Vijayanagar İmparatorluğu (Kannada: ವಿಜಯನಗರ ಸಾಮ್ರಾಜ್ಯ Vijayanagara Sāmrājya, Telugu: విజయనగర సామ్రాజ్యము Vijayanagara Sāmrājyamu), Hint Yarımadası’nın güneyinde, Dekkan platosunda konuşlanmış bir imparatorluktur. 1336 yılında I. Harihara ve kardeşi I. Bukka Raya tarafından kurulmuştur.[1] İmparatorluk, 1565 yılında Dekkan sultanlıkları karşısında aldığı büyük yenilgiden sonra yıkıldığı tarih olan 1646 yılına kadar yavaş bir çöküş içine girmiştir. Başkenti, imparatorluğun da ismini aldığı Vijayanagar idi.
Tarihi
14. yüzyılın başlarında Dekkan’ın Hindu vilayetleri, Devagiri Yadavaları, Warangal’daki Kakatiya krallığı, Madurai’deki Pandya krallığı ve küçük Kampili Krallığı kuzeyden akınlar halinde gelen Müslümanlar tarafından ele geçirilmiş, bu ülkelerden 1336 yılına kadar yenilgiye uğratılmamış olan kalmamıştı. Bu Müslüman istilaları sonucunda geriye kalan son Hindu devleti Hoysala İmparatorluğu olmuştu.[2] Hoysala imparatoru III. Veera Ballala’nın 1343 yılında Madurai sultanına karşı verdiği savaşta ölmesi sonucu Hoysala İmparatorluğu parçalandı ve küllerinden Vijayanagar Krallığı doğdu.
Krallık kurulduktan sonraki ilk 20 yılda I. Harihara, Tungabhadra ırmağının güneyindeki alanın büyük bir bölümü toprakları dahiline katmış ve “doğu ve batı denizlerinin efendisi” (Purvapaschima Samudradhishavara) unvanını almıştı. I. Harihara’nın yerine gelen I. Bukka Raya, 1374 yılına kadar Arcot şefliğini, Kondavidu’daki Reddi ülkesini yenilgiye uğratmış; batıda Goa’da, kuzeyde Tungabhadra ve Krishna nehirleri arasındaki bölgede hakimiyet sağlamıştı.[3][4]
I. Bukka Raya’nın ikinci oğlu II. Harihara, krallığı döneminde ülke topraklarını Krishna Nehri’nin ötesine geçirerek ve Güney Hindistan’ı Vijayanagar şemsiyesi altına alarak Vijayanagar Krallığı’nın emperyal bir statü almasında etkin rol oynadı.[5] Bir sonraki hükümdar I. Deva Raya, Orissa’daki Gajapati’lere karşı bir fetih hareketinde bulunarak bölgeyi ele geçirdi ve bölgeyi imar etmek için birçok çalışma yaptırdı.[6] 1424 yılında II. Deva Raya tahta çıktı ve Sangama hanedanı hükümdarları arasındaki en becerikli yöneticilerden biri oldu. Güneyde ayaklanan feodal beylikler; Kalikut’taki Zamorinler ve Quilonlar itaat altına alındı. Lanka adası ele geçirildi ve Pegu’daki Burma kralları Vijayanagar himayesi altında birer haraçgüzar devlet durumuna geldiler.[7][8][9] 15. Yüzyılın sonlarına gelindiğinde Vijayanagar’ın kurucusu olan ve devleti hâlâ yönetmekte olan Sangama hanedanı tehdit altına girmişti.[10] Komutan Saluva Narasimha Deva Raya yaptığı askerî harekât ile 1485 yılında hükümdar olmuştu. Saluva Narasimha Deva Raya'nın 1491 yılındaki ölümüyle imparator, generali Tuluva Narasa Nayaka oldu.[11]
Bunu izleyen yıllarda Vijayanagar İmparatorluğu artık bütün Güney Hindistan’a hükmetmiş ve Dekkan Sultanlığı’nı işgal altındaki Vijayanagar topraklarından defetmişti.[12][13] Vijayanagar ordularının devamlı zaferler kazandığı dönemde ülkeyi yöneten Krishnadevaraya döneminde imparatorluk en parlak dönemini yaşıyordu.[14] Bu dönemde, eskiden sultanlıkların hakimiyeti altında bulunan kuzey Dekkan ile Kalinga’yı da kapsayan doğu Dekkan bölgeleri imparatorluk tarafından ilhak edilmişti. Ayrıca Krishnadevaraya, birçok önemli abidenin yapılmasına ve yapımına başlanmasına önayak olmuştu.[15]
Krishnadevaya’nın ölümünden sonra hükümdarlık sırasıyla damadı Açyuta Deva Raya'ya ve Sadasiva Raya’ya geçti. Sadasiva Raya’nın döneminde asıl hükümdar kendisi olmasına karşın, danışmanlarından olan Krishnadevaraya’nın bir diğer damadı Aliya Rama Raya esas gücü kendi elinde bulunduruyor, ülkeyi kendisi yönetiyordu.[16] Aliya Rama Raya, 1565 yılında Dekkan sultanlarının imparatorluğa karşı kendi aralarında oluşturdukları ittifakı bozmak için verdiği Talikota Muharebesi'nde esir düşmesi ve arksasından öldürülmesi sonucunda, Vijayanagar’ın zaferiyle sonuçlanması beklenen savaş tamamiyle tersine döndü, sultanlığın orduları başkent Vijayanagar’ı yağmaladı. İmparatorluğun başına Aliya Rama Raya'nın küçük kardeşi Tirumala Deva Raya geçti.
