Türk sinemasının dönemsel gelişimi, 1922 yılından başlamaktadır.
1922-1950 Dönemi
Bu dönem Türk sineması için önemli bir dönüm noktasıdır. Çünkü 1922 yılından 1949 yılına kadar yapımevleri özel bir şekilde işliyordu. Tiyatral biçime bürünmüş filmleri yönetme işi Muhsin Ertuğrul'a kalmıştı. Almanya'dan İstanbul'a dönen Muhsin o yıllarda meşhur olan Seden kardeşleri yapımcılık için cesaretlendirmiştir. 2. dünya savaşı sonrası Türk sineması canlanmış ve film üretimi artmıştır. Türk sineması film yapısı; seyirci tercihleri doğrultusunda ve ekonomik yansımalar ile kendi çapında bir düzen yakalamıştır. Türk sinemasında, güldürü filmleri, Amerikan macera filmleri, tarihsel filmler ve Türk edebi eser uyarlamaları gibi yapıtlar yerini almış, sinemanın yapısını belirlemiş ve sonraki dönemlerde sinema sektörünün üretim kısmında temel taşları oluşturmuşlardır.
1950-1960 Dönemi
Bu dönem artan film sayısı ile Türk sinemasının daha fazla insan istihdam edeceğinin ve daha fazla film üreten bir yapıya sahip olacağının sinyallerini vererek Türk sinemasının Altın Çağı olan 1960-1975 yılarının temelini atmıştır.
1960-1970 Dönemi
Bu dönem Türk sinemasının verimliliğinin zirveye çıktığı zamanlar 1960'lı yıllar, aynı zamanda kaliteli ve düzeyi yüksek Türk filmlerinin vizyona girdiği, ulusal bir şekle büründüğü yıllardır. 1950 senesinden itibaren düzenli bir üretim artışı yaşayan Türk sineması yerli filmleri halkın talep seviyesinin yüksek olması ile 1960'lı yıllarda da yükselişle devam etmiştir. 1963 sonrası renkli filmler piyasaya girmiş 1967 sonrası renkli film artışı sebebiyle Türk sinemasında renkli filmler piyasaya hakim olmuştur. 1970lerin bir diğer özelliği de Türk sinemasının Amerikan sinemasından önde olmasıdır. Türk sineması karlı bir hale dönüşünce yeni yapımevleri ve yeni yapımcıların türemesi kaçınılmaz olmuştur. Bu dönemde Dünya uzun metraj film üretiminde 4. sırayı 241 filmle Türk sineması almaktadır. Dağıtım üretim yapım gibi faktörlere bakınca 1960 Altın çağ olarak kabul edilir Türk sineması için.[1]
1970-1980 Dönemi
Türk sinemasının bu yıllardaki gelişiminde dış faktörlerin rolü iç faktörlerden daha büyüktür. 1971-1980 yılları arası gerek iktisadi gerek siyasi değişimler olmuş bu oluşan değişimler Türk sinemasını da derinden etkilemiştir. Televizyonun yayılması ile sinemaya ilgi azalmış salonlar bir bir kapanmaya başlamıştır. Durum böyle olunca sinema sektörü daralmaya başlamıştır. 1977 de film festivalleri düzenlenmesi için yurt dışında da film gösterimleri olması ve yurt dışına giden filmlerin altyazı kopyasını üretmek gibi faaliyetler sebebiyle kültür bakanlığına bağlı Sinema Dairesi Başkanlığı kurulmuştur.[2]
1980-1990 Dönemi
Bu dönemde ülkenin içinde bulunduğu durumdan dolayı Türk sinemasına yansıyan ekonomik, hukuki ve siyasi süreçler; ülkenin artan ithalatı ile yaşadığı teknik devrim iletişim araçlarında belirgin bir değişime sebep olmuştur. Bu dönemde video piyasası oluşmuş, seyirciler aileden bireye geçmiş, 1980 den itibaren yıldız sistemi çökmüş, başrolü ile anılan filmlerden yönetmeni ile anılan filmler dönemine geçilmiştir. Devletin bizzat müdahalesi ile Türk filmleri ödüller kazanmaya başlamıştır.
1990-2000 Dönemi
Bu dönemde Türk sineması 90'lı yıllarda kriz içinde kalmıştır. Film üretimleri azalmış sinema salonları peş peşe kapanmış yeni özel televizyonlar açılmıştır. 1995 den sonra sırayla video- VCD- DVD gibi alternatif izleme alanları yaygınlaşmıştır. Yeni genç yönetmenler ortaya çıkarak film sektörüne yeni bir soluk getirmiş, izleyici kitlesi değişmiş, sinema anlatılarında değişikler oluşmuştur.
2000 Sonrası Dönem
Bu dönemde Türk sineması teknik düzeyi dünya standartlarını yakalamış, sinemaya sinema okullarında okumuş, sinema okullarında yetişmiş gençler hakim olmaya başlamıştır. Türk sineması film bütçeleri milyon dolarlık bütçelere ulaşmıştır. 2004 de çıkan kanunla sinema sektörü için dönüm noktası olmuştur. Artan seyirci sayısı, artan gişe sayısı, artan sinema gelir sayısı ile film sektörünün toplam büyüklüğü 3 milyar TL'yi aşmıştır.[3][4]
Kaynakça