İslam ve antisemitizm, Yahudilere ve Yahudiliğe karşı İslami öğretiler ve İslam hakimiyeti altındaki Yahudilere yapılan muamelelerle ilgilidir.
7. yüzyılda Arap Yarımadası ve ötesinde İslamın hızla yayılmasıyla Yahudiler (ve diğer halklar) Müslüman liderlerin hakimiyeti altına girdi. Liderlerin, hükûmet yetkililerinin, ruhban sınıfının tavırları dönemden döneme ve kişiden kişiye farklılıklar göstermiştir. Reuven Firestone'a göre "kendinden önce gelen dinleri olumsuz görme ve hatta o dini ve mensuplarını ayıplama her üç dinde (Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam) de mevcuttur."[1] Bu madde İslam düşüncesi ve toplumları altındaki Yahudilere yapılan muameleleri ve bunun günümüz dünyasındaki etkilerini incelemektedir.
Görüş yelpazesi
Antisemitizmin doğası ve çapı Orta Doğu ve İslam öğrencileri arasında sıcak bir tartışma konusudur. Konu İslam ve antisemitizm olunca, İslam ve Arapça semitik olduğundan etimolojik olarak "antisemit" kelimesi çelişkilidir. Bu fenomeni açıklayacak en uygun terim "anti-Yahudi"dir.
Claude Cahen[2] ve Shelomo Dov Goitein[3] Müslüman topraklarda tarihi antisemitizm konusundaki görüşleri şöyledir: ayrımcılık gayrimüslimlerin geneline uygulanmaktaydı ve Yahudilere özel değildi.[4] Bu bilimadamlarına göre Ortaçağ'daki İslam döneminde antisemitizm nadir ve yerel olarak gözükmekteydi ve genel ve sık değildi. Goitein'e göre antisemitizm hiç yoktu ve Cahen'e göre nadirdi.[4]
Bernard Lewis'ın[5] yazdığına göre Müslümanların Yahudiler hakkında negatif önyargıları vardır. İslam tarihinin çoğunluğunda var olan bu önyargı antisemitizmin göstergesi değildir çünkü Hristiyanların aksine Müslümanlar Yahudilerden korkmuyor, onları küçümsüyorlardı. Lewis'e göre Müslümanlar Yahudileri "Evrensel şeytan" olarak görmediler.[6] Lewis'in görüşüne göre Müslümanlar arasında antisemitik sayılabilecek hareketler sadece 19. yüzyılda başladı.[7]
Frederick M. Schweitzer ve Marvin Perry, Kur'an ve Hadislerin çoğunlukla Yahudi aleyhtarı yorumlar içerdiği ve İslami rejimler altında Yahudilere onur kırıcı muamele edildiği görüşünde birleşirler. Yahudiler (ve Hristiyanlar) zimmi statüsündeydiler. Bu kişilere göre tarih boyunca Yahudiler, Müslümanların hakimiyetine kıyasla Hristiyanların hakimiyeti altında daha çok zulüm gördüler.[8]
Walter Laqueur'a göre Kur'an'ın çeşitli yorumlamaları Müslümanların tavırlarını anlamak için önemlidir. Bazı ayetler Yahudilere hoşgörü nutku verirken bazıları düşmanca yaklaşır; bazısı Kudüs'ün Yahudilere ait olduğuna dair sözler verir; Muhammed'in Arabistan'da yaşayan Yahudilerle teması aktarılır: dinlerini değiştirmek için vaaz vermiştir, kimisiyle savaşıp onları öldürmüş kimisiyle arkadaş olmuştur.[9]
Martin Kramer için günümüz Müslümanların antisemitizmi otantiktir, "bazı doğrulara değinir ama çoğunu ıskalar". Kramer, günümüz antisemtizmin sebebinin kısmen İsrail politikaları olduğuna inanır, Müslümanlarda derin bir adaletsizlik ve kayıp hissi vardır. Fakat Kramer, Müslüman antisemitizminin ana sebebini Müslüman dünyasına bulaşmış modern Avrupa ideolojilerine bağlar.[10]
Tarihi açıdan Kuran'da Yahudiler
Kur'an'da 43 farklı yerde "Beni İsrail" (İsrailoğulları) referansı bulunur.[11] "Yahudi" anlamına gelen yahud kelimesi 11 kez ve "Yahudi olmak" filli hada 10 kere Kuran'da geçer.[12] Khalid Durán'a göre olumsuz pasajlarda Yahūd, olumlu pasajlarda da Banī Isrā’īl kelimeleri kullanılmıştır.[13]Muhammed'in Mekke öncesine ait dönemlerdeki ayetlerde ise Yahudilerden bahsedilmez.[14]Bernard Lewis'e göre, Yahudiler fazla kapsama alınmamıştır.[15]
Kuran'da Yahudiler ile ilgili kaynaklar farklı yorumlanmaktadır. Frederick M. Schweitzer ve Marvin Perry'e göre bu kaynaklar "çoğunlukla olumsuz"dur.[8] Tahir Abbas'a göre kaynaklar genelde Yahudiler lehinedir ve sadece bazı grup Yahudiler ağır eleştirilmiştir.[16]
Bernard Lewis'in de içinde bulunduğu bazı bilimadamlarınca, Kuran'ın ilk ayetleri Yahudilere genelde sempatiyle yaklaşmıştır. Muhammed onları monoteist olduğu için takdir etmiş, yandaş olarak görmüş ve ibadetlerinde Yahudilik modeli uygulamıştır. Örneğin, öğlen duaları, Cuma duaları, Ramazan orucu (Yahudilikteki Yom Kippur gibi) uygulanmış ve hatta 623 yılına kadar ibadetlerini Mekke yerine Kudüs yönüne dönerek yapmıştır.[17] Muhammed, 622'deki ilk hicretinde dini hoşgörünün olmadığı Mekke'den çıkıp 'sosyal belge' hazırladığı Yesrib'e vardı, buranın adı "Peygamberin şehri" anlamına gelen Medina al-Nabi olarak değiştirildi.[18] Bu hazırladığı belge 'Medine Sözleşmesi' olarak bilinir.[19]Sahife (sayfa/yaprak) olarak da bilinen bu belgede belli şartlar altında Müslümanlar, Yahudiler ve Hristiyanlara dini özgürlük ve barış içinde birlikte yaşama hakkı verilip ümmet yapıldı.[20] Medine homojen değildi. Muhammed'i takip edip gelen Muhacirun denen 200 küsur göçmen, Medine Sadıkları ('yardımcılar'), Arap paganlar, üç Yahudi kabilesi ve bazı Hristiyanlar bulunuyordu.[21]
Sözleşmenin 16. paragrafında "O Yahudiler, bize yanlış yapmadıkları ve bize karşı (düşmanlarımıza) yardım etmedikleri sürece, yardımlarımızda ve desteklerimizde hak sahibidirler" der.
