Bu sayfada devam eden bir çalışma vardır. Yardım etmek istiyorsanız ya da çalışma yarım bırakılmışsa, çalışmayı yapan kişilerle iletişime geçebilirsiniz. Bu sayfada son yedi gün içinde değişiklik yapılmadığı takdirde şablon sayfadan kaldırılacaktır. En son değişiklik, 18 saat önce Tapfereritter(katkılar | kayıtlar) tarafından gerçekleştirildi (önbelleği boşalt).
Girit'in büyük kısmı Osmanlılarca savaşın ilk yıllarında fethedilip Girit Eyaleti yapılsa da, Kandiye kalesi uzun süre direnmeye devam etmiştir. Kandiye Kuşatması 1648'den 1669'a kadar sürmüştür. Kuşatma süresince Venedikliler Osmanlı'nın ikmal yollarını keserek orduyu çekilmeye zorlamayı amaçlamıştır. Böylece çatışmalar ada dışına taşmış, çeşitli deniz muharebeleri ve kıyı baskınları yaşanmıştır.
Avlonya Hadisesi (1638) ve savaşın eşiğinden dönülmesi
1573 yılında Osmanlı İmparatorluğu ile Venedik Cumhuriyeti arasında imzalanan ve Venedik'in Kıbrıs'ı Osmanlılara terkettiği İstanbul Antlaşması'ndan sonra 1645 yılına kadar iki devlet arasında 72 yıllık bir barış dönemi hüküm sürdü. Bu barış döneminin sınandığı en önemli vaka, 1638 yazında Marino Capello komutasındaki 30 gemilik bir Venedik donanmasının Ali Biçin Reis komutasında korsanlık faaliyetinde bulunan Tunus ve Cezayir eyaletlerine bağlı 16 parçalık filoyu takiple Osmanlıların Avlonya limanında kıstırıp tahrip etmesi oldu (tahribattan Avlonya limanı ve camisi de nasibini aldı). Bu hadise Osmanlı İmparatorluğu ile Venedik'i savaş durumuna getirdiyse de, uzun müzakerelerden sonra Venedik’in 30.000 düka altın tazminat vermeyi kabul etmesi[1] ile durum yatıştı (16 Temmuz 1639 tarihinde zararların tazminini öngören bir anlaşma imzalandı).[2] 1638 yılında Padişah IV. Murad'ın Bağdat Seferi'ne çıkması da Osmanlıların Venedik'e karşı şimdilik ayrı bir cephe açmama kararlarında etkili olmuştu.[3] Nitekim; IV. Murad 1640'ta ölüp yerine İbrahim geçince Osmanlı İmparatorluğu'nun Venedik'e bağışladığı kapitülasyonlar 1641 yılında yeni bir Ahidnâmeyle yenilendi.[4]
Sümbül Ağa Vakası (1644) ve Osmanlı-Venedik Savaşı'nın başlaması
İki devlet arasındaki kriz 1638-1639 döneminde diplomasi yoluyla çözülse de, 1644 yılında bu sefer beklenmedik bir vaka iki devleti savaşa sürükledi. Sultan İbrahim tarafından azledilerek Mısır'a sürgüne gönderilen Darüssade Ağası Sümbül Ağa’yı yeni görev yerine götüren İbrahim Reis kalyonu; Sümbül Ağa’nın malları, cariyeleri ve seçkin atlarıyla birlikte Mekke'ye kadı tayin edilen Bursevî Mehmed Efendi ve o sene
hacca gidecek 3.000 kadar hacı adayını da alarak (sadece dört topla ve yetersiz cephaneyle) yola çıktıktan sonra Rodos güneyinde Malta korsanlarının saldırısına uğradı (28 Eylül 1644). Saldırıda Sümbül Ağa, İbrahim Çelebi ve pek çok insan ölürken geminin mallarına el koyan korsanlar, gemiyi Girit'in Hanya limanına götürdüler. Gaspedilen geminin mallarının bir bölümü Girit'in Venedikli valisine hediye edildiği gibi, bir bölümü de Girit'te satıldı.[5]
Venedik Cumhuriyeti Osmanlıların bu taarruzu karşısında müttefiklerinden yardım istedi. 71 parçalık Venedik donanması toplam 21 gemiden oluşan Papalık, Toskana, Napoli ve Malta filolarıyla buluşarak 4 Eylül 1645'te Hanya açıklarına ulaştıysa da, Osmanlı donanmasıyla ve Hanya'daki Türk garnizonuyla çatışmaya girmekten kaçındı. Müttefik donanma 3 Ekim'de Girit sularından ayrılarak 23 Ekim'de Messina'ya döndü ve kışlamak üzere limanlarına dağıldı.[8] Kasım ayında ise Girit SerdarıSilahdar Yusuf PaşaHanya'da kuvvetli bir garnizon bırakarak İstanbul'a döndü, ancak bu hareketinden dolayı Padişah İbrahim tarafından idam ettirildi (22 Ocak 1646).
