Su da Yanar, yönetmenliğini Ali Özgentürk'ün yaptığı, başrolünde Tarık Akan'ın yer aldığı 1987 tarihli siyasi filmi. Nâzım Hikmet'le ilgili bir film yapmak isteyen bir yönetmenin öyküsü konu edilmektedir.[1]
Konusu
Film, 12 Eylül dönemi Türkiyesinde, korku ve ümitsizliğin kol gezdiği, insanların hapse atıldığı, işkence gördüğü, öldürüldüğü bir ülkede aydın panaroması çizer. Diğer yandan da bir film yönetmeninin hayatındaki açmazların ve verdiği mücadele ele alınır. Filmde, Nazım Hikmet hakkında bir film çekmek isteyen yönetmen, bunun için para bulmaya çalışmaktadır. Çekmek istediği film önündeki büyük engeller çıkartılır. Karşılaştığı sayısız zorluğun yanı sıra özel hayatında da tam bir kaos yaşayan yönetmenin dünyası, bir yandan karısı, sevgilisi, kızı, bir yandan arkadaşlarının ölümü, bir yandan da sansür tarafınsan yakılan filmleri arasında paramparça olur.[2]
Gelgitler yaşayan bir sanatçıyı ana özne konumuna yerleştiren Özgentürk filminde, bu arayışı aile ve totaliter anlayış gibi kavramlar ile temellendirerek anlatısını oluşturmuştur. Özgentürk’ün bu eseri, yönetmenin kendi hayatından otobiyografik parçalar da içermektedir. Yönetmen, bu filmi kendisine ulaşmak için başkalarından yararlandığı bir film olarak adlandırır. Film bir aydının kendisiyle hesaplaşmasının filmidir. Yönetmenin kendi değerlerini savunmak ve bu değerler ile oluşturacağı bir film ile kendisini gerçekleştirme çabası vardır. Bu bakımdan varoluşçu bir temanın üzerine kurulduğu görülebilir.[1]
Özgentürk, konuyu işlerken kadının konumu, sosyal adaletsizlik, otoritenin baskısı, sansür gibi kavramları da filminin konusu içinde işleyerek dönemin sorunlarını da eleştirel bir anlayışla yansıtmaktadır. Sosyal adaletsizlik teması, haksız yere hapsedilen, öldürülen insanlar üzerinden kurulmuştur. Yönetmen, kadının konumuna diğer filmlerinden farklı bir şekilde yaklaşmış, şehirli ve iş hayatında aktif olarak yer alan, eğitimli kadınların içinde bulunduğu duruma değinmiştir. Özgentürk filminde, otoritenin baskısı sonucu, bireyin kendini ifade edebilme imkanının nasıl kısıtlandığını, sinemada sansür mekanizmasını ve aydınlara uygulanan yıldırma politikalarını işlemiştir.[1]
Yasaklanması
Ali Özgentürk'ün dördüncü filmi olan "Su da Yanar", yönetmeni tarafından "lanetli filmim" diye nitelendirilir. Soyut ve simgesel anlatımı ile öne çıkan yapıt, Tokyo Film Festivali’nin açılış filmi olmuştur.[3] Film, Londra ve Montreal Film Festivalleri’nde de gösterilmiştir ancak, gösterime girdikten bir süre sonra önce Anadolu'da, daha sonra da İstanbul'da yasaklanmış ve kopyaları polis tarafından toplanmıştır.[4]
Özgentürk'ün de yargılandığı bir mahkeme sürecinin ardından aynı yılın sonunda verilen beraat kararı ile film üzerindeki yasak kalkmış ve yapıt resmen aklanmıştır. Bundan sonra da Japonların ellerinde bulunan negatifi "kaybettiklerini" açıklamalarıyla medyanın gündemine oturmuştur.
"Türk sinema tarihinden silinen film" diye anılan "Su da Yanar", Yönetmenin, Tokyo Film Festivali'nden kazandığı 250 bin dolarla gerçekleştirdiği filmde, başrolleri Tarık Akan, Nathalie Duverne ve Şahika Tekand paylaşıyorlardı.
Dış bağlantılar
Kaynaklar
- ^ a b c Barman, Tolga (2020). Ali Özgentürk sineması. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sinema Televizyon Ana Bilim Dalı'nda hazırlanan yayınlanmamış yüksek lisans tezi. Erişim tarihi: 15 Aralık 2024.
- ^ Teksoy, Rekin (2005). Sinema Tarihi Cilt:2. Oğlak Yayınları. s. 927.
- ^ Onaran, A. (1994). Türk Sineması. Kitle Yayınevi. s. 145.
- ^ Özer, M. (1996). Ali Özgentürk Filmleri-4. Anadolu Sanat Yayınları. ss. 20-32.