Şehirlerin nükleer patlamalarla anında yok edilmesinin yanı sıra, bir nükleer savaşın potansiyel sonuçları, ateş fırtınaları, nükleer kış, serpintiden kaynaklanan yaygın radyasyon hastalığı ve/veya elektromanyetik darbeler nedeniyle çok sayıda modern teknolojinin (kalıcı değilse de) geçici kaybını içerebilir. Alan Robock gibi bazı bilim adamları, bir termonükleer savaşın, kısmen uzun süren bir nükleer kış nedeniyle Dünya'daki modern uygarlığın sona ermesiyle sonuçlanabileceği konusunda spekülasyon yaptılar. Bir modelde, tam bir termonükleer savaşın ardından Dünya'nın ortalama sıcaklığı birkaç yıl boyunca ortalama 7-8 °C oranında düştü.
Erken Soğuk Savaş dönemi çalışmaları, milyarlarca insanın küresel bir termonükleer savaşın ardından nükleer patlamaların ve radyasyonun ani etkilerinden sağ çıkacağını öne sürdü.[1][2][3][4]Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler nükleer savaşın çevresel sonuçlar, toplumsal çöküş ve ekonomik çöküş gibi ikincil etkiler yoluyla dolaylı olarak insan neslinin tükenmesine katkıda bulunabileceğine inanıyor.
Yunanca "tamamen yanmış" anlamına gelen "holokaustos" teriminden türetilen "holokost" kelimesi, özellikle yangın nedeniyle büyük yıkım ve can kaybını ifade eder.[6][7]
Hayali bir nükleer yıkımı tanımlamak için "holokost" kelimesinin ilk kullanımlarından biri, Reginald Glossop'un 1926 tarihli The Orphan of Space adlı romanında geçer: "Moskova ... altlarında ... Kıyamet gibi bir patlama! Bu Holokost'un yankıları gürledi ve yuvarlandı ... belirgin bir kükürt kokusu ... atomik yıkım."[8] Romanda, Alman yardımı ve Çinli paralı askerlerle Batı Avrupa'yı ele geçirmeye hazırlanan Sovyet diktatörün ofisine bir atom silahı yerleştirilmiştir.
Nükleer yıkıma yapılan atıflar genellikle "atomik soykırım" veya "nükleer holokost" terimlerini kullanır. Örneğin, ABD Başkanı George W. Bush, Ağustos 2007'de şunları söyledi: "İran'ın nükleer silahlara yol açabilecek aktif teknoloji arayışı, zaten istikrarsızlık ve şiddetle bilinen bir bölgeyi bir nükleer holokost gölgesi altına sokmakla tehdit ediyor".[9]
Nükleer savaş olasılığı
2021 itibarıyla insanlığın yaklaşık 13.410 nükleer silahı bulunuyor ve bunların binlercesi her an tetiklenebilme durumunda.[10][11] Soğuk Savaş'ın sona ermesinin ardından stoklar azalırken, her nükleer ülke şu anda nükleer cephaneliğini modernize ediyor.[12][13][14]Bulletin of the Atomic Scientists, diğer faktörlerin yanı sıra "devasa cephaneliklerin modernizasyonundan kaynaklanan bir nükleer silahlanma yarışını" sebep göstererek sembolik Kıyamet Günü Saati'ni 2015 yılında ilerletti.[15] Saat Ocak 2020'de gece yarısından önce 100 saniyeye alınırken,[16] Ocak 2023'te 90 saniyeye ayarlandı.[17]
17-20 Temmuz 2008 tarihlerinde düzenlenen Oxford'daki Küresel Yıkım Riski Konferansı'nda uzmanların katıldığı bir ankette İnsanlığın Geleceği Enstitüsü, bu yüzyıl içinde insanların nükleer silahlarla tamamen yok olma olasılığını %1, 1 milyar ölü olma olasılığını %10 ve 1 milyon ölü olma olasılığını %30 olarak hesapladı.[20] Bu sonuçlar, olasılıksal bir modelden ziyade bir grup uzmanın medyan görüşlerini yansıtır; gerçek değerler çok daha düşük veya daha yüksek olabilir.