Bir zaman sonra, imparatorluk bölgesel üstünlüğünü yavaş yavaş kaybetmeye başladı. Bu sıralarda Madras İngiltere’ye tahsis edildi.[17][18] Tirumala Deva Raya yerini oğlu I. Sriranga’ya, o da ölünce yerini II. Venkata’ya bıraktı. II. Venkata, Chandragiri’yi başkent yaptı, Penukonda’yı Behmeni Sultanlığı’nın işgalindan kurtardı.[19] Onun varisi Ramadeva, saltanatını öldüğü yıl olan 1632’ye kadar devam ettirdi. Bir sonraki hükümdar III. Venkata oldu ve o da 10 sene sonra başkenti Vellore’a taşıdı. Bu dönemde iyice zayıflayan imparatorluk, Bijapur ve Golkonda sultanlıkları tarafından fethedildi ve bu durumdan faydalanmak isteyen Mysore Krallığı ve Nayak Hanedanı bağımsızlığını ilan etti.[19]
Yönetim
İdari yönetim
Vijayanagar hükümdarları toprak yönetiminde Hoysala, Kakatiya, Pandya gibi öncül devletlerin oluşturduğu idari uygulamaları devam ettirdiler ve bu uygulamalarda yalnızca zorunlu gözüken değişikler yaptılar.[20] Ülkede kralın muazzam düzeydeki otoritesi, başında bir başbakan (Mahapradhana) bulunan bakanlar kuruluyla (Pradhana) destekleniyordu. Bu düzen içerisindeki diğer önemli pozisyonlar başkâtiplik (Karyakartha ya da Rayaswami) ve imparatorluk zabitliği (Adhikari) idi. Yüksek konumlarda bulunan bütün bakanlar ve devlet adamları eğitimleri süresince bir dizi askeri eğitimden geçerlerdi.[21] Alt seviye yerleşim birimlerinde zengin toprak ağaları (Goudas) saymanları (Karanikas ya da Karnam) ve muhafızları (Kavalu) denetlerlerdi.
İmparatorluk, beş ana bölgeye (Rajya) ayrılmıştı.[22] Bu Rajya denilen bölgeler de kendi içerisinde bölgelere ayrılırdı (Vishaya Vente ya da Kottam), bunlar ilçelere (Sime ya da Nadu), ilçeler de belediyelere (Kampana ya da Sthala) bölünürdü. Soylu aileler bir komutanın gözetimi altında kendi topraklarını yönetir ve karşılığında imparatorluğa belirli miktarda vergi öderlerdi.
Askeri yönetim
Savaş meydanında orduları kral komuta ederdi. İmparatorluk savaş stratejisi gereğince nadiren büyük seferlere çıkardı, genellikle şahsi kalelere saldırmak ve onları yıkmak gibi küçük çaplı saldırı yöntemleri uygulanırdı. Hint coğrafyasında ilk uzun menzilli toplar Vijayanagar tarafından kullanılmıştı. Bu toplar genellikle yabancı topçular tarafından kullanılırdı.[23]
İki çeşit ordu türü vardı: Bunlardan birincisi doğrudan imparatorluğa bağlı olan kralın kişisel ordusu, ikincisi ise feodal beylerin emrindeki feodal ordular. Kral Krishnadevaraya’nın kendi ordusu yaklaşık 100.000 yaya, 20.000 süvari ve 900’den fazla filden oluşuyordu. Bu sayı, sayıları 1.1 milyon askeri aşan ordunun yalnızca bir bölümüydü. Bu ordunın içerisinde her sınıftan insan bulunuyordu. Ordudaki askerlerden okçu ve tüfekçiler genellikle kapitone tunik giyerler, zırhlı askerler kuşaklarında kılıç ve uzun bıçak taşırlar ve sıradan yayalar zırh giymez, yalnızca kalkan taşırlardı. Fil ve atlar tamamen zırhlanırdı ve fillerin dişlerine savaş anında maksimum zararı verebilmek adına bıçaklar takılırdı.[24]
Ekonomi
İmparatorluk ekonomisi ağırlıklı olarak tarım yoğunlukluydu. Mısır, pamuk ve baklagil tarımı yarı kurak alanlarda, şekerkamışı, pirinç ve buğday tarımı ise yağışlı alanlarda gelişmişti. Betel yaprakları, areka, hindistan cevizi ve pamuk; üretimi yapılan esas ürünleri oluşturuyordu. Büyük miktarda üretimi yapılan pamuk, dokumacılığın geliştiği merkezlere gönderiliyor ve buralarda depolanıyordu. Dokumacılık için çivit otu ve ağaç köklerinden boya elde ediliyordu.
