Çingeneler, aslen Kuzey Hindistan kökenli olup günümüzde ağırlıklı olarak Avrupa'da yaşayan göçebe bir halk.[35] Türkçede Roman sözcüğü de sıklıkla Çingene anlamında kullanılır.[36][37]Hindistan'ın Pencap-Sind (Pakistan, Karaçi) nehir havzası boyunca Pakistan ve Afganistan'ın da içinde bulunduğu bölgelerden M.S. 420 civarında İran ve Anadolu üzerinden dünyaya yayılmış bir Hint-Avrupa halkıdır.
Farsça çingāne, Eski Türkçe çıgañ "fakir, yoksul", Türkiye Türkçesi çığan/çığay "fakir, miskin" şeklinde köken bilgisi mevcuttur. Nihai kökeni Türkçe olmakla birlikte günümüzde Farsça biçim benimsenmiştir. Yunanca tsingános, en erken 1378'de kaydedilmiş olup muhtemelen Türkçeden alıntıdır.[37]
İngilizcede "çingene" anlamında kullanılan gypsy kelimesinin kökeni, Çingenelerin Kıptî asıllı oldukları şeklindeki yanlış inancın bir sonucu olarak, Kıptî (Mısırlı) kelimesinin Eski Yunanca kökeni olan Αίγυπτος Aigyptos (Mısır ülkesi) kelimesine dayanmaktadır. İlginç bir benzerlik olarak, Osmanlı ve Anadolu Türkçesinde Çingeneleri tanımlamak için kullanılan diğer bir terim olan Kıpti aynı zamanda Mısır halklarından birisinin adıdır.[38]
Roman kelimesi, Çingenecede Rom "koca" kelimesiyle ilişkilendirilmekte olup Sanskrit Rama (रम) ve Ramaṇa (रमण) aynı anlama gelmektedir.
Türkçe
Anadolu Türkçesi ve yayıldıkları bölgelerde Çingenelere çeşitli isim ve sıfatlar takılmıştır. Sıfatlar daha çok yapılan meslekle ilgili olup özellikle Balkan Yarımadasında gümüşçü, demirci, kalaycı, nalbant, müzisyen, kaşık yapımcısı, madenci terimlerinin yerel dillerde karşılıklarıdır. Aşağıdaki listede ise isimler yer almaktadır:[39]
Türkçede Romanlar, yaşadıkları yöreye bağlı olarak Çingene sözcüğünün versiyonları olan çeşitli isimlerle anılırlar. Bunlardan bazıları şunlardır: Çingen, Cingen, Cıngan, Çingan, Çingân, Cingan ve Cingane. Bunun haricinde kullanılan bazı yöresel isimler şunlardır:
Bohémien (Fransızca; bilhassa Bohemya'dan gelen mânasında)
Cadegipti, Cingali, Cinguli, Zingari, Zingaro, Zingarelle (İtalyanca); Verdi eserlerinde Çingenelere değinmiştir, La Traviata'da bir Çingeneler korosu bölümü vardır.
Çingenelerin vatanlarını neden terk etmek zorunda kaldıkları bugün bile yanıtsız kalmakta olsa da tarihçiler üç görüş üzerinde durmaktadır:
Gazneli Mahmut’un Sindh ve Punjab’ı işgali sırasında 500.000 Hint'i esir aldığı bilinmekte olup Hindistan’ı fetheden Müslümanların, Romanları köle olarak alıp ülkelerine götürülmesi en yaygın teoridir.
En düşük kast olduğu sanılan Çingenelerin, Müslüman fatihlere karşı paralı asker olarak kullanılmış olabilirler ki, yenilginin ardından göç etmek zorunda kalmış olabilirler.[46]
Firdevsî’nin Şehnâmesi’ne göre MS 420 yılında vatanlarını (Hindistan, Karaçi) terk edip dünyaya yayılan 12.000 kişilik Luri halkı, eğer Çingeneler ise dünyaya yayılmalarının Hindistan'ın işgali ile ilişkisi olamaz.[46]
İlk kez 1051'de İstanbul'da, 1068'de de Edirne'de nüfus kayıtlarına geçirildiler. Aynı tarihlerde, Avrupa'nın birçok ülkesinde gezgin çalgıcı ve falcılardan oluşan bazı göçebe toplulukların kayıtlarına rastlanır. Günümüzde Çingeneler dünyanın dört bir yanına dağılmış olarak yaşarlar. Büyük bölümü Avrupa'nın güney kesiminde toplanmıştır. 19. yüzyılın sonlarına doğru Kuzey Amerika'ya da göç etmişlerdir. Çingeneler yaşadıkları her ülkede değişik adlarla anılırlar.
Çingeneler, dünyanın en renkli göçebe topluluklarından biridir. Türkiye'de yoğun olarak yaşadıkları yerlerin başında özellikle Adana (Cono aşireti) olmak üzere, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Düzce, İstanbul ve İzmir gelir.
Çingenelerin büyük bölümü gelenek, göreneklerini ve topluluklarının yönetim biçimlerini korumuştur. İlk olarak 19. yüzyılda Avrupa'da, sayıları 10-100 aile arasında değişen Çingene toplulukları şefler seçmeye başladı.
Çingene sözcüğü yerleşik düzeni olmayan göçebe insanları çağrıştırır. Oysa Çingenelerin çok azı günümüzde göçebedir. Bazıları kendi istekleriyle göçebeliği bırakmış, yaşadıkları ülkenin yaşam biçimini benimsemişlerdir. Edirne-Kırklareli yöresinde göçebe olarak yaşayan çingenelere "Çerge" denir. Çergeler genellikle satıcılık (bohçacılık) ve kalaycılık işiyle uğraşırlar. Roman olmayanlarla evlenen Romanlar da vardır. Bazı ülkelerde de yerleşik yaşama zorlanmışlardır. Soykırıma uğramışlardır.
Yarı göçebe, yarı yerleşik bir topluluğun sayımının yapılması güç olduğu için Çingenelerin kesin nüfusu bilinmemektedir.
Nisan 1971'de, Çingenelerin sorunlarını tartışmak üzere Londra yakınlarında ilk Uluslararası Roman Kongresi toplanmış olup bu kongreye atfen, 1990'dan itibaren 8 Nisan Dünya Romanlar Günü olarak kutlanmaktadır
Gruplar
Yayıldıkları coğrafyaya göre Çingene halkı göçebe zanaatçılar olarak tek başlık altında toplanabilir. Bununla birlikte tarih boyunca üç ana kola bölünmüşlerdir.[47]
Osmanlı İmparatorluğu'nda da Rumeli topraklarında yaşayan Çingeneler ayrı yönetim sayılmışlardı. Kırklareli merkez var sayılarak, (Vize sancak beyinden bağımsız ve ancak gene Vize'de oturmakta olan) Yörük ve Tatarlarından sorumlu bir paşaya bağlanıp "Çingene Sancağı" olarak adlandırılan bu yönetim biriminde, Romanların yönetsel, mali ve askeri işleri düzenlenirdi. Osmanlı Çingeneleri Müslüman olmalarına rağmen, cinayet, vatana ihanet gibi davalarda mahkûm oldukları takdirde, Müslümanlar gibi asılarak değil, gayrimüslimler gibi kafaları kesilerek cezalandırılırdı.[48]
Yaşam tarzları
Eski göçebe yaşamlarına uygun işler yaparlardı. Kadınlar falcılık yapar, bohçacılık yapar, dilenir ya da dans ederdi. Erkekler ise çalgı çalar, kap kacak lehimciliği, kalaycılık, hayvan ticareti, hayvan eğiticiliği gibi işlerle uğraşırlardı. Geçmişte atlarla çekilen arabalarla yapılan göçlerde artık kamyon ya da karavanlar kullanılmaktadır. Eski uğraşlarının yerini ise, meyve toplama, asfalt dökme, kullanılmış araba ticareti, sirklerde hayvan bakıcılığı ya da eğiticiliği, hurda maden ve antika eşya alım satımı gibi işler almış olmakla birlikte özellikle Türkiye’de ve diğer birçok dünya ülkesinde yerleşik hayata geçmiş olanlar diğer meslek dallarıyla ilgilenmiş olup başka türlü meslekler de edinmişlerdir. Bazı ünlü İspanyol gitaristler ve flamenko dansçıları Çingene ya da yarı Çingenedirler. Çingenecenin yazılı bir dil olmayışı yüzünden edebiyat yapıtları yoktur.[kaynak belirtilmeli]
Çingenelerin göçebe yaşam tarzı yerleşik toplumlarınkinden çok farklıdır. Bu yüzden çoğu zaman, yerel halk tarafından hırsızlık, büyücülük, çocuk kaçırma gibi eylemlerle suçlanmışlardır.