Bilim adamları, Hindistan ve Pakistan gibi iki ülke arasındaki küçük çaplı bir nükleer savaşın bile yıkıcı küresel sonuçlara yol açabileceğini ve bu tür yerel çatışmaların tam ölçekli bir nükleer savaştan daha olası olduğunu savundu.[21][22][23]
Dünyanın mevcut nüfusunun %99'unu öldüren bir nükleer savaş.
%100'ünü öldüren bir nükleer savaş.
(2), (1)'den daha kötü olur ve (3), (2)'den daha kötü olur. Bu iki farktan hangisi daha büyük?
Parfit, "Çoğu insan (1) ve (2) arasındaki farkın daha büyük olduğuna inanıyor. Ben (2) ve (3) arasındaki farkın çok daha büyük olduğuna inanıyorum." diye devam etmiştir. Bu nedenle, çok sayıda insanın ölmesi kötü olsa bile, Parfit gelecek nesillerin varlığını engellediği için insan yok oluşunun çok daha kötü olacağını savunmaktadır. Ve insan ırkının neslinin tükenmek üzere olduğu felaketin büyüklüğü göz önüne alındığında Nick Bostrom, insan yok oluşunun en küçük risklerini bile azaltmanın ezici bir ahlaki zorunluluk olduğunu savunuyor.[25]
İnsan neslinin tamamen yok olma olasılığı
Pek çok bilim adamı, Soğuk Savaş dönemi stoklarıyla veya hatta mevcut olan daha küçük stoklarla küresel bir termonükleer savaşın insanların yok olmasına yol açabileceğini öne sürmüştür. Bu görüş, nükleer kış ilk kez 1983'te kavramsallaştırılıp modellendiğinde desteklenmişti. Bununla birlikte, son on yıldaki modeller tamami yok oluşun pek olası olmadığını belirtmekte ve dünyanın bazı bölümlerinin yaşanabilir durumda kalacağını öne sürmektedir.[26] Teknik olarak yok oluş riski sıfır olmayabilir, çünkü nükleer savaşın iklimsel etkileri belirsizdir ve teorik olarak mevcut modellerin öne sürdüğünden daha büyük olabileceği gibi daha küçük de olabilir. İnsanlığı bir nükleer savaştan sonra diğer varoluşsal tehditlere karşı çok daha savunmasız hale getirebilecek bir toplumsal çöküş gibi dolaylı riskler de olabilir.[27]
Bununla ilgili bir araştırma alanı şudur: Gelecekteki bir nükleer silahlanma yarışı, bir gün Soğuk Savaş'ın zirvesinde var olandan daha büyük stoklara veya daha tehlikeli nükleer silahlara yol açarsa, bu tür silahlarla yapılan savaş hangi noktada insanların yok olmasına neden olabilir?[27] Fizikçi Leó Szilárd 1950'lerde, güçlü hidrojen bombalarının büyük miktarda kobaltla çevrelenmesiyle kasıtlı bir kıyamet cihazının yapılabileceği konusunda uyarıda bulundu. Kobaltın beş yıllık bir yarı ömrü vardır ve bazı fizikçilerin öne sürdüğüne göre küresel serpintisi, ölümcül radyasyon yoğunluğuyla tüm insan hayatını ortadan kaldırabilir. Bu senaryoda bir kobalt bombası inşa etmenin ana amacı, süper güçlerin sahip olduğu cephaneliklere kıyasla maliyetinin azalmasıdır; böyle bir kıyamet cihazının patlamadan önce fırlatılmasına gerek yoktur, bu nedenle pahalı füze ateşleme sistemleri gerektirmez ve hidrojen bombalarının füze yoluyla fırlatılması için minyatürleştirilmesine gerek olmaz. Caydırıcılığın etkili olabilmesi için tetikleme sisteminin tamamen otomatik olması gerekebilir. Bu silah üzerinde yapılabilecek modern bir geliştirme, bombaları nükleer kışı şiddetlendirmek için tasarlanmış aerosollerle kaplamak olabilir. Önemli bir not, kuzey ve güney yarımküreler arasındaki nükleer serpinti transferinin küçük olmasının bekleniyor olmasıdır; her yarım kürede birer bomba patlamadıkça bir yarım kürede patlayan bombanın diğer yarım küre üzerindeki etkisi azalır.[28]
Nükleer savaşın etkileri
Şablon:Pollution sidebar
Tarihsel olarak, bilim adamları sürekli olarak nükleer silahların yeni etkilerini keşfettikleri ve ayrıca mevcut modelleri revize ettikleri için, küresel bir nükleer takastan kaynaklanan toplam ölüm sayısını tahmin etmek zor olmuştur.
