Mehmed Memduh Paşa (1839-1925), II. Abdülhamid dönemi Dahiliye nâzırıdır.
Hayatı
Mazlum Mustafa Fehmi Paşa'nın oğludur. 1839'da İstanbul'da doğmuştur. İlk öğrenimini Beyazıt ve Vâlide rüşdiyelerinde tamamladıktan sonra 1853'te intisap ettiği Hariciye Nezâreti Mektûbî Kalemi'nde edindiği tecrübe ve bilgi yanında özel gayretiyle kendini yetiştirmiştir. II. Abdülhamid ile veliahtlığından itibaren yakınlık kurmuştur. 20 Ekim 1881'de Şûrâ-yı Umûr-i Mâliyye memurluğuna getirilmiştir. 13 Kasım 1882'de Şûrâ-yı Devlet üyeliğine tayin edilmiştir. Bu arada Askerî Ceza Kanunu'nun tetkiki için oluşturulan komisyon üyeliğiyle Şûrâ-yı Devlet İstînaf ve Temyiz mahkemeleri üyeliklerinde bulunmuştur. Ayrıca II. Abdülhamid döneminde bürokrasiyi yeniden şekillendirmek ve memur alımlarını bir standarda bağlamak için oluşturulan Me'mûrîn-i Mülkiyye Komisyonu üyeliği yapmıştır. 15 Temmuz 1887'de Konya, 9 Nisan 1889'da Sivas, 13 Aralık 1893'te Ankara valiliğine tayin edilmiştir. Kıbrıslı Kâmil Paşa’nın sadâreti zamanında 31 Ekim 1895’te Dahiliye nâzırı olarak kabineye girmiştir. On üç yıl görevde kalabilmesi onun II. Abdülhamid’le uyum içinde bulunduğunu gösterir. Nitekim bu devrede Kâmil Paşa, Halil Rifat Paşa, Mehmed Said Paşa ve Mehmed Ferid Paşa kabinelerinde görev almıştır. II. Meşrutiyet’in ilânının ardından kurulan ilk hükûmette de Dahiliye nâzırı sıfatıyla yer almıştır. Ancak Mehmed Said Paşa sadâretinde oluşturulan yeni hükûmetin meşrutiyet hükûmeti olarak nitelendirilmeyip kamuoyunda tepkilere sebep olması onun 1 Ağustos 1908’de kabineden istifasına yol açmıştır. İstifasından üç gün sonra tutuklanmıştır. Diğer tutuklularla birlikte yaklaşık bir ay Zabtiye Nezâreti’nde zorunlu ikamete tâbi tutulmuştur. Ardından “Hükûmet-i Hamîdiyye Enkazı” diye nitelendirilen ve haiz oldukları rütbeleri efendi'ye indirilen 106 kişilik listenin üçüncü sırasında yer alarak önce Büyükada’ya, oradan Sakız Adası'na sürülmüştür. İtalya’nın Trablusgarp’ı işgali üzerine sürgünlerin Sakız’dan ayrılmasına izin verilince İzmir’e yerleşmiş, hemen ardından çıkan afla İstanbul’a dönüp ölümüne kadar münzevi bir hayat yaşamıştır. Ömrünün son yıllarını büyük ölçüde sağlık sorunları ile geçirmiştir. 9 Nisan 1925’te Kireçburnu’nda bulunan yalısında ölmüştür. Vasiyeti gereği Fatih Çarşamba’da İsmet Efendi Dergâhı’ndaki hazîreye defnedilmiştir.[1]
Eserleri
Memuriyete başladığında kalemde Memduh, şiirlerinde Fâik mahlaslarını kullanmıştır. Genç yaşta şiir yazmaya başladı. Düzyazı eserleri genellikle siyasi gözlem, düşünce ve önerilere dayanan risaleleridir. Eserleri:[2]
Eser Adı
|
Yayın evi
|
Basım yılı
|
Eser türü
|
Tercüme-i Hikâye-i Jöneviev
|
-- / İstanbul
|
1285/1869
|
Hikâye
|
Berg-i Sebz
|
-- / İstanbul
|
1289/1873
|
Şiir
|
Eser-i Memdûh
|
Matbaa-i Amire / İstanbul
|
1289/1873
|
Deneme
|
Yemen Kıtası Hakkında Bazı Mütâlaâtım
|
Dersaadet / İstanbul
|
1324/1908
|
İnceleme
|
Feverân-ı Ezmân
|
-- / İstanbul
|
1324/1908
|
İnceleme
|
Serâir-i Siyâsiyye ve Tahavvülât-ı Esâsiyye
|
-- / İstanbul
|
1328/1912
|
İnceleme
|
Mirât-ı Şûûnât
|
Ahenk Matbaası / İzmir
|
1328/1912
|
Araştırma
|
Tasvîr-i Ahvâl Tenvîr-i İstikbal
|
-- / İzmir
|
1328/1912
|
Araştırma
|
Esvât-ı Sudûr
|
Vilâyet Matbaası / İzmir
|
1328/1912
|
İnceleme
|
Kuvvet-i İkbâl Alâmet-i Zevâl
|
Matbaa-i Hayriye ve Şürekâsı yay. / İstanbul
|
1329/1913
|
Araştırma
|
Haller İclâsler
|
Matbaa-i Hayriye ve Şürekâsı yay. / İstanbul
|
1329/1913
|
Araştırma
|
Miftâh-ı Yemen
|
Matbaa-i Hayriye ve Şürekâsı yay. / İstanbul
|
1330/1914
|
Araştırma
|
Bedâyi-i Âsâr
|
Matbaa-i Hayriye ve Şürekâsı yay. / İstanbul
|
1330/1914
|
Mektup
|
Dîvân-ı Eş'âr
|
Matbaa-i Hayriye ve Şürekâsı yay. / İstanbul
|
1332/1916
|
Şiir
|
Kaynakça