37. paragrafta da "Yahudiler kendi masraflarıyla, Müslümanlarda kendilerininkiyle. Bir saldırı sırasında bu belgede hakları korunan halklar birbirlerine yardım etmeli. Samimi dostluk, iyi öğüt takası, adil tutum olmalı, ihanet olmamalı" der.[22] Yerel Yahudi kabileleri Banu Nadir, Banu Kureyza ve Banu Kaynuka idi. Muhammed'in bu kabilelere karşı bir önyargısı yoktu ve verdiği mesajın Yahudilerin Sina'da aldığıyla aynı olduğunu savunuyordu.[23] Kabile politikaları ve Yahudilerin Muhammed'i peygamber olarak görmemenin Muhammed'e verdiği düş kırıklığı sebebiyle[24] Muhammed bu kabilelerle bağını kopardı. Burada dil farklılığından kaynaklanan bir şanssızlık da söz konusu olabilir.[25] Kabilelerden biri 624'te Medine'den çıkarıldı. Banu Nadir de 625'te kovuldu. Son olarak, Mekke'nin Medine'yi 627'te kuşatması sırasında orada kalan son büyük Yahudi kabilesi Medine'yi korumak için Müslümanlara yardım etti fakat sonradan Mekke'nin pagan ordusuna yardım edip Müslümanlara ihanet edince Müslümanlar Yahudileri kuşattı. Tora'da ihanetin cezası idam olduğundan tüm yetişkin erkekler öldürüldü, çocuklar ve kadınlar köle olarak alındı (sonradan serbest bırakıldılar).[26] Bu zamandan sonra ibadet yönü Mekke'ye döndü ve Kuran'da Yahudiler hakkında olumsuz ayetler yer almaya başladı.[27][28]
Laqueur'e göre, özellikle İslami fundamentalizmin yükseldiği zamanlarda, Kuran'daki Yahudiler ile ilgili çelişkili ayetler Müslümanların Yahudilere karşı tavrını etkiledi.[29]
Dinbilimde Yahudilik
Bernard Lewis'a göre, Müslüman teolojisinde (tek bir istisna hariç) Yahudiliği reddetme veya anti-Yahudi saldırılar yoktur.[30] Lewis ve Chanes genelde, çeşitli sebeplerden dolayı, Müslümanların antisemit olmadığına kanaat getirir. Kuran, Yahudilik gibi, Müslümanlara katı monoteizmi sunar. Yahudileri İsa'nın ölümünden sorumlu tutan İncil hikâyeleri Müslüman eğitim sisteminde yoktur. Kuran, İncil gibi Tevrat'ın tamamlayıcı devamı olduğunu değil, tersine, orijinal mesajın yinelenişi olduğunu iddia eder dolayısıyla Yahudilik ve İslamın yorumlanmaları çakışmamalıdır.[31][32]
Ayrıca Lewis, Kuran'da batı geleneğinde bulunan "suçluluk duygusu ve ihanet" kavramlarının yer almadığını savunur.[33] Rosenblatt ve Pinson ise Yahudilik monotesitik olduğundan Kuran'ın Yahudiliğe karşı hoşgörüyle yaklaşılmasını öğrettiğini belirtir.[34] Lewis'e göre Yahudilik ve Hristiyanlığa eklenen olumsuz sıfatlar dini ve sosyal amaçlıdır; etnik ve ırksal olarak kullanılışı nadiren görülür. Bu sıfatlar genelde kuvvetlidir; hakaret içeren lakaplar genelde Yahudiler için "maymun" ve Hristiyanlar içinse "domuz"dur. Lewis bunun Kuran ayetlerinden kaynaklandığını belirtir.[35][36][37][38] Bu tip gizemli[39] ayetlerin tefsiri epey karmaşıktır.[40] Goitein'e göre, Şabat'ı bozan Yahudilerin maymuna dönüşme hikayesi Yemenmidraşlarından etkilenilerek üretilmiştir.[41] Firestone, Kureyze kabilesinin Şabat'ta Muhammed'e saldırması sebebiyle maymuna dönüşme hikayesinin Müslüman kaynaklarda bulunduğunu belirtir.[42]
Stillman'a göre Kuran Musa'yı över ve İsrailoğullarını ilahi lutfun alıcıları olarak resmeder.[14] Leon Poliakov, Kuran'ın birçok ayetinde İbrani peygamberlerin yüceltildiğini belirtir[43] ve Enam suresinden örnek verir:
Biz ona İshak'ı ve Yakub'u armağan ettik. Hepsini hidayete erdirdik. Daha önce Nûh'u da hidayete erdirmiştik. Zürriyetinden Dâvud'u, Süleyman'ı, Eyyub'u, Yûsuf'u, Mûsâ'yı ve Hârûn'u da. İyilik yapanları işte böyle mükafatlandırırız. Zekeriya'yı, Yahya'yı, İsa'yı, İlyas'ı doğru yola erdirmiştik. Bunların hepsi salih kimselerden idi. İsmail'i, Elyasa'ı, Yûnus'u ve Lût'u da hidayete erdirmiştik. Her birini âlemlere üstün kılmıştık.
Yahudiler ile ilgili görüşler
Leon Poliakov,[44]Walter Laqueur,[9] ve Jane Gerber'e[45] göre bazı Kur'an ayetlerinde YahudilereMuhammed'i Tanrı'nın bir peygamberi olduğunu kabul etmedikleri için sitem etmektedir.[44] "Kuran, Yahudiler içindeki günahkarları ele alıp onlara Yeni Ahit'teki şekliyle saldırır."[46] Müslüman kutsal metinleri, özellikle İslami fundamentalizmin arttığı dönemlerde, Yahudilere karşı Arap ve Müslüman tavrını belirler.[9]
Walter Laqueur'a göre, Kuran yorumcularının Yahudiler hakkında çelişkili epeyce yorumu vardır. Yahudiler hain ve hipokrattırlar ve onlardan dost edinilmemelidir.[9]
Frederick M. Schweitzer ve Marvin Perry, Kuran'da Yahudilerle ilgili ayetlerin genellikle olumsuz olduğunu belirtir. Kuran'da anlatıldığına göre, Yahudiler, Allah'ın vahiylerine inanmadıkları ve peygamberleri öldürdükleri için Allah'ın lanetini almışlardır ve sefildirler. Onlara yasaklanmış olmasına rağmen tefecilik yapıp başkalarının mal varlığını hileyle ele geçirdikleri için ıstırap dolu bir ceza hazırlanmıştır. Kuran, onların "alçaklık ve sefalet"inin kelle vergisi olan cizye ile ödenmesini hüküm sürer. Tanrı Yahudileri "kâfir" oldukları için lanetlediğinden Yahudiler maymun ve domuza dönüşüp puta tapacaklardır.[8]
Martin Kramer'e göre, Kuran, Yahudiler hakkında olumsuz konuşur ve Yahudilerin İslam peygamberi Muhammed'e yaptığı ihanetleri bildirir. Fakat İslam Muhammed'e ihanet eden Yahudileri arketipleştirmedi ve bunu her zaman her yerde Yahudiler üzerinde somutlaştırmadı. Kuran ayrıca Muhammed'in Yahudilerle barışçıl ilişkilerinden de bahseder.[10]
İslami görüşteki gelenekçi dini süpremasizmin Yahudilere karşı rolü Hristiyanlara ve diğer garyimüslimlere olan rolleriyle aynıdır. İslami geleneğe göre Yahudiler ehl-i kitap olduğundan şeriat kurallarınca hoşgörüyle davranılmalıdır.[10]
Kuran, Yahudilerin İsa'yı öldürdüğü iftirasını reddeder.[47] Ayrıca, Tora'nın İslami metinlere karışmadığı ve "faziletli Müslümanlar"ın "kibirli ve suçlu Yahudiler" ile ters düşmediği belirtilir.[8]
Kuran'ın Bakara suresinde 61. ayeti şöyledir:[48]
"Böylece zillet ve yoksulluk onları kapladı. Onlar, Allah'ın gazabına uğradılar. Bunun sebebi, onların; Allah'ın âyetlerini inkâr ediyor, peygamberleri de haksız yere öldürüyor olmaları idi."[35]
Çoğu dinbilimcisine göre Kuran'da Yahudilerle ilgili ayetler o dönemin bazı Yahudileri için geçerli olup Yahudilerin geneli için ırkçı veya dinsel bir önyargıda bulunulmamaktadır bu da Kuran'a meşruluk verir:
"Şüphesiz inananlar ile Yahudiler, Sabiîler ve Hıristiyanlardan 'Allah'a ve ahiret gününe inanan ve salih ameller işleyenler için hiçbir korku yoktur. Onlar mahzun da olmayacaklardır'"[49]
Kuran, Yahudilerin İsa'yı öldürme komplosuna karşı güven vermektedir, "Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır."[50] İslami görüşe göre İsa'nın çarmıha gerilmesi bir illüzyondu dolayısıyla Yahudilerin planı başarısızlığa uğramıştır.[51] Gerber ise Kuran'da birçok ayetin[52] Yahudilerin kutsal kitaplarını tahrif ettiğini ifade eder.[45][53]
Fakat Kuran "iyi ve kötü" Yahudiler arasında ayırım yapar, hikâyelerindeki hedefler Yahudi halkı veya dini değildir.[43] Eleştirdikleri Yahudiler içindeki günahkarlardır ve onlara Yeni Ahit modeliyle saldırırlar.[46]
Kuran ayrıca Yahudileri yüceltir de. Tanrı'nın kutsamasına şükretmeyen Yahudiler ağır eleştirilmektedir fakat bu Yahudilerin içindeki bazı gruplar için geçerlidir. Yahudileri, atalarının yaptıklarından sorumlu tutmak Kuran dışı bir görüştür.[16]
Ali S. Asani Kuran'ın farklı din ve kültürlerin destekçisi olduğunu, bunun da tarih boyunca Müslümanların dini azınlıklara karşı tavrını belirlediğini savunur. Kuran'ın plurizm destekçisi olmasının sonucu Yahudilere karşı Holokost gibi antisemitik vahşet Orta Çağ ve modern Avrupa'da görülüp İslam hakimiyeti altında görülmemiştir.[54]
