of Bulgaria's Jews"[7] ve Paris'teki Centre Nationale de la Recherche Scientifique'in araştırma yönetmeni Fransız entelektüel Tzvetan Todorov tarafından "The Fragility of Goodness: Why Bulgaria's Jews Survived the Holocaust" (basım: Princeton Univ. Press) kitapları yazılmıştır.[8]
Bulgar otoriteleri Bulgaristan vatandaşı olmayan Yahudilerin çoğunluğunu yine Bulgaristan kontrolündeki Makedonya ve Trakya'ya sürdü. Nazi zulmünden kaçan bu Yahudilere Bulgaristan koruma sağlamadı. Bulgaristan vatandaşı olmayan 14.000 Yahudi Treblinka'ya imha edilmeye gönderildi.
Savaşın bitiminden ve Komünist rejimin başa geçmesinin ardından Yahudilerin çoğu İsrail'e göç etti ve Bulgaristan'da 2001 itibarıyla 1363 Yahudi kaldı. İsrail hükûmetinin istatistiklerine göre 1948 ve 2006 yılları arası Bulgaristan'dan 43.961 göçmen İsrail'e yerleşti; bu da Bulgaristan'ı Sovyetler Birliği, Romanya ve Polonya'nın ardından İsrail'e en çok göç veren dördüncü Avrupa ülkesi yaptı.[9]
Kaynakça
^Marushiakova, Elena (2006). "Bulgarian Romanies: The Second World War". The Gypsies during the Second World War. Univ of Hertfordshire Press. s. 90. ISBN0900458852.