Mehmed Selim Efendi (11 Ocak 1870, İstanbul - 4 Mayıs 1937, Beyrut), 34. Osmanlı padişahı II. Abdülhamid'in en büyük oğluydu.
Mehmed Selim Efendi, 11 Ocak 1870 tarihinde babası tahta çıkmadan önce Beşiktaş, Dolmabahçe Sarayı'nda doğdu.[1] Annesi Bedrifelek Kadınefendiydi. 7 Nisan 1877'de hanedan üyeleri, Yıldız Sarayı'na taşındığından dolayı artık burada yaşamaya devam etti. Sünneti, V. Mehmed'in büyük oğlu Şehzade Mehmed Ziyaeddin, I. Abdülmecid'in torunu Şehzade İbrahim Tevfik ve Sultan Abdülaziz'in oğulları II. Abdülmecid, Şehzade Mehmed Şevket ve Şehzade Mehmed Seyfeddin ile birlikte 17 Aralık 1883'te gerçekleşti. İlk eğitimini Yıldız Sarayı'nda bulunan Şehzade Mektebi'nde, kardeşi Şehzade Mehmed Abdülkadir ve Sultan Abdülaziz'in oğlu Şehzade Abdülmecid ile birlikte aldı, hocası Baha Efendi'ydi. Ahmed Mazharüddin Efendi, ona Farsçayı, Mehmed Nuri Efendi ise Fransızcayı öğretti. Şehzade Mektebi'ni bitirdikten sonra Harp Okulu'na kaydoldu ve Mirliva rütbesiyle mezun olarak orduya katıldı, daha sonra Birinci Ferik rütbesine yükseldi. Kendisine Yıldız Sarayı arazisinde bir köşk tahsis edilmişti. 27 Nisan 1909'da II. Abdülhamit tahttan indirilip, Selanik'e sürgüne gönderildi ancak Mehmed Selim Efendi, başkent İstanbul'da kalmaya devam etti. Başlangıçta II. Abdülhamit'in halefi olarak Padişahlık makamına Mehmed Selim Efendi seçilmişti, ancak bunun için Osmanlı padişahlarının, hanedanın en yaşlı üyesi olan üyeden seçilmesini içeren veraset kanununda değişiklik yapılması gerekiyordu ve bunun için siyasi nedenler de araya karışınca, II. Abdülhamid'in kardeşi V. Mehmed'in padişahlık makamına getirildi. Mehmed Selim Efendi ve küçük kardeşi Şehzade Ahmed Nureddin, başlangıçta kız kardeşleri Zekiye Sultan'ın konağına yerleştiler. Daha sonrasında mevcut iktidar tarafınca Mehmed Selim Efendi'ye Serencebey'de bir konak tahsis edildi. Sultan V. Mehmed'in tahta çıkışından sonra 1909 yılında tanıştığı edebiyatçı Halid Ziya Uşaklıgil'in anılarında belirttiğine göre, Mehmed Selim Efendi kısa boylu, gergin ve genç yaşına rağmen yıpranmış bir adamdı. Şehzade Yusuf İzzeddin'in ortak özelliği olan, tüm vücudunu kaplayan sinirli bir titremeye sahipti. 1886 yılında Deryal Hanımefendi, 1905 yılında Nilüfer Eflakyer Hanımefendi, 1910 yılında da Pervin Dürrü Yekta Hanımefendi'yle Yıldız Sarayı'nda yapılan düğünlerle evlendi. İlk evliliğinden 1887 yılında Emine Nemika Esin adında bir kızı, ikinci evliliğinden ise 1906 yılında Mehmed Abdülkerim Efendi adında bir oğlu oldu.
1925 yılında gerçekleşen Şeyh Sait başkaldırısında yılında Diyarbakır Ulu Camii'de halife sıfatıyla adına hutbe okundu. İsyanın, Şehzâde'nin çok popüler olduğu Suriye'ye sıçramasını Fransa kanlı şekilde önledi. Sonuç olarak bu olaya yönelik şehzadenin bir bağlantısı yoktu. Suriye'de çok popüler olup, toplum tarafından Sultan Selim diye anılır, kaldığı eve de Kasrü’l-Melik (Hükümdar Evi) denirdi. Ankara hükûmetinin isteği üzerine Fransızlar tarafından, Şam'dan; Beyrut'un sayfiye bölgesi Cünye'ye nakledildi. Selim Efendi, Osmanlı hanedan mallarını geri alabilmek için, hanedan reisi ve son halife Abdülmecid Efendi'nin de onayıyla 1920-1924 arası Fransa Cumhurbaşkanı olan avukat Alexandre Millerand'a vekalet verdi. Millerand, Ankara'ya başvurarak, hanedana emlâk-ı hümayundan (II. Abdülhamid'in şahsi mülkü olup, Ankara hükümetince el konulan mallardan) sembolik bir yer verilmesini istedi. Buna istinaden Lahey Uluslararası Adalet Divanı'nda dava açarak, Türkiye dışındaki arazide hak iddia edeceğini bildirdi. Filistin'de 4000 km² arazi ile Musul petrollerindeki padişah hissesi de bunlar arasındaydı. Ancak Ankara hükümeti, bu isteği reddetti. 4 Mayıs 1937 tarihinde Cünye'de öldü. Mezarı Suriye'nin Şam kentinde bulunan Süleymaniye Külliyesi'ndedir.