İlk raporlar, nükleer patlama ve radyasyonun doğrudan etkilerini ve ekonomik, sosyal ve politik bozulmanın dolaylı etkilerini değerlendirdi. ABD Senatosu için hazırlanan 1979 tarihli bir raporda, Teknoloji Değerlendirme Ofisi farklı senaryolar altında muhtemel kayıplar üzerinde tahminlerde bulundu. ABD ve Sovyetler Birliği arasında tam ölçekli bir karşı değer/karşı kuvvet nükleer takası için, ABD kayıplarının nüfusun %35-77'si (o sırada 70-160 milyon kişi) ve Sovyet kayıplarının nüfusun %20-40'ı arasında bir yerde olacağını tahmin ettiler.[29]
Bu rapor, nükleer stokların bugün olduğundan çok daha yüksek seviyelerde olduğu bir zamanda ve nükleer kış riski ilk kez 1980'lerin başında teorize edilmeden önce yapılmıştır. Ek olarak, elektromanyetik darbeler (EMP) gibi diğer ikincil etkileri ve bunların modern teknoloji ve endüstri üzerindeki etkilerini dikkate almamıştır.
Nükleer kış
1980'lerin başlarında, bilim adamları nükleer yıkıma uğramış şehirlerde yanan odun, plastik ve petrol yakıtlarından kaynaklanan duman ve isin etkilerini düşünmeye başladılar. Yoğun ısının bu partikülleri haftalarca sürüklenebilecekleri ve güneş ışığının çoğunu engelleyebilecekleri son derece yüksek rakımlara taşıyacağı tahmin ediliyordu.[30] Sözde TTAPS ekibi (Richard P. Turco, Owen Toon, Thomas P. Ackerman, James B. Pollack ve Carl Sagan) tarafından 1983 yılında yapılan dönüm noktası niteliğindeki bir çalışma, bu etkileri modelleyen ilk çalışmaydı ve bu çalışma "nükleer kış" terimini ortaya attı.[31]
Daha yeni araştırmalar, modern küresel dolaşım modellerinden ve 1980'lerdeki araştırmalar için mevcut olandan çok daha fazla bilgisayar gücünden yararlanıyor. 2007'de yapılan bir çalışma, mevcut küresel cephaneliğin ortalama veya büyük bölümlerinin kullanılacağı bir küresel nükleer savaşın sonuçlarını inceledi.[32] Çalışma, hava sıcaklığında ilk iki yaz yetiştirme sezonu boyunca ABD, Avrupa, Rusya ve Çin'in çekirdek tarım bölgelerinin çoğunda yaklaşık 12–20 °C ve Rusya'nın bazı bölgelerinde 35 °C'ye kadar soğuma olacağını buldu. Bulunan değişiklikler daha önce düşünülenden çok daha uzun süreliydi çünkü yeni model, kurum aerosollerinin çökelmenin meydana gelmediği, bu nedenle aerosollerin havadan temizlenme süresinin yaklaşık 10 yıl olduğu üst stratosfere girişini daha iyi gösteriyordu.[22] Ek olarak araştırmacılar, küresel soğumanın küresel hidrolojik döngünün zayıflamasına neden olacağını ve küresel yağışları yaklaşık %45 oranında azaltacağını buldular.