Yeraltı kaynakları bakımından zengin bir bölge olan Machilipatnam bölgesi yüksek kaliteli demir ve çelik ihracatının merkeziydi. Kollur bölgesinde elmas çıkarılıyordu.[25] İmparatorluk başkenti, değerli taş ve altın ticaretinin yapıldığı birçok pazarı bulunduran önemli bir ticaret merkeziydi.[26]
Tüccar gemileri limana demirlediği zaman, indirilen mallar devlet gözetimi altına alınıyor ve satılan her maldan gümrük vergisi alınıyordu. Malların güvenliği idare memurlarının sorumluluğu altındaydı. Tüccarlar birçok ulustan geliyordu (Arap, Farsi, Guceratlı, Horasanlı vs.) ve bu tüccarlar genellikle önemli ticaret merkezlerinden Kaliküt'te yaşıyorlardı.[27] Vijayanagar'ın ihraç ettiği ana ürünler biber, zencefil, tarçın, kakule, kiraz eriği, demirhindi kerestesi, sinameki, değerli taşlar, inciler, misk, kehribar, ravent, aloe, pamuklu giysi ve porselenden oluşuyordu.[27] Burma'ya pamuk ipliği, İran'a ise çivit gönderiliyordu. Zerdeçal, biber, kakule ve zencefil gibi baharatların üretimi Malnad şehri tarafından yönetiliyor ve bu baharatlar pazarlanmak için Malnad'a getiriliyordu. Başlıca ithal edilen ürünler ise Filistin'den gelen bakır, cıva, vermilyon, mercan, safran, kadife, gül suyu, çeşitli bıçaklar, camlet, altın ve gümüş; İran'dan gelen atlar, Çin'den gelen ipek ve Bengal'den gelen şekerdi. Doğu kıyıları Golkonda'dan büyük miktarlarda getirilen çeltik, darı, baklagil ve tütünle dolup taşıyordu.
Kültür
Toplumsal hayat
Vijayanagar toplumsal hayatına dair bilgilerin çoğu yabancı gezginlerin yazıları ve Vijayanagar'da araştırma yapan ekiplerin bulgularından öğrenilmiştir. Hint kast sistemi yaygın ve kati surette uygulanıyordu. Her kast, kendi toplumunu gözeten bir ihtiyar heyeti tarafından temsil ediliyordu. Bu ihtiyar heyeti, kanun ve düzenlemeleri yerel hanedanların kararnameleri yardımıyla uyguluyordu. Dokunulmazlık kast sisteminin bir parçasıydı ve bu topluluklar Kaivadadavaru denilen liderlerce temsil ediliyordu. Müslüman topluluklar sahil Karnataka'sındaki kendi topluluklarınca temsil görüyordu.[28] Kast sisteminin bir parçası olmamasına rağmen, kastlarda sivrilen insanların yüksek dereceli askeri ve idari kadrolara atanmaları engelleniyordu. Kast sisteminin bir erdemi olarak, Brahminler sosyal hayatta çok büyük saygı görüyorlardı. Askeri alanda olan birkaçı dışında Brahminlerin çoğu dini ve edebi alanlara yönelmişti. Onların maddi zenginlik ve güçten el çekmesi onları yerel hukuki sorunlarda ideal arabulucular yapıyordu ve onların her şehir ve köydeki varlığı onları soylular ve aristokrasi nezdinde düzeni tesis etmeye yarayan bir araç hâline getiriyordu.[29] Ancak düşük kasttaki âlimlerin (örneğin Molla ve Kanakadasa) ve onların çalışmalarının popülaritesi, toplumdaki sosyal akışkanlığın derecesini gösterir niteliktedir.