Kuran'daki bazı ayetler[55] Yahudi dini mensuplarına hoşgörüyle yaklaşılmasını öğütler.[9] Kramer, İslami geleneğe göre Yahudiler ehl-i kitap olduğundan şeriat kurallarınca hoşgörüyle davranılması gerektiğini belirtir.[10]
Çarpıtma
Martin Kramer, İslami geleneğin İslami antisemitizmin kaynağı olduğunu belirtir. Bunu sebebi olarak da İslam düşünürlerinin Batı'da zaman geçirip antisemitizmi benimsemeleri olduğunu söyler. Modern metinler, Kuran'ın yanı sıra Siyon Protokolleri gibi kitapları da kaynak göstererek Kuran'da anlatılanları çarpıtır. Bu sebeple Kramer, İslami gelenekte Kuran'da seçici davranılıp ayetler çarpıtıldığı zaman antisemitizmin körüklendiği sonucuna varır.[10]
Muhammed zamanında, başta Medine'de olmak üzere, Arap YarımadasındaYahudiler yaşamaktaydı. Koppel Pinson ve Samuel Rosenblatt'a göre, başlangıçta dostça barış içinde olan Yahudiler sonraları Muhammmed ile alay edip dalga geçtiler ve cahillikle suçladılar.[34] Pinson, Rosenblatt ve F.E. Peters, Yahudilerin, (barış anlaşması imzalanmış olmasına rağmen[34]) Mekke'deki Muhammed'in düşmanlarıyla gizlice işbirliği yapıp ona darbe yapmayı planladıklarını belirtir.[56][57] Her büyük muharebeden sonra Muhammed bir Yahudi kabilesini suçlayıp onlara saldırdı. İki Yahudi kabilesi kovuldu biri de yok edildi.[9][58] Bu olaylar sadece Yahudilere yapılan bir politikanın parçası değildi; pagan Araplara, monotesit yabancılara yaptıklarından fazlasını yaptı.[34] Buna ek olarak, Muhammed'in Yahudilerle ihtilafı önemsiz bir detay olarak görülür. Lewis'e göre, Muhammed zamanında Yahudilerle Müslümanlar arasındaki çatışma çabucak Müslümanların zaferiyle sonuçlandığı için Kilisenin yarattığı antisemitizm gibi bir antisemitizm Müslümanlar tarafından oluşmadı. Ayrıca, Yahudilerin Hristiyanlık ile Müslümanlık mesajlarını reddedişi arasında fark vardır çünkü Muhammed hiçbir zaman Mesih veya Tanrı'nın oğlu olduğunu belirtmemiştir.[59] Muhammed'in ölüşünün arkasında bir Yahudi olmaması önemli bir konudur.[8]
Muhammed'in Yahudi arkadaşları[9] ve bir de karısı (Safiye) vardı. Poliakov'a göre, "Muhammed'in her dine karşı gösterdiği saygı dikkat çekicidir."[43]
Muhammed'in komşu Yahudi kabilelerleki ihtilafı halifeler üzerinde iz bırakmamıştır. İlk halife, tavrını Kuran ayetlerinde belirtilen hoşgörü üzerine kurmuştur.[34]
Klasik yorumlar Muhammed'in Yahudilerle olan olaylarını küçük episotlar olarak görürler, fakat bu modern zamanda dış etkenler sebebiyle değişti.[33] Poliakov, Muhammed'in hareketleri ve öğretileri sayesinde daha açık ve uzlaşmacı bir toplum yarattığını düşünmektedir, bu sebeple Müslümanların, Yahudilerin dinlerini ve hayatlarını koruma vazifesi olduğu fikrine sahiptir.[43]
Hadis
Hadislerde hem Banu İsrail hem de Yahud kelimeleri geçmektedir, ikincisi gelenellikle olumsuz olarak kullanılır. Norman Stillman'a göre:
"Tanrı'nın havarisini hedef alan fesat ve kindar Yahudiler" Medine'de dışlandı. Bu metinlerde Yahud kötü niyetli, dolandırıcı, korkak ve çözüm üretmekten yoksun kişiler olarak resmedilir. Fakat ortaçağ Hristiyan metinlerindeki gibi şeytani olarak gösterilmez.[60]
Sıkça kaynak olarak kullanılan aşağıdaki hadis Hamas bildirgesinin de bir parçasıdır:[61]
“
Müslümanlarla Yahudiler harb etmedikçe kıyâmet kopmayacaktır. O harpte Müslümanlar (gâlip gelerek) Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; 'Ey Müslüman, Ey Allah'ın kulu, şu arkamdaki Yahudi'dir, gel de onu öldür!' diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır.[62]
„
Schweitzer ve Perry'e göre hadislerdeki metinler Kuran'dakine kıyasla daha da serttir:
Onlar Tanrı tarafından ebediyen alçaltılmış, lanetlenmiş ve aforoz edilmiştir, asla tövbe edip affedilemezler; hilekâr ve haindirler; küstah ve inatçıdırlar; peygamber katilidirler; kitapları tahrif eden yalancılardır; rüşvet alırlar; bir kâfir olarak temiz değildirler, onlardan pis kokular yükselir.[8]
Şu da ihtiyatla bilinmelidir ki bu kadar çok hadisin kaynakları doğrulanamamaktadır. İslam bilimcisi ve yorumcu Rıza Aslan'a göre kaynağı belirsiz 700,000 hadis vardır, bunlar 10. yüzyılın sonlarında toparlanmıştır. Çoğu hadis, yazıldığı dönemdeki toplumun kültürünü ve bakış açısını yansıtmaktadır.
Modern İslam öncesi
Jerome Chanes,[32] Pinson, Rosenblatt,[34] Mark Cohen, Norman Stillman, Uri Avnery, M. Klien ve Bernard Lewis modern İslam öncesi antisemizmin nadiren görüldüğü ve modern zamanlarda su üstüne çıktığı konusunda hemfikirdirler. Lewis'e göre duygusal sebeplerle Yahudilere veya diğer gruplara olan saldırılara ait işaretler az görülmektedir ve bunlar antisemit hareketler olarak tanınamazlar. Bazı olumsuz tavırlar kesinlikle olmuştur, bu, baskın bir toplumun diğer gruplara karşı olan "normal" duygularıdır ve her toplumda görülür. Müslümanların nefreti antisemitizm değil, kâfirlere karşı olan genel bir tavırdı.[63]
Edebiyat
Lewis'e göre klasik İslam görüşünün ön plana çıkan bir özelliği Yahudilerin önemsizliğiydi. Dini, filozofik ve edebi İslami yazıtlarda Yahudiler dikkate alınmamış daha çok Hristiyanlık üzerinde durulmuştur. Yahudilere bazen biraz saygı gösterildi bazen de hatalardan onlar sorumlu tutuldu ama hiç Yahudi komplosundan ve hakimiyetinden korkulmadı; şeytani amaçlar güdüldüğü, kuyuları zehirledikleri söylenmedi ve hatta Osmanlılar Yunanlardan 15. yüzyılda öğrenene kadar kan iftirasına maruz kalmadılar.[64]
Ünlü İslam teologu el Gazali Yahudilerin Tanrı hürmetinden dolayı onlara saygı gösterdi ve onları "imanda sebatkar" olarak tanımladı.[65]
Poliakov'un yazılarında Orta Çağ Müslüman edebiyatında Yahudilerin imanları bir örnek teşkil ettiği ve bu erdem İsrail'in kaderi olduğu anlatılır. Dediğine göre Binbir Gece Masalları'nda Yahudiler dindar, erdemli ve Tanrı'ya sadık resmediliyordu. Fakat Müslüman edebiyatında Yahudilere farklı şekillerde muamelle ediliyordu, bunun didaktik bir amacı yoktu, sadece eğlence amaçlıydı.[66]
Yahudi İbn Nagraela, çelişkileri ortaya çıkarıp Kuran'a saldırınca Moor İbn Hazm onu şiddetle eleştirdi. İbn Hazm, İbn Nagraela için "nefret dolu" ve "alçak ruhunun kibirli" olduğunu yazdı.[67]
Schweitzer ve Perry, on ve onbirinci yüzyıllardaki edebiyatta Yahudilerin "güvenilmez, hain baskıcılar, Müslümanları istismar edenler" olarak gösterdiğini belirtir. Bu propaganda zaman zaman Yahudilere karşı saldırılara dönüştü. 11 yüzyılda bir Moor şair Yahudiler için "suçlu insanlar" deyip toplumsal çürümeye sebep olmak, Müslümanlara ihanet etmek ve yemek ve suları zehirlemekle suçladı.[68]
Martin Kramer'in yazdığına göre, İslami gelenekte Yahudiler Hristiyanlığın aksine arketipleştirilmedi.[10]
Müslüman hakimiyeti altında yaşam
Müslüman hakimiyeti altında yaşayan Yahudiler ve Hristiyanlar zimmi olarak bilinir, bu statü sonradan Şih gibi diğer gayrimüslimlere de verildi. Bir zimmiye hoşgörüyle yaklaşılmalıydı, onların korunma ve ümmet kaynaklarından yararlanma hakları vardı. Bunun karşılığında Kuran'a uygun olarak cizye ödemeleri gerekmekteydi.[69] Lewis ve Poliakov Müslüman hakimiyetini kabul ettikten sonra gelen hoşgörü ve kısıtlı haklardan Yahudilerin memnun olduğunu belirtir. Hakları yasallaşmış ve yürürlükteydi.[43][70] Zimmilere yapılan kısıtlamalar şunlardır: yüksek vergi; bazı yerlerde gayrimüslim olduklarını belirten giysi veya işaret takmak; bazen devlet memurluğundan ihraç; silah edinememe ve ata binememe; Müslümanların bulunduğu bir ortamda şahitlik yapamama; bazı yer ve zamanlarda yeni ibadethane dikememek veya eskisini onaramamak; İslam dışı bir din yaymak.
