24 Kasım 1974 ABD Ocak 1977, Türkiye (As Sineması)
Süre
128 dakika
Ülke
İngiltere
Dil
İngilizce, Türkçe, Fransızca Almanca, İtalyanca, İsveççe
Hasılat
$35,7 (1975'e kadar ABD)
Diğer adları
Agatha Christie's Murder on the Orient Express (İngiltere) Le Crime de l'Orient-Express (Fransa) Assassinio sull'Orient Express (İtalya) Asesinato en el Orient Express (İspanya) Mord im Orient Express (Almanya)
Şark Ekspresinde Cinayet,[1] 1974 Birleşik Krallık yapımı dedektif filmidir. Özgün adı Murder on the Orient Express olan film Ocak 1977'de Türkiye'de sinemalarda gösterime girmişti.[2] Film sonraki yıllarda Türkiye'deki bazı televizyon kanallarında Doğu Ekspresinde Cinayet adı ile de gösterilmiştir.[3]
Film, ticari ve kritik bir başarıydı. 47. Akademi Ödülleri'nde altı dalda aday gösterildi: En İyi Erkek Oyuncu (Finney), En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Bergman), En İyi Uyarlama Senaryo, En İyi Orijinal Müzik, En İyi Sinematografi ve En İyi Kostüm Tasarımı. Bu adaylar arasında Bergman tek kazanan oldu.
Özet
1930'lu yıllarda İstanbul-Paris arasında sefer yapan ünlü Şark Ekspresi'nde bir cinayet işlenir.Amerikalı bir milyoner trende ölü bulunur.Trenin çok sayıdaki yolcusu arasında Belçikalı dedektif Hercule Poirot (Albert Finney) da vardır.Trenin kara saplanıp durması, Poirot'ya yerel yetkililer duruma el koymadan önce cinayeti çözmesi için birkaç saat zaman verecektir.
Agatha Christie'nin (1891-1976) zekaya dayalı bol konuşmalı,bol karakterli romanlarının sinema uyarlamalarının yapılması her zaman çok zor olmuştur. Altından kalkılması zor sahne uyarlamaları ve çetrefilli polisiye filmlerinin ustası Sidney Lumet bu girift Agatha Christie romanına sinemasal bir boyut katmayı başarıyor ve bu zorluğu yeniyor. Bu film uyarlaması eleştirmenlerce en iyi Agatha Christie uyarlaması olarak kabul edilir. Bu uyarlama aynı zamanda Agatha Christie'nin kitaplarını sinemalaştırmak isteyen ama cesaret bulamayanlar için de bir teşvik olmuştur. Nitekim bu filmden sonra birçok Christie uyarlaması gelmiştir.
Agatha Christie filmle aynı adı taşıyan polisiye romanını 1934'te yazmıştı.
Birçok romanında olduğu gibi, Agatha Christie'nin bu romanı da gerçekten olmuş bazı olaylara dayanmaktadır. Bu romandaki olaylar Amerikalı öncü havacı Charles Lindbergh'in çocuğunun kaçırılması olayı ile benzeşmektedir. Lindbergh 1927'de New York'tan Paris'e uçarak Atlantik Okyanusu'nu tek başına mola vermeden geçen ilk havacı olmuştu.
Filmin başlangıcı Türkiye'de geçiyor. İlk sahneler, İstanbul Anadolu yakasındaki Salacak iskelesinde çekilmiş, Türk sinemasından bazı oyuncular da figüran olarak yer almışlardır. Söz konusu sahnede Nubar Terziyan, Vanessa Redgrave'e tespih satmaya çalışan satıcı olarak çok kısa bir süre gözüküyor. Bu sahne aynı zamanda Salacak İskelesi'nin ve semtin bir bölümünün 1970'lerdeki halini gösteren bir belge niteliği de taşıyor.
Unsworth filmi Panavision kameralarla çekti. İç mekanlar Elstree Stüdyolarında çekildi. Dış çekimler daha çok 1973 yılında Fransa'da yapıldı ve Paris yakınlarındaki bir demiryolu atölyesi İstanbul istasyonunda duruyordu. Orta Avrupa'dan geçen trenin sahneleri, o zamanlar Pontarlier'den Gilley'e kadar yakın zamanda kapatılan demiryolu hattında Jura Dağları'nda, Montbenoît yakınlarındaki bir kesimde karda kalmış trenin sahneleri çekildi.[4] Karla kaplı trenin planlanan çekiminden önceki haftalarda kar eksikliğine dair endişeler vardı ve büyük miktarda kar, kamyona önemli masraflar karşılığında planlar yapıldı. Ancak, çekimden önceki gece yoğun kar yağışı fazladan karı gereksiz hale getirdi (tıpkı kar yüklü yedek kamyonların kendilerinin karda sıkışması gibi).[5]
Sahnelerin çekildiği lüks yemek vagonu günümüzde Yunanistan'ın Selanik kentindeki OSE müzesindedir. Yerel makamlar, treni yakın gelecekte Balkanlar'da turistlerin kullanımına açacak şekilde yeniden düzenlemeyi planlıyor.