Sati uygulaması isteğe bağlı olmasına karşın yaygındır ve çoğunlukla yüksek sınıflar tarafından uygulanır. Sadece Vijayanagar bölgesinde bunu doğrulayan elliden fazla yazıt keşfedilmiştir. Bu yazıtlar Satikal (Sati taşı) ya da Sati-virakal (Sati kahraman taşı) olarak adlandırılmıştı. Satikaller kocasının ölümünden sonra kendisini ateşe atan kadınların anısına yapılırken, Sati-virakaller kocasının kahramanca ölümünden sonra Sati yapan kadınlar için yapılırdı. İki şekilde de kadın yarı-tanrıça seviyesine yükselir ve bu, taşın üzerine yapılan güneş ve hilal yontusuyla belirtilirdi.[30]
Lingayatizm gibi önceki asırların sosyodinsel hareketleri kadınlar hariç esnek sosyal normlar için bir hareket gücü sağlamıştı. O zamandan sonra Güney Hindistan kadınları o zamana kadar erkek egemenliğinde sayılan yönetim, ticaret ve güzel sanatlar gibi alanlarda bariyerleri aşıp bunlara dahil oldular.[31]Varadambika Parinayamın yazarı Tirumalamba Devi ve Madhuravijayamın yazarı Gangadevi bu çağın kayda değer kadın şairleri arasında sayılabilir.[3] Erken Telugu kadın şairleri Tallapaka Timmakka ve Atukuri Molla bu dönemde ünlendiler. Thanjavur Nayak sarayı birçok kadın şaire hâmilik yapmasıyla bilinir. Her şehrin birkaç sokağında yasal fuhuşa olanak sağlayan Devadasi uygulaması mevcuttu.[32] Soylu erkekler arasında haremlerin yaygınlığı kayıtlardan bilinen bir şeydir.
Varlıklı erkekler Petha ya da Kulavi denilen ipekten yapılma ve altınla süslenen bir türban takardı. Kayıtlara göre, Çoğu Hint toplumunda olduğu gibi halhal, bilezik, yüzük, kolye ve küpe gibi mücevherler hem erkekler hem de kadınlar tarafından kullanılıyordu. Kutlamalar boyunca erkekler ve kadınlar kendisini çiçek çelenkleri ve gül suyu, misk, sandalağacı kokularıyla süslerdi.[33] Mütevazı hayatlar yaşayan genele nazaran krallar ve kraliçelerin hayatları tam bir zıtlıkla ihtişamlı törenler içinde geçiyordu.
Fiziksel aktiviteler erkekler arasında popülerdi. Spor ve eğlence için güreş önemli bir erkek meşgalesiydi. Kayıtlarda kadın güreşçilerden bile bahsedilmiştir.[28] Kraliyet kurumları içerisinde spor salonları keşfedilmiştir. Yazmalarda barış dönemlerinde komutanlar ve ordularının düzenli fiziksel çalışmalar yaptığından sözedilir.[34] Kraliyet sarayları ve pazar yerleri soyluların ve sıradan insanların horoz dövüşleri, koç dövüşleri ve kadın güreşi gibi oyunları izleyerek benzer şekilde eğlendikleri mekanlardı.[34] Vijayanagar şehri sınırlarında yapılan kazılarda kaya parçaları, podyumlar ve tapınak yüzeyleri üzerinde, yapılan sosyal etkinliklere ilişkin oymalar ortaya çıkarılmıştır. Bu etkinliklerin bazıları halen mevcut olmakla birlikte diğerleri tanımlanamamıştır.[35]
Din
Yabancı ziyaretçilerin yazdıklarında göre, Vijayanagar kralları bütün din ve mezheplere hoşgörülüydüler.[36] Krallar Hinduizmin koruyuculuğunu üslendiklerini gösteren Gobrahamana Pratipalanacharya (ineklerin ve Brahminlerin koruyucusu) ve Hindurayasuratrana (Hindu inancının savunucusu) unvanlarını kullanıyor, ancak Philip Wagoner'ın Journal of Asian Studiesde yayımlanan 1996 tarihli "Sultan Among Hindu Kings" makalesinde belirttiği üzere kıyafetlerinde ve saray törenlerinde İslamlaşıyorlardı. İmparatorluğun kurucuları I. Harihara ve I. Bukka Raya dindar Şivacılardı, ancak Sringeri'deki Vaişnava tapınağına ve koruyucu aziz Vidyarana'ya adakta bulunuyorlardı. Simgeleri Varaha'ydı (Vişnu'nun yabandomuzu şeklindeki avatarı).