Avarlar ve Sasanilerin 626 yılındaki Konstantinopolis Kuşatması'ndan sonra eleştirilen İmparator Herakleios kendini politik olarak yalnızlaşmış buldu. Ortodoks Kilisesi tarafından sapkın ilân edilen Hristiyan Ermeni hükümdarlarına ve dini hoşgörüye sahip Persler ile arkadaş olmayı seçen İberya Prensi'ne güvenmiyordu. Bu iç karartıcı durumda kendisine tarafsız bir müttefik olarak Tong Yabgu'yu buldu.[2] 568'in başlarında İstemi Kağan hakimiyetindeki Batı Göktürkler, Sasanilerle ticari ilişkiler gerileyince yüzlerini Bizans'a dönmüşlerdi.[3]
625 yılında İmparator Herakleios, Batı Göktürk Kağanı'na askeri yardım karşılığında servet sözü veren temsilcisi Andrew'u görevlendirdi.[4] Kağan, Çin-Bizans arasındaki kendi hakimiyet alanında kalan İkinci Göktürk-Sasani Savaşı'ndan sonra Sasaniler tarafından altüst edilmiş İpek Yolu'nun güvenliğinden endişeliydi.[5] İmparator'a "Düşmanlarından intikam almak için yiğit askerlerimle geleceğim" sözünü verdi.[6] 1000 atlı Pers hakimiyetindeki Güney Kafkasya'dan geçti ve Bizans İmparatoru'nun Anadolu'daki kampına Kağan'ın mesajını iletti.
Derbent Kuşatması
627 başlarında Göktürkler ve müttefikleri Hazarlar, Derbent'in kapılarına ulaştılar. Yeni inşa edilmiş bu kale bereketli Agvanya'ya (günümüzde Azerbaycan) giden tek yoldu. Lev Gumilyov'a göre hafif silahlı Agvanya milislerinin, Tong Yabgu önderliğindeki ağır zırhlı süvarilere karşı hiç şansı yoktu.[7] Tong Yabgu'nun askerleri Derbent'e baskın verip yağmaladı, Agvanya'yı istila ettiler. Ermeni tarihçi Movses Kagankatvatsi'ın Derbent'in düşüşünü ve yağmalanmasını ayrıntılı biçimde anlatır. Muhtemelen bu olaya tanıklık etmişti.
“
, Tam kuvvetteki belanın (evrensel gazap) önümüze gelmesiyle işgalciler(Türkler), kabaran deniz dalgaları gibi duvarlara çarparak onları temellerine kadar yıktılar. (Partav'da) halk, üzerlerine inen korkunç çirkin, aşağılık, geniş yüzlü, kirpiksiz ve karılar gibi uzun saçlı olan kalabalığın tehlikesini görünce onları bir korku (titreme) sardı. Şehrin sokaklarında ve meydanlarında okları üzerlerine ağır dolu taneleri gibi yağdıran hatasız ve güçlü (Hazar) okçuları tüm utançlarını yitirmiş aç kurtlar gibi onların üzerlerine atıldıkları ve onları acımasızca katlettilerini gördüklerinde daha da dehşete kapıldılar. Gözlerinde ne güzele,ne yakışıklıya ne genç erkeklere ya da kadınlara merhamet yoktu; zinde olmayanı, zararsızı, topalı, yaşlıyı bile bundan esirgemediler;acımadılar ve katledilen annelerine sarılan bebekleri gördüklerinde yürekleri sızlamıyordu; tam tersine onların göğüslerinden süt emer gibi kan emdiler.[8][9]
„
Derbent Kalesi'nin düşüşü tüm ülkeye zaptedilemez bir panik dalgası yarattı. Agvanya güçleri başkentleri Berde'ye geri çekildiler. Göktürk ve Hazar ordusu Agvanyalılara Kalankatuyk köyünün yakınlarında yetişti orada onları katlettiler veya esir aldılar. Movses'e göre Göktürkler Agvanya'ya ağır vergiler koydular.