Sonradan Arap ismi edinme, Kuran çalışma, alkollü içki satma sınırlamaları da getirildi.[8] Abdul Aziz Said'in yazdığına göre zimmi konsepti, uygulandığı zaman, diğer kültürlerin gelişmesine ve antisemitizmin durmasına yardımcı olur.[71]
Schweitzer ve Perry ilk Müslüman antisemitizmiyle ilgili örnekler sunar: 9. yüzyılda "zulüm ve saldırılar patlak verdi"; 10. ve 11. yüzyıllarda "Yahudileri güvenilmez, hain baskıcılar ve Müslüman istismarcıları" olarak gösteren antisemitik propagandalar yapıldı. Bu propaganda sonucu Mısır'da patlak veren saldırılarda ölümler gerçekleşti. 11. yüzyılda Moor şair Yahudileri suçlu ilan edip Yahudileri "Yahudi varlığı ve hakimiyeti için toplumu çökertmek, Müslamanlara ihanet ve onları istismar etmek; şeytana tapmak, doktorların hastalarını zehirlemek ve Yahudilik gereği su ve yemekleri zehirlemek" ile suçladı.[68]
İslam hakimiyeti altındaki Yahudilere işkence, onları kovma ve dinlerini değiştirmeye zorlanma olaylarına ender rastlandı, ikametgâhlarını ve mesleklerini seçmekte nispeten özgürdüler. Özgürlükleri ve ekonomik durumları zamandan zamana ve yerden yere farklılıklar gösterdi.[72] Zorla din değiştirme olayları Mağrip'te, özellikle mesihçi iddiaları bulunan ve militan bir hanedan olan Muvahhidler döneminde ve Sunnilere oranla daha az hoşgörülü olan Şiilerin kontrolündeki İran'da gerçekleşti.[73] İkametgâh özgürlüklerinin ellerinden alınmasının ender örneklerinden biri Fas'ta Yahudilerin 15. ve 19. yıllarda gettoya benzeyen mellahlarda yaşamalarına zorlanmalarıdır.[74]
Mısır
Leon Poliakov'a göre Fatımi hanedanlığı halifeleri Filosemitliğiyle bilinirler. Kudüs hahamlık akademisine düzenli olarak maddi destekte bulunurlardı. Bakanlarının ve danışmanlarının önemli bir kısmı Yahudilerden oluşuyordu. 12. yüzyılın meşhur Yahudi seyyahı Tuleda'lı Benjamin, Halife el Abbasi'yi "İsrail'e hoş davranan... büyük kral" olarak tasvir eder. Müslüman ve Yahudilerin, iki dinde de peygamber sayılan Ezekiel'in mezarını ziyaret etmek gibi, ortak ibadetleri vardı.[75]
İber Yarımadası
Müslümanların İber Yarımadasını fethetmesiyle İspanya'da Yahudilik birkaç asır boyunca gelişti. Bu nedenle kimileri buna "Yahudilerin altın çağı" der. Bu dönemde Müslümanlar (en azından İspanya'da) Yahudilik dahil diğer dinlere hoşgörüyle yaklaşıp heterodoks bir toplum yarattılar.[76]
Fakat, İspanya'da Yahudilerle Müslümanların ilişkisi her zaman barış içinde devam etmedi. 1011'de Córdoba'da ve 1066'da Granada'da Yahudilere karşı pogromlar düzenlendi.[68]1066 Granada katliamında, Müslüman kalabalık Yahudi vezirJoseph ibn Naghrela'yı çarmıha gerip 4000 Yahudiliyi katletti.[77] Müslümanların şikayetleri içinde Yahudilerin varlıklı olmaları ve bazılarının güçlü pozisyonlarda olmaları bulunmaktaydı.[68]
İspanya'da darbeyle başa gelen Muvahhidler Hristiyan ve Yahudilere din değiştirme veya ülkeden çıkma seçenekleri sundu; 1165'te hükümdarlardan biri tüm Yahudilerin din değiştirmesini aksi takdirde cezasının ölüm olduğunu duyurdu (Bu sebeple Rambam ülkeden kaçmadan evvel din değiştiriyor numarası yaptı.) Mısır'da Rambam Yahudiliğini açıkça uyguladı fakat önceden din değiştirmiş olduğu için sahtecilikle suçlandı. Rambam'ın yardımına Selahaddin'nin baş idarecisi yetişip baskı altında din değiştirmesi sebebiyle bunun geçersiz olduğunu belirtti.[78]
Gezintisi sırasında Rambam, Müslüman hakimiyeti altında zulüma uğrayan Yemen Yahudilerine bir mektup yazdı. Bu mektupta Müslüman eli altındaki Yahudilere yapılan muameleyi aktardı:
... Günahlarımız yüzündan Tanrı bizleri bu insanların, bize ağır zulüm yapan, bize zarar vermek ve aşağılamak için yeni yollar yaratan İsmail ulusunun arasına yerleştirdi... İsrail'e başka hiçbir ulus bu kadar zarar vermemiştir. Hiçbir yapılanlar onların bizi alçaltmalarına ve aşağılamalarına denk değildir. Kimse onlar gibi bizi küçültmemiştir... Biz insanın katlanamayacağı aşağılamaların, yalanların, saçmalığın içine doğduk... Biz bilgelerimizin kutsal anılarını takip edip İsmail'in yalan ve saçmalıklarına katlandık... Bütün bunlara rağmen ani ahlaksız gaddarlıklarından bize nefes aldırmadılar. Tersine, biz ne kadar çok acı çekip uzlaşmaya çalıştıysak onlar bize karşı daha da saldırganlaştılar.[79]
Mark Cohen, Haim Hillel Ben-Sasson'dan alıntı yaparak Rambam'ın İslam'ı kınayışındaki sebebini iyi anlamak gerektiğini belirtir. Rambam 12. yüzyılda ağır saldırılar altında ve Hristiyan topraklardaki Yahudilerin yaşadıklarından bihaber olarak yazdığı hatırlanmalıdır. Cohen, Hristiyan topraklarda Yahudilerin hayatının Müslüman topraklardakine oranla daha zor olduğunu belirtmektedir.[80]
Osmanlı İmparatorluğu
Müslüman devletler düşüşe geçmeye başladığı zaman Osmanlı İmparatorluğu yükselişe geçip "tarihin en büyük Müslüman devleti" haline geldi. Schweitzer ve Perry'e göre İmparatorluk ile Yahudilerin gelişimi doğru orantılıydı. Osmanlılar Yahudilere karşı hoşgörüyle davranıp ekonomik gelişmelerini desteklediler. Yahudiler tüccarlık, finansörlük, devlet memurluğu ve zanaatkarlıkta ilerlediler.[81]
Hristiyan Avrupa ile karşılaştırma
Lewis'e göre Hristiyan antisemitizminin aksine Müslümanlar Yahudilerden korkmuyor, onları küçümsüyorlardı. Bu hor görme Hristiyanlara ve bazen de Yahudilere saldıran birçok polemik edebiyatında da görülmektedir. Olumsuz sıfatlar dini ve sosyal amaçlıdır; etnik ve ırksal olarak kullanılışı nadiren görülür. Bu sıfatlar genelde kuvvetlidir; hakaret içeren lakaplar genelde Yahudiler için "maymun" ve Hristiyanlar içinse "domuz"dur. Gerek konuşmada gerek mektuplaşmalarda Müslümanlara ve gayrimüslimlere hitap şekli farklıdır, Ayrıca Osmanlı döneminde Müslümanların kullandığı isimleri gayrimüslimlerin kullanması yasaktı.[82]
Schweitzer ve Perry'e göre İslam altındaki Yahudiler denince iki ayrı görüş vardır, bunlar geleneksel "altın çağ" ve revisyonist "zulüm ve pogrom" görüşleridir. Bu görüşlerden ilki 19. yüzyılda Hristiyanların Yahudilere olan muamelesine cevap vermek için Yahudi tarihçiler tarafından duyurulmuştu ve bu ideoloji Arap Müslümanlar tarafından 1948'den sonra "Arap İslamcılarının İsrail mücadelesine karşı ana silah olarak kullanıldı"; "Az bilinen nefret ve katliamlar" inkâr edildi.[68]
İslami Ortadoğu'da antisemitizm
Modern zamanlarda antisemitizm İslam dünyasında yükselişe geçti.[83] Bernard Lewis ve Uri Avnery anitsemitizmin yükselişinin sebebini İsrail'in kurulmasına bağlarken M. Klein bunun 19. yüzyılın ortalarında başladığını ileri sürer.[84]
Bilimadamlarına göre Nazilerinde dahil olduğu Avrupa etkisi ve İsrail'in kurulması antisemitizmin ana sebebidir.[83][84]Norman Stillman, Avrupa'nın ticari, misyoner ve emperyalist aktiviteleri anitsemitizmi İslam dünyasına taşıdığını belirtir. Başlangıçta bu önyargı Arap Hristiyanlarında bulunuyordu ve bu konsept Müslümanların geneline yabancıydı. Fakat, Arap-İsrail savaşlarının tırmanışa geçmesiyle Avrupa antisemitizmi modern edebiyatta kendine yer buldu.[60]
19. yüzyıl
