Şeker Portakalı (Portekizce orijinal adı: Meu Pé de Laranja Lima), Brezilyalı yazar José Mauro de Vasconcelos'un tüm dünyayı etkisi altına almayı başaran 1968 tarihli dram ve çocukluk romanıdır.
Roman, Brezilya'nın Minas Gerais bölgesinde yaşayan fakir bir ailenin beş yaşındaki oğlu olan ve hayal gücü çok gelişmiş olan Zeze adlı bir çocuğun başından geçenleri konu edinir. Orijinal dili Portekizce olan eser, 16 dile çevrilmiştir.[1] Yazar, kendi çocukluğundan izler taşıyan bu kitabını tam 12 günde yazdığını belirtmiştir.[2] Roman, Güneşi Uyandıralım ve Delifişek adlı kitapları takip ederek bir seri oluşturmaktadır.
Roman, 2012 yılında Brezilyalı yönetmen Marcos Bernstein tarafından sinemaya uyarlanmıştır.[3]
Şeker Portakalı, Dünya edebiyatının en önemli eserlerinden bir tanesi olarak kabul edilir.
Kitabın özeti
Yoksul bir ailenin beş yaşındaki oğlu olan Zeze, yaramazlıkları ile tüm mahalleye gına getiren ve yaka silktiren bir çocuktur. Herkes ona “şeytanın vaftiz oğlu” olduğunu söyler. Zeze, yaramaz olmasının yanında hayal gücü geniş, okumayı tek başına sökecek kadar akıllı ve öğretmenini mutlu etmek için her gün ona bir çiçek götürecek kadar duygulu bir çocuktur. Çok küçük yaşta okula başlayan Zeze, okulda uslu ve çalışkan bir öğrenci olur ama sokakta yaramazlıklarını sürdürür. Yalnızca ablası ve öğretmeni onun yaramazlıklarına anlayışla yaklaşır.
Ailesi yeni bir mahalleye taşınmak zorunda kalınca mutsuz olan Zeze, yeni evlerinin bahçesindeki bir şeker portakalı fidanını arkadaş edinir. Minguinho adını verdiği, keyifli olduğu günler ise ona Xururuca dediği şeker portakalı fidanı ile konuşmaktadır. Zeze, fidana gün boyu yaptıklarını ve hayallerini anlatır.
Yılbaşı yaklaştığında Zeze, hediye beklentisi içinde pabuçlarını kapının önüne koyar ama işsiz ve çok yoksul bir adam olan babasının ona hediye alacak gücü yoktur. Bu yaptığının babasını nasıl üzdüğünü fark ettiğinde çok pişman olur. Babasına bir hediye alıp yaptığını telafi etmek için ayakkabı boyamak üzere yollara düşer ve filtreli sigara almak için yeterli para kazanıp babasına hediye vermeyi başarır.
Zeze’nin yaramazlıklarından birisi de, kasabanın en güzel ve en havalı arabasının arkasına asılmaktır. İlk denemesinde başarısız olur ve arabanın sahibi Portekizli Manuel Valaderes’ten dayak yer. Bundan sonra Portekizli Manuel'den saklanır. Ama bir gün yaramazlıkları sonucu yaralandığı için okula topallayarak gittiğini gören Portekizli Manuel, onu arabasına alıp eczaneye götürür; ardından kendisine limonata ve pasta ısmarlar. Böylelikle Zeze ile Portekizli arasında bir dostluk gelişir ve artık sürekli birlikte vakit geçirirler. Zeze, onu babası gibi görür.
Zeze, bir gün sokak şarkıcısı olan Bay Arivaldo ile tanışınca onun yanında sokaklarda şarkı söylemeye başlar. Zeze'nin babası, şarkı sözlerinin müstehcen (Kaba) olduğunu düşündüğü için onun Bay Arivaldo ile görüşmesini yasaklar. Zeze, bir gün babası için şarkı söylemeye karar verip Bay Arivaldo’dan öğrendiği bir şarkıyı ona söyleyince babası onu kemerle döver. Zeze, yediği bu dayaktan sonra artık babasının değil Portekizli’nin oğlu olmak istediğini söyler.
Yaramazlıklarından ötürü sürekli ailesinden dayak yiyen Zeze, bir gün ablası Jandira ve ağabeyi Totoca tarafından çok ağır bir şekilde dövülür, evden çıkamaz hâle gelir. Zeze o süreçte ölmeyi isteyecek kadar çok acı çekmiştir. İyileşip Portekizli ile buluştuğunda bu düşüncesini ona açar ama Portekizli onu bu düşünceden vazgeçirir.
Zeze bir gün okuldayken Portekizli’nin kaza yaptığı haberini alır ve kendini sokağa atar. Bu kaza haberi, Zeze’nin bütün yaşam sevincini yok eder. Portekizli Manuel ölmüştür. Bu arada, bahçedeki şeker portakalı fidanının yol yapım çalışması nedeniyle kesileceği söylentisi çıkar. Zeze, üst üste gelen bu acılara dayanamaz ve hasta olur. Kasabalılar bir türlü iyileşemeyen Zeze’yi ziyarete gelirler. Fakat o, yalnızca şeker portakalı fidanı ile konuşur. Zamanla Zeze iyileşir, babası da bir iş bulur. Ancak Zeze’nin çocukluğu ölmüştür, kalbi hiç iyileşmez...
Kaynakça
Dış bağlantılar