İngiliz hegemonyası; 1750'lerden itibaren İngiltere'nin Avrupa'daki en büyük piyasaya sahip olması ile ticaret ile başlayıp üretim, tüketim ve finans alanlarında dünyada hegemon güç haline geldiği dönemi tanımlar. 1700'lerde sanayi devriminin İngiltere'de başlamasıyla İngiltere dünyanın süper gücü haline gelmeye başlamıştır. Denizaşırı koloniler üzerinde Fransa İngiltere ile rekabet halindeydi. Ancak İngiltere'nin zaferiyle sonuçlanan Yedi Yıl Savaşı İngiltere'nin dünya çapındaki denizlerdeki üstünlüğünü ve kolonyal gücünü dünyaya gösterdi. 18. yüzyılın sonlarına doğru gerçekleşen sanayi devrimi İngiltere'yi askeri ve iktisadi gücünün doruklarına ulaştırdı. Bu durum da İngiltere'nin dünya liderliği için gerekli ortamı sağladı. İngiltere egemenliğinin temel politikası serbest ticaret uygulamasıydı. İngiltere serbest ticaret uygulayabilmek için Tahıl Yasalarını kaldırdı. Bunun üzerine toprak sahipleri kaybettikleri geliri tekrar kazanabilmek için yeni kanallara yöneldiler.[1]
En güçlü dönemine geldiğinde İngiltere dünyadaki en geniş topraklara sahip olmuştu ve bir yüzyıl boyunca dünyanın en önde gelen küresel gücü oldu. İngiltere gücünün doruklarındayken "güneşin batmadığı ülke" olarak nitelendirilmeye başlamıştı. Çünkü toprakları dünya geneline yayılmış ve en az bir bölgesinde her zaman gün ışığı vardı.
İngiltere hegemon güç olduğu dönemlerde ülkenin adı Büyük Britanya'ydı. daha sonra İrlanda ile birleştikten sonra adı Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik Krallığı olmuştu. Ülke bu dönemlerde en fazla toprak sahibi olmuştu. İngiltere'nin dönemin hegemon gücü olmasının en önemli nedeni sanayi devriminin burada başlamasıydı. sanayi devriminin burada başlamasının sebebiyse ülkenin zengin kömür yataklarına sahip olmasıydı. sanayi devrimiyle buhar gücü kullanılmaya başlandı ve makineleşme sürecine girildi. artık insan gücü makine gücüyle birleşecek ve bu da dünya pazarı için çok büyük bir avantajdı. İngiltere zaten ülke şartlarını her zaman daha iyiye ve ileriye taşımayı ilke edinmiş ve bunun için elinden geleni yapmaktan asla çekinmeyen bir devletti.
sanayi devrimiyle makineleşmenin başlamasıyla orantılı olarak artış gösteren icatlar, yenilikler ve gıda üretimi ülke için büyük katkı sağladı. nüfusun da çoğalmasıyla ülkede gıda üretimi daha da artış gösterdi ve bu da sanayi devrimi için gerekli ortamı daha da elverişli hale getirdi. nüfusun artması fabrikalarda ve makinelerde çalışabilecek işçi bulunmasını kolaylaştırıyordu. nüfusun artmasıyla pazar ortamı da oluşmaya başladı ve bu da fabrika sahiplerinin işlerine geldi.
Britanya için ülkede bulunan kömür yataklarının fazlalığı çok büyük bir avantaj sağlıyordu ve ülke bunu çok iyi şekilde kullanabildi. kömür makinelerde kullanılan buhar motorları için enerji sağladığı için önemliydi.
Sanayi devrimine erken başlayabilmesi için önemli bir etken ülkenin coğrafyasının duruma uygun olmasıydı. britanya üretim mallarını kolay şekilde ve ucuz yolla taşıyabiliyordu. bu iş için elverişi nehirleri vardı. sanayi devrimiyle gemilerdeki gelişmeler İngiltere'nin işine bu konularda çok yaramıştı. Girişimciler ulaşım sistemi için kanallar yapmaya başladı.
Dönemin hükûmeti de güçlü ve istikrarlıydı. Bu sayede ülkede yenilikler gerçekleşirken karşıtlıklar oluşmadı.[kaynak belirtilmeli]
17. yüzyılda giderek güçlenen İngiltere Krallığı 1607'de kurulan Jamestown kolonisi ile başlayarak Kuzey Amerika'da koloniler kurdu. Birçok İngiliz ya yeni bir hayat yaşamak üzere ya da "Resmi
1603'te İskoçya Kralı VI. James, I. James adı ile İngiltere kralı oldu ve İngiltere Krallığı için "Stuart Hanedanı"'nı başlattı. 1603'ten 1707'ye kadar hem İskoçya Kralı ve hem de İngiltere Kralı olan aynı kişi, uluslararası hukuka göre iki ayrı devleti idareye başladı.
İİİ. William'ın krallık döneminden sonra 1702'de kızı Anne (Büyük Britanya) hem İngiltere Kraliçesi hem de İskoçya Kraliçesi olarak tahta geçti. Ayrıca İrlanda Kraliçesi unvanın da taşımaktaydı. 1707 yılında İngiltere Krallığı ve İskoçya Krallığı parlamentoları "1707 Birlik Kanunları" adlı kanunlar kabul edip iki krallığı birleştirdiler. Bu yıla kadar ayrı ayrı İngiltere Kraliçesi ve İskoçaya kraliçesi olan Kraliçe Anne yeni kurulan Büyük Britanya devleti kraliçesi oldu. Hukuken Kraliçe Anne ayrı olarak "İrlanda Kraliçesi" unvanını taşımaktaydı. 1800'de çıkarılan "1800 Birlik Kanunu" ile "Büyük Britanya Krallığı" ile "İrlanda Krallığı" birleştirilip "Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı" yani tek bir Birleşik Krallık kurulması bu devlet hukuken ortaya çıkmış oldu.
1707 yılında İngiltere ve İskoçya birleşerek Büyük Britanya Krallığını kurdular. 1800 yılında da bu birliğe İrlanda'yı da katarak Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı kuruldu. 1837- 1901 yılları arasında hüküm süren I. Victoria döneminde Birleşik Krallık, "üzerinde güneş batmayan" Britanya İmparatorluğunu kurdu. 1921'ye gelindiğinde bu imparatorluk Hindistan, Kuzey Amerika, Orta Doğu, Avustralya ve Afrika dahil 36,6 million km² lik bir alanı kapsıyor, 458 milyon kişilik bir nüfusa hükmediyordu. Alan ve nüfus bakımından dünyanın dörtte biri Britanya'nın egemenliği altında yaşıyordu.
Kaynakça