Adana Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı, 10. Kolordu Kurmay Başkanı, 44. Tümen 18. Tümen, 13. Tümen, 10. Tümen, 3. Tümen, 11. Tümen, 41. Tümen, 3. Ordu Kurmay Başkanı, Genelkurmay İkinci Başkan Yardımcısı, 57. Tümen, 1. Kolordu, İstanbul Komutanı, 3. Kolordu, 10. Kolordu, Yüksek Askerî Şûra üyesi, 3. Ordu, Yüksek Askerî Şûra üyesi
Mustafa Muğlalı (1882, Muğla - 11 Aralık 1951), Türk asker.
Yaşamı
Kara Harp Okulu'ndan mezun oldu. 1904 yılında Harp Akademisi'ni bitirdi. 1912-1913 yılları arasında 16. Tümen kurmayı olarak Balkan Savaşları'na katıldı. 1 Mart 1914 tarihinde Binbaşı rütbesine terfi etti. 3 Ağustos 1914 tarihinde Başkomutanlık Umumî Menzil Müfettişliği kurmaylığına atandı. 14 Eylül 1915 tarihinde Kaymakam rütbesine terfi etti. 28 Eylül 1915 tarihinde Adana Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanı, 12 Ağustos 1917 tarihinde 12. Kolordu Kurmay Başkanı, 3 Mayıs 1918 tarihinde 44. Tümen Komutanı, 8 Ocak 1919 tarihinde Personel İşleri Dairesi Başkan Yardımcısı, 11 Kasım 1919 tarihinde Askerî Temyiz Mahkemesi Üyesi olarak görevlendirildi.
20 Eylül 1921 tarihinde Türk Kurtuluş Savaşı'na katıldı. İslahiye'deki Ermeni isyanını bastırdı. 5 Ocak 1922 tarihinde 18. Tümen Komutanı olarak atandı. 18 Şubat 1922 tarihinde Doğu Cephesi Komutanlığı emrine atandı. 1 Mart 1922 tarihinde Miralay rütbesine terfi etti. 28 Mart 1922 tarihinde Doğu Cephesi'nde 13. Tümen Komutanı, 3 Mayıs 1922 tarihinde 10. Tümen Komutanı olarak görevlendirildi. 23 Eylül 1923 tarihinde 8. Tümen Komutanlığı'na atandı. Savaştan sonra Kırmızı şeritli İstiklâl Madalyası ile taltif edildi.
15 Aralık 1924 tarihinde 11. Tümen Komutanı, 14 Şubat 1926 tarihinde 41. Tümen Komutanı olarak görevlendirildi. 30 Ağustos 1927 tarihinde Mirliva rütbesine terfi etti ve Paşa oldu. 20 Ekim 1927 tarihinde 3. Ordu Müfettişliği Kurmay Başkanı, 27 Ağustos 1928 tarihinde Genelkurmay 2. Başkan Yardımcısı olarak atandı.
14 Aralık 1929 tarihinde 57. Tümen Komutanı olarak atandı. Bu görevde iken 23 Aralık 1930 tarihinde Menemen'de meydana gelen ve Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın şehit edildiği olay üzerine kurulan askerî mahkemenin başkanlığını yaptı.
26 Şubat 1931 tarihinde 1. Kolordu Komutan Vekili olarak atandı. 30 Ağustos 1931 tarihinde Ferik rütbesine terfi etti. 17 Eylül 1931 tarihinde 1. Kolordu Komutanı, 28 Ağustos 1939 tarihinde İstanbul Komutanı, 14 Mart 1940 tarihinde 10. Kolordu Komutanı olarak atandı. 29 Ağustos 1942 tarihinde Yüksek Askerî Şûra üyeliğine atandı ve ertesi gün Orgeneral rütbesine terfi etti. 15 Şubat 1943 tarihinde 3. Ordu Komutanlığı görevine atandı. 29 Ağustos 1945 tarihinde tekrar Askerî Şûra üyesi olarak görevlendirildi. 14 Temmuz 1947 tarihinde emekli oldu.
