Yunus kitabı (İbranice: Sefer Yonah), Nevi'im'de Küçük Peygamberler içinde bulunan bir kitaptır. Tanrı'nın, Ninovalıların yıkılacağı haberini vermesi için Yunus'u görevlendirmesi ve Yunus'un bu ilahi görevden kaçmaya çalışmasıyla ilgili hikâyeyi içerir.[1]II. Yarovam döneminde (MÖ 786- MÖ 746) gerçekleşen bu olayın sürgün sonrası dönemde, MÖ 5. yüzyılın sonlarıyla MÖ 4. yüzyılın başları arasında kaleme alındığı düşünülür.[2] Bu hikâyenin (aşağıda anlatılacağı üzere) ilginç bir yorumsal tarihi bulunur ve popüler çocuk kitaplarında yer almıştır. Yahudilik'te, Yom Kipur günü öğleden sonra okunan Aftara'da Tanrı'nın tövbe edenleri affedeceğiyle ilgili inancın kaynağı bu kitaptır.[3]
Tevrat bilginlerinin çoğu Yunus kitabının içeriğini gerçek dışı bir anlatı olarak değerlendirmektedir.[4][5][6] Yunus'un İ.Ö 8. yy.da yaşadığı ileri sürülmesine rağmen kitabın yazılışı bundan yüzyıllar sonradır.[7][8] Birçok bilgin kitabı bir parodi veya satirik bir anlatı olarak değerlendirir.[9][10][11][12][13][14] Eğer bu doğruysa hikâye O'nun satirik doğasını anlamayan bilgeler tarafından İbrani Kutsal Kitabı'na sokulmuş olmalıdır. [15][13][14]
Kitabın ana hatları
Yunus kitabının ana teması Tanrı'nın merhametidir.[16] Kitap kabaca dört kısma ayrılabilir: (1) Tanrı'nın egemenliği, (2) Tanrı'nın yargısı, (3) Tanrı'nın rahmeti ve (4) Tanrı'nın doğruluğu. Ayrıca aşağıdaki şekilde de bölümlere ayrılabilir:
Tanrı'nın ilk görev verişi ve Yunus'un isyanı.
Tanrı'nın Yunus'u yargılaması ve Yunus'un şükran duası.
Tanrı'nın ikinci görev verişi ve Yunus'un buna uyması
Tanrı'nın Ninova'yı yargılması ve Yunus'un nankörlük ile ilgili şikayeti.
Tanrı iyidir!
Kitabın ilk yarısı Tanrı'nın egemenliğinde O'nun yargılamalarını içerir. İkinci bölümde ise yargılaması merhamet yoluyla işlenmiştir. En nihayetinde Tanrı, kendi doğruluğunu açıklamaktadır.
Hikâye
Yukarıda da belirtildiği üzere, Yunus kitabı diğer peygamber kitapları gibi yazılmamıştır. İkinci konudaki ilahi dışında kitap öyküseldir. Ninova'ya karşı kehanetsi kelimeler hikâyenin içinde aktarılır. Her hikâyede görüldüğü gibi burada da sahne, olay örgüsü, karakterler ve tema vardır. Edebi sanat olarak hiciv kullanılmıştır.
Sahne
Yunus hikâyesinin arka planı MÖ 8 ve 7. yüzyıldaki Antik İsrail'dir fakat MÖ 6 ila 4. yüzyıllar arasında geçen dini ve sosyal sorunlarla yüzleşir. Tanrı'nın krallığı olan kalıcı İsrail'in goy topraklarına genişleyeceği açısından Yeşaya kitabı (özellikle üçüncü Yeşaya bölümü) ile paralellik gösterir.
2. Krallar 14:25'te yazdığına göre Yunus, Gat-Heferli olup II. Yerovam döneminde (MÖ 786 - MÖ 746) yaşamıştır. Bu şehir bugün, Nasıra'dan birkaç kilometre uzaklıktaki el-Meşet'tir ve sürgün sonrasında, eskiden İkinci İsrail Krallığı toprakları üzerinde bulunmaktaydı.
Ninova, antik Asur imparatorluğunun başkentiydi ve MÖ 612'de Medler'in eline düştü. Kitap, Ninova için "büyük şehir" demektedir, bunun sebebi ya refah seviyesinin yüksek ya da şehrin yüzölçümünün geniş olmasıdır. Asurlular genelde İsrail'e karşıydı ve en nihayetinde MÖ 721'de İsrail'i ele geçirdi.
