Coğrafî olarak Şile, Marmara Bölgesi'nin kuzeydoğusunda, Karadeniz kıyısındadır. Deniz yüksekliği ortalama 126 metre, yüzölçümü 712 km2'dir. İlçenin nüfusu 2023 yılında 48 bin 537 kişiydi.
Etimoloji
Şile'nin Türkçedeki kelime anlamı mercanköşktür.[2] Şile kelimesi Farsçada (Farsça: سیله) bir çeşit seyrek dokulu pamuklu bez manasına geldiğinden Farsçadan geldiğinden Şile isminin Farsçadan geldiği de düşünülse de Şile ilçesiyle alakası yoktur.[3] İsmin etimolojisinin Yunanca olduğu söylenmektedir.[4]
Yunanca metinlerde Hilea (Yunanca: χíli) olarak geçen kelime mendirek anlamına gelmektedir.[3] Özhan Öztürk'e göre Pontus Rumcasında Yunanca /H/ sesinin /Ş/ olarak telaffuzundan dolayı Şilea olarak telaffuz edilmekteydi. Öztürk ayrıca yaşlı Plinius ile Ptolemaus'un notlarında andığı ve küçük gemilerin sığındığı bu koya dökülen Psilis deresinin Şile adının kaynağı olduğunu iddia etmiştir.[5]
İlçede iskân çok eskiye dayanır. Şile çevresinin tarih öncesinde (Cilalı Taş Devri) iskan edildiğini göstermektedir. Kefken ile Bulgaristan sınırı arasındaki Karadeniz sahil kesiminde yapılan tarih öncesine ilişkin çalışmalarda, çeşitli yerlerde Paleolitik çağın muhtelif bölümlerine ve özellikle Epi-Paleolitik döneme ait birçok konak yeri ve işlik saptanmıştır. Buluntu yerlerinin sayısındaki artıştan, buzul sonrası dönemde (yaklaşık MÖ 12000 ile 6000 arasında) Karadeniz kıyı şeridi üzerinde önemli bir nüfus yoğunluğunun olduğu açıkça bellidir. Nitekim İstanbul ilinin en eski buluntu yerleri arasında Şile'nin Ağva ve Sahilköy (Domalı) köyleri bulunmaktadır. Marmara kıyısında Ambarlı'yı da içine alan kıyı konak yerlerinden biri olan Sahilköy, aynı adı taşıyan koyun kuzeyindeki kumluğun batısındadır. Sahilköy'e ait yontma taş aletler, Göztepe ve Kazlar deresinin doğusuna rastlayan Dereağzı Tepesi üzerinde toplanmıştır. Ayrıca, ilçede o dönem insanının yaşamı için elverişli çok sayıda mağara bulunmaktadır.
Şile antik çağda iki defa istilaya uğramıştır. Birinci istila, Antik Yunanların Pers seferinden geri dönüşlerinde komutanları Xenophon tarafından, ikincisi de kıyı şeridini takip ederek ilerleyen Roma komutanı Lucullus tarafından gerçekleştirilmiştir. Roma döneminin izleri hala Şile'de görülmektedir. Roma İmparatoruDiocletianus zamanında (284-305), İnkese, Sofular gibi Şile mağaraları ilk inanan Hristiyanlar için tabii korunaklar olmuştur. Gürlek Mağarası Doğu Roma askerlerinin yakaladığı ilk inanan Hristiyanları hapsettikleri bir cezaevi gibi kullanılmıştır. Selçuklu Türkleri Kutalmışoğlu Süleyman Şah ile 1090 senesinde Şile'yi ele geçirdiler. 1097 senesinde ise 1. Haçlı orduları Şile'yi Selçuklulardan geri almıştır. Şile'nin geri alınması ancak Yıldırım Bayezid döneminde mümkün olmuştur. I. Dünya Savaşı sırasında Şile'nin Ano ve Kato Neohorion'da (aşağı ve Yukarı Yeniköy) yaşaya 7 bin Rum güvenlik gerekçesiyle Eskişehir'e sürülmüştür. I. Dünya Savaşı sonrasında bölge silah ve askerden arındırılınca bölgeye dönebilen Rumlar ile Türkler çeteleşerek birbirleriyle mücadeleye girişmiştir. 