Araştırmacılar nükleer kışın tarıma etkilerini derinlemesine tartışmadılar, ancak bir yıl boyunca gıda üretimi olmayacağını varsayan 1986 tarihli bir araştırmanın "gezegendeki insanların çoğunun o zamana kadar yiyeceksiz kalacağını ve açlıktan öleceğini" öngördüğünü not ettiler ve kendi sonuçlarının "gıda üretiminin yapılmadığı bu sürenin yıllarca uzatılması gerektiğini, bunun da nükleer kışın etkilerini önceden düşünülenden daha kötü hale getirdiğini" gösterdiğini belirttiler.[32]
Yukarıdaki küresel nükleer çatışma araştırmalarının aksine bazı araştırmalar, küçük ölçekli, bölgesel nükleer çatışmaların bile küresel iklimi on yıl veya daha uzun süre bozabileceğini göstermiştir. Astropikal bölgelerdeki iki karşıt ülkenin her birinin büyük nüfuslu merkezlerde 50 Hiroşima büyüklüğünde (her biri yaklaşık 15 kiloton) nükleer silah kullanacağı bölgesel bir nükleer çatışma senaryosunda, araştırmacılar beş milyon ton kadar isin salınacağını ve tahıl yetiştirilen bölgelerin çoğu da dahil olmak üzere Kuzey Amerika ve Avrasya'nın geniş alanlarında birkaç derecelik bir soğuma yaşanacağını tahmin ettiler.[21][22][33] Araştırmaya göre bu soğuma yıllarca sürebilir ve bir "felaket" olabilir. Ek olarak analiz, ortalama küresel yağışta %10'luk bir düşüş olabileceğini gösterdi ve en büyük düşüş, muson yağmurlarının gerçekleşmemesi nedeniyle alçak enlemlerde yaşandı.
Bölgesel nükleer çatışmalar, ozon tabakasına da önemli ölçüde zarar verebilir. 2008'de yapılan bir araştırma, bölgesel bir nükleer takasın neredeyse küresel bir ozon deliği yaratabileceğini, insan sağlığı sorunlarını tetikleyebileceğini ve tarımı en az on yıl boyunca etkileyebileceğini keşfetti. Ozon üzerindeki bu etki, rüzgar akımlarını değiştirecek ve ozonu yok eden nitrojen oksitleri çekecek olan üst stratosferdeki kurumun ısı emmesinden kaynaklanacaktı. Bu yüksek sıcaklıklar ve nitrojen oksitler, ozonu her baharda Antarktika'nın üzerindeki ozon deliğinin altında yaşanan aynı tehlikeli seviyelere indirecekti.[22]
Nükleer kıtlık
Nükleer kıştan kaynaklanacak zayiat sayısını tahmin etmek zordur, ancak birincil etkinin küresel kıtlık (nükleer kıtlık olarak bilinir) olması muhtemeldir; burada tarımsal üretim ve dağıtımın kesintiye uğraması nedeniyle kitlesel açlık meydana gelir.[34] 2013 ve 2022 raporlarında Nükleer Savaşın Önlenmesi için Uluslararası Hekimler (IPPNW), Hindistan ve Pakistan arasında bölgesel bir nükleer takas ya da Amerika ve Rusya'nın elinde bulunan cephaneliğin küçük bir kısmının bile kullanılması durumunda iki milyardan fazla insanın, yani dünya nüfusunun yaklaşık üçte birinin açlıktan ölme riskiyle karşı karşıya kalacağı konusunda endişelerini dile getirdi.[35][36] Birkaç bağımsız çalışma[kaynak belirtilmeli] nükleer savaşların neden olduğu iklim değişiklikleri nedeniyle tarımsal üretimin yıllarca önemli ölçüde azalacağına dair doğrulanmış sonuçları göstermektedir. Özellikle dünyanın en fakir ülkelerinde olmak üzere artan gıda fiyatları, yüz milyonlarca savunmasız insanı etkileyerek gıda arzındaki azalmayı daha da şiddetlendirecektir.