Karakterler
Yunus'un hikâyesi, bir edilgen adam ile bir etkin Tanrı arasında geçen dramdır. İsminin anlamı "güvercin" olan Yunus, okuyucuya daha ilk bapta kendisini tanıştırır. İsim belirleyicidir. Çoğu peygamberin kahramansı isimleri bulunurken (ör: Yeşaya - "Tanrı'nın koruduğu") Yunus'un isminde pasiflik unsuru bulunur.
Yunus'un edilgen karakterinin zıddı olan diğer ana karakter Yehova'dır. Tanrı'nın karakteri bütünüyle aktiftir. Yunus kaçarken Tanrı onu takip eder. Yunus düşerken Tanrı onu kaldırır. Tanrı karakteri hikâye ilerledikçe kendini hiciv yoluyla gösterir. Kitabın ilk kısmında Tanrı acımasız ve hiddetlidir; ikinci kısımda ise seven ve merhametli biri olarak gözükür.
Kitaptaki diğer karakterler, birinci konudaki denizciler ve üçüncü konudaki Ninova halkıdır. Bu karakterler de Yunus'un pasifliğine tezattır. Yunus tekne ambarında uyurken denizciler dua edip gemiyi kurtarmaya çalışıyordu. Yunus kendini ilahi görevi yapmak için zorlanmış olarak bulurken Ninovalılar aktif bir şekilde Tanrı'nın fikrinin değişmesi için dua ediyordu.
Tema
Merkezi tema Yunus ile Tanrı arasındaki anlaşmazlıktır. Tanrı, Ninova'ya kıyametin geleceğini bildirmesi için Yunus'u çağırır fakat Yunus buna direnip kaçmaya çalışır. Yunus, Yafa'ya gidip orada Tarşiş (Tarsus)'e gitmekte olan bir gemiye biner. Tanrı, denizde büyük bir fırtına çıkarır ve bunun üzerine Tanrı'yı memnun etmek için Yunus müretebat tarafından denize atılır. Tanrı tarafından büyük bir deniz yaratığı yollanır ve bu yaratık Yunus'u yutar. Üç gün ve üç gece Yunus, yaratığın midesinde yaşar. Yunus, Tanrı'yı dinlemediği için tövbe edip Tanrı'nın merhametine şükreden dua okur. Tanrı'nın balıkla konuşması üzerine, balık Yunus'u kuru toprağa istifra eder. Hayatı kurtulan Yunus bu sefer Tanrı'yı dinler ve Ninovalılara Tanrı'nın mesajını iletir. Kıyametten korkan Ninovalılar tövbe edince Tanrı onları bağışlar. Bu duruma içerleyen Yunus öfkelenir ve Tanrı'nın merhametli olduğundan Ninovalıların bağışlanacağını önceden kestirdiğini ve bu nedenle kaçmaya çalıştığını dile getirir. Ardından Tanrı'ya kendisini öldürmesi için yalvaran Yunus'un talebi Tanrı tarafından, yaşadığı yerde bir keneotu koyup gölge yaratmasıyla reddedilir. Başlangıçta minnetar olan Yunus, bitki kurtlar tarafından yenince tekrar sinirlenir ve Tanrı'dan kendisini öldürmesi için yalvarır. Bunun üzerine Tanrı "Sen emek vermediğin, büyütmediğin bir keneotuna acıyorsun da, ben Ninova'ya, o koca kente acımayayım mı? O kentte sağını solundan ayırt edemeyen yüz yirmi bini aşkın insan, çok sayıda hayvan var" dedi.[17]
Kitabın ilk bölümünde acımasız olan Tanrı ironik bir şekilde kitabın son yarısında merhametli olmuştur. Paralel bir ironi de, pasif olan Yunus'un 120.000 kişilik tüm Ninova nüfusunu Tanrı'ya döndürmesidir.
Yorumsal tarih
Yunus hikâyesinde uzun zamandır kabul gören teolojik imalar bulunur. Tevrat'ın ilk tercümelerinde Yahudi tercümanlar, antik metindeki olası anlaşmazlığı gidermek için antropomorfik betimlemeleri kaldırmıştır. Aramca (ör: Targum) ve Yunanca (ör: Septuagint) tercümeler bu hareketin kanıtıdır. Yunus kitabı söz konusu olunca buna en güzel örnek Yunus Targumu'dur.
