Rodrigo Díaz de Vivar (1043, Vivar, Burgos yakınları – 10 Temmuz 1099, Valensiya) El Cid Campeador olarak bilinen Kastilyalı asil, askerî komutan, başarılı diplomat. Sürgün edildikten sonra Valensiya şehrini fethetmiş ve yönetmiştir. Kastilya sarayında eğitilmiş, VI. Alfonso'nun en önemli komutanı olmuş ve Müslüman Araplara (Endülüs) karşı savaşmıştır. Lakabı olan “El Cid” İspanyolcadaki tarif edatı “El” ve Arapçadaki seyid (سيد) kelimelerinden gelir. “El Cid” bu şekilde hükümdâr olarak çevrilebilir. “Campeador” ise Latince bir kelimedir ve savaş sanatının ustası, silâhşör anlamına gelir.
İlk yılları
El Cid'in tam doğum tarihi bilinmemektedir. Ancak birçok tarihçi El Cid’in 1040 yılında doğduğunda uzlaşır. Doğduğu yer olan Vivar, Kastilya başkenti Burgos’un kuzeyinde küçük bir köydür.[1] El Cid’in babası Diego Lainez Kastilya asillerindendir. Lainez sarayda önemli bir devletadamı, şövalyedir ve birçok savaşta yer almıştır. El Cid’in annesi de aristokrat olmasına rağmen köylüler hep El Cid’i kendilerinden birisi olarak görmüştür. El Cid’in ailesi sarayda bulunan fakat yüksek seviyede yer almayan aristokratlardandı.
Tahsili ve gençliği
El Cid, Kastilya sarayında bulunmuş, zamanının prensi ve geleceğin kralı olan II. Sancho’ya hizmet etmiştir. II. Sancho, Kral I. Ferdinand'ın oğludur. Ferdinand 1065 yılında ölünce Sancho topraklarını genişletebilmiş, Zamora ve Badajoz gibi içlerinde çok Hristiyan yaşayan Endülüs kentlerini ele geçirmiştir.
"Şampiyon" El Cid
El Cid çok başarılı bir askerdi. 1067 yılında Endülüslülerin iyi korunan kenti olan Zaragoza’ya karşı verilen savaşta yer aldı ve şehrin yöneticisi Emir Al-Muktadir’ın Sancho’nun tebaası olmasını sağladı. 1063 baharında "Graus Muharebesi"nda yer aldı. Zaragoza topraklarında yer alan Endülüs Graus kasabasını Ferdinand’ın kardeşi Aragonlu I. Ramiro kuşatmaktaydı. El Cid ve Kastilyalı birlikleriyle birlikte kusatilan sehre yardima gelen Al-Muktadir, Aragonlulara karşı saldırdı. El Cid yine zafer kazandı, I. Ramiro öldürüldü ve Aragon askerleri kaçtılar. Bu savaşta gösterdiği başarı sebebiyle El Cid’e "Campeador" unvanı verildi.
Alfonso’nun hizmetinde
Sancho’nun ölümüyle ilgili bilinmeyen çok şey vardır. Bazılarına göre Sancho’nun öldürülmesini kardeşi Alfonso ve kız kardeşi Urraca planlamıştır. Sancho evlenmediği için bir varis bırakmamış ve bütün varlığı en çok çatıştığı kişiye yani kardeşi Alfonso’ya kalmıştır. Alfonso Toledo’da sürgünden çağrılarak Kastilya ve Leon tahtına oturur. Sancho’nun öldürülmesine karıştığı iddialarına karşı El Cid ve Kastilya soyluları Alfonso’ya hizmet etmek için bir şart koşarlar. Alfonso Burgos’daki Santa Gadea kilisesinde tüm halkın önünde bu cinayetle bir alâkası olmadığına dair kutsal emanetler üzerine yemin edecektir. Bu olaya dair yaygın bir inanış olsa da yazılı bir kanıt bulunmamaktadır. Bu olay El Cid’in gücünü gösterdiği için yaygın efsanelerle uyumludur. Yeminden sonra El Cid’in bayraktarlık sıfatı ondan alınarak düşmanı Kont Garcia Ordóñez’ e verilir.