[37] Ayrıca belirtmek gerekir ki, kraliyet bölgesinden çok uzakta bulunmayan, yüz kırktan fazla gömünün olduğu İslami bir bölge bulunmuştur. Ayrıca Orta Asya'nın Timur'dan kalma krallıklarından soylular Vijayanagar'a gelmişlerdir. Geç dönem Saluva ve Tuluva kralları Vaişnava inancındaydı, ancak aynı Tirupati'deki Venkateşvara gibi Hampi'deki Virupakşa'ya da inanıyorlardı. Kral Krişnadevaraya'nın Jambavati Kalyanam adlı Sanskritçe çalışmasında Virupakşa Karnata, Rajya Raksha Mani (Karnata İmparatorluğu'nun koruyucu mücevheri) olarak adlandırılıyordu.[38] Krallar Udupi'deki Madvaçarya'nın dvaita tarikatı azizlerine hâmilik yapıyordu.[39]
Haridasalarla (zahit azizler) bilinen Bhakti hareketi dönem boyunca etkinliğini sürdürdü. 12. yüzyılın Viraşaiva hareketi gibi bu hareket de güçlü adanmışlık göstererek milyonlarca insana yayıldı. Haridasalar Vyasakuta ve Dasakuta adlı iki gruba ayrılırlar. Vyasakuta Vedalar, Upanişadlar ve diğer Darşanalarda yetkin olmayı gerektirirken, Dasakuta yalnızca Madvaçarya'nın mesajını insanlara Kannada dilindeki ilahiler (Devaranamalar ve Kirthanalar) aracığıyla iletir. Madvaçarya felsefesi Naraharitirtha, Jayatirtha, Sripadaraya, Vyasatirtha, Vadirajatirtha ve diğer seçkin müritler tarafından yayıldı.[40] Vadirajatirtha gurusu Vyasatirtha, Purandaradasa ve Kanakadasa[41] Kral Krişnadevaraya'yı etkilemiştir.[42][43][44] Kral, Kuladevata'yı azizi bellemiş ve onu yazmalarında onurlandırmıştır.[45] Bu dönemde erken Karnata müziğinin başka bir temsilcisi olan Annamacharya, Tirupati, şimdiki Andra Pradeş'te Telugu dilinde yüzlerce Kirthana bestelemiştir.[46]
Batı Ganga hanedanının 11. yüzyıl başlarında Çolalar tarafından yıkılması ve Vaişnaya Hinduizmi ve Viraşaivizmin takipçilerinin 12. yüzyılda artmış olması Jainizmin gerileyişini yansıtır.[47] Jain tapınması için Vijayanagar topraklarındaki iki önemli merkez Şravanabelagola ve Kambadahalli'ydi.
Güney Hindistan'ın İslam'la temasa geçmesi 7. yüzyılın başlarında güney krallıkları ve Arap topraklarının ticaret ilişkileri sonucu meydana geldi. 10. yüzyılda Raştrakuta İmparatorluğu'nda mescitler bulunmaktaydı.[48] 14. yüzyıl başlarında Malabar sahiline birçok cami meydana getirildi.[49] Müslüman yerleşimciler yerel halktan kadınlarla evlendiler. Çocukları "Mappila" (Moplah) olarak bilinmekteydi. Bunlar çoğunlukla at ticareti ve ticaret gemilerine adam toplamakla uğraşıyorlardı. Kuzeyde Vijayanagar İmparatorluğu'yla Behmeni Sultanlığı arasındaki etkileşim, güneydeki Müslüman varlığını artırdı. Hristiyanlığın bölgeye girişi 8. yüzyıl başlarında Malabar Hristiyanlarıyla başlar. Hristiyan gezginler Orta Çağ'da Güney Hindistan'daki Hristiyan nüfus azlığını yazarlar.[50] 15. yüzyılda Portekizlilerin gelişi ve imparatorlukla ticaret için gelen bağlantıları, Aziz Xavier'in misyonerlik faaliyetleri ve sonrasındaki Hollanda yerleşimlerinin varlığı, güneydeki Hristiyan mevcudiyetini arttırmıştır.
