Sistersiyen kelimesinin kökeni Fransızca olup Latince Cistercium'dan gelmektedir. Cistercium, Fransa'da Dijon şehri yakınlarında bulunan Citeaux köyünün Latince adıdır. 1098 yılında Molesme manastırından Aziz Benedikt'in yolunda giden bir grup keşiş tarafından Citeaux manastırı bu köyde kurulmuştur. 1110'da 30 yoldaşı ile birlikte bu manastıra katılan Bernard de Clairvaux, bu tarikatın hızla yayılmasına yardım etti.[1]
Sistersiyenler, hayatlarını Aziz Benedikt zamanındaki gibi sürdürmeye özen gösterirlerdi. Benediktinlerin zaman içinde geçirdikleri gelişmeleri reddedip Aziz Benedikt zamanındaki manastır hayatını birebir yaşıyorlardı. Özellikle vücut işçiliği ve tarlada çalışma, Sistersiyenleri diğer Benediktinlerden ayıran özelliklerdir.[2]
istersiyenler, 18. yüzyılda İngiltere ve Fransa'da yaşanan protestan reformlardan etkilenmişse de 19. yüzyılda tekrar öze dönüş hareketleri görülmüştür. 1891 yılında Trappistler adı verilen (Ordo Cisterciensium Strictioris Observantiae – OCSO) ve Sistersiyen geleneğini sıkı bir şekilde sürdüren bir kol ortaya çıkmış ve çeşitli manastırlar kurulmuştur.[3]
Kıyafet, hayatı tarzı ve faaliyet
Sistersiyenler, yaptıkları işte mükemmeliyeti hedefledikleri için özellikle tarımsal üretim alanında pek çok yeni teknikler geliştirmişlerdir. Manastır kurdukları uzak bölgelerdeki halk, onların geliştirdikleri teknikleri öğrenerek ilerlemiştir. Bu özellikleri ile Avrupa'daki endüstri devriminin mimarları olarak kabul edilirler.
Bernardinler veya üzerlerine giydikleri beyaz cübbeden dolayı Beyaz Keşişler olarak da adlandırılır. Sistersiyenlerin hayatı el işçiliği ve kendine yetme üzerine yoğunlaşmıştır. Her türlü dünyevî eşyadan ve maldan soyutlanmış olup mal ve para sahibi olamazlar, üzerilerindeki elbise dahî onlara ait değildir. İnzivaya çekildikleri manastırda vakitlerini dua, ibadet ve tefekkürle geçirirler. Bunun dışında manastır içinde dış dünyaya bağlı olmadan kendi kendilerine yetecek bir hayat kurarlar. Özellikle tarım faaliyetlerinde peynir ve bira yapımında meşhur olmuşlardır. Sistersiyenler, bu faaliyetleri bir ibadet olarak görüp mükemmeliyeti ararlar. Kendilerine yetecek kadar üretim yaparlar. Şayet üretim fazla olmuşsa bunu ihtiyacı olanlara dağıtarak veya gıda maddelerini satıp geliri manastırın bakımı ve çeşitli sosyal yardım projelerine aktarırlar.
Günümüzde Sistersiyen geleneğini devam ettiren manastırlar bulunmakta olup dünya çapında ürettikleri yüksek kaliteli ürünlerle tanınmaktadırlar. Özellikle ürettikleri peynir ve bira çok uzman tarafından en üst sıralarda görülmektedir. Sistersiyenler, bu ürünleri üretirken yüzyıllar boyu geliştirdikleri teknikleri hâlâ uygulamaktadırlar. Bugün dahî aynı üretim kuralları geçerli olup endüstrileşmemiştir. Çünkü kitle üretimi veya ticarî kazanç, hiçbir zaman Sistersiyen hayatının bir hedefi olmamıştır. Onlar, çalışmayı ve üretmeyi Tanrı'ya ulaşılacak bir yol olarak görmektedirler. Dünyaca ünlü Chimay, Westmalle gibi biralar, halen Sistersiyen keşişleri tarafından manastırlarda üretilmektedir.