Çuykov 12 çocuklu bir köylü ailesinin çocuğuydu. On iki çocuğun sekizincisi ve sekiz erkek kardeşten beşinciydi. 1918’de Kızıl Ordu’ya katıldı. Frunze Askeri Akademisi'nde çalışmalarını devam etmek için 1921 yılında alayını bıraktı ve 1925 yılında mezun oldu. Çuykov ve onun tüm kardeşleri askerdi. İç savaşta Beyaz Ordu'ya karşı çarpıştı. İlk çarpıştığı yer, Volga kıyısındaki küçük bir kasabaydı. Bu kasabanın adı Çaritsin’di: daha sonra büyük savaşını verdiği yer bu küçük kasabadır gene, ama şimdi adı Stalingrad’dır ve kocaman bir şehirdir. İlk savaşını verdiği sıralarda, iyi bir ortodoks olan annesi sağdı ve Çuykov’a şöyle derdi sık sık: «Senin için dua ediyorum. Seçtiğin yol için.»
Çuykov, 1939 yılında Polonya'nın Sovyet işgalinde 4. Ordu'ya komuta etti. Almanların Barbarossa Harekâtı başladığında Çunking’de Çan Kay-şek’in askeri danışmanlığını yapıyordu. 16 Temmuz 1942’de Volga nehrini ağır ateş altında geçti. 25 Temmuz’da Alman ordusu geniş çaplı saldırısına başladığında, Çuykov şöyle dedi: «Bizim için Volga'nın ötesinde bir ülke yok.» Stalingrad’a geldiği ilk günlerde komuta barakasını Mamajev tepesine kurdurdu; bu sırada cephe hatları 400 km ötedeydi. Bu barakayı savaşın sonuna kadar hiç terk etmedi. Kapının önünde düşman birlikleriyle havanlı çatışmalar sürerken bile soğukkanlılığını koruduğu biliniyor.
Stalingrad’da mevcudu yaklaşık 55.000 kişi olan altı tümenlik 62’nci Orduya komuta etti. Burada bir alayı 3.000 kişiden 100 kişiye düştü. 4-5.000 kişilik bir piyade tugayı sadece 200’ü Stalingrad’da silah kullanabilir durumda olan 666 kişiye düştü. 10.000 kişilik bir tümen 1.500 kişiye düştü. Normalde 80 tanka sahip olan bir tank tugayının bir tane tankı kaldı. General Çuykov Stalingrad’dan sonra Donetz havzasına gönderildi; sonra Kırım’a, Beyaz Rusya'nın kuzeyine. 1 Mayıs 1945'te Almanların teslimini kabul eden de Çuykov'du. Savaştan sonra Almanya'daki Sovyet işgal bölgelerinin komutanlığını yaptı, 1949’a kadar bu görevine devam etti. 1953’ten 1960’a kadar Kiev’de ordunun başı oldu. Daha sonra Moskova’da bir dizi askeri görev aldı. 1952’den 1961’e kadar Komünist Partisi Merkez Komitesi Aday Üyesiydi; 1961’den ölümüne kadar tam üye olarak kaldı.
Stalingrad Muharebesi
General Çuykov’un 62. Ordusu Stalingrad’daki kararlılığın sembolü oldu – doğal ki, Çuykov da öyle. «62’nci Ordunun eski komutanı olarak, tam sorumlulukla söyleyeyim ki,» diyecekti Çuykov, yıllar sonra, bir radyo konuşmasında, «düşman Stalingrad’ı yalnızca tek bir durumda ele geçirebilirdi – eğer bütün savunmacıları öldürülürse. Böyle bir durumda Stalingrad savunmacıları Volga nehrinin sol tarafına asla geçmezlerdi. Kanımızın son damlasına kadar savaşmaya yemin etmiştik. Ve yalnızca ölümle bu yemini bozabilirdik. … Kalbimizin çağrısına uyduk.»
Ve aynı konuşmada, Çuykov hatırlamaya devam ediyor:
«Her yerde ağır çarpışmalar vardı. Sadece 15 Eylül itibarıyla Stalingrad demiryolu istasyonu dört defa el değiştirdi. Şimdi, 4-5 Eylül gecesi Mamajev tepesinin kimin elinde olduğunu söylemek çok güç. 16 Eylül’de, sabahleyin, inatçı muharebelerden sonra Albay Erin’in 42’nci birliği Mamajev tepesini geri kazandı. Tahıl ambarı için çarpışmalar günlerce sürdü. Dubyanski tümeni komutanının raporunu şimdi bile duyuyormuşum gibi geliyor bana: ‘Durum değişti. Erken saatlerde, Almanlar ambarda aşağı indiğinde, biz yukardaydık. Fakat şimdi biz onları aşağı indirdik ama bunların bir kısmı tırmanmayı başardı çarpışma orada sürüyor.’ Hitler’in birliklerinin şehir merkezindeki başarısızlıklarından sonra, Ekim’de [Kızıl Ekim Fabrikası] bunun kuzey bölümünü, fabrikalar bölgesini ele geçirmeye karar verdiler. Fakat orada da benim 62’nci Ordumu Volga’ya atmakta başarısız oldular. Ordularımızın Stalingrad yönündeki güçlü vuruşları düşmanı sıkıştırdı ve manevra kabiliyetini yok etti.»