Edebiyat
Vijayanagar İmparatorluğu hakimiyeti boyunca şairler, âlimler ve filozoflar çoğunlukla Kannada, Telugu ve Sanskrit dillerinde ve ayrıca Tamilce gibi diğer bölgesel dillerde; din, biyografi, Pranbandha (kurgu), müzik, dil bilgisi, şiir, tıp ve matematik gibi konularda yazdılar. İmparatorluğun idari ve saray dili Kannada ve Teluguydu. Telugu saray dili olması yanında, son Vijayanagar hükümdarlarının saltanatı sırasında kültürel anlamda daha da etkinlik kazandı.[51][52][53] Telugu dili zirvesini Krişnadevaraya döneminde gördü.[52]
Sanskritçe çalışmalarının çoğu Sayana ve Advaita felsefesinin diğer rakip Hindu felsefelerine olan üstünlüğünü savunan Vidyaranya tarafından yazılan Ramayana ile Mahabharata destanları ve Vedalar hakkındaki tefsirlerden oluşmaktadır.[54] Diğer yazarlar Udupi tarikatının ünlü Dvaita azizi Jayatirtha, Vyasatirtha, Vadirajatirtha ve Sripadaraya'dır. Bu azizlerden ayrı olarak Sanskrit alimleri Vijayanagar kralları ve onların feodal beylerini öven eserler meydana getirmişlerdir. Hanedanın çoğu kralı edebiyatla ilgiliydi ve buna örnek olarak Kral Krişnadevaraya'nın Jambavati Kalyanasını gösterebilirz.[55]
İmparatorluğun Kannada şair ve âlimleri Haridasalar tarafından müjdelenen Vaişnava Bhakti hareketini destekleyen önemli Brahmin ve Vraşaiva (Lingayatizm) eserleri ürettiler. Haridasa şairleri adanmışlıklarını Sangatya (dörtlük), Suladi (ritim temelli), Ugabhoya (ezgi temelli) ve Mundige (şifreli) adındaki yerli ölçülerle yazılan Devaranama denilen şarkılarla kutluyorlardı.[56] İlhamları Madhvaçarya ve Vyasatirtha öğretisinden geliyordu. Onların büyük katkıları arasından Purandaradasa ve Kanakadasa en önemli Dasalar (zahitler) olarak sayılıyordu.[57] Brahmin âlimlerinden en kayda değeri olan Kumara VyasaMahabharata destanının çevirisi olan Gadugina Bharatayı yazdı. Bu çalışma Kannada edebiyatının eski Kannada'dan modern Kannada'ya dönüşümünün işaretidir.[58]ÇamarasaII. Deva Raya'nın sarayındaki Vaişnava âlimleriyle birçok münakaşa yaşayan ünlü bir Viraşaiva âlimiydi. Sonradan Telugu ve Tamil dillerine de çevrilen Prabhulinga Lile adlı çalışması Aziz Allama Prabhu'ya bir methiyedir.[59][60]
Telugu edebiyatının doruğunda Prabandha stilindeki en ünlü çalışma Manuçaritamu'ydu. Kral Krişnadevaraya meşhur Amuktamalyada'yı yazmış yetenekli bir Telugu âlimiydi.[61] Sarayında sekiz ünlü âlim edebi meclisinde danışman (Aştadiggaja) olarak bulunuyordu. Bunlar arasında en meşhuru Andrakavitapitamaha (Telugu şiirinin babası) unvanıyla onurlandırılmış Allasani Peddana ve yazdığı bazı eserlerle övgüye mazhar olmuş Krişnadevaraya'nın saray soytarısı Tenali Ramakrişna'ydı.[62] Diğer sekiz şair Nandi Timmana (Mukku Timmana), Ayyalaraju Ramabhadra, Madayyagari Mallana, Bhattu Murthi (Ramaraja Bhuşana), Pingali Surana ve Dhurjati'ydi. Bu çağ, Marutratçaritamu ve Salivahana-sapta-sati gibi kitaplar yazan, tarihteki Telugu şarilerinden en büyüğü Srinatha'nın çağıydı. Kral II. Deva Raya'nın himayesi altındayı ve konumu saraydaki en önemli vezirlerle eşit seviyede bulunuyordu.[63]
Bu dönemin Tamil edebiyatı Pandya hakimiyetindeki Tamilce konuşulan bölgelerden ortaya çıkıyor rağmen, bazı şairler Vijayanagar krallarının himayesinde bulunuyordu. Svarupananda Desikar, Advaita felsefesi hakkında Sivaprakasap-perundirattu adında 2824 mısradan oluşan bir antoloji yazmıştı. Onun öğrencisi Tattuvarayar onun yazdığının yarısı kadar mısra içeren Kurundirattu adında daha kısa bir antoloji yazdı.
Vijayanagar mimarisi Çalukya, Hoysala, Pandya ve Çola stillerinin, önceki yüzyıllarda ortaya konmuş tarzların canlı bir bileşimidir.[66][67] Heykel, mimari ve resim, imparatorluğun yıkılışından sonra uzun süre sanatsal gelişimi etkilemiştir. Mimari stilin ayırıcı yapıları gösterişli bir sütunlu yapı olan Kalyanamantapa (evlilik salonu), Vasanthamantapa (sütunlu açık salonlar) ve Rayagopuradır (kule). Zanaatkârlar, imparatorluk istila tehdidi altında olduğundan, yerel olarak bulunabilirliği fazla olan dayanıklı sert graniti kulandılar. İmparatorluğun anıtsal yapıları bütün Güney Hindistan'a yayıldı. Bunlardan hiçbiri başkent Vijayanagar'daki devasa açık hava tiyatrosunun görkemine erişemedi.[68]
14. yüzyılda krallar vesara ya da Dekkan tarzı yapılar yapmaya devam etti, ancak sonraları ibadet etmeye uygun biçimdeki birleşik Dravid tarzı gopuramlar yapıldı. Bukka'nın Prasanna Virupakşa tapınağı (yeraltı tapınnağı) ve Deva Raya'nın Hazare Rama tapınağı Dekkan mimarisine örnek teşkil eder.[69] Çeşitli ve dallı budaklı sütun süslemeleri bu tarzın göstergesidir.[70] Hampi'deki yapılardan Vitthala tapınağı sütun süslemeli Kalyanamantapa tarzının en iyi örneği olmasına rağmen, Hazara Ramasvami tapınağı mütevazı fakat mükemmel işlenmiş bir örnektir.[71] Vijayanagar tarzının göze çarpan yönü, Çalukya döneminde gerçekleştirilen yalın ve dingin stile geri dönüştür.[72] Vijayanagar sanatının muhteşem bir örneği olan Vitthala tapınağı Tuluva kralları döneminde bitirilmiş, bitirilmesi birkaç on yıl almıştır.[73]
Vijayanagar tarzının bir başka bileşeni Hampi'de Sasivekalu (hardal) Ganeşa ve Kadalekalu (yer fıstığı) Ganeşa, Karkala ve Venur'da Gommateşvara (Bahubali) ve Lepakşi'de Nandi boğası gibi büyük monolitik oymalardır. Kolar, Kanakagiri, Shringeri ve Karnataka'nın diğer yerleşimlerindeki Vijayanagar tapınakları, Tadpatri, Lepakşi, Ahobilam, Tirumala Venkatesvara Tapınağı ve Andra Pradeş'teki Srikalahasti ve Vellore, Kumbakonam, Kançi ve Tamil Nadu'daki Srirangam bu stilin örnekleridir. Vijayanagar sanatı Hampi'de Virupakşa Tapınağı'ndaki Daşavatara ve Girijakalyana, Lepakşi'de Virabhadra Tapınağı'ndaki Şivapurana ve Kançi'de Kamaakshi ve Varadaraja tapınaklarındaki gibi duvar boyamalarını da kapsar.[74] Güney Hint stillerinin bu şekilde karışması, önceki dönemlerde görülmemiş bir zenginliği meydana getirmiştir. Heykel yapımında rölyeflere odaklanılması Hindistan'da önceden gerçekleştirilen heykeltıraşlığın üzerinde bir işi ortaya çıkarmıştır.[75]
Vijayanagar mimarisi, İslami etkileriyle birlikte din dışı birçok yapının bulunduğu büyük bir şehrin kozmopolitliğini yansıtır. Siyasi tarih Vijayanagar İmparatorluğu ile Dekkan sultanlıkları arasındaki çatışmalara odaklanırken, mimari tarih daha çok yaratıcı etkileşimle ilgilenir. Bu etkileri gösteren birçok kemer, kubbe ve tonoz vardır.[76] Bu yapılardaki süsleme ayrıntıları erken 15. yüzyılda, I. Deva Raya ile II. Deva Raya dönemlerinde Vijayanagar mimarisine geçiş yapmış olmalıdır. Bu krallar bazıları mimar da olan pek çok Müslümanı ordu ve sarayda görevlendirmeleriyle bilinirlerdi. Mimari fikirlerin bu uyumlu takası, Hindu ve Müslüman krallıklar arasındaki nadir barış dönemlerinden birinde olmuş olmalıdır.[77] "Büyük Podyum"da (Mahanavami dibba) Orta Asya Türklerinin yüz hatlarına benzeyen rölyef işlemeleri bulunur. Orta Asya Türkleri kraliyet hizmetkârları olarak görev alıyorlardı.[78]
Dil
Kannada, Telugu ve Tamil dilleri imparatorluğun ayrı ayrı bölgelerinde kullanılıyordu. Neredeyse yarısı Kannada dilinde ve gerisi Telugu, Tamil ve Sanskrit dillerinde olmak üzere yedi binden fazla yazma (Şilaşasana) ve üç yüz bakır tablet (Ramaraşasana) ortaya çıkarılmıştır.[79][80] İmparatorluk Hampi, Penugonda ve Tirupati'de Nagari, Kannada ve Telugu yazılarıyla üstünde hükümdarın ismini taşıyan sikkeler basmıştır.[81][82] Gadyana, Varaha, Pon, Pagoda, Pratapa, Pana, Kasu ve Jital adlarıyla altın, gümüş ve bakır sikkeler basılmıştır.[83] Sikkeler Balakrişna, Venkateşvara, Bhudevi, Sridevi gibi tanrılar ve boğa, fil, kuş gibi hayvanların görsellerini içeriyordu. İlk sikkelerde Vişnu'nun bineklerinden Hanuman ve Garuda'nın resimleri vardır.
