Mikroskop altında kan örneği (ok ile gösterilen trombosit agregasyonudur)
Trombosit veya kan pulcukları, kan pıhtılarının oluşumunda görev alan hücre parçalarına verilen isimdir. Platelet olarak da adlandırılır. Düşük trombosit seviyeleri veya fonksiyon anormallikleri (disfonksiyon) kanamaya yatkınlığı artırırken, yüksek trombosit seviyeleri -çoğunlukla asemptomatik- tromboz (damarda kanın pıhtılaşması) riskini yükseltir.
Tanım ve anatomi
Kan pulcukları çok sayıda granül içeren renksiz hücre parçalarıdır. Çapları 1,5-3,0 μm arasında değişir. İnsanlarda eritrositler (alyuvarlar) gibi, anükleer (çekirdeksiz) ve disk şeklindedirler (diskoid). Hücre zarının sitoplazma içine doğru parmak şeklinde girmesi sonucu oluşan ve yüzeye açılan bir kanal sistemine sahiptirler. Bu kanal sistemine kanaliküler sistem adı verilir. Ayrıca RNA ve birkaç farklı granül tipi içerirler.
Kan pulcukları granülleri
Kan pulcukları lizozomları veya Lambda granülleri: asit hidrolazlar içeren, 175-200 nm çapındaki granüller.
Delta granülleri: ADP, ATP, kalsiyum iyonları, pirofosfat ve serotonin (plazmadaki serotonini alarak depolarlar) içeren, 250-300 nm çapındaki granüller.
Başlıca karaciğer tarafından üretilen trombopoietin hormonu kan pulcukları yapımını uyarır ve çoğalmasını kontrol eder.
Dolaşım
Kan pulcuklarının dolaşımdaki ömrü 9-10 gündür. Daha sonra dalakta ayrıştırılır. Hiposplenizm (dalağın fonksiyonunda azalma veya yok olma) yüksek kan pulcukları sayımlarına, hiperslepnizm (dalağın aktivitesinde anormal artış) düşük trombosit sayımlarına neden olabilir.
Görevi
Kan pulcukları kollajen ile temas ettiklerinde aktive olurlar. Damarın içindeki endotel bir şekilde hasar gördüğünde altındaki kollajen (bağ dokusu) açığa çıkar, aktive olan kan pulcukları kollajene bağlanır. Hasarlı bölge üzerine kan pulcukları kümelenir ve trombotik tıkaç oluştururlar. Bunun (oluşan tıkacın) sonucu olarak da ihtiva ettikleri granüllerin içeriğini ortama boşaltırlar. Ortama boşaltılan bazı maddeler yüzünden kan pulcukları birbirlerine bağlanırlar, yeni gelen kan pulcukları hasarlı yüzeye bağlanmış kan pulcukları bağlanır. Ayrıca granüllerin içeriği ortama boşaldığında ortaya çıkan serotonin salınımı damar duvarındaki düz kasların kasılmasına neden olarak hasarlanmış bölümden kan akımını engeller. Bunun nedeni serotoninin vazokonstrüktör olmasıdır. Ayrıca agregasyon sırasında kan pulcuklarında yüksek oranda bulunan miyozin ve aktin filamentleri kasılarak oluşan tıkacı güçlendirirler. Kan pulcukları plazmada bulunan fibrinojene ilave olarak fibrinojen salgılar. Bunun sonucu olarak pıhtılaşma sırasında daha çok fibrinojen fibrine dönüşerek, daha çok (trombosit ve diğer) kan hücrelerinin tutunacağı fibröz ağ oluşturur.
von Willebrand faktörü hasarlı damar duvarına yapışarak kan pulcuklarının buraya tutunmasını kolaylaştırır. Bu nedenle koagülasyon için önemlidir ve von Willebrand faktörü eksikliği veya bozukluğunda koagülasyon bozuklukları görülür. von Willebrand faktörünün eksikliğinden kaynaklanan hastalığa von Willebrand hastalığı denmektedir.
Damar duvarı prostasiklin (PGI2) isimli, kuvvetli bir trombosit agregasyon inhibitörü (engelleyici) sentezler. Böylece kan pulcukları tıkacı sadece hasarlı bölgede oluşur, yayılamaz.
Aktivatörler
Bilinen birçok kan pulcukları aktivatörü (etkinleştirici) vardır. Bunlardan bazıları:
Sağlıklı bir insandaki trombosit sayımı 250-500 x 109/L kan arasındadır.
Trombositopeni (düşük trombosit sayımı) ve trombositoz (yüksek trombosit sayımı) koagülasyon problemlerinin ortaya çıkmasına neden olabilir. Kaba bir anlatımla, düşük trombosit sayımı kanama riskini yükseltirken, yüksek trombosit sayımı tromboz riskini yükseltir.
Düşük trombosit sayımına neden olabilecek bazı bozukluklar: