Türkiye'nin enerji politikası, kaynak ülke ve güzergâh çeşitliliğine gidilmesini, Türkiye'de enerji karışımında yenilenebilir enerjinin payını arttırırken, nükleer enerjiden de yararlanılmaya başlanılmasını, enerji verimliliğinin arttırılmasına yönelik çalışmalarda bulunulmasını ve Avrupa’nın enerji güvenliğine katkıda bulunulmasını amaçlamaktadır.[2] 2019 itibarıyla, Türkiye'nin elektrik enerjisi toplam kurulu gücü 91 gigawatt'tır (GW). Bunun %31'ini hidroelektrik, %29'unu doğal gaz, %22'sini kömür, %8'ini rüzgâr, %6'unu güneş ve %2'sini jeotermal enerjisi oluşturmaktadır.[3]
Hükûmetin rüzgâr, güneş, jeotermal gibi enerji kaynaklarının potansiyelinin yüksekliği sebebiyle 2023 yılı için verdiği hedefler ile bu kaynakların elektrik üretimindeki payının %30'un üzerine çıkacağı beklenmektedir.[6]
Bazı kaynaklara göre yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi Türkiye'de yeterince anlaşılabilmiş değildir.[7]
Rüzgâr
2015 yılı ilk 11 ayında tüketim karşılama oranı %4.37 seviyesindedir. 2015 Temmuz itibarıyla işletmede olan rüzgâr enerji santralarının kurulu gücü ise 5 GW'tır.[8]
21 Mayıs 2009 tarihli Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Strateji Belgesinde, rüzgâr enerjisi kurulu gücünün 2023 yılına kadar 20 GW’a çıkarılmasının hedeflendiği belirtilmektedir. Bu amaca ulaşabilmek için, Türkiye'de mevzuat düzenlemeleri ile yenilenebilir kaynak kullanan santrallerdeki elektrik üretimi için bir destekleme mekanizması oluşturulmuş olup, özel sektör yatırımcıları rüzgâr enerjisi santrallerinin inşası konusunda teşvik edilmektedir.[9]
Türkiye'nin rüzgâr enerjisi için 7 m/s ve üzerindeki rüzgâr hızları için 48 GW, 6 m/s ve üzerindeki rüzgâr hızları için 131 GW potansiyeli bulunmaktadır.[9]