12 Haziran 1920'de Yunan ordusu bölgeyi geçici olarak işgal etmişse de Ağustos ayından geri çekilmelerinin ardından Kuvvacılar tutukladıkları 115 Rum erkeğin birkaç tanesi hariç hepsini öldürmüş, düşmanla işbirliği yaptığı iddia edilen Hristiyanların mallarına el koyulup, evleri yakılmış, bölgenin Rum aileleri İstanbul'a sığınmışlardır.[6]
XV-XVII. yüzyıllarda Şile Kazasında sadece 2 yerleşim yerinde Rumlar yaşamaktaydı. Her ikisi de Bizans Döneminden kalma önemli birer kale ve liman kasabalarıydı. Bunlardan Şile’de, XVI. yüzyıla kadar hiç Müslüman yaşamazken, XVII. yüzyılda Müslümanlaşma oldukça artmıştır. Nitekim Fatih Devri kayıtlarına göre bu iki kaledeki Rum sayısı 105 iken, 1523 yılında 371’e, 1562 yılında 686’ya çıkmıştır. Şile ve Astrabek Rumlarının uzun yıllar varlıklarını korumasında, bir sahil ve kıyı kasabası olmasına borçlu olmalıdır. Olasılıkla denizcilik ve bağcılıkla geçinen bu kasaba halkından Astrabek boşaldığı halde, buraya hiç Türk iskan olmaması, Türk ve Müslümanların yaşamaları için gerekli koşulların olmamasıydı. Şile sahilinde bir liman kalesi olan ve bugünkü Seyrek Kalesi ile civarında kurulu bulunan Astrabek kasabası, önemli bir Rum yerleşimiydi. Bu kasaba tümüyle Rum yerleşimi olmayı, XVII. yüzyıl sonuna kadar sürdürmüş ve kasabada hiçbir zaman Türk iskanı olmadığı gözlenmiştir. Hatta köydeki Rumlar, çeşitli nedenlerle köyü tümüyle boşaltmış olsalar da, bu kasabaya Türklerin iskan olmadığı anlaşılmaktadır. Bu durum, köydeki Rumların köle özelliğinden kaynaklandığı düşünülmektedir. Deniz kıyısında ve tarım alanı bulunmayan bu bölgede iskan olan köylülerin ya sadece bağcılık ya da denizcilik yaparak geçimlerini sağlamaları gerekmektedir. Bu nedenle de Yörükler, kendileri için cazip olmayan bu bölgeye gelip, yerleşmemişlerdir. Bu iki yerleşim yeri dışında birkaç köyde tektük Rum isimleri belirlenmiştir. Örneğin Üğümce köyünde 1466 yılında köylüler içinde bir Rum vardır. Bu Rumlar, köyün eski sakinleri mi, yoksa başka bir yerden gelmiş bir Rum olup olduğu belirlenememiştir. Yine Doğancıoğlu köyünde de 2 Rum kayıtlıdır. Bu köy, XV-XVI. yüzyılda limanı olan iri bir kasabadır. Olasılıkla eski Bizans yerleşimi üzerine kurulmuş köy olmalıdır. Körcivan köyünün ise Rum yerleşimi olduğu halde, XV. yüzyıldan itibaren tümüyle Müslümanlaştığı anlaşılmaktadır. Yine Akçe Kilise, Aleksi, Tova/Dova, Azgara/Ezgere, Kızılcaviran, Corca ve Çengi gibi köylerin de eski Bizans yerleşimleri olduğu düşünülmektedir. Şile tahrir defterlerinde, başka tahrir defterlerinde karşılaşılamayan Rumlara ait vakıf kayıtları bulunmaktadır. Örneğin “Vakf-ı Papa Şita” adıyla bir Rum vakfı kaydı vardır. Bunun dışında 3 Rum vakfı olup, tahrir