Türkiye'de din dersleri, ilkokul 4'ten lise son sınıfa kadar her yıl okul müfredatında Anayasa'nın 24. maddesinin 4. fıkrası gereği olarak zorunlu olarak yer alan ve çoğunlukla İslam dininin Sünni mezhebi anlatılan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi (DKAB) dersini ve lise müfredatında yer alan çeşitli ilişkili seçmeli dersleri kapsar. Türkiye'de okullarda din dersi, 1928'den 1940'ların sonuna kadar müfredata dahil edilmemiş, sonrasında ise seçmeli bir ders olarak okullara konulmuştur. 12 Eylül Darbesi'nden sonra ise din dersleri Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi adıyla ilkokul 4'ten lise sona kadar yeni Anayasa'nın 24. maddesinin 4. fıkrası gereği zorunlu hale getirilmiştir. DKAB dersine ek olarak, 2012'den itibaren liselerde seçmeli olarak "Kur’an-ı Kerim", "Hz. Muhammed’in Hayatı" ve "Temel Dini Bilgiler” dersleri de ilave edilmiştir.
DKAB, içeriğinin çoğunluğunun İslam dininin Sünni mezhebi üzerine olması, bu dinin bakış açısından ifadeler içermesi ve Hristiyan ya da Musevi olduğunu belgelendirmeyen her öğrenciye zorunlu olarak öğretilmesi yönlerinden eleştirilmiş, yerel ve uluslararası mahkemelerce yasalara aykırı bulunmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı ise bu dersin tek bir dini vaaz eden bir ders olmadığını savunmaktadır.
Tarihçe
Türkiye Cumhuriyeti'nin tek partili döneminde, 1928'den 1948'e kadar din dersi müfredatta bulunmamıştır. Tevhîd-i Tedrîsât Kanunu çerçevesinde “Türkiye'de sadece Müslüman vatandaşların olmadığı, Müslüman olmayan Türk vatandaşlarının da dinsel gereksinmeleri ve vicdan özgürlüğü olduğu” neden gösterilerek ilkokul programından Kur’an dersleri, ortaokul ve lise programından da din, Arapça ve Farsça dersleri çıkarılmıştır.[1]
1948'den sonra "Din Bilgisi" adı altında okullarda seçmeli din dersi dönemi başlamıştır. 1961 yılında yürürlüğe giren yeni TC Anayasası'nın 19. maddesi gereği Türkiye'de okullarda velilerin çocuklarına isteğe bağlı olarak din dersi aldırabileceği yer almış ve din eğitimi seçmeli olmuştur. 1970'li yıllarda MC hükûmetleri tarafından "Ahlak Bilgisi" dersi de müfredata konmuş, bu dönemde ilkokul, ortaokul ve lisede din dersi seçmeli, ahlak dersi ise zorunlu tutulmuştur.[2]
12 Eylül döneminin ardından kabul edilen 1982 Anayasası kapsamında din dersi okullarda zorunlu hale getirilmiştir.[2] Darbe sonrası getirilmiş Anayasa'nın 24. maddesi zorunlu din dersi konusunda şu hükmü vermiştir:
“
|
Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanuni temsilcisinin talebine bağlıdır.
|
”
|
— Türkiye Anayasası 24. Maddesi
|
1982'de getirilen Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri ilköğretim 4. sınıftan itibaren ortaöğretimin son sınıfına kadar her yıl okullarda zorunlu olarak okutulmuştur. 2012 yılında, 12 yıllık zorunlu eğitim uygulamasına geçilmesi ile birlikte, lise müfredatına ek seçmeli din dersleri eklenmiştir. Bu dersler, "Kur’an-ı Kerim", "Hz. Muhammed’in Hayatı" ve "Temel Dini Bilgiler”dir.[2]
Eleştiriler ve tartışmalar
İçerik
Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı, yapılan eleştirilere karşın, bu dersin tek bir dinin tek bir mezhebini vaaz eden bir ders olmadığını savunmaktadır, ancak ders büyük oranda Sünni İslam'a ve bu mezhebin bakış açısına yer vermektedir. Bazı kesimlere göre Türkiye'de yaşayan diğer din ve mezheplerden olan TC vatandaşlarına inanmadıkları bir dinin bir mezhebi üzerinden dayatma yapılmaktadır. Alevilik gibi diğer mezheplerin yanı sıra diğer dinlerden hemen hemen hiç bahsedilmemesi ve dinler konusunda evrensel ve dengeli bir bakış açısı yerine taraflı bir bakış açısı sunduğu için eleştirilmiştir.[3]
Kitaplarda "İslamiyet’e, Kuran’a göre" ifadesi kullanılması yerine "Dinimize göre.., Peygamberimize göre..." diye kullanımların yer alması da eleştirilmiştir. Ayrıca Ateizm anlatılırken, "Sanki Tanrı yokmuş gibi davranırlar" gibi ifadelerin varlığı kitapların tarafsız olmadığı iddiasına destek olarak gösterilmiştir.[4] Alevilik ve Bektaşîlik'ten 12. sınıfa kadar çok az bahsedilmesi de eleştiri konusudur. Ki bu mezhepler hakkında verilen bilgiler, Sünni İslam perspektifinden anlatılır ve taraflı olduğu iddia edilen ifadeler içermektedir.[5] Müfredatın ahlak ile ilgili çeşitli kısımları "engellilere yönelik acıma" oluşturduğu gerekçesiyle eleştiriye tabi tutulmuştur. Kitaplardaki aile yapısı da "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin istediği aile modeli" olarak tanımlanmıştır.[3]
Zorunluluk
Bazı Türk ilahiyatçı akademisyenler, Sağ partiler, Muhafazakâr Sağ eğilimli STK'lar, din dersinin zorunlu olmasını desteklemiştir. Ayrıca, din eğitiminin toplumsal bir ihtiyaç olduğunu, dinler hakkında bilgi veren bir dersin devlet kontrolü altında ve laiklik ilkesine uygun bir şekilde zorunlu olarak verilmesinde bir sakıncası olmadığını destekleyen görüşler de mevcuttur.[2]
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2014 yılında Cem Vakfı, Mansur Yalçın, Diğerleri - Türkiye davasında aldığı kararda, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'nden "zaman geçirmeden öğrencilerin zorunlu din ve ahlak kültürü derslerinden muaf tutulmalarını da sağlayacak yeni bir sisteme geçmesini" istemiştir. AİHM, din eğitimine karşı olmamakla birlikte, din dersinin zorunlu tutulmasını, seçmeli olmamasını, DKAB dersinin içeriğini göz önünde bulundurarak zorunlu bir biçimde verilemeyeceğine hükmetmiştir.[2] Yerel mahkemelerce de pek çok kez DKAB dersi muafiyeti sağlanmıştır.[6][7]
Kaynakça
Dış bağlantılar