Mark Cohen'e göre, Arap antisemitizmi, yakın zamanda, 19. yüzyılda Yahudi ve Arap milliyetçiliğinin bir sonucu olarak ortaya çıktı ve bu Arap dünyasına milliyetçi Arap Hristiyanlar tarafından taşındı (ve sonra "İslamileştirildi").[85]
Bir İtalyan rahip, yardımcısıyla birlikte ortadan kaybolunca 1840'ta Şam vakası gerçekleşti. Hemen ardından "dini cinayet (insan kurbanı)" suçlamasıyla şehirdeki Yahudilerin çoğu suçlu bulundu. İşin içine İngiltere, Fransa, Avusturya kosoloslukları, Osmanlı yetkilileri, Hristiyanlar, Müslümanlar ve Yahudiler girdi.[86] Şam vakasının ardından Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da pogromlar yayıldı. Halep'te (1850, 1875), Şam'da (1840, 1848, 1890), Beyrut'ta (1862, 1874), Deir el Kamar'da (1847), Kudüs'te (1847), Kahire'de (1844, 1890, 1901-02), Mansura'da (1877), İskenderiye'de (1870, 1882, 1901-07), Port Said'de (1903, 1908), Damanhur'da (1871, 1873, 1877, 1891), İstanbul'da (1870, 1874), Büyükdere'de (1864), Kuzguncuk'ta (1866), Eyüp'te (1868), Edirne'de (1872), İzmir'de (1872, 1874) pogromlar baş gösterdi.[87]Bağdat'ta 1828'de Yahudi katliamı gerçekleşti.[88] Bir başka katliam da Barfuruş'ta 1867'de gerçekleşti.[88]
1839'da doğu İran'ın Meşhed şehrinde bir güruh, Yahudi çeyreğini basıp sinagogu yıktı ve Tora'yı yaktı. Bu olay tarihe Allahdad olayı olarak geçti. Yahudilerin dinleri zorla değiştirilmesi üzerine katliamın eşiğinden dönüldü.[89]
Benny Morris'in yazdığında göre Yahudileri aşağılamanın bir başka usulü de Müslüman çocukların onlara taş atmasıdır. Morris bir 19. yüzyıl seyyahından alıntı yapararak şunları aktarır: "Altı yaşında küçük bir çocuk gördüm, yanına üç ve dört yaşlarında şişman çocukları almış Yahudilere nasıl taş atılması gerektiğini öğretiyordu. Küçük bir velet tüm küstahlığıyla paytak paytak yürüyerek bir Yahudinin gabardinine tükürdü. Bir Yahudi buna uymak zorundadır; aksi takdirde bir Müslüman'a yüklenmek hayatından fazlasına mal olur."[88]
20. yüzyıl
Müslümanların Yahudilere karşı katliamları 20. yüzyılda da devam etti. Fas'ta Müslüman güruhun saldırısına uğrayan bir Yahudi çeyreği 1912'de neredeyse yok oldu.[88] 1930'larda Cezayir'de Nazi destekli pogromlar gerçekleşti, 1940'larda da Irak ve Libya Yahudilerine toplu saldırılar düzenlendi (bkz Farhud). 1941'de Bağdat'ta Nazi yanlısı Müslümanlar düzinelerce Yahudiyi katletti.[88]
Hizbullah ve Hamas gibi Arap İslami hareketlerinin propagandalarında bu tip standart antisemitizm olağanlaştı, çeşitli İran makamlarının bildirilerinde ve 1996-97'de başbakan çıkaran Refah Partisi'nin gazete ve yayınlarında da böyle beyanlar sıkça görüldü.[83]
Sözsel taciz ağır seviyededir. Örneğin Yahudiler için maymun, Hristiyanlar için de domuz sıfatı kullanılır.[90]
Üçüncü Reich'a destek
Holokost'ta yaklaşık 100,000 Bosnalı Müslüman öldürülmesine rağmen[kaynak belirtilmeli] ilk Arap Nazi hareketi 1933'te Kahire gazetesi Al-Ahram'ın Jaffa temsilcisinin Alman konseyinden yardım istemesiyle gerçekleşti. Arapların çoğu Nazi Almanyasını destekliyor, Hitler'in savaşı kazanmasının Arapların hayrına olacağına inanıyordu. Nazilerin Arap dünyasındaki etkileri 1930'larda arttı.[91] 1930 ve 40'larda Nazi etkisindeki partiler ortaya çıktı ve II. Dünya Savaşı sonrasında bile önemli liderlik pozisyonlarındaydı. Mısır, Suriye ve İran'ın Nazi suçlularını sakladıklarına inanılıyordu fakat bu ülkeler bu iddiaları reddetti.[92]Mein Kampf 1999'da Filistinde en çok satanlar listesinde 6. sıradaydı.[93]
Tarihçiler için el-Hüseyni'nin Siyonizm'e şiddetle karşı olmasının sebebi milliyetçilik mi, antisemitizm mi yoksa her ikisi mi olduğu tartışma konusudur.[94]
31 Mart 1933'te, Hitler İktidara geçtikten birkaç hafta içinde, İngiliz Mandası'nda Alman Genel Konsolosluğuna telegraf çekerek Filistin içindeki ve dışındaki Müslümanların ideolojilerini Orta Doğu'ya yaymayı dört gözle beklediklerini belirtti. Ölü Deniz yakınlarında Alman Genel Konsolosuyla buluşan el-Hüseyni Almanya'daki anti-Yahudi boykotu desteklediğini belirtip Yahudileri Filistin'e göndermemelerini istedi. Aynı yıl Müftünün asistanları Wolff ile bir araya gelip Filistin'de Arap Nasyonal Sosyalist Partisinin kurulması için yardım istedi. Berlin'e gelen raporlarda Hitler'e karşı Arap hayranlığı gözükmektedir.[95]
El-Hüseyni, Alman Dışişleri Bakanı Joachim von Ribbentrop ile 20 Kasım 1941'de ve Berlin'de Adolf Hitler ile 30 Kasım 1941'de buluştu.[96] Hitlerden "Arap özgürlük ve bağımsızlık mücadelesini tanımasını ve sempati duyduğunu ve bir Yahudi yurdunun oluşumu engellenmesine destek olduğunu" belirten bir bildirge yayınlamasını istedi ve bu bildirgenin bir taslağını Alman hükûmetine sundu.[97]
Hüseyni Mayıs 1941'de bir fetva yayınlayıp İngilizlere karşı cihad duyurusunda bulundu. Müftü'nün fetvası Irak'ta duyulması üzerine 1941'de İngilizlere karşı Irak ayaklanması başladı.[98] Müftü, savaş sırasında sürekli olarak "Alman hükümetinin Tel Aviv'i bombalamasını" istedi.[99]
El-Hüseyni, Bosnalı Müslümanlarını Waffen SS ve diğer birliklere dağıtımda ve örgütlemede söz sahibi oldu[100] ve Almanya'da eğitim alıp Filistin, Irak ve Transürdün'e gönderilen sabotaj timlerini kutsadı.[101]
Irak
Mart 1940'ta milliyetçi General Raşid Ali Geylani İngiltere yanlısı Irak Başbakanı Nuri Said Paşa'yı istifaya zorladı.[102] Mayıs'ta Büyük Britanya'ya cihad ilan etti. Kırk gün sonra İngiliz kuvvetleri ülkeyi işgal etti. 3 Nisan 1941'de düzenlenen darbe sonucu vekil Abdullah yerine Raşid Ali geçti.[103]
1941'de Mihver devletleri yanlısı Raşid Ali'nin darbesinden sonra Bağdat'ta Farhud olarak bilinen olaylar patlak verdi. Bu olayda 180 Yahudi öldü, 240'ı yaralandı, 586 Yahudi iş yeri yağmalandı ve 99 Yahudi evi yıkıldı.[104]
Önceleri Irak 1948 savaşı'ndan sonra İsrail devletinin güçlenmesini önlemek için Yahudilerin ülkeyi terk etmesine izin vermedi. Fakat bu yasak 1950'de kaldırıldı ve mal varlığını Irak'ta bırakan Yahudilere izin verildi.[105]
İran
İran'da Rıza Şah Nazi Almanyası'na sempatiyle yaklaştı, bu durum ülkede olası bir zulüm sebebiyle Yahudileri korkuttu. Her ne kadar Yahudilerin korkusu gerçekleşmediyse de İran medyasında anti-Yahudi makaleler boy gösterdi.[106]
Mısır
1934'te Mısır'da Ahmet HüseyinGenç Mısır Partisini kurdu. Hemen akabinde Mısır'daki Alman elçiliğine giderek Nazi Almanyası'na olan sempatisini dile getirdi. Hüseyin, Nürenberg toplantısına bir delege gönderdi ve oradan coşkuyla dönüldü. Sudeten Krizi ardından parti liderleri Almanya'yı küçük uluslara karşı savaş açması sebebiyle kınadıysa da Nazizm ve Faşizm gibi olguları benimsedi, ör: Nazi selamı, meşale geçit töreni, antisemitizm, ırkçılık. Partinin 1939'dan önce az etkisi vardı ve Almanlar için espiyonaj değeri çok düşüktü.[107]
II. Dünya Savaşı'nda Kahire ajanlar ve casuslar için bir sığınak oluşturdu. Mısır milliyetçileri aktifti, aralarında Kral Faruk ve başbakan Ali Mahir Paşa'nın da bulunduğu çoğu Mısırlı Mihver devletlerinin zaferini ve Mısır'ın İngiltere'den bağımsızlığını istiyordu.[108]
İslamcı gruplar
Birçok İslami terörist grup antisemit görüşlerini açıkça dile getirdi.