Yunus Targumu
Yunus 1:6'da Masoretik Metin'de (MT) "...Tanrı belki halimizi görür de yok olmayız..." diye yazarken Yunus Targum'unda bu pasaj "...belki Tanrı'dan üzerimize rahmet gelir..." yazmaktadır. Gemi kaptanının teklifi ilahi geleceği değiştirmekten ziyade ilahi acımayı elde etmeye yöneliktir. MT'de Yunus 3:9'da "Belki o zaman Tanrı fikrini değiştirip bize acır, kızgın öfkesinden döner de yok olmayız" derken Targum'da "Her kimin idrakında günah varsa tövbe etsin ve Tanrı tarafından bize acınacak" yazar. Tanrı fikrini değiştirmemektedir; acımaktadır.
Ölü Deniz parşömenleri
Masoretik Metin'de var olan şekliyle bu kitaptan bazı parçalar Ölü Deniz parşömenleri içinde yer almaktadır.[18] Kanonik olmayan yazıların kaynaklarının çoğunluğu argumentum ad verecundiam tarafından yapıldı. Yunus kitabının, Kumran cemaati üzerinde diğer metinlerin yarattığı gibi bir etki yaratmadığı görülür ve yazılarda da buradan alıntı yapılmamaktadır.[19]
Yunus ve balina
Yunus'un İbranice metnine göre 2:1 numaralı bapında (bu bap diğer dillere Yunus 1:17 olarak geçmiştir) kullanılan terim dag gadol'dür (İbranice: דג גדול) ve tam tercümesi "büyük balık"tır. Yunanca tercümelere ise ketos megas (Yunanca:κητος μεγας) yani "iri balık" olarak geçmiştir ki bu Yunan mitolojisinde deniz canavarlarıyla bağdaştırılır.[20]Aziz Jerome, Yunancadan tercüme ettiği terimi Latincede piscis granda ve Matta kitabında cetus olarak aktarmıştır. Bir noktadan sonra cetus "balina" ile eşanlamlı olarak kullanılmaya başlanmıştır. William Tyndale'in 1534 yılındaki tercümesinde Yunus 2:1'de geçen terim için "greate fyshe" (büyük balık) ve Yunancada ketos ve Latincede cetus terimi kullanılan Matta 12:40'ta "balina" kelimesini kullanmıştır. Tyndale'in tercümesi 1611 yılında yapılan tercümeye adapte edildi. Bu zamandan beri Yunus 2:1'de "büyük balık" yerine "balina" kelimesi kullanılmaya başlandı.
2:1'deki "dag gadol" büyük balık anlamına gelip erildir. Fakat, 2:2'de balık için daga kelimesi kullanılmıştır ki bu da dişildir. Baplarda şöyle der: "Bu arada RAB Yunus'u yutacak büyük bir balık (erkek) sağladı. Yunus üç gün üç gece bu balığın (erkek) karnında kaldı. Yunus balığın (dişi) karnından Tanrısı RAB'be şöyle dua etti...". Balığın cinsiyetiyle ilgili karmaşanın çözümü olarak şu fikir ortaya atılmıştır: Önce Tanrı Yunus'u erkek balığın içine yerleştirdi. Geniş midesi olan balığın içinde Yunus birkaç gün boyunca rahat bir şekilde yaşayınca Tanrı'ya dua etme ihtiyacı duymadı. Bunun üzerine Tanrı onu büyük olan erkek balığın midesinden çıkarıp daha küçük ve rahatsız olan dişi bir balığın midesine yerleştirdi; böylece peygamber rahatsızlık duyup Tanrı'ya dua etmeye başladı.
Yunus'un duası
Bazı din uzmanlarına göre Yunus'un duası[21] hikâyeye sonradan eklenmiştir. Kaynağının ne olduğu tartışılmasına rağmen bu duanın, hikâyenin bütünlüğü içinde önemli bir fonksiyonu bulunmaktadır. Dua bir şükranlık mezmurudur ve Yunus'un balık tarafından yutulması günahlardan arınma eylemidir. Tanrı, Yunus'u Şeol'dan kaldırdı ve hayatına devam etmesi için onu yoluna koydu. İsrail'den Tarşiş'e, oradan denize ve ardından denizin altına kadar ilerleyen bir "iniş/düşüş" hikâyesi, balığın midesinden kuru topraklara, oradan Ninova şehrine olmak üzere bir "çıkış/yükseliş" hikâyesine dönüşmektedir. Dolayısıyla duanın kullanımı önemli bir teolojik nokta yaratmaktadır. Popüler anlayışa göre balık hikâyenin en düşük noktasının oluşturmaktadır fakat buna rağmen balık Tanrı'nın egemenliğini anlatmak ve günahlardan arınmak için bir araçtır.
Bibliyografi
De La Torre, Miguel A., "Liberating Jonah: Toward a Biblical Ethics of Reconciliation," Orbis Books, 2007.