Ve Çuykov, askerlerine talimat verirken, «evi birlikte dağıtın,» diyordu, «siz ve el bombanız.»
Herkes bu savaş günlerinde öğrendi. Clausewitz’in deyimiyle, «karanlıkta el yordamıyla ilerleyen» insanlardı bunlar, ama herhalde aralarında yolunu en kolay bulanlardandır Çuykov: «Birliklerimizin bütün çalışma yöntemlerini sıralamak mümkün değildir. Volga’daki çok ağır savaş günlerinde biz, hepimiz, basit birer askerden komutanlara kadar büyüdük, öğrendik, yetkinleştik.»
Çuykov kuşatmanın başından sonuna kadar ordusunun başındadır. Yıllar sonra, Almanlar şehre girdikten sonraki durumlarını şöyle yazar:
«Kamyonlarından atlayan, dilleri oynayan, çılgın gibi bağıran ve yollarda dans eden Almanlar gördük.»
Bu Almanlar Çuykov’un komuta yerine 200 metreden daha az mesafededirler.
62’nci Ordunun bir savaş günlüğü var; gemilerin seyir defteri gibi. Burada, Stalingrad Merkez İstasyonunun bir günde 15 defa el değiştirdiği yazıyor:
«08.00. İstasyon düşman elinde.
«08.40. İstasyon geri alındı.
«09.40. İstasyon yeniden düşman tarafından alındı.
«10.40. Düşman … ordu komuta yerine 600 metre mesafede. …
«13.20. İstasyon bizim elimizde. …»
Çuykov’un kararlılığına verilecek birçok örnek olmalıdır. Bunlardan biri şöyle:
Bir tugay komutanı, Albay Kopko, Çuykov’u arıyormuş; bulmuş ve koşarak yanına gelmiş. Rapor vermeye başlamış:
«Bütün tanklarımız imha edildi! Sonuncusu da demiryolu istasyonu yakınlarında vuruldu.»
«Kulesi hasar gördü mü?» diye sormuş hemen Çuykov.
Albay, «Hayır,» demiş, «yalnız yürüyen aksamı.»
«O zaman bütün adamlarını topla! Kaç tane kaldı? Silahları var mı?»
«Evet, var. Aşağı yukarı 100 tane adamım kaldı.»
«Harika,» demiş Çuykov. «Adamlarına istasyon yakınlarında siper kazma emri ver. Ve sen, sen de vurulmuş tanka atla ve silahını kullanmaya çalış. Takviyeler yakında gelir.»
O gün çatışmalar bittikten sonra Çuykov Albayın yanına gelmiş. «Rahat ol,» demiş ona. «Bu herkese olurdu. Şimdi askerlerinin yanına koş. Unutma, geri çekilmek yok…»
Bugün, Çuykov’un mezarı, adı artık Volgograd olmuş Stalingrad’da Mamayev Kurgan (Mamay Han Kurganı)'dadır. Oraya gömülmeyi kendisi istemiş. Yattığı yer Mamajev tepesine bakıyor. Tepede dev bir anıt var ve bunun üzerinde, kendilerini feda eden binlerce Sovyet askerinin adı yazılı; en üstünde şu ifadelerle: «HİÇ KİMSE VE HİÇBİR ŞEY UNUTULMADI.» Çuykov’un yattığı yer savaştaki sığınağına çok yakın: sığınaktan çıktığında buradan geçerek Volga’nın kenarına gidermiş Çuykov ve gelen takviyeleri beklermiş.
Savaştan sonra
Savaştan sonra, Almanya'da kaldı ve Kiev Askeri Bölgesi Komutanı yapıldığı zamana kadar, 1949'dan 1953 yılına kadar Almanya'da Sovyet Kuvvetler Grubu Komutanı olarak görev yaptı. 11 Mart 1955 tarihinde, bu görevde hizmet verirken Sovyetler Birliği Mareşali rütbesine terfi etti. 1960-1964 yılları arası, Sovyet ordusunun Kara Kuvvetleri Komutanı oldu. Ayrıca 1972 yılında emekli olana kadar 1961'de Sivil Savunma Başkanı olarak görev yaptı. 1961'den ölümüne kadar, Sovyetler Birliği Komünist Partisi Merkez Komitesi üyesiydi.
Stalingrad savaş anıtı olan Anavatan Çağırıyor'un tasarımının önemli bir danışmanıydı ve 82 yaşında ölümünden sonra oraya gömüldü.