Pakistan merkezli terörist grup Laşkar-e-Tayyiba'nın propaganda kolu Yahudileri "İslam düşmanı" ve İsrail'i "Pakistan düşmanı" olarak lanse etti.[109]
Hamas'ın antisemit olduğu geniş çapta kabul görmektedir. Broşür, yazı ve manifestolarında Siyon Protokolleri ve Avrupa Hristiyan edebiyatından antisemit belgeler kullanılmaktadır.[110] 1998'de, Tel Aviv Üniversitesi'nin Antisemitizm Çalışmaları Projesinde çalışan Esther Webman'ın yazdığına göre Hamas'ın antimsemit oluşu bir gerçek iken bu Hamas'ın ana ilkesi değildir.[111]
Ocak 2006'daki bir The Guardian başyazısında Hamas'ın politikasından sorumlu Halit Meşal'in antisemitizmi inkâr edip İsrail-Filistin sorununun dini değil politik olduğunu belirtmiştir. Ayrıca, Hamas'ın "kendilerine saldırmayan Yahudiler ile bir sorunları olmadığını söylemiştir.[112]
Lübnan Amerikan Üniversitesi'nde Şii dinbilimcisi yardımcı profesör Amal Saad-Ghorayeb, Hizbullah'ın Anti-Siyonist olmadığını, aksine Anti-Yahudi olduğunu yazar. Hasan Nasrallah, "Eğer tüm dünyada en korkak, aşağılık; zihni, dini ve idelojileri zayıf ve güçsüz biri ararsak Yahudi gibisini bulamayız. Dikkat edin, İsrailli demiyorum." demiştir.[113] Hizbullah'ın genel duruşu "anti-Yahudiliğini halkla ilişkiler nedeniyle örtbas etmektedir... fakat dilleri, söyledikleri ve yazdıklarına bakılınca altında yatan gerçek ortaya çkmaktadır." Hezbollah: Politics & Religion kitabında Hizbullah ideolojisinin anti-Yahudi köklerini araştırıp Hizbullah'ın "Yahudilerin, Yahudilik dini doğası gereği, ölümcül karakter noksanları" olduğuna inandığını savunur. Saad-Ghorayeb ayrıca, Hizbullah'ın Yahudi tarihi üzerine yaptığı Kuran çalışmalarında Yahudi teolojisinin şeytan olduğu kanaatine vardığını belirtmiştir.[113]
21. yüzyıl
Fransa, yaklaşık 6 milyon ile, Avrupa'nın en yoğun Müslüman nüfusuna sahiptir; ayrıca 600,000 kişilik nüfusuyla Yahudiler kıtadaki en büyük cemaati oluşturmaktadır. 2000'de Müslümanlar İkinci İntifada nedeniyle Fransa'da bir sinagoga saldırı düzenledi. Çoğu Yahudi bunu "İslam antisemitizmi" olarak tanımladı. 2007'ye gelindiğinde saldırıların etkisi azaldı ve durumun "sakin"leştiği kanaatine varıldı.[114] 2008-2009 Gazze Savaşı ile iki cemaat arasında gerginlik yine arttı ve düzinelerce yangın ve saldırı olayları baş gösterdi. Fransız Yahudi liderler "antisemitizmin Müslüman cemaati içinde yayılıp kökleşmesinden" şikayetçi oldu, buna karşılık Müslüman liderler sorunun "dini değil politik" olduğunu ve kızgınlığın "Yahudilere değil İsrail'e karşı" olduğunu belirtti.[115]
28 Temmuz 2006'da Naveed Afzal Haq tarafından Seattle Yahudi Federasyonu'nda gerçekleştirilen silahlı saldırıda 1 kadın öldü ve 5'i yaralandı. Ateş açmadan evvel "Ben bir Müslüman Amerikalıyım, İsrail'e kızgınım" diye bağırdı. Haq'ın 911 acil servis hattında söyledikleri sebebiyle işlediği suç polisler tarafından nefret suçu olarak sınıflandırıldı.[116]
Mısırlı tanınmış din adamlarından Yusuf el Karadavi 9 Ocak 2009'da El Cezire televizyonunda şu vaazı vermiştir:
"Ey Allah, düşmanlarını al, İslam düşmanlarını. Ey Allah, Yahudileri al, hain saldırganları. Ey Allah, al bu ahlaksız, hilekar, küstah insan çetesini. Ey Allah, onlar topraklarda zorbalığı ve yozlaşmayı yaydı. Lanetini üzerlerine dök ey Tanrım. Uzan bekle onları. Ey Allah, Sen zorba Tamud halkını yok ettin ve Sen Aad'ı korkunç buz rüzgarlarıyla yok ettin ve Sen Firavun ve askerini yıktın - Ey Allah, al bu saldırgan, acımasız insan çetesini. Ey Allah, al bu Yahudi, Siyonist insan çetesini. Ey Allah, bir tanesine bile acıma. Ey Allah, sayılarını say ve en sonuncusuna kadar öldür onları."[118][119][120][121]
Bunun ardından el Karadavi 30 Ocak 2009'da yine El Cezire televizyonunda Adolf Hitler ve Holokost ile ilgili görüşlerini dile getirdi:
"Tarih boyunca, Allah [Yahudi] halkı[nı] yozlaşmaları sebebiyle cezalandırdı. En son ceza Hitler tarafından gerçekleştirildi. Yaptıklarıyla -bir konu abartılsa bile- onlara hadlerini bildirdi. Bu onlar için ilahi bir cezaydı. İnşallah bir sonraki, inananların elinden olur."[120][122][123][124]
İbrahim Mehdi
Filistinli vaiz İbrahim Mehdi bir demecinde şunları söylemiştir:
"Filistin, eskinden olduğu gibi, işgalcilere mezar olacaktır - aynı eskiden Tatarlara, Haçlılara, eski ve yeni sömürgecilere olduğu gibi... Güvenilir bir Hadis [geleneği] der ki: 'Yahudiler sizle savaşacak, ama siz onlara hakim olacaksınız.' Bu gelenekten daha güzel ne olabilir? 'Yahudiler sizle savaşacak' - Yahudiler bizimle savaşmaya başladı. 'Siz onlara hakim olacaksınız' - Müslümanları kim Yahudilere hakim kılacak? Allah... Ta ki Yahudiler kaya ve ağaçların arkasına saklanana dek. Ama kaya ve ağaç diyecek: 'Ey Müslüman, Allah'ın kulu, arkamda bir Yahudi var, gel ve öldür onu.' Arkad ağcı dışında, onlar Yahudilerin ağaçlarıdır. Biz bu Hadise inanıyoruz. Ayrıca, İslam'ın yayılıp tüm topraklarda hükmedeceğini müjdeleyen Hadise'de inanıyoruz. Ey Allah, şehitleri en yüksek cennetine kabul et... Ey Allah, günahlarımızı bağışla..."[125]
Başka bir okazyonda Şeyh Mehdi aşağıdaki demeci vermiştir:
"Ey Allah'ın sevdiği ... Yahudilerin şeytani amaçlarından biri 'Holokost' denen Nazilerin Yahudi katliamıdır. Revizyonist [tarihçi]ler bu suçun sadece bazı Yahudilere, yine bazı Yahudi liderce yapıldığını ve politikalarının bir parçası olduğunu ispatladılar... Ey Allah'ın sevdiği, bizim savaştıklarımız bu Yahudilerdir. Bunun dışında Yahudilerle ilgili [inancımız nedir]? Allah onları eşek diye tasvir eder."[109]
Sami el Arian
ABD'de önde gelen İslami liderlerden Sami Al-Arian, 29 Eylül 1991'de İslami terörist örgütlere maddi destek sağladığından hüküm giyip hapse girmeden önce Şikago'da bir konferansta "Tanrı İsrailoğullarından olanları lanetlemiştir... Allah Yahudileri 'maymun ve domuz' yapmıştır; dünyada ve ahirette lanetlenmişlerdir" demiştir.[126]
Abdul Rahman el Sudais
Mekke'deki Mescid-i Haram'ın baş imamıAbdul Rahman el Sudais'tir.[127]BBC'de yayınlanan Panorama programında el Sudais Yahudiler için "İnsan ırkının cürufu", "Yahudiler ve Siyonistler, maymun, domuz ve yalancı Tanrılara tapanlar" ve "Onlar [Yahudiler ve Siyonistler], Tanrınının maymun ve domuz yaptıkları, İslam'ın en kötü düşmanlarıdır" demiştir.[128]
19 Nisan 2002'deki bir törende şunları aktarmıştır:
“
Tarihi okuyun ve anlayacaksınız ki dünün Yahudileri bugünün Yahudilerinin şeytan babalarıdır, kâfirdirler, [başkalarının] sözlerini çarpıtırlar, buzağıya tapanlar, peygamber katilleri ve peygamber inkârcılarıdır... Allah tarafından lanetlenip maymun ve domuza dönüştürülenler insan ırkının cürufudur...[129]
„
Şeyh Bad bin Abdallah el Acame el Gamidi
Dr. Leah Kinberg'e göre, "Suudi Şeyhi Bad bin Abdallah el Acame el Gamidi, Taif'teki bir törende şunları söylemiştir":
“
Bugünkü maymun ve domuzların kardeşlerinin tavırları, ihanetleri, anlaşmaları bozmaları, kutsal yerleri pisletmeleri... İslam'ın ilk çağlarındaki atalarının amaçlarıyla ilişkilidir - bu da, bugün yaşayan tüm Yahudilerle İslam'ın şafağında yaşayan Yahudilerin benzerliklerini ıspatlar.[129]
„
El Gamidi Yahudiler için ayrıca "insan ırkının cürufu, dünyanın sıçanları, anlaşma bozanlar, peygamber katilleri, maymun ve domuzların torunları" demiştir.[127] "Sunni Arapların belki de en önemli otoritesi", El-Ezher Üniversitesi ve camisi imamı ve şeyhi, Mısır ŞeyhiMuhammed Sayyid Tantavi Nisan 2002'de yapılan görüşleri eleştirip haftalık vaazında Yahudiler için "Allah düşmanları, maymun ve domuz torunları" demiştir.[130][131][132]
Mahathir bin Muhammad
1981 ile 2003 seneleri arasında Malezya'nın başbakanlığını yapan Mahathir bin Mohamad çeşitli kereler Yahudilerle ilgili görüşlerini dile getirmiştir.