Ağustos 2022'de Nature Food dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre,[23] ABD ile Rusya arasında tam ölçekli bir nükleer savaş 360 milyon insanı doğrudan öldürebilir ve nükleer patlamalar sonucu oluşan ateş fırtınalarının yarattığı kurum sonucu 5 milyar insan açlıktan ölebilir. Hindistan ile Pakistan arasındaki daha küçük ölçekli bir nükleer savaşın sonucunda 2 milyardan fazla insanın öleceği tahmin ediliyor.
Elektromanyetik darbe
Bir elektromanyetik darbe (EMP), bir elektromanyetik radyasyon patlamasıdır. Nükleer patlamalar, nükleer EMP veya NEMP adı verilen bir elektromanyetik radyasyon darbesi yaratır. Bu tür EMP'lerin genellikle elektronik cihazlara zarar verdiği veya bozduğu bilinmektedir.[37]
Elektronik cihazları devre dışı bırakan bir EMP; hastaneleri, su arıtma tesislerini, gıda depolama tesislerini ve tüm elektronik iletişim biçimlerini devre dışı bırakır ve böylece modern insan hayatının kritik yönlerini tehdit eder.[kaynak belirtilmeli] Bazı EMP saldırıları, aylarca veya yıllarca sürecek büyük bir güç kaybına yol açabilir.[38] Şu anda, elektrik şebekesindeki arızalar dışarıdan destek kullanılarak çözülmektedir. Bir EMP saldırısı durumunda, böyle bir destek mevcut olmayacak ve tüm hasarlı bileşenlerin, cihazların ve elektroniklerin tamamen değiştirilmesi gerekecektir.
2013'te ABD Temsilciler Meclisi, ülke çapında yaklaşık 300 büyük trafo için aşırı gerilim koruması sağlayacak olan "Ölümcül Hasardan Kaynaklanan Elektrik için Güvenli Yüksek Voltaj Altyapısı Yasası"nı değerlendirdi.[39] Sivil altyapıyı elektromanyetik darbeden koruma sorunu da Avrupa Birliği genelinde ve özellikle Birleşik Krallık tarafından yoğun bir şekilde incelenmiştir.[40] Önlemler alınmış olsa da, James Woolsey ve EMP Komisyonu, bir EMP'nin ABD için en önemli tehdit olduğunu öne sürdü.[38][41]
Physics Today'deki bir yoruma göre, güneş, atmosferik aktivite veya düşman saldırısı yoluyla bir EMP riskinin, göz ardı edilmemekle birlikte haber medyası tarafından abartıldığı öne sürüldü.[42] Bunun yerine, haydut devletlerin silahları büyük bir EMP'ye neden olmak için hala çok küçük ve koordinasyonsuzdur, yer altı altyapısı yeterince korunmaktadır ve yıkıcı bir güneş fırtınası tespit edildiğinde yüzey trafolarını korumak için SOHO gibi sürekli güneş gözlemevlerinden yeterli uyarı süresi olacaktır.[42]
Nükleer serpinti
Nükleer serpinti, bir nükleer patlamanın ardından üst atmosfere doğru itilen artık radyoaktif toz ve küldür.[43] Serpinti genellikle patlamaya yakın alanla sınırlıdır ve yalnızca patlamanın atmosferde yeterince yüksekte gerçekleşmesi durumunda patlama alanından yüzlerce kilometre uzağa yayılabilir. Serpinti, yangın bulutlarının ürünleriyle karışabilir ve kara yağmur[44] (kurum ve diğer parçacıklarla kararan yağmur) olarak yere düşebilir.