defterlerinde vakfa dair bilgiler ayrıntılı olarak yer verilmesi sıradışı bir durumdur. Bu vakıf kayıtlarına göre; Şile sakinlerinden Papa Şita v. Yorgi adlı Rum, Şile’de bulunan mülkünü ve evini, içinde İncil okunmak üzere vakfettiği kayıtlıdır. Yine Şile sakinlerinden Papa Hanya v. Sarı Papaz adlı kişi de, bir evini, yine İncil okunmak üzere vakfettiği kayıtlıdır. Yine Şile sakinlerinden Papa Kaya v. Kenek adlı Rum da, bir evini, içinde İncil okunmak üzere vakfettiği kayıtlıdır.[7][8]
19. yüzyıl Osmanlı kayıtlarına göre Şile kazası 1846'da Zaptiye Müşirliği'ne bağlıydı. 1876'da Şile kazasının Dersaadet Şehremaneti'ne bağlandığı görülür. 1877 Devlet Salnamesinde ise Şile, Zaptiye Nezaretine bağlı Üsküdar Mutasarrıflığına bağlıdır. 1924'te bütün sancaklar (mutasarrafflık) vilayet yapıldığında Şile'nin Üsküdar'a bağlılığı devam etmiştir. 1926'da yapılan yeni düzenlemeyle Üsküdar kaza haline getirilip İstanbul vilayetine bağlanınca Şile kazası da Üsküdar'la aynı yapı içinde yer almıştır. Ayrıca Şile, Cumhuriyet'in kuruluşu ile oluşturulan ilk belediyelerden biridir.
İnişli çıkışlı, dalgalı bir yüzeye sahip olan ilçenin ortalama yüksekliği 126 metre, yüzölçümü 712 km²'dir. Alan olarak Anadolu yakasının en büyük, Çatalca ve Silivri'den sonra İstanbul'un 3. en büyük ilçesi olan Şile'nin yüzölçümünün %79'u orman, %10'u tarım alanı, %11'i diğer alanlardan oluşmaktadır.[10] Hafif kıvrımlı küçük koy ve doğal plajların yer aldığı 60 km'lik sahil şeridine sahiptir. Göksu, Şile Kabakoz ve Yeşil Çay önemli akarsulardır.
Kocaeli Yarımadası'nın su bölümünün Karadeniz'e bakan alanında kalan ilçede nemli ormanlarla birlikte psödomakinin de olduğu bitki türleri gelişmiştir. Baltalık meşe, kayın ve gürgen yaygın ağaç türleridir.
İlçe ikinci derecede deprem bölgesi içinde yer alır.
İklim
Şile, Karadeniz iklimi ile Akdeniz iklimi arasında geçiş iklimi özelliğini gösterir. Genelde alçak bir plato karakteri gösteren Şile ilçesinin Karadeniz'e ulaşan kısa ama çok sayıdaki akarsularla oldukça derin bir şekilde parçalanmış olması, bu vadiler boyunca Karadeniz'in nemli havasının sokulmasına olanak sağlar. Her mevsimde bulutluluk ve nispi nemliliğin görüldüğü ilçede yıllık ortalama sıcaklık değeri 13,6 °'dir. En yüksek sıcaklıklar 2002 Haziran'da 31,3 °, Temmuz'da 45,2 °, Ağustos'ta 29,5 ° olarak ölçülmüştür. En düşük sıcaklık Ocak'ta -6,6 °, Şubat'ta -1,7 °, Mart'ta -2,2 ° olmuştur.
Şile bölgesinde en yağmurlu ay aralık olup, ortalama yağış 80 mm, en az yağmurlu ay temmuz olup, ortalama yağış 20 milimetre düzeyindedir.[11] Yağışlı günlerin yıllık ortalaması 125-150 gün arasında değişmektedir. Yıllık ortalama nispi nemlilik, Karadeniz üzerinden gelen nemli hava kütlelerinin etkisinde kaldığından %70 - %80 arasındadır. Kuzeyi Karadeniz'e açılı olduğundan karayel, yıldız, poyraz gibi kuzey yönlü rüzgarların etkisi altındadır.