1554'te İngiltere'de Çingene olduğu söylenen herhangi bir kişinin asılması işten bile değildi.[kaynak belirtilmeli] Hemen hemen hiçbir yerde istenmeyen Çingeneler, birçok ülkeden sürülmelerine karşın, bir süre sonra bu ülkelere geri dönmeyi başarırlardı.
Holokost
II. Dünya Savaşı'nda Yahudiler gibi Romanlar da Nazi Almanyası yönetimi tarafından büyük bir soykırıma uğradılar. 200.000-800.000 arasında Roman, Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya'daki Nazi kamplarında yok edilmiş ve bu katliam Roman halkı tarafından "Porajmos" (parçalanmak) olarak adlandırılmıştır.
^1992 nüfus sayımında 313.000 kendi ilanıyla Roman (Elena Marushiakova and Vesselin Nüfusov, The Gypsies of Bulgaria: Problems of the Multicultural Museum Exhibition, 1995. Patrin Web Journal 20 Mayıs 2000 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.). Marushiakova ve Nüfusov, "The Roma in Bulgaria", Sofia. 1993. kitabına göre, Roman kimliğini benimseyen kişi sayısı 194.000 (1956), 214.167 (1959), 373.200 (1976); 523.519 (1980); hükûmet tarafından Romalı olarak tanımlayan kişi sayısı 576.927 (1989), ancak yarısından fazlasının kendini Türk kimliği tercih ve ilan ettikleri hatırlanmalıdır. (s. 92–93). Marushiakova ve Nüfusov'un kaba ve şahsi tahmine göre, 1993 yılında Roman kökenli etnik kimliğinine sahip olduğu halde farklı etnik kimliğini benimseyen halkın toplam sayısı yaklaşık 800.000 (s. 94–95). Marushiakova and Nüfusov'un 1995'te buna benzer tahmine göre, 750.000 ±50.000. Bazı uluslararası kaynakları 700.000 – 800.000 gibi resmî nüfus sayımlarına göre büyük rakam gösterilmektedir. (UNDP Avrupa Bölge Bürosu) göre daha büyük rakamlar gösterilmektedir. Bulgaristan halkın 300.000'dan fazla Rom kökenlilerin kendi etnik kimliğini Türk ya da Bulgar olarak göstermek geleneksel eğilimleridir. Diğer istastikler: 1990'de 450.000 olarak tahmin edilmiştir (U.S. Library of Congress study 14 Mayıs 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.); 1992'de İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan gizli nüfus sayımından en az 553.466 olduğunu alıntı edilmiştir (bakınız. Marushiakova ve Nüfusov, 1995).
^Diğer kaynaklara göre, 0,7–2,5 milyondan fazla. Romanya 2002 nüfus sayımı (PDF dosyası) 3 Ekim 2009 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. 535.250. Ancak diğer kaynaklar ile çelişmektedir. Romların çoğu ayrımcılıktan korkarak kendilerini hâkim etnikten tanıtmışlardır. Çoğunluğu Rumen olarak, Batı bölgelerinde Macar olarak, Dobruca bölgesinde Türk olarak kendini tanıtmışlardır. Uluslararası kaynaklar ise resmi nüfus sayımına göre daha büyük rakam vermektedir. Onların kimlik kart sahibi olmadıkları için çoğu hiç kaydedilmemiştir.
^
Jean-Pierre Liégeois'nın araştırması (Jean-Pierre Liégeois, Roma. Tsiganes. Voiageurs, Conseil de l'Europe, 1994, s. 34.)'na göre Rusya'da 220.000–400.000 Roman yaşanmaktadır.