Olay hakkında ihtilaflı görüşler bulunmaktadır. Aşağıda farklı görüşler yer almaktadır. Her ne kadar hikâyelerdeki detaylar ve olaylar değişse de sonuç olarak eşkıya, kaçakçı ve isyancılarla olan mücadelelerin bir sonucudur.
1. Görüş - Misto Aşireti'nin Koyunları ve Kaymakam'ın Telaşı
İran'ın Türkiye sınırına yakın bir yerde yaşamını sürdüren Misto aşiretinin reisine ait 2000 kadar koyuna VanÖzalp'ten gelen kaçakçılar tarafından el konulması üzerine olay gelişir. Aşiret reisi Mehmed Misto, Özalp Kaymakamına mektup yazarak hayvanlarının geri verilmesini ister. Kaymakamın umursamaz tavrı üzerine aşiret reisi adamlarını toplayarak Türkiye sınırını geçtikten sonra Özalp halkına ait 500'e yakın koyunu İran'a kaçırır. İçten bir yardım gelmediği sürece baskının mümkün olamayacağını düşünen kaymakam ve çevresindekiler askerî harekât düzenlenmesi için Van Valiliğine "Rus askerlerinin Özalp sınırına dayandığı" bahanesini öne sürer. İşbirlikçilerin arandığından haberdar olan Rıfat adlı bir arzuhalci toprak ihtilafı bulunan Milalengiz köylülerini ihbar ederek kırk kişinin adını verir. Sevk edildikleri Özalp Sulh Ceza Mahkemesi kırk köylüden beş kişiyi, kaymakamı küçük düşürmemek için tutuklanması yönünde karar verir. Ancak bu sırada "Özalp'e Rus askerinin girdiği" haberi üzerine Genelkurmay, III. Ordu Kumandanı Mustafa Muğlalı'ya bölgeye gitmesi emrini verir. İçişleri Bakanlığı da hem birinci genel müfettişini hem de jandarma komutanını Özalp'e yönlendirir. Bu gelişmeler sonrasında yerel yöneticiler olayın önünü alamaz. Kaymakam ve yerel komutanlar generalin tepkisini çekmemek için hayali bir isyan ve işgal tablosu çizerler. Vatanın elden gitmesine hâkim dahil sivillerin sessiz kaldığını, ortada gizliden gizliye yürütülen planlı bir ihanetin var olduğunu söylerler. "Bunları yargılamaya lüzum yok, infaz etmemiz gerek. Silahtan başka dilden anlamaz bunlar. Gevşek davranırsak hududun öbür tarafında tetikte bekleyenleri yüreklendiririz" derler. General 35 kişinin tekrar gözaltına alınması emrini verir. Firar eden iki kişi haricinde bulunan biri kadın, biri 11 yaşında çocuk, ikisi askerden izinli gelmiş 33 kişi bulunur. İçişleri Bakanlığı'nın müfettişi Mehmet Avni Doğan tutuklularla görüşüp suçsuz olduklarını anlar ve Muğlalı'ya itiraz eder. Ancak köylülerin casusluk yaptıklarında inanan Muğlalı, Doğan'ı tehdit ederek susturur. 30 Temmuz 1943 günü gece yarısından sonra tutuklular jandarma tarafından cezaevinden alınıp hudut taburu komutanına teslim edilir. Komutan tutuklular arasında bulunan bir kadını kimseye sormadan serbest bırakır, kalan 32 kişiyi Çilli Gediği denilen hududa yakın bölgeye götürür. Hepsinin elleri bağlıdır. Bir işaret mangasının havaya ateş açmasından sonra iki manga da kafilenin üzerine ateş açar. Olaydan sonra tutulan tutanaklarda saldırıya uğranıldığı, saldırganlara açılan ateş neticesi 32 şakinin öldürüldüğü bilgisi yer alır.[2]
2. Görüş - Misto ve Memikân Aşiretleri Rekabeti
1940'lar, savaş, kıtlık ve kaçakçılık zamanında Türkiye'den İran'a şeker, hayvan ve ilaç, İran'dan Türkiye'ye çay ve gazyağı kaçırılmaktadır. Kürt Milan aşiretinin yarısı Türkiye'de, yarısı İran'dadır. Aşiret Reisi Misto (Mustafa), bizim Milli İstihbarat'a Rusya hakkında bilgiler vermektedir. Mühim bir hadise çıkmadıkça da bu ‘fiili sınır ticareti’ne göz yumuluyor. Misto aşiretin rakibi Memikân (Memikler) aşiretidir.