1970'te tartışma yaratan The Malay Dilemma (tercümesi: Malay İkilemi) kitabında şunları aktarmıştır: "Yahudiler sadece kanca burunlu değil ayrıca içgüdüsel olarak paradan anlamaktadır."[109][133]
Müslüman ülkelerin terörizme karşı uluslararası toplantısından önce terörizm ile ilgili olarak bu görüşleri dile getirdi:
“
Bu anda [terörizmin] tanımı İslam ulusları ve Müslümanlarla sınırlıdır, oysa İsrail ve Yahudiler de terörist devlet ve halktır.[134]
„
Tokyo'nun BM Üniversitesinde düzenlenen Birleşmiş Milletler'in İslam sempozyumunda Mahathir şöyle seslenmiştir:
“
Önceden Araplar terörist olmayıp da bugün İsrail ve Amerika'ya karşı intihar ediyorlarsa bunun bir sebebi olmalıdır. Bunun sebebi de Amerikalıların, Yahudilerin ve Avrupalıların kendilerine adil davranmadığını hissetmeleridir.[134]
Biz [Müslümanlar] aslında çok kuvvetliyiz, 1.3 milyar insan kolayca silinemez. Naziler 12 milyon Yahudiden 6 milyonunu [Holokost'ta] öldürdü. Ama bugün aracılar yoluyla dünyayı Yahudiler yönetmektedir. Başkalarını kendileri için savaştırıp ölüme yollamaktadırlar. Sosyalizmi, komünizmi, insan haklarını ve demokrasiyi icat ettiler, böylece onlara eziyet çektirmeyi yanlış yaptırdılar, diğerleriyle eşit haklardan yararlanmaktadırlar. Böylece en güçlü ülkelerin kontrolünü eline geçirdiler. Ve bu küçük cemaat dünya çapında güçlü oldu.[137]
„
Suudi okul kitapları
Mayıs 2006'da yapılan çalışmada Suudi Arabistan'daki 8. sınıf müfredatına göre kitaplarda yazılanlar şunlardır:[138]
“
Şabat'ın insalarıdır, Tanrı onları cezalandırmak için gençlerini maymuna, yaşlılarını domuza çevirmiştir. İbn Abbas'ın da dediği gibi: Maymunlar Yahudidir, Şabat'ın koruyucuları; domuzlar da İsa birliğindeki Hristiyan kâfirlerdir.
„
“
Bazı Şabat halkları maymun ve domuza dönüştürülerek cezalandırıldı. Bazıları Tanrı'ya değil, kutsama, kurban, dua, yardım isteme ve diğer ibadet şekilleriyle şeytana taptı. Bazı Yahudiler şeytana tapar. Aynı şekilde bu ulusun bazı üyeleri şeytana tapar, Tanrı'ya değil.
„
Diğer beyanlar
5 Mayıs 2001'de Şimon PeresMısır'ı ziyaret ettiğinde, Mısır'ın el Ahbar gazetesinin internet sayfasında "Yalan ve hile Yahudilere yabancı değildir... Bu nedenle, Allah onların şeklini maymun ve domuza çevirdi" diye yazdı.[139]
Uzlaşma Çabaları
Batı ülkelerinde bazı İslami gruplar ve Müslüman bireyler dağınık bir şekilde de olsa Yahudi cemaatleriyle diyalog ve antisemitizme karşı çıkma yollarıyla uzlaşmaya çalıştı. Örneğin İngiltere'de Antisemitizme Karşı Müslümanlar grubu bulunmaktadır.[109][140] İslam din adamı Tarık Ramadan antisemitizme karşı sesini yükseltip "iman ve vicdan adına Müslümanlar, Batı ülkelerinde tehlikeli atmosfere yer vermemek için pozisyonunu belirlemelidir. İslam'da hiçbir şey zenofobiyi ve bir kişiyi dini ve etnisitesi gereği dışlamayı meşrulaştıramaz. Kişi, antisemitizmin kabul edilemez ve savunulamaz olduğunu su götürmez bir şekilde söylemelidir" demiştir.[141] İran'ın eski cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi antisemitizmin bir "Batı olgusu" olduğunu, İslam'da yeri olmadığını, geçmişte Müslümanlarla Yahudilerin uyum içinde yaşadığını belirtti. Bir İran gazetesi de, tarihte nefret ve düşmanlığın olduğunu kabul ettiğini fakat Yahudiler ile Siyonistlerin ayrımı yapılması gerektiğini dile getirmiştir.[83]
2006'da Seattle Yahudi Federasyonu'na gerçekleşen silahlı saldırıyı Kuzey Amerika'daki Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) kınadı.[142]ADL'ye göre CAIR'in Hamas ve Hizbullah ile ilişkileri bulunmaktadır.[143]
Suudi müftüsü Şeyh Abdülaziz Bin Baz, İsrail ile barış görüşmeleri yapılmasının uygun olduğuna dair fetva verdi ve şunları söyledi:
Peygamber göç ettiğinde, Medine Yahudileri ile tam bir barış içindeydi. Bu onlara karşı cana yakın ve sevecen olma yükümlülüğü getirmedi. Ama Peygamber onlarla iş yaptı, onlardan satın aldı, onlara konuştu, Tanrı'ya ve İslam'a çağırdı. Öldüğü zaman kalkanı bir Yahudiye ipoteklendi.
Martin Kramer'e göre bu, "Yahudiler ile normal ilişkilerin açık bir desteği"dir.[10]
Eğilim
Norman Stillman'a göre İslam dünyasında antisemitizm hızla yükseldi. 1948'de başlayan hızlanma 1970'lerde doruğa ulaştı; bundan sonra biraz inmeye başladıysa da 1980 ve 90'larda tekrar ivme kazandı.[144] Johannes J. G. Jansen, Arap dünyasındaki antisemitizmin geleceği olmadığına inanmaktadır. Görüşüne göre, Batı dünyasından ihraç edilen diğer şeyler gibi antisemitizm Müslümanların özel hayatında yer bulamıyacaktır.[145]Halil Muhammed 2004'te "antisemitizmin Müslüman teolojisinin sabit bir ilkesi durumuna geldiği ve bu dinin takipçilerinin %95'ine bunun öğretildiğini" savundu, fakat diğer Müslüman liderler Muhammed'in bu açıklamalarının ırkçı olduğunu, Müslümanlar ile Yahudiler arasında kurulmaya çalışılan ilişkileri kösteklediğini belirttiler.[146][147]
Pew Global Attitudes Project'in 14 Ağustos 2005'te yayınladığı verilere göre Müslüman çoğunluklu 6 ülke Yahudiler hakkında olumsuz düşünmektedir. "Çok olumlu"dan "çok olumsuz"a bir seçenek yelpazesi sunulan bir ankette %60 Türk, %74 Pakistanlı, %76 Endonezyalı, %88 Faslı, %99 Müslüman Lübnanlı ve %100 Ürdünlü Yahudiler için "hemen hemen olumsuz" ile "çok olumsuz" seçeneklerini seçmiştir.[148]
Hollanda'da yapılan çalışmalara göre çoğunluğunu Faslı gençlerin oluşturduğu İslami gençlerin antisemitik saldırıları 2008'den 2009'a iki katına çıkmıştır.[149]
^Shelomo Dov Goitein, A Mediterranean Society: An Abridgment in One Volume, p. 293.