Şile Feneri —Türkiye'nin en büyük, dünyanın da ikinci büyük feneridir, 1860 yılında kurulmuştur.[12]
Şile Evleri
Sarıkavak Kalesi (Hasanlı Köyü)
Heciz Kalesi
Yeşilvadi
Hanımsuyu Çeşmesi
Osmanlı Hamamı, Yeniköy
Kilise Kalıntısı, Yeniköy
Vaftiz Yeri, Yeniköy
Kilise Kalıntısı, Yeniköy
Lahit Mezar, Sortullu Köyü
Papazın Çeşmesi, Kabakoz Köyü
Gezilecek yerler
Kumsal ve plajlar
Şile merkez olarak 10 km uzunlukta bir kumsala sahip olmakla birlikte Karadeniz kıyısında 60 km'lik bir uzunluğa sahiptir.
Değirmençayırı Şelalesi
İlçeye 33 km uzaklıktaki Değirmençayırı köyünün güney batısında ve Şile-Gebze ilçeleri sınırları üzerinde yer alır. Şelalenin yüksekliği 8 m, genişliği 30 m kadardır. Değirmençayırı şelalesinin kuzeyinde yaz aylarında suları kuruyan 15 m yükseklikte akan Şarlak Şelalesi adı verilen bir şelale daha vardır. Tüm bu şelaleler yapılan araştırmalara göre genç faylanmalar sonucu oluşmuştur.
Hacıllı şelalesi
İlçeye 25 km uzaklıkta Hacıllı köyünün doğusunda 10 metre den akan kış aylarında daha yoğun akan şelale yaz aylarında suların çekilmesiyle azalmakta kurak mevsimlerde nadir de olsa kurumaktadır şelaleden akan su aşağısındaki nehirle birleşerek Karadeniz'e ulaşmaktadır.
On bir göller vadisi
İlçenin görülmeye değer önemli doğal güzelliklerinin yer aldığı alanlardan birisidir. Hacıllı Köyü yakınlarındadır. Köydeki su değirmeninden doğuya doğru Göksu kolu olan Değirmendere Vadisi, 500 m. Takip edilirse birinci göle ulaşılır. Vadinin devamında büyüklü küçüklü göl eğim kırığı/şelale ikilime on bir defa tekrar edilir.
Kumbaba Tepesi
İlçenin en önemli turistik ve doğal fizyoterapi doktoru denen Kumbaba Tepesi, 60 rakımlı kırmızı - turuncu renkli, demir/bakır alaşımlı ve radyonktriteli kumları olan bir tepedir. Kumbaba Tepesi zirvesinde Kumbaba'nın mezarı vardır. Yapılan araştırmalarda Bizanslılar tarafından Güneş Hamamı olarak kullanılmış, saray gemileriyle yaz aylarında buraya gelerek güneş banyosu alırlarmış. Burasını, ismi meçhul olan Türk (Kumbaba) bir kimyager gibi etüd etmiş ve Şile Kumluğunun natür ile tedavi için uygun bulmuştur ve birçok hastanın tedavisinde kullanılmıştır.
Ağlayan Kaya
Ağlayan Kayalar, Şile Feneri'nin 600 m gerisinde, taşlar arasından çıkan bir su kaynağıdır. Akış biçimi ağlayan bir insanın gözyaşlarına benzetildiği için bu adı almıştır.
Saklıgöl
Şile'nin Karamandere Köyü sınırları içinde bulunan Saklı Göl, yapay bir baraj gölüdür. Doğası ve içerisinde bulunan işletmeyle birçok İstanbullu için hafta sonları keyifli vakit geçirebilmek için tercih edilen bu güzel köşe, güzel bir manzara eşliğinde yürüyüş yapıp temiz hava almak isteyen doğa severler tarafından tercih edilir. Göle ulaşmak için girilen yolda köylülerin açmış olduğu tezgahlardan doğal ve yerel ürünler alınabilir.
Konaklama
Turizm bilincinin gelişmesiyle birlikte artan turizm hareketlerine bağlı olarak ilçenin ilk turistik belgeli konaklama tesisi 1953 yılında Kumbaba Motel adıyla hizmete girmiştir. Sonraki yıllarda artan talebe cevap vermek amacıyla 20'den fazla Otel/Motel (ev pansiyonları ve kampingler dışında) birçok turistik amaçlı tesisi hizmete açılmıştır.