1943 Mayıs’ında iki büyük ve çatışmalı kaçakçılık olur. Misto’nun koyun sürüleri sınırdan kaçırılıp Türkiye’ye sokulmuş, koyunlar paylaşılmıştır. Misto, Memikân aşiretini suçluyor, çatışmalar oluyor, jandarma müdahale ediyor. Milan aşiretinden 40 kişi gözaltına alınıyor. 3. Ordu Komutanı Org. Mustafa Muğlalı Özalp’a geliyor. Tarihçi Mahmut Goloğlu, “Söylentilere göre Muğlalı Ankara ile gizli görüşme yapmış, sonra tutuklananların öldürülmesi gerektiğini bildirmiş” diye yazıyor.Bu sırada adli soruşturma tamamlanmış, sadece 5 kişi tutuklanıp diğerleri serbest bırakılmıştı. Fakat Muğlalı'nın emriyle yeniden tutuklandılar, 33 kişi tutukludur... Ve ‘çatışma’da, tutuklular arasındaki bir kadın hariç, 32 kişi öldürüldü. Ve, “öldükleri hakkında önceden düzenlenen tutanak işleme konuldu.[3]
3. Görüş - Eşkıya, Kaçakçı ve İsyancılarla Mücadele
Bölgede sıkıyönetim vardır. Mustafa Muğlalı Paşa 3’üncü Ordu Komutanı’dır.Asayişsizliğin hâkim olduğu Van çevresinde eşkıyalar, kaçakçılar ve çeteler terör estirmektedir. Bir gün İran sınırında 33 kaçakçı kıstırılıyor. Askeri raporlara göre çatışmada öldürülüyorlar. Fakat yöre halkı, kaçakçıların çatışmada ölmediğini, yakalanıp kurşuna dizilerek öldürüldüklerini iddia ediyor. Hükümet bu iddiaları doğru bulmuyor ve olay kapanıyor.[4]
Yargılanması ve ölümü
1947 yılında emekli olan Muğlalı, 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti milletvekillerinin çabalarıyla mahkemeye verilip yargılandı. 33 suçlunun kurşuna dizilmesi olayında sorumluluğu olduğu gerekçesiyle yargılanıp idama mahkûm oldu. Aldığı ceza, yaşı nedeniyle yirmi yıl hapis cezasına çevrildi. Askeri Yargıtay kararı bozdu, ancak ikinci yargılamayı göremeden 11 Aralık 1951 tarihinde hapishanede vefat etti. Edirnekapı Şehitliğine defnedildi.
Ölümünün ardından
1988 yılında, Edirnekapı Şehitliğinde bulunan mezarı törenle Devlet Mezarlığına nakledildi. 1997 yılında itibarı iade edildi.[5] 1998 yılında Harp Akademileri Komutanlığı'nın bahçesindeki "Kahramanlar Geçidi"ne büstü dikildi.[6] 2004 yılında adı olayın yaşandığı yerdeki Türk Kara Kuvvetleri'ne bağlı "Özalp Tabur Sınır Komutanlığı Kışlası"na verildi ve kışlanın adı "Orgeneral Mustafa Muğlalı Kışlası" olarak değiştirildi. Bu kararın ardında 1943 yılında yakınlarını kaybedenler Genelkurmay Başkanlığına tepki olarak bir imza kampanyası başlattılar ve İnsan Hakları Derneğine başvurdular. 2011 yılında kışlanın adı "Şehit Astsubay Erkan Durukan Kışlası" olarak değiştirildi.[7]
Muğlalı, Makbule Muğlalı ile evli ve Leman ile Neşe adlarında iki kız çocuğu babasıydı.
Kaynakça
^T.C. Genelkurmay Harp Tarihi Başkanlığı Yayınları, Türk İstiklâl Harbine Katılan Tümen ve Daha Üst Kademelerdeki Komutanların Biyografileri, Genelkurmay Başkanlığı Basımevi, Ankara, 1972, s. 134.