^abThe Oxford Dictionary of the Jewish Religion, Antisemitism
^Lewis, Bernard. "The New Anti-Semitism", The American Scholar, Volume 75 No. 1, Winter 2006, p. 25-36; based on a lecture delivered at Brandeis University on March 24, 2004.
^abcdefgFrederick M. Schweitzer, Marvin Perry., Anti-Semitism: myth and hate from antiquity to the present, Palgrave Macmillan, 2002, ISBN 0312165617, p.266.
^Khalid Durán, with Abdelwahab Hechichep, Children of Abraham: an introduction to Islam for Jews,American Jewish Committee/Harriet and Robert Heilbrunn Institute for International Interreligious Understanding, KTAV Publishing House, Inc., 2001 p.112
^abStillman, Norman (2005). Antisemitism: A historical encyclopedia of prejudice and persecution. Volume 1. Pages 356-61
^Ali Khan, 'Commentary on the Constitution of Medina', in Hisham M. Ramadan (ed.) Understanding Islamic law: from classical to contemporary,, Rowman Altamira, 2006 pp.205-210 p.205
^Michael Lecker, The "constitution of Medina": Muḥammad's first legal document, Studies in late antiquity and early Islam SLAEI vol.23, Darwin Press, 2004, passim
^Douglas Pratt,The challenge of Islam: encounters in interfaith dialogue, Ashgate Publishing, Ltd., 2005, p.121, citing John Esposito, What Everyone Needs to Know About Islam, Oxford University Press, New York p.73
^Douglas Pratt,The challenge of Islam: encounters in interfaith dialogue, ibid. p.122
^According to Reuven Firestone, Muhammad expected the Jews of Medina to accept his prophethood since Jews were respected by Arabs as ‘a wise and ancient community of monotheists with a long prophetic tradition’. This rejection was a major blow to his authority in Medina, and relations soon deteriorated. Reuven Firestone,An introduction to Islam for Jews, p.33
^Q.4:46 reads: 'There are some Jews who change the words from their places by saying. ‘we hear and disobey' (sami’nā wa’a-ṣaynā). What actually the Jews probably were saying was in Hebrew shama’nu ve’asinu(Deuteronomy 5:24) ‘we hear and obey’ (the Divine Will)'. In this particular case, misunderstanding would have arisen because of a natural Arabic speaker's mishearing of a standard phrase from the Tanakh. See Reuven Firestone,An introduction to Islam for Jews, p.36
^Pratt, The challenge of Islam: encounters in interfaith dialogue, ibid. p.123
^Reuven Firestone, An introduction to Islam for Jews, ibid p.242 n.8
^On 2:62, the reference is to Jewish Sabbath breakers. See the synthesis of commentaries in Mahmoud Ayoub, The Qu’ran and Its Interpreters, SUNY Press, New York,1984, Vol. 1 pp.108-116
^Gerald R. Hawting, The idea of idolatry and the emergence of Islam: from polemic to history, Cambridge University Press, 1999 p.105 n.45
^Firestone, An introduction to Islam for Jews, ibid. p.37
^abcdeFrederick M. Schweitzer, Marvin Perry., Anti-Semitism: myth and hate from antiquity to the present, Palgrave Macmillan, 2002, ISBN 0312165617, pp. 267-268.
^Frederick M. Schweitzer, Marvin Perry. Anti-Semitism: myth and hate from antiquity to the present, Palgrave Macmillan, 2002, ISBN 0312165617, p.266-267
^Frankel, Jonathan: The Damascus Affair: 'Ritual Murder', Politics, and the Jews in 1840 (Cambridge University Press, 1997) ISBN 0-521-48396-4 p.1
^Bodansky, Yossef. "Islamic Anti-Semitism as a Political Instrument" Co-Produced by The Ariel Center for Policy Research and The Freeman Center for Strategic Studies, 1999. ISBN 0967139104, ISBN 978-0967139104
^abcdeMorris, Benny. Righteous Victims: A History of the Zionist-Arab Conflict, 1881-2001. Vintage Books, 2001, pp. 10-11.
^Patai, Raphael (1997). Jadid al-Islam: The Jewish "New Muslims" of Meshhed. Detroit: Wayne State University Press. ISBN0-8143-2652-8.
"Hamas refuses to recognize Israel, claims the whole of Palestine as an Islamic endowment, has issued virulently antisemitic leaflets,..." Laurence F. Bove, Laura Duhan Kaplan, From the Eye of the Storm: Regional Conflicts and the Philosophy of Peace, Rodopi Press, 1995, ISBN 9051838700, p. 217.
"But of all the anti-Jewish screeds, it is the Protocols of the Elders of Zion that emboldens and empowers antisemites. While other antisemitic works may have a sharper intellectual base, it is the conspiratorial imagery of the Protocols that has fueled the imagination and hatred of Jews and Judaism, from the captains of industry like Henry Ford, to teenage Hamas homicide bombers." Mark Weitzman, Steven Leonard Jacobs, Dismantling the Big Lie: the Protocols of the Elders of Zion, KTAV Publishing House, 2003, ISBN 0881257850, p. xi.
"There is certainly very clear evidence of antisemitism in the writings and manifestos of organizations like Hamas and Hizbullah..." Human Rights Implications of the Resurgence of Racism and Anti-Semitism, United States Congress, House Committee on Foreign Affairs, Subcommittee on International Security, International Organizations and Human Rights - 1993, p. 122.
"The denomination of the Jews/Zionists by the Hamas organization is also heavily shaped by European Christian anti-Semitism. This prejudice began to infiltrate the Arab world, most notably in the circulation of the 1926 Arabic translation of the Protocols of the Elders of Zion... Reliance upon the document is evidenced in the group's charter... The Protocols of the Elders of Zion also informs Hamas's belief that Israel has hegemonic aspirations that extend beyond Palestinian land. As described in the charter, the counterfeit document identifies the Zionists' wish to expand their reign from the Nile River to the Euphrates." Michael P. Arena, Bruce A. Arrigo, The Terrorist Identity: Explaining the Terrorist Threat, NYU Press, 2006, ISBN 0814707165, pp. 133-134.
"Standard anti-Semitic themes have become commonplace in the propaganda of Arab Islamic movements like Hizballah and Hamas..." Bernard Lewis, Semites and Anti-Semites: An Inquiry Into Conflict and Prejudice, W. W. Norton & Company, 1999, ISBN 0393318397, p. 266.
^Jansen, Johannes, J. G. Lewis' Semites and Anti-Semites. The Jewish Quarterly Review.
^Bruemmer, Rene. "Muslim speaker denounced: He doesn't speak for Islam: leaders. U.S. scholar tells Montreal conference theologians teach anti-Semitism." The Gazette, March 16, 2004, p. A8.
Bodansky, Yossef (1999). Islamic Anti-Semitism as a Political Instrument. Freeman Center For Strategic Studies
Chanes, Jerome A (2004). Antisemitism. Santa Barbara: ABC-CLIO. Pages 41–5.
Cohen, Mark (1995). Under Crescent and Cross: The Jews in the Middle Ages. Princeton University Press. ISBN 0-691-01082-X
Cohen, Mark (2002), The Oxford Handbook of Jewish Studies, Chapter 9, Oxford University Press, 2002, ISBN 0-199-28032-0
Ernst, Carl (2004). Following Muhammad: Rethinking Islam in the Contemporary World. University of North Carolina Press. ISBN 0-8078-5577-4
Lepre, George. "Himmler's Bosnian Division; The Waffen-SS Handschar Division 1943-1945" Algen: Shiffer, 1997. ISBN 0-7643-0134-9
Gerber, Jane S. (1986). "Anti-Semitism and the Muslim World". In History and Hate: The Dimensions of Anti-Semitism, ed. David Berger. Jewish Publications Society. ISBN 0-8276-0267-7
Laqueur, Walter. The Changing Face of Antisemitism: From Ancient Times To The Present Day. Oxford University Press. 2006. ISBN 0-19-530429-2
Schweitzer, Frederick M. & Perry, Marvin. Anti-Semitism: myth and hate from antiquity to the present, Palgrave Macmillan, 2002, ISBN 0312165617.
Segev, Tom. One Palestine, Complete: Jews and Arabs Under the British Mandate. Trans. Haim Watzman. New York: Henry Holt and Company, 2001.
Stillman, N.A. (2006). "Yahud". Encyclopaedia of Islam. Eds.: P.J. Bearman, Th. Bianquis, C.E. Bosworth, E. van Donzel and W.P. Heinrichs. Brill. Brill Online
Viré, F. (2006) "Kird". Encyclopaedia of Islam. Eds.: P.J. Bearman, Th. Bianquis, C.E. Bosworth, E. van Donzel and W.P. Heinrichs. Brill. Brill Online
Watt, Montgomery (1956). Muhammad at Medina. Oxford: University Press.