Fikret Mualla anılarında: "Pehlivan yapılı, zarif, iri gözlü ve pos bıyıklı idi. İlk dersimize girdiğinde; cebinden üç kurşun kalem ile bir çakı çıkarttı. Kurşun kalemin nasıl açılacağını ilk ders olarak gösterdi. Şevket Bey her konunun alfabesinden başlayan bir eğitimciydi." diye bahseder.[1]
Dar-ül Muallimin'de (İstanbul Öğretmen Okulu) resim öğretmeniyken, daha sonraları kitaplarında kendisinden bahsedecek olan Malik Aksel'in de öğretmeni oldu.
1919 yılında arkadaşları İbrahim Çallı ve Hikmet Onat'la birlikte Türk Ressamlar Cemiyeti'ni kurdu. Cemiyet'in 11 Mart 1920 tarihli ilk toplantısında şu kararlar alındı:
2. Eserleri ile tanınan meslektaşlara da bilgi verilmesi,
3. Kurucu üyelerden Şevket Dağ'ın genel sekreterliğe seçilmesi,
4. Cemiyete mahsus etiketli zarf ve kâğıt bastırılması.
Şevket Dağ, "Enteriyör" resim türünü kapsamlı olarak işleyen ilk sanatçıdır.[2] 1916 yılından itibaren her yıl düzenlenen "Galatasaray Sergileri" ile 1939 yılında gerçekleşen ilk "Devlet Resim Heykel Sergisi"ne katılan ve enteriyör (iç mekân) resim türü ile uğraş içinde olan Şevket Dağ, Cumhuriyet sonrasında yaşanan "Modernleşme" hareketine tepki duysa da, 1920'lerden sonra izlenimci bir palete doğru değişim göstererek 14 Kuşağı'nın (Çallı Kuşağı) sanatçıları Feyhaman Duran, Hikmet Onat, İbrahim Çallı ve Sami Yetik arasında yer aldı.
Zaman zaman eleştirilere de maruz kalan sanatçının resimlerine en keskin eleştiriyi, dönemin genç kuşak ressamlarından Cumhuriyet sonrası "Modern Resim" anlayışını savunan Eşref Üren'den aldı: "Şevket Dağ Türkiye'de öteden beri ev içi ressamı olarak tanınır. Fakat Fransız'ların bu alanda eserler vermiş Bonnard, Edouard Vuillard (1868-1940)'ından ne kadar uzak. Enteriyör'ler havasız ve içindeki figürler eğreti."[2] Bu eleştiri ile ilgili, Darülmuallimin'de Şevket Dağ'ın öğrenciliğini yapan Malik Aksel "Sanat Hayatı" adlı kitabında onun ağzından "Kuşak çatışmasının yansımasıdır" der.
5.dönem Konya ve 6. ve 7. dönem Siirt milletvekilliği de yapan sanatçı, 23 Mayıs 1944 yılında İstanbul'da öldü.