Çilem Doğan Olayı, Adana'da Çilem Doğan adlı kadının, kendisine şiddet uygulayan ve onu seks işçiliğine zorlayan Hasan Karabulut adlı erkeği 8 Temmuz 2015'te tabanca ile vurarak öldürmesidir.
Olay Türkiye'de gerek medyada gerekse toplumsal alanda çok ilgi görmüş ve tartışılmış, şiddete maruz kalan kadının meşru müdafaası bu olay ile gündeme gelmiştir.
Arka plan
Çilem Doğan, çocuğunun babası olan ve 2013'te evlendiği Hasan Karabulut'la evliliği boyunca pek çok kez şiddete maruz kaldı ve kocasını karakola defalarca şikayet etti.[1] Gasp, cinsel saldırı ve çete kurmak gibi suçlardan sabıkası bulunanan Hasan Karabulut'un kendisini fuhuş yaptırmaya zorlandığına yönelik şikayetlerde bulundu. Şikayetlerinden bazılarını eşinin tehditleri sonucu geri çektiğini ifade eden Çilem Doğan, evlilikleri boyunca dokuz defa koruma koruma kararı çıkarttı. Asliye ceza mahkemelerinde eşi hakkında eşine yönelik tehdit, yaralama suçlarından altı ayrı dava açıldı. Olaydan bir hafta önce Çilem Doğan eşini ve eşinin bazı aile bireylerini şikayet için karakola gitmiş ve kolluk görevlilierinin ısrarı ile şikayetten vazgeçip onlara muhbirlik yapmayı kabul etmiştir.[2][3]
Olay
Çilem Doğan’ın ifadesine göre 8 Temmuz 2015 günü, Hasan Karabulut kendisine şiddet uyguladı ve onu ertesi gün Antalya’ya götürüp iki kadınla beraber fuhuş yaptıracağını söyledi.[4][5] Doğan, o gün Hasan Karabulut’u yatak odalarında kocasının yastığın altında duran silahıyla öldürdü ve ardından polise teslim oldu.
Dava
Doğan Adana 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle yargılandı. Doğan'a "ağır tahrik altında kasten öldürme" suçundan 18 yıl hapis cezası verildi; mahkemedeki iyi hali nedeniyle cezası 15 yıla düşürüldü. Gerekçeli kararda o güne kadar yaşanan sistematik şiddet yalnızca tahrik sayıldı; olay günü şiddet yaşanmadığı iddia edilerek meşru müdafaa olmadığı ifade edildi. Oy çokluğuyla alınan karara karşı Mahkeme Başkanı, Çilem Doğan’ın eyleminin meşru müdafaa kabul edilmesi ve ceza verilmemesi gerektiği şeklinde muhalefet şerhi düştü. Mahkeme heyeti Doğan’ı, 20 Haziran 2016’da kefaletle tahliye etti; Hasan Karabulut'un ailesi karara itiraz etti; mahkeme ise bu itirazı reddetti.[6]
Çilem Doğan’ın avukatları, meşru müdafaa talebiyle Yargıtay’a başvurdu. Ekim 2021'de Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nde görülen davada Türkiye’nin birçok ilinden kalabalık bir kadın avukat grubu destek vermek için Ankara’ya gitti. Çilem Doğan’nın avukatları, yaşananların sadece olay günü üzerinden değerlendirilemeyeceğini, Çilem Doğan'a uygulanan sistematik şiddetin gözetilerek meşru müdafaa hükümlerinin uygulanması gerektiğini ifade etti. Yargıtay, Doğan’a verilen cezayı 4 Kasım 2021'de onadı.[1] Yargıtayın kararından sonra Çilem doğan yeniden hapse girdi.
Basında ele alınışı
Olayda gazetelerin internet siteleri dava sürecini yayın politikalarına bağlı olarak farklı şekillerde ele aldı.[4] Kadına yönelik şiddete duyarlı bir yayın politikasına sahip yayın organları, bu olay ile ilgili haberlerinde çeşitli kadın hakları örgütlerinin eylem ve basın açıklamalarına yer vermiş; davanın Türkiye’deki tüm kadınları ilgilendiren bir boyut taşıdığını haberlerinde işlemiş; özellikle Evrensel gazetesinden Ayşe Aksakal'ın bu konudaki yazısı olayın sosyal medyanın gündemine getirmiştir.[7] Bu konular yayın organlarının kimisinde tamamen dışarıda bırakılmış; Çilem Doğan’ın Adli Tıp’a götürülürken ve tahliye olduktan sonra giydiği tişörtlerinin üzerinde yazanlar ve dövmeleri gibi ikincil konular ön plana çıkarılarak konu magazinleştirilmiştir.[4] Kimi yayın organlarında ise HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ’ın tahliyesinden sonra Çilem Doğan’ı ziyareti konusuna ağırlık verilmiştir.[4]
Kaynakça
Dış bağlantılar