1646 yılında Venedik (savaşın müteakip evresinde neredeyse her yıl deneyeceği üzere) Osmanlı donanmasınıÇanakkale Boğazı'nda ablukaya alarak Girit'teki Osmanlı kuvvetlerine yönelik lojistik hattını kesintiye uğratma stratejisini hayata geçirdi. Bununla birlikte; Bozcaada'yı ele geçirmek isteyen Tomaso Morosini komutasındaki Venedik filosu ve birliği 31 Mart 1646 tarihinde adaya çıkarma yapan Rumeli BeylerbeyiKüçük Hasan Paşa komutasındaki Osmanlı birliğince yenilgiye uğratıldı. Boğazdan çıkan Koca Musa Paşa komutasındaki Osmanlı donanması ada önlerindeki muharebede Venediklileri mağlup ederek ablukayı kırdı ve 26 Mayıs 1646'da Hanya limanına vararak Osmanlı donanması karaya takviye birlikleri çıkardı. 7 Ekim'de adanın bir diğer kuvvetli kalesi Resmo'yu kuşatanOsmanlı ordusu 16 Kasım 1646'da kaleyi fethetti.[9]
Hanya'dan sonra Resmo'nun da kaybına engel olamayan Venedik Başamirali Capello Venedik Senatosu tarafından azledildi ve yerine Battista Grimani getirildi.[10] Venedik Donanması Ege Denizi'ndeki harekâtını sürdürdü ve Hanya'dan dönen Osmanlı Donanması'yla çarpıştığı 27 Ocak 1647'de Bibercik Deniz Muharebesi'nde hem Venedikli Amiral Tomasso Morosini hem de Osmanlı Kaptan-ı deryasıKoca Musa Paşa öldüler. Muharebe belirleyici mahiyette olmasa da ve iki taraf birbirine üstünlük sağlayamasa da, iki donanmanın da komutanlarının ölmesi açısından önemlidir. İnebahtı Deniz Muharebesi'nden (1571) bu yana ilk kez bir Kaptan-ı deryanın bir deniz muharebesinde çarpışırken ölmesi bu mevkiye atanan ardıllarını daha temkinli yaptı. Öte yandan, hala kadırga ağırlıklı Osmanlı donanmasının da kalyon ağırlıklı hale gelmiş Venedik donanmasından ateş gücü ve top menzili açısından geride kalmaya başladığı görüldü (Osmanlılar ilk kadırgadan kalyona geçiş denemesini 1651'de yapacaklar, ancak başarılı olamayınca asıl geçiş Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın sadrazamlığı [1676-1683] döneminde 1680'den sonra mümkün olacaktır[11]).
1647 yılında çekingen davranarak Ege Denizi'ndeki Venedik blokajını aşamayan Kara Musa Paşa'nın yerine getirilen Damat Fazlı Paşa'nın Girit'e ulşatırdığı takviye kuvvetlerle Küçük Hasan Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu adanın Kandiye hariç diğer önemli kalelerini (Yerapetra, Mirabelo ve Milopotamu) zaptetmeyi başardı.[12] Bu suretle; 1648 yılına gelindiğinde Türk ordusu adanın Kandiye hariç neredeyse tamamına hâkimiyet kurmuş ve adıgeçen kaleyi ablukaya almıştı. 1648 yılında ise Ege Denizi'ne gelen 48 parçalık Venedik donanmasıİpsara adası civarındayken 17 Mart 1648'de çıkan karayel fırtınası nedeniyle felakete uğradı.[13] Dolayısıyla, 1648 sefer mevsimi başladığında Osmanlı ordusu ve donanması Kandiye'yi de ele geçirerek adanın fethini tamamlamaya çok yakın durumdaydı.
Venedik'in Ege ve Dalmaçya'da üstünlüğü ele geçirmesi (1648-1657)
Savaşta durgunluk dönemi (1658-1665)
Osmanlılar Venedik donanmasının Çanakkale ablukasını kırıp Limni ve Bozcaada'yı geri aldıktan sonra Ege Denizi'ndeki askerî duruma denge geldi. 1658 yılında Osmanlı İmparatorluğu'nun (kendisine tâbi devletler arasında bulunmakla birlikte II. György Rakoçi idaresinde bağımsız hareket etmeye başlayan) Erdel Krallığı'yla giriştiği savaşİstanbul'un dikkatini (1662'ye dek) Girit'ten Macar cephesine kaydırmasına yolaçtı. Bu dönemde, Venedik'in İstanbul'a elçi göndererek Osmanlılara yaptığı barış teklifi, Osmanlıların Girit'in tamamen kendilerine terki koşulunun Venediklilerce kabul görmemesi nedeniyle bir sonuca ulaşmadı.[14][15]
^"Naval wars in the Levant, 1559-1853", R.C. Anderson, Princeton University Press (1952), s.130
^ "Kadırga'dan Kalyon'a - XVII. Yüzyılın İkinci Yarısında Osmanlı Gemi Tekonoljisi'nin Değişimi", İdris Bostan, Osmanlı Araştırmaları XXIV, İstanbul (2004), s.71-79
^"Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi’nde Hilal-i Ahmer (Kızılay) Cemiyeti’nin Girit’te Görevlendirdiği İmdad-ı Sıhhi Heyetleri ve Faaliyetleri", Belgi dergisi, sy.22, Yaz 2021 (II), s.335
^"Girit Seferi (1645-1669)", Türk Silahlı Kuvvetler Tarihi, ATASE Yayınları, Ankara (1977), s.41
^"Naval wars in the Levant, 1559-1853", R.C. Anderson, Princeton University Press (1952), s.167
^ "Venice, Austria and the Turks in the 17th Century", Kenneth Setton, American Philosophical Society (1991), ISBN 978-0-87169-192-7, s.188-189