Bu radyoaktif toz, genellikle maruz kalma sonucu nötron aktivasyonu gerçekleşen ve yan yana duran atomlarla karıştırılmış fisyon ürünlerinden oluşur ve oldukça tehlikeli bir radyoaktif kirlilik türüdür. Serpintiden kaynaklanan ana radyasyon tehlikesi, vücudun dışındaki kısa ömürlü radyonüklidlerden kaynaklanmaktadır.[45] Nükleer serpinti ile taşınan parçacıkların çoğu hızla bozunurken, bazı radyoaktif parçacıkların yarı ömürleri saniyeler ile birkaç ay arasındadır. Stronsiyum-90 ve sezyum-137 gibi bazı radyoaktif izotoplar çok uzun ömürlüdür ve ilk patlamadan sonra 5 yıla kadar radyoaktif sıcak noktalar oluşturabilirler.[45] Serpinti ve kara yağmur su yollarını, tarım alanlarını ve toprağı kirletebilir. Radyoaktif maddelerle temas, dışarıdan maruz kalma veya kazara tüketim yoluyla radyasyon zehirlenmesine yol açabilir. Kısa süreli akut dozlarda radyasyon; prodromal sendroma, kemik iliği ölümüne, merkezi sinir sistemi ölümüne ve gastrointestinal ölüme yol açabilir.[46] Radyasyona daha uzun süre maruz kalındığında, kanser ana sağlık riski haline gelir. Uzun süreli radyasyona maruz kalma, rahim içi insan gelişimine olumsuz etki edebilir ve nesiller arası genetik hasara da yol açabilir.[46][47]
1982'de, nükleer silahsızlanma aktivisti Jonathan Schell, birçokları tarafından nükleer savaştan kaynaklanan yok oluşun önemli bir olasılık olduğu sonucuna varan, dikkatlice tartışılan ilk sunum olarak kabul edilen Dünyanın Kaderi'ni yayınladı. Ancak, bu kitapta yapılan varsayımlar kapsamlı bir şekilde analiz edildi ve bunların "oldukça şüpheli" olduğu belirlendi.[48] Fizikçi Brian Martin'e göre Schell'in çalışmasının itici gücü şuydu:
İnsanlar konuyla ilgili harekete geçmiyorsa, bunu yeterince tehdit edici olarak algılamamaları gerektiğine dair üstü kapalı öncül [...]. Belki de bir nükleer savaşta 500 milyon insanın öleceği düşüncesi eylemi teşvik etmek için yeterli değilse, o zaman yok olma düşüncesi bunu yapacaktır. Gerçekten de Schell, "dünya siyasetinin tamamen yeniden düzenlenmesine" ilham vermek için temel olarak yok olma korkusunun kullanılmasını açıkça savunmaktadır. (s. 221)[48]
Nükleer silahsızlanma aktivisti Philip Noel-Baker tarafından 1971'de yapılan şu ifadeyle birlikte, "aşırı ölüm" inancına da yaygın olarak rastlanır: "Şimdi hem ABD hem de Sovyetler Birliği, insanlığı üç veya dört kez -bazıları on kez- yok etmeye yetecek kadar büyük nükleer stoklara sahip diyor." Brian Martin, bu inancın kökeninin Hiroşima'nın bombalanmasının "kaba doğrusal tahminlerinden" kaynaklandığını öne sürdü. Hiroşima'ya atılan bomba 1.000 kat daha güçlü olsaydı, yine de 1.000 kat daha fazla insanı öldüremeyeceğini söyledi.[3] Benzer şekilde, II. Dünya Savaşı'nın tamamında salınan toplam patlayıcı enerjinin yaklaşık 3 megaton olduğunu, Soğuk Savaş'ın zirvelerindeki kadar savaş başlığı stoklarının olduğu bir nükleer savaşın II. Dünya Savaşı'ndaki patlayıcı enerjinin 6.000 katını açığa çıkaracağının belirtildiğini görmek yaygındır.[49] Fizikçi ve silahsızlanma aktivisti Joseph Rotblat, insanoğlunun yok olmasına neden olma potansiyeline sahip olmaya başlamak için gerekli serpinti miktarının tahmini, 1976'da nükleer cephaneliklerdeki megatonajın 10 ila 100 katı olarak görüyor; ancak Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana dünya megatonajının azalmasıyla bu olasılık varsayımsal olmaya devam ediyor.[3]