Savaş taktikleri
Seferleri sırasında El Cid, klâsik Romalı veya Yunan yazarlarının savaş üzerine yazdıkları eserlerin kendisine ve ordularına yüksek sesle okunmasını ister ve dersler çıkartılmasını isterdi. El Cid’in ordusunun stratejik planlamaya dair özgün ve alışılmamış bir taktiği vardı. Savaştan önce fikir tartışmaları yapılırdı. Sıklıkla beklenmedik taktikler kullanılır, modern komutanlarca psikolojik savaş olarak adlandırılabilecek şekilde saldırılır, düşman korkutulup felç edilir, âniden saldırılır veya çok az bir birlikle saldırılıp tuzağa düşürülürdü. El Cid’in alçak gönüllü bir yapısı olduğu için askerlerinden gelen öneri veya istekleri değerlendirirdi. Bazı hatalar yapmış olabileceğinden hareketle bu önerilere daima açıktı. Ona en yakın danışmanlardan birisi de yeğeni Alvar Fáñez de Minaya idi.Bütün bu özellikler birlikte değerlendirildiğinde El Cid eğitimli ve zeki bir komutan olarak karşımıza çıkmaktadır. Astlarını etkileyebilmekte ve bağlılıklarını kazanabilmekteydi. Savaş alanında da çok başarılı bir komutan olduğunu anlıyoruz.
Evliliği ve aile yaşantısı
El Cid 1075 yılında Alfonso’nun akrabalarından Oviedo’dan Ximena ile evlenir. Çiftin Alfonso’nun isteği üzerine evlendiği belirtilse de kanıt yoktur. Çiftin üç çocuğu olur. Kızları Cristina ve Maria aristokrat ailelerin çocuklarıyla evlenecektir. Özellikle Maria El Cid’in düşmanı olduğu aileden Barselona’dan Ramon Berenguer III ile evlenecektir. Oğulları Diego Rodriguez ise 1097 yılında Consuegra Savaşında Emeviler tarafından öldürülür.El Cid’in ve kızlarının evlilikleri El Cid’in aristokrasi içindeki yerini sağlamlaştırır. Bugün bile Fransa ve İngiltere dahil olmak üzere birçok Avrupa hanedanı El Cid’in torunu Navarre kralı Garcia Ramirez üzerinden El Cid soyundan gelmektedir.
Yönetici olarak
Alfonso’ya hizmet sırasında yargıç olarak da görev yapmış kültürlü birisidir. Yollamış olduğu mektupların bir örneğini arşivlerdi.
Sürgün
Cabra Savaşında (1079) El Cid, Granada Emiri Abd Allah ve müttefiki García Ordóñez’i yener. Ne var ki El Cid'in Alfonso’dan izin almaksızın giriştiği Granada seferi Alfonso’yu çok kızdırır ve 8 Mayıs 1080’de El Cid son defa kralın sarayında bir belgeyi onaylar. Sürgün için birçok başka sebep olduğu da rivayet edilmektedir: Alfonso’nun El Cid’i kıskanması ve ondan kurtulmak istemesi, Sevilla’dan alınan vergiyi zimmetine geçirmesi vb. Sürgün El Cid’in sonu olmayacak, artık bir paralı asker olarak 1081’de Endülüs'de Zaragoza kenti Taife emirinin hizmetine girecektir.
Zaragoza’dan önce Barselona’ya gitmiş, ancak Ramón Berenguer II (1076-1082) ve Berenguer Ramón II (1076-1097) tarafından reddedilmiştir. Zaragoza’da daha iyi karşılanmış ve emrine girdiği al-Mutamin (1081-1085)’in ve sonra kardeşi al-Mutamdhir topraklarini, Aragon kralı Sancho I ve Ramón Berenguer II’e karşı başarıyla savunmuştur. Ayrıca Berenguer’i 1082’de bir süre esir etmiştir.
1086 yılında İberya Yarımadası ve Cebelitarık’a Büyük Murabitlar Fethi başlamıştır. Bugünkü Cezayir ve Fas’da bulunan Murabitlar, Alfonso’ya karşı Endülüslü Arapları korumak amacıyla Yusuf ibn Taşfin önderliğinde saldırıya geçerler. 23 Ekim 1086 tarihindeki Az-Zallaqah Savaşında Badajoz, Málaga, Granada ve Sevilla Taife emirleri orduları ile, León, Aragón ve Kastilya Ordularını yenerler. Alfonso ve beraberindeki az sayıda adamı Toledo’ya kaçar.Bu ezici yenilgiden dehşete düşen Alfonso en iyi komutanını sürgünden geri çağırır. El Cid geri dönmüştür.
Valencia’nın Fethi
Bu sıralarda El Cid, Hristiyan ve Berberilerden oluşan ordusuyla kendisine bağlı bir prenslik peşinde Valensiya’da bulunmaktadır. El Cid 1090’da Barselona kralı II. Ramón Berenguer ile "Tebar Savaşı"nda karşılaşır ve düşmanını esir eder. Daha sonra esiri fidye karşılığı serbest bırakacak ve kızı Maria’yı da düşmanının oğlu III. Ramón Berenguer ile evlendirir. Boylece ileride oluşabilecek çatışmaları engellemis olur. Valensiya’da 1092 yılında çıkan silahlı ayaklanmayi El Cid bastırır ve bu sehrin ve etrafini idaresini eline alir. 1094 yılından sonra artık Valencia ve yakınlarında bir prenslik sahibidir. Resmi olarak Alfonso’ya bağlı olsa da aslında El Cid bağımsızdır. Valensiya şehrinde Hristiyanlar ile Müslümanlar birlikte yaşayıp, orduda birlikte savaşırlardı.