“
Kuzeyin Efendisi[10] tüm ülkeden hasarla öç aldı. Özellikle altın yıkama, gümüş ve demir çıkarma ve bakır eşya yapma konusunda yetenekli zanaatkarlarla uğraşması için adamlarını gönderdi. Sasani otoritelerce vergi konulmuş dirahmiye[11] ek olarak, büyük Kura ve Aras nehirlerinden gelen balıkçılara ve ürünlere de vergiler koydu[12]
„
Tiflis Kuşatması
Türk-Bizans saldırısının ikinci hedefi İberya Prensliği'ydi. Buranın hükümdarı Stephanus, II. Hüsrev'e haraç veriyordu. Movses'in anlattığına göre Hazarlar, "lüks madde ticaretiyle ünlü Tiflis'i kuşattı".[13] Burada görkemli Hazar Ordusu İmparator Herakleios'a katıldı.
Herakleios ve Tong Yabgu (Bizans kaynaklarında Ziebel olarak geçer) Narikala'nın surları önünde buluştular. Yabgu, imparatora doğru at sürdü, omzunu öptü ve ona bir yay yaptı. Karşılığında imparator ona sarıldı oğlum dedi ve kendi diadem'ini ona verdi.[14] Ziyafet sırasında Tong Yabgu'ya imparatorun kızı Eudokia Epifaneia vadedilirken, Hazar liderlerine bol bol küpe ve kıyafet hediye olarak verildi.[15]
Kuşatma pek ilerleme göstermeden sürüncemde kalmıştı. Ara ara düzenli hücumlardan sonra bir taraf kralını kaybetti. Hazarlar iki ay sonra sonbaharda döneceklerine söz verip bozkırlara çekildiler.[16] Tong Yabgu yeğeni veya oğlu sanılan Böri Şad'ı 40 bin askerin başına Herakleios'a kuşatmada destek olması için bıraktı. Çok geçmeden onlar da ayrılarak Bizans'ı kuşatmada yalnız bıraktılar.[17]
12 Aralık 627 tarihinde Herakleios, Dicle Nehri yakınlarındaki Ninova kalıntılarının önünde Pers güçleriyle çarpıştı ve kazandı. Ocak ayında Sasani başkenti Tizpon çevresini tahrip etti.
Sonuç
Herakleios'un zaferinden sonra Tong Yabgu, Tiflis kuşatmasını kış ayında tamamladı ve şehri ele geçirdi. Movses bu konuda
“
Kılıçları havada surlara hücum ettiler. Bu izdihamda birbirlerinin omuzlarına basarak duvara tırmandılar. Kara bulutlar vatandaşların üzerine çöktü; bozguna uğradılar ve topraklarını kaybettiler.
„
dedi.
Gürcüler direnmeden teslim olmalarına rağmen şehir yağmalandı ve halkı katledildi. Sasani valisi ve Gürcü prensi Tong Yabgu'nun huzurunda işkence edilerek öldürüldü.[18]
Göktürkler yakın dövüş yetenekleriyle nam saldılar. Bu sebepten tarihçi Gumilyov, Tiflis'i Hazarlara atfeder.[19] Bu başarı Tong Yabgu'yu yeni planlar için cesaretlendirmişti. Bu sefer Agvanya'yı yağmalamak yerine işbirliği yolunu seçecekti. Suyab'a dönmeden Böri Şad'a ve generallerine şunları dedi
“
Bu ülkenin soylularının ve yöneticilerinin hayatlarını, oğlumla tanışıp bana boyun eğip; şehirlerini, kalelerini ve ürünlerini askerlerime bırakırlarsa bağışlayın.[20]
„
Bu sözler Tong Yabgu'nun İpek Yolu'nun batı kısmını da kontrol etmek istediğinin göstergesidir. 630 Nisan'ında Böri Şad egemenliğini Güney Kafkasya'da genişletmeye kararlıydı bunun için Çorpan Tarkan'ı 3 bin süvariyle[21][22]Ermenistan'ı istila etmekle görevlendirdi.[23] Göçebe savaşçıların klasik taktiğini kullanan Çorpan Tarkan, 10 bin askerle[24] karşı saldırıya geçen Şahrbaraz'ın kuvvetlerine pusu kurdu ve orduyu imha etti.[25]