2008 nüfus sayımına göre nüfusu 28.571'dir. Bunun 12.753'ü ilçe merkezinde yaşamaktadır. Geri kalan 15.818 kişi ise, Ağva dahil, 58 köyde yaşamaktadır. Ancak hafta sonları ve özellikle yaz aylarında ikinci konut ve yazlıkların devreye girmesi ile nüfus 100.000'i geçmektedir.
Not: Büyükşehir yasası nedeniyle köyler mahalle statüsüne geçtiğinden 2013'ten itibaren kır nüfusu tabloda yer almamıştır.
1881/82-1893 Osmanlı Genel Nüfus Sayımına göre Şile kazasında 10.314 Müslüman, 6.447 Rum, 3 Ermeni ve 6 yabancı uyruklu olmak üzere toplam 16.770 kişi yaşamaktaydı.[36]
1963 tarihli Şile monografisine göre 1961 yılında ilçe nüfusu Türkler (19.363), Gürcüler (2.453), Çerkesler (964), Çingeneler (479), Boşnaklar (361), Lazlar (247) ve Araplardan (147) oluşmaktaydı.[39] 1987 tarihli başka bir araştırmada ise ilçenin nüfus dağılımı %87 Türkmenler, %10 Gürcüler, %2 Çerkesler ve %1 ise diğerleri olarak belirtilmiştir.[40]
Her yıl geleneksel olarak kutlanan Şile bezi kültür ve sanat festivali Şile ve Şile halkı ile özdeşleşmiş ve bir gelenek haline gelmiştir. Türkiye'de kültür festivalleri arasında özel bir yeri olan şile bezi kültür ve sanat festivali her yıl Temmuz ayının son haftası kutlanmaktadır.
Şile bezi kültür ve sanat festivali uluslararası alanda da kendini kanıtlamış bir festivaldir, kutlandığı dönemde bir birinden ünlü sanatçılar, modacılar bu festivalde boy göstermektedir.
Ana teması şile kültürü ve şile bezi olan bu festival uzun yıllardır Şile Belediyesi tarafından tertip edilmektedir.
^Başbakanlık İstatistik Genel Müdürlüğü (1948). "1945 Genel Nüfus Sayımı"(PDF). sehirhafizasi.sakarya.edu.tr. 18 Şubat 2020 tarihinde kaynağından arşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 18 Şubat 2020.
"Merkezi Dağıtım Sistemi"(html) (Doğrudan bir kaynak olmayıp ilgili veriye ulaşmak için sorgulama yapılmalıdır). Türkiye İstatistik Kurumu. Erişim tarihi: 13 Nisan 2016.
"Şile Nüfusu - İstanbul". nufusu.com. Erişim tarihi: 5 Şubat 2021.Arşivlenmesi gereken bağlantıya sahip kaynak şablonu içeren maddeler (link)
"İstanbul Şile Nüfusu". nufusune.com.Arşivlenmesi gereken bağlantıya sahip kaynak şablonu içeren maddeler (link)
^Topchishvili, Roland (2016). "Area of Settlement of Ethnic Georgians in Black Sea Region of Republic of Turkey". Kartvelian Heritage. ejournals.atsu.ge. s. 125. 10 Mayıs 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 10 Mayıs 2023. Georgians live near Istanbul in the Black Sea city of Shile. They are Bertian Georgians who migrated there during the Russian occupation.
^abGökçe, Gönül (1963). Şile kazası monoğrafyası(PDF) (Bitirme Tezi). İstanbul Üniversitesi. s. 19 (21). Erişim tarihi: 10 Mayıs 2023.
^Kasar, Nazire (1987). Şile İlçesi'nin Turizm Potansiyelinin İncelenmesi(PDF) (Yüksek Lisans Tezi). İstanbul Üniversitesi. s. 17. 16 Mart 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi(PDF). Erişim tarihi: 16 Mart 2023. İlçede yaşayan halk, dört etkin gruptan meydana gelmiştir. Nüfusun% 87'sini Türkmenler, % 10'unu Gürcüler, % 2'sini Çerkezler,% 1'ini diğerleri teşkil eder. Bu etnik gruplar köyler halinde toplanmışlardır. Bu toplu yaşama, her grubun kendi geleneksel yapısını sürdürmeye imkan sağlamıştır.