El Cid 10 Temmuz 1099 günü bir çatışma sırasında okla vurulur ve kısa süre sonra da ölür. Karısı Ximena 3 yıl boyunca hüküm sürerse de Murabitler Valencia’yı bir kez daha kuşatırlar. Savunamayacağını anlayan Ximena şehri terk eder. Alfonso şehrin Murabit Berberilerin eline geçmesini önlemek için sehrin yakılmasını emreder. Şehir Murabitlerce 1102 yılında fethedilir ve sonraki 25 yıl boyunca Endulus Araplarin hâkimiyetinde kalacaktır. Ximena El Cid’in naaşıyla beraber Burgos’a kaçar. Naaşı Burgos Katedralindedir.
Efsane
1961 yılı yapımı El Cid filminde El Cid’in karısı onun ölüsünü ata bağlayıp savaş alanına gönderir, bu şekilde komutanlarının hayatta olduğunu sanan askerler canla başla savaşır ve düşmanı yenerler. Böylece El Cid ölüyken bile savaş kazanılmıştır. Gerçekte ise El Cid savaş sırasında aldığı ok yarasından dolayı Valencia’da yatağında ölmüştür.
Babieca
El Cid'in savaş atıdır. Atla ilgili birçok efsane vardır. Bunlardan bir tanesi Rodrigo’nun vaftiz babası rahip Pedro El Grande ile ilgilidir. Artık erişkinliğe adım attığı yıllarda El Cid’e ödül olarak atlarından bir tanesini seçmesini istemiş, El Cid ise rahip tarafından zayıf olarak görülen atı seçince rahip El Cid'e "Babieca!" (Aptal!) diye bağırmıştır. Atın adının buradan geldiği iddia edilir. Diğer bir efsaneye göre El Cid, kral Sancho’nun düzenlediği bir turnuvada şampiyon olunca bir şövalye ona meydan okumuş, kral da adil bir dövüş olması için El Cid'e en iyi atını vermiştir.Bu atı da düellodan sonra kullanmaya devam etmiştir.
Tizona
El Cid'in olduğu iddia edilen kılıçtır. Madrid'deki Askeri Müzede sergilenmektedir. 1999 yılında kılıçtan bir parça alınarak metalurjik testler yapılmış ve gerçekten de kılıcın Berberi Córdoba'da 11. yüzyılda Suriye çeliğinden yapıldığı belirlenmiştir.
2007 yılında Kastilya ve Leon Özerk Yönetimi kılıcı 1.6 milyon avroya satın almıştır, kılıç halen Burgos Müzesinde sergilenmektedir.
Edebiyat, sanat ve sinemada El Cid
El Cid efsanesi 12. yüzyıldan başlayarak yayılmıştır. 14. yüzyıla kadar hayatı destansı şiirlerle anlatılagelmiştir. El Cid’in maceraları Don Kişot’a ilham kaynağı olmuştur. El Cid ile ilgili çok sayıda eser yazılmıştır. Fransız oyun yazarı Pierre Corneille trajik komedi eseri El Cid’i 1636’da yazmıştır. Jules Massenet'in 1885 tarihli operası da bu esere dayanır. Plácido Domingo, bu eserdeki Rodrigue (Rodrigo) karakterini birçok kez sahnelemiştir.
El Cid ile ilgili en bilinen sinema filmi 1961 yapımı El Cid bir destan filmidir, Anthony Mann yönetiminde. Bu filmde başrollerde Charlton Heston ve Sophia Loren bulunmaktadır.
Orta Çağ Avrupasıyla ilgili bilgisayar oyunlarında da El Cid canlandırılmıştır. Bunlardan en çok bilineni Age of Empires II: The Conquerors adlı oyunda El Cid’in maceraları altı ayrı bölümde oynanabilmektedir.
San Diego, Kaliforniya’da bulunan Balboa Parkında El Cid heykeli bulunur. 7 metre yüksekliğindeki bu bronz heykel 1927 yılında Anna Hyatt Huntington tarafından yapılmıştır.
Avustralya’daki Whitsunday Adalarındaki bir limana Cid Limanı, buraya bakan tepeye ise Bavieca Tepesi adı verilmiştir.
Yazar Isabel Allende, Zorro adlı romanında kahramınını De La Vega ailesi soyuna dayandırmaktadır, dolayısıyla El Cid ile bağ kurmaktadır.
Kaynakça
Ayrıca bakınız