Şeyh Cüneyd, Safeviye Tarikatı'nı devlet yapmak isteyen ve Şiiliğe temayül ettiren[1] ilk şeyhi.
Tarihçe
Safeviye Tarikatı'nın reisi olan İbrahim vefat edince yerine oğlu Cüneyd (1447-1460) geçti. Şeyh Cüneyd posta oturuncaya kadar Erdebil Şeyhleri siyasetle ilgilenmez, sadece dinsel işlerle uğraşırlardı. Şeyhlikten şahlığa geçmek isteyen Şeyh Cüneyd, etrafında toplanan müritlerlerle savaş etmek için silahlanmaya başladı.
Kendisi de bir Şii olan Karakoyunlu Hükümdarı Cihanşah tarikat mensuplarının çoğalmasından ürkerek Şeyh Cüneyd'in amcası Şeyh Cafer'e başvurarak Cüneyd'in Azerbaycan'dan çıkmasını sağladı. Cihanşah tarafından sınır dışı edilen Şeyh Cüneyd, Anadolu'ya gelerek oradaki Türkmenler üzerinde amacına uygun çalışmalar yapmak istedi. Fakat Sultan Murat tarafından amacı anlaşıldığından kendisine yüz verilmedi. Buna rağmen Anadolu'da pek çok mürit kazanarak Erdebil Tekkesi, Anadolu'da güçlenmiş ve küçümsenmeyecek bir etki alanı oluşturmuştu.[2]
Şeyh Cüneyt Karaman Beyliği'ne gitti, fakat Konya’da mezhep tartışmasından dolayı orada da fazla tutunamadı ve Konya’dan ayrılarak Varsak Türklerinin bulunduğu, Toros Dağları'na doğru yola koyuldu. Ancak Karaman Beyi İbrahim, Varsak aşireti reisine, Şeyh Cüneyt’in yakalanıp hapsedilmesini emredince Memluk Sultanı Çakmak’a sığındı. Burada da Şii propagandası yaparak Anadolu, Suriye ve Irak’tan birçok kişiyi kendi etrafında toplaması üzerine Halep’teki Mevlevî şeyhi Ahmet Bekri, Şeyh Cüneyt’i Sultan Çakmak’a şikâyet etti. Memluk Sultanı da Halep valisini Şeyh Cüneyt’in üzerine gönderdi. Çıkan savaşta Şeyh Cüneyt yenildi ve merkezi Samsun olan Canik’e kaçtı.
Kısa zamanda başına birkaç bin mürit toplayan Şeyh Cüneyt, bu müritlerle Trabzon İmparatorluğu'na saldırdı, başkentini kuşatıp aldıysa da kaleyi alamadığı için geri çekildi. Osmanlı Sultanı II. Mehmet’in Trabzon’u almak için harekete geçtiğini duyunca Trabzon’u terk etti ve Amid’e (Diyarbakır) gitti.
Diyarbakır’a geldiğinde şehrin dışında karşılanan Şeyh Cüneyt, şehre Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’la birlikte girdi. Üç yıl Diyarbakır’da kaldı, Uzun Hasan’ın kız kardeşi Hatice Begüm ile evlendi.
10.000 kişilik ordusuyla Şiranşahların üzerine yürümüş, Şirvan hâkimi Halil ile yapılan savaşta bir ok ile vurularak ölmüş, cesedi müritleri tarafında yakın bir yere gömülmüştür.
Ölümünden sonra karısı Hatice Begüm’den doğan oğlu Haydar, dayısı Uzun Hasan’ın yardımları ile Erdebil postuna oturdu ve Uzun Hasan’ın kızını alarak ona damat oldu.
Safevî Hanedanı soyağacı
Kaynakça
- ^ Tufan Gündüz, Son Kızılbaş Şah İsmail, 5. baskı, s. 24
- ^ Uzunçarşılı, İ.Hakkı. Osmanlı Tarihi Cilt II, Ankara, T.T.K Yayanı, 1949
- ^ Serap Şah, Safvetü's-Safâ'da Safiyyüddîn-i Erdebîlî'nin hayatı, tasavvufi görüşleri ve menkibeleri, Doktora tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü / Temel İslam Bilimleri Anabilim Dalı Tasavvuf Bilim Dalı, İstanbul 2007, s. 26 ve s.224
- ^ http://www.iranica.com/newsite/index.isc?Article=http://www.iranica.com/newsite/articles/v8f1/v8f1010.html
- ^ Anthony Bryer 1975 Greeks and Türkmens: The Pontic Exception", Dumbarton Oaks Papers, Vol. 29., (1975), Appendix II - Genealogy of the Muslim Marriages of the Princesses of Trebizond
- ^ http://www.iranica.com/newsite/index.isc?Article=http://www.iranica.com/newsite/articles/unicode/v10f5/v10f504a.html
- ^ http://www.iranica.com/newsite/articles/v13f3/v13f3004a.html Encyclopaedia Iranica. R. N. Frye. Peoples of Iran
Ayrıca bakınız