1880 yılında Girit'te dünyaya geldi. Aslen Sudanlıdır. Babasıyla birlikte Girit'te yaşarken, babasının vefatı üzerine bir Türk hayranı olan[1] dedesinin yanına Kahire'ye taşındı ve Türklerin olduğu bir mahallede yetişti.[2][3][4] Musa, Türkçeyi iyi derecede bu mahallede öğrendi. Dedesi ile beraber 1911 yılında gönüllü olarak Trablusgarb savaşına katıldı. Bu sırada Libya'ya yerli halkı İtalyanlara karşı örgütlemeye gelen Kuşcu Başı Eşref ile tanıştı ve emir eri oldu.[5][6] Trablusgarb savaşının bitmesinin ardından Balkan Savaşlarına, I. Dünya Savaşı esnasında Sina-Filistin Cephesi'ne, Hicaz-Yemen Cephesi'ne, Çanakkale Savaşı'na ve Birinci Kanal Hareketi'ne katıldı.[7][8][9][10]Cemal Kutay'ın iddiasına göre, İstanbul'un işgal günlerinde Britanya Ordusu generali General Harington'un Musa'yı İngilizler'in safına çekmek için altın teklif etmiş, fakat Musa bunu kabul etmemiştir.[11] Katıldığı savaşlarda hem silahlı mücadele hem de istihbarat faaliyetleri yürütmüştür. 1919 yılında Üsküdar Şeyh Ata Efendi'nin Özbekler Tekkesi'nde yaşarken verem hastalığından öldü.[12][13] Naaşı, Özbekler Tekkesi'nin yanında bulunan mezarlığa defnedildi. Günümüzde mezar yeri tam olarak bulunamadığından, mezarlık içerisinde belirlenen bir yere anısına kitabe konulmuştur.[3]
Popüler kültürdeki yeri
Mehmet Âkif Ersoy 1915 yılında Arabistan yolculuğu sırasında[14][15][16] Eşref Bey'in yanındaki Zenci Musa ile tanıştı.[13] Ersoy, daha sonra Zenci Musa ile ilgili şu dizeleri yazdı:[2][3]