Notlar
^Traditions In Motion: Religion and Society in History; Supriya Varma, Satish Saberwal, s. 243 [1] 28 Eylül 2014 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.
^Bu başarıda II. Muhammad Bahmani'nin barışçıl yapısının büyük bir etkisi vardı, Nilakanta Sastri (1955), s. 242
^Portekizli Nuniz'in notlarından. Robert Sewell Tungabhadra nehrine büyük bir baraj inşa edildiğini ve su kemeri yapmak için kaya kesilip inşaatta kullanıldığını kaydeder. (Nilakanta Sastri 1955, s. 243).
^İranlı Abdur Razzak'ın notlarından. Nuniz'in yazıları Burma krallarının Vijayanagar İmpaatorluğu'na haraç ödediğini doğruluyor (Nilakanta Sastri 1955, s. 245)
^Abdur Razzak'ın Vijayanagar şehri hakkındaki notlarından: Dünyada bu şehir gibi ne görülmüş ne duyulmuş başka bir şehir yoktur. (Hampi, Seyahat Rehberi 2003, s. 11)
^Pollock, Sheldon. 31 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 23 Temmuz 2013. Quote:"Telugu had certainly been more privileged than Kannada as a language of courtly culture during the reign of the last Vijayanagara kings, especially Krsnadevaraya (d.1529), Nagaraj in Pollock (2003), p378
^abQuote:"Royal patronage was also directed to the support of literature in several languages: Sanskrit (the pan-Indian literary language), Kannada (the language of the Vijayanagara home base in Karnataka), and Telugu (the language of Andhra). Works in all three languages were produced by poets assembled at the courts of the Vijayanagara kings". Quote:"The Telugu language became particularly prominent in the ruling circles by the early 16th century, because of the large number of warrior lords who were either from Andhra or had served the kingdom there", Asher and Talbot (2006), pp74-75
^"Telugu Literature". 26 Nisan 2015 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Temmuz 2013. Telugu literature flowered in the early 16th century under the Vijayanagar empire, of which Telugu was the court language.
^"History of Science and Philosophy of Science:
A Historical Perspective of the Evolution of Ideas in Science", editor: Pradip Kumar Sengupta, author: Subhash Kak, 2010, s. 91, cilt XIII, bölüm 6, Yayıncı: Pearson Longman, ISBN 978-81-317-1930-5
^Sanat eleştirmeni Percy Brown Vijayanagara mimarisini Dravid mimarisinin çiçeklenmesi olarak tanımlıyo (Kamath 2001, s. 182)
^"So intimate are the rocks and the monuments they were used for make, it is was sometimes impossible to say where nature ended and art began" (Sanat eleştirmeni Percy Brown, Hampi, A Travel Guide, s. 64)
^Sanat eleştirmeni Percy Brown "Taştaki drama" diye yazıyor, Vijayanagar mimarisinin güzelliğinin çoğu sütunlar, duvarlar ve oymacılık stilinde (Hampi, A Travel Guide, s. 77)
^Vijayanagar stilindeki heykeller için, Kamath (2001), s. 184
^Birçok yapı Tuluva sanatı olarak nitelendirilmiştir (Fritz & Michell 2001, s. 9)
^Boyamalardan bazıları sonraki yüzyıllarda tekrar yapılmış olabilir (Rajashekhar in Kamath 2001, s. 184)
^Historians and art critics K.A. Nilakanta Sastri, A. L. Basham, James Fergusson and S. K. Saraswathi have commented about Vijayanagara architecture (Arthikaje Literary Activity).
^Arthikaje, Mangalore. "The Vijayanagar Empire". 1998–2000 OurKarnataka.Com, Inc. 15 Aralık 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Aralık 2006.
^"Vijayanagara Coins". Government Museum Chennai. 12 Şubat 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Aralık 2006.
^Prabhu, Govindaraya S. "Catalogue, Part one". Vijayanagara, the forgotten empire. Prabhu's Web Page On Indian Coinage. 1 Nisan 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Aralık 2006.
^Harihariah Oruganti. "Coinage". Catalogue. Vijayanagara Coins. 20 Eylül 2012 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Aralık 2006.