Süper yanardağlarla yapılan karşılaştırmalar; salınan farklı aerosoller, nükleer silahların olası hava patlaması yüksekliği ve bu potansiyel nükleer patlamaların dünyanın farklı yerlerindeki konumları nedeniyle yardımcı olmaktan çok yanıltıcıdır, bunların tümü bir süper volkanik patlamanın tekil ve yer altı doğasına zıttır.[56] Dahası, tüm dünya silah stokunun bir arada gruplandırıldığını varsayarsak, nükleer kardeş katli etkisi nedeniyle silahların aynı anda patlamasını sağlamak zor olacaktır. Yine de birçok insan, nükleer kış etkisi yoluyla tam ölçekli bir nükleer savaşın insan türünün yok olmasına yol açacağına inanmaktadır, ancak tüm analistler bu nükleer kış modellerine konulan varsayımlar konusunda hemfikir değildir.[1]
^Kristensen (20 Haziran 2014). "Slowing nuclear weapon reductions and endless nuclear weapon modernizations: A challenge to the NPT". Bulletin of the Atomic Scientists. 70 (4): 94-107. doi:10.1177/0096340214540062.
^"Global Catastrophic Risks Survey"(PDF). Future of Humanity Institute. Future of Humanity Institute, Oxford University. 20 Kasım 2008 tarihinde kaynağından(PDF) arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Ağustos 2016.
^"154. How both human history, and the history of ethics, maybe just beginning". Reasons and Persons. Oxford University Press. 1986.Yazar |ad1= eksik |soyadı1= (yardım)
^abBostrom, Nick (2002). "Existential risks". Journal of Evolution and Technology. 9 (1): 1-31, §4.2. 27 Nisan 2011 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2023.
^Max Tegmark (2017). "Chapter 5: Aftermath: The Next 10,000 Years". Life 3.0: Being Human in the Age of Artificial Intelligence. 1st. Doomsday Devices: Knopf. ISBN9780451485076.Yazar eksik |soyadı1= (yardım)
^Harwell, M., and C. Harwell. (1986). "Nuclear Famine: The Indirect Effects of Nuclear War", pp. 117–135 in Solomon, F. and R. Marston (Eds.). The Medical Implications of Nuclear War. Washington, D.C.: National Academy Press. 0309036925.
^abCorneliussen (23 Haziran 2016). "Conservative media sustain alarm about a possible electromagnetic-pulse catastrophe". Physics Today. doi:10.1063/PT.5.8178.
^abMartin, Brian (March 1983). "The fate of extinction arguments". Department of Mathematics, Faculty of Science, Australian National University. 14 Ocak 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi.
^Willens, Harold (1990). "The Trimtab factor, 1984". Alternatives. 16 (4). 4 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 18 Nisan 2023.
^Huang (2001). "Cooling of the South China Sea by the Toba Eruption and correlation with other climate proxies ∼71,000 years ago". Geophysical Research Letters. 28 (20): 3915-3918. doi:10.1029/2000GL006113.
^Margulis, Lynn (1999). Symbiotic Planet: A New Look